"Mem û Zîn" sorgusu için yayınlar tarihe göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Alaka düzeyine göre sırala Tüm yayınları göster
"Mem û Zîn" sorgusu için yayınlar tarihe göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Alaka düzeyine göre sırala Tüm yayınları göster

8 Temmuz 2014 Salı

Devlet Tiyatroları, Cuma Boynukara ile telif sözleşmesi bile imzalamadı!

Mem û Zîn tiyatro sahnesinde

Kürt düşünür ve mutasavvıf Ahmed-i Hani’nin Mem û Zîn adlı eseri Devlet Tiyatroları tarafından Türkçe olarak sahnelenecek

Kürt düşünür ve mutasavvıf Ahmed-i Hani'nin Mem û Zîn adlı eseri Devlet Tiyatroları tarafından Türkçe olarak sahnelenecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, ilk kez Kürtçe bir eserin çevirisini yaparak, Kürt düşünür ve mutasavvıf Ahmed-i Hani'nin Mem û Zîn adlı eserinin, tıpkı basımı, Latin harflerine aktarımı ve Türkçesiyle yayımlamasının ardından, Devlet Tiyatroları da Van Devlet Tiyatrosu'nun talebi üzerine Cuma Boynukara'nın oyunlaştırdığı destanı seyirciyle buluşturacak. Birbirine âşık olan, ancak kavuşamayan iki gencin trajik öyküsünün anlatıldığı, aynı adla sinemaya da uyarlanan eser, Van Devlet Tiyatrosu tarafından Mem ile Zin adıyla seyircinin karşısına çıkacak. Diyarbakır'a gelen Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin yaptığı açıklamada, daha önce Cuma Boynukara tarafından tiyatro eseri haline getirilen Ahmed-i Hani'nin Mem û Zîn adlı eserinin bu yıl Van Devlet Tiyatrosu'nun repertuvarına aldığını söyledi. Van Devlet Tiyatrosu'nun William Shakespeare'in Bir Yaz gecesi Rüyası ile Boynukara'nın oyunlaştırdığı, kast çalışmalarının yapıldığı ve provaları başlamak üzere olan Mem ile Zin oyunlarıyla perdelerini açacağını belirten Bilgin, şöyle konuştu: 

"Devlet Tiyatroları'nda ilk kez bir Kürt yazarın eseri Türkçe olarak sahnelenecek. Yanılmıyorsam ilk defa olacak. Bu son derece doğal. Bizim topraklarımızda, hatta dünyanın her tarafında yetişen ve sanatsal ürün veren her edebiyatçının, şairin, ozanın eserlerinin DT sahnesinde oynanması kadar doğal bir şey yok. Bunu ne abartmak ne de farklı yerlerle oturtmak gerekiyor." 

"Çok zengin bir kültüre sahip coğrafyada yaşıyoruz. Bu bakımdan çok şanslıyız. Ne yazık ki biz hep bugüne kadar aykırılıklarımızı ön plana çıkardık." diyen Bilgin, "Aslında birlikteliklerimizi, birlikte yaşadığımız güzelliklerle var olmak, onları ön plana çıkarmak, onları paylaşmak, bu paylaşımda mutlu olmak çok daha doğru diye düşünüyoruz. Bu nedenle her türlü eseri oynuyoruz. Farklı bir düşüncemiz yok. Bizim için metin metindir, tiyatro tiyatrodur." şeklinde konuştu.

Tartışma ortamına taşımak yanlış

Daha önce Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nun içinde küçük bir Kürtçe anlatımın olduğu "Ölümü Yaşamak" oyununa değinen Bilgin, “Oyun çok ses getirmişti. Daha önce de biz zaman zaman oynardık, kullanırdık. Aslında bunu bir tartışma ortamına taşımak bence yanlış. Güzel bir edebî eseri kim yazarsa yazsın her yerde oynamayı hak ediyor demektir." dedi. AA

(Kaynak: Taraf)

***

"Hüseyin Hilmi Bulunmaz ile Şakir Gürzumar Dâvâsı" için dayanaklar!

Yoğunluğumuz sonucu, İDT Müdürü Şakir Gürzumar ile ilgilenemiyoruz!

Bu fotoğrafla İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü ve "Ölüleri Gömün" oyununun yönetmeni Şakir Gürzumar'ın ne gibi ilgisi olabilir?... Soruya birçok yanıt verilebilir! İlk yanıt şudur: "Bu fotoğrafın Şakir Gürzumar ile hiçbir ilgisi yok!" Diğer yanıt şu: "Her şeyin her şeyle ilgisi olduğuna göre, Cuma Boynukara'nın bile Şakir Gürzumar ile bir ilgisi olabilir!..."

Biz, sözü bayırda, çayırda dolandırmak yerine müthiş net bir durumdan bahsedelim: Şakir Gürzumar'ın da müdürlük yaptığı Devlet Tiyatroları, Cuma Boynukara'nın yazdığı oyunu ("Mem ile Zin"/"Mem û Zîn") yıllardır "KORSAN" olarak sahneliyor. Cuma Boynukara'yla sözleşme yapmaya bile gerek görmeden, oyunu barbarca ve vandalca budayarak, kurda - kuşa çeviren Devlet Tiyatroları, bu nedenle yargılanıyor... Cuma Boynukara, sürmekte olan işbu dâvâyı etkilememe anlamında "suskun" kalsa, daha yerinde bir deyişle, hukuka saygılı davranmış olsa bile, biz, kendi yaptığımız araştırmaların sonuçlarını zaman zaman yayınlıyoruz!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

29 Eylül 2013 Pazar

Bulunmaz, yarınki mesaisine de İstanbul Adalet Sarayı'nda başlayacak!

Ben, hayatını uzmanlığa yatıranları asla sevmiyorum! Uzmanlık, insanı insan olmaktan hızla uzaklaştıran olağanüstü kötü bir uğraş. Sadece bir konuda uzman olan kişi, bedenin bir tek organı gibi olur. Düşünebiliyor musunuz, yetmiş kiloluk bir ağız yada bir burun, belki de bir dil, ortalık yerde dolaşıp duruyor? Çok can sıkıcı bir durum söz konusu olur. Oysa, entelektüel insan, yalnızca bir konuda uzmanlaşma tuzağına düşmediği için entelektüel olabilmiştir. Entelektüel biri, her alana nüfuz edebildiği için, haksızlıkları görür görmez hemen müdahale eder... İnce ince çıkar hesapları yapmak için koşarak, hesap makinesini eline alıp sayıklamaz! 

Örnekse, Coşkun Büktel'in yazdığı "Theope" adlı oyuna "İFTİRA" atılır atılmaz, hiçbir koşul öne sürmeden "Theope" oyununun hesabını sorar ve/ya Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn" adlı oyununa bir kalleşlik, bir korsanlık yapıldığında, bu eylemi yapan kişi ve/ya kurumun ağzına acı biber sürer. Entelektüel insanın entelektüel olarak kalmaması, onun da uzmanlaşması için, ruhunu faşizme, kapitalizme satan akademisyenler, yazarlar, sürekli olarak, telkinde bulunurlar... Onların görevi telkindir...


Ruhunu faşizme, kapitalizme satan akademisyenler, yazarlar; "Sen de herkes gibi eleştiri yazıları yaz!" yada "Yirmi yıldır oyun yönetmeyi bir yana bırakıp, 'Kültür Bakanlığı Çanağı' yalamayarak ne yapmaya çalışıyorsun? Bırak bu ayakları!" söylemleri geliştirirler!... Oysa sırada, hukuk maçları vardır ve sahadan kaçmak ihanettir. Bekçiden, polisten, savcıdan ve yargıçtan korkmak ihanettir. Entelektüel, kendine, devlete, halkına, emekçiye, işçiye ve tüyü bitmemiş yetime asla ihanet edemez! 


Entelektüel olabilmek, entelektüel kalabilmek için, büyük çoğunluğun secde ettiği uzmanlığı kırıp atmak gerekir. Entelektüel uzmanlığı kırar! 

Yarın yine İstanbul Adalet Sarayı'ndayım. Yarın yine uzman avukatlara pabucunu ters giydireceğim. Ben sadece İstanbul Adalet Sarayı'na değil, İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'na ve İzmir Karşıyaka Adalet Sarayı'na, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü, Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü ve daha birçok resmî kuruma girip çıkıyorum! 

Çok az kaldı!... Yakında!... Manisa Soma Adalet Sarayı, Trabzon Adalet Sarayı ve daha birçok adalet sarayına girip çıkacağım. Yakında, "dâvâlı, sanık, şüpheli" olarak değil de, "dâvâcı, müşteki, şikâyetçi" olarak daha nerelere kadar gireceğim. Ağır ağır, ufak ufak, yavaş yavaş anlatacağım!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

28 Eylül 2013 Cumartesi

12 Eylül Faşizmi artığı tiyatrocularla boğuştuğum süreçte "DAVALARIM"

Ben, Türkiye'nin en ünlü tiyatro profesörü Özdemir Nutku'nun Devlet Tiyatroları Koordinasyon Toplantısı'nda "Theope" oyununa "İFTİRA" atabilmesine, "Theope"nin gözlerimi kamaştırması nedeniyle ve/ya bu oyunun yazarı Coşkun Büktel'i "önderim" olarak gördüğüm için karşı çıkmadım. Nasıl ki, Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn" oyununun Van Devlet Tiyatrosu'nda korsanca oynanmasına karşı çıkarak, Cuma'nın duruşmasına katılıp, onun yazarlık onurunu savunmak zorundaysam, Coşkun Büktel'in de, Uğur Yücel'le ve Mustafa Şükrü Demirkanlı'yla karşı karşıya geldiği duruşmalara katıldım. Bunları neden yapıyorum?

Bunları ve bunlarla birlikte, burada saymakta zorlanacağım kadar fazla sayıdaki entelektüel kavga verebilmemin başat nedeni, 12 Eylül Faşizmi artıklarına karşı savaşım verebilmek!... Bu gücümü nereden alıyorum? 

U-NUT-MA-MAK-TAN! "UNUTMAK İHANETTİR!" Ben, ihanet etmeyi kesinlikle sevmiyorum. Bence, 12 Eylül Faşizmi artıklarına karşı savaşım verilirken, savaşım veren kişileri UNUTMAK, sadece savaşım veren kişilere karşı bir ihanet değil, devlete, halka, emekçilere, işçilere, tüyü bitmemiş yetime karşı da ihanettir. Sabah, Sultanahmet Parkı'nda Yalçın Küçük'ün "DAVALARIM" kitabının 115'i sayfasını okuyorken, kendimi aynada gördüm. Ben, 12 Eylül Faşizmi artıklarına ısrarla karşı çıkarken, 12 Eylül Faşizmi artıkları, bana karşı "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" başlattı. Yüzü aşkın şikâyet ve "ASILSIZ İHBAR" eyleminin yanı sıra, onlarca dâvâyla boğuşmakla birlikte, yüzlerce kez Adalet Sarayları'nın kurşun renkli koridorlarında koşturup, gök gürültülü karmaşasında litrelerce ter döktüğüm süreçte, "üniversite mensupları" susmakla kalmayarak, bana "UNUT, UNUT, UNUT" temrinleriyle kara kargalık yaptı... "Yazarlar usûl bilmiyor"uz 
paslı zırhına bürünerek, haykıracak gücü kendilerinde bulamasalar da, iç sesleriyle, sürekli "UNUT, UNUT, UNUT" duası edip, tespih çekti. Üniversite mensupları, yazarlar, çok korktukları için çok konuşuyorlar. 

Ben, 12 Eylül Faşizmi artıklarının tiyatro çöplüğündeki pisliğine karşı, ölünceye dek savaşım vermeyi ısrarla sürdüreceğim. Çünkü biliyorum ki, "UNUTMAK İHANETTİR!" Yalçın Küçük'ün kitabını okuyunuz.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

***

"Mektubu sonlandırmak için yoruluyorum. İki engel var.

1 - Üniversite mensupları ve yazarlar usûl bilmiyorlar.


2 - İşe girenlerin bir bölümü toplantıların dışında işi hemen UNUTuyorlar. UNUTmak istiyorlar. Korkudan kurtulmanın yolu UNUTmaktır. Artık kararların çoğunu tek başıma alıyorum."


(Kaynak: Yalçın Küçük, "DAVALARIM", Tekin Yayınevi, 1989 sf. 115)

***

Oyun'un notu: "UNUT"u büyütüp, kırmızı ile biz belirginleştirdik!

***

Ayrıca bakınız:

Hilmi Bulunmaz, Ömer Faruk Kurhan ve onun tuttuğu avukatlar Eyyüp Fırat Kuyurtar ile Uğur Demirci Tosun'a "HUKUK DERSLERİ" veriyor!...


Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Ömer Faruk Kurhan'a ve onun tuttuğu avukatlar Eyyüp Fırat Kuyurtar ile Uğur Demirci Tosun'a "ADALET, BELAGAT, HUKUK, İFADE, KANUN, RETORİK, SANAT VE TİYATRO DERSLERİ" veriyor...


Bulunmaz, ölü Türkiye tiyatrosundan badem göz isteyenleri eleştiriyor...


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı inatla mahkûm ettirmek için İstanbul 15. Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açmak istemişse de, Sayın Yargıç tarafından derhal "Talebin REDDİNE" damgası yiyecek kadar hukuktan asla hiç anlamayan DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK şirketi elemanı ve "LİNÇ KAMPANYASI" ana sponsoru Ömer Faruk Kurhan'ın sadık avukatı Eyyüp Fırat Kuyurtar, LİNÇÇİ Mimesis Dergisi'nin sanal kuyruğu Mimesis İnternet sitesinde yine anlamsız anlamsız üfürüyor!...


"Kramer Kramer'e karşı"dan esinlenme: "TİYATRO TİYATRO'ya karşı"


Hangi koşulda olursa olsun, cumartesi günleri ücretsiz çalışma sürüyor!


Bugün lokantada oturduğumuz Sabri Kuşkonmaz'la hukuk konuşmadık!


Bulunmaz, bugün Üsküdar Emniyet Müdürlüğü ve PEN/TEB bürodaydı!


Dâvâlarla boğuşan Bulunmaz, Yalçın Küçük'ün "DAVALARIM"ı okuyor...

15 Temmuz 2013 Pazartesi

En çok oyun yazan yaşayan yazar Cuma'nın bu dâvâsı oyundan güzel!

Ben, tiyatro sanatını canımdan daha çok sevdiğim ve "Söz uçar yazı kalır!" sözüne sürekli olarak secde edebilen filozof biri olduğum için, tiyatro sanatının kalıcılığını sağlayan oyun yazarlarının tüm dâvâlarını, kendi dâvâlarından daha çok önemsiyorum. Coşkun Büktel'e karşı son derecede haksız bir "KAMU DÂVÂSI" başlatan "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" ana sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Kurucusu Eski Sahibi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Şükrü Demirkanlı Bey'in İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaların tümüne katıldım... Yine Coşkun Büktel'le Uğur Yücel arasında vukû bulan dâvânın birkaçına katıldım... 

Bunun yanı sıra, Cuma Boynukara'nın Kültür Bakanlığı'nı dâvâ ettiği dosyayla yakından ilgilendiğim gibi, duruşmasına da katıldım. Burada, bir tek amacım vardı: Tiyatro sanatına olan tutkumu kanıtlamak... Ben, fasulyeden yayıncılık yaparak, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan bir yayıncı olsaydım yada Mustafa Kurt'tan reklâm (PARA) alarak yaşayan biri olsaydım. belki, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki biricik haberi "kopyala - yapıştır" yöntemiyle kirli sayfalarıma ekleyip, Türkiye tiyatrosundaki "KIRIM KONGO KENESİ" figüranlığını, yine kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için köhnemiş iğrenç tiyatroya armağan ederdim. Ancak ben, tüm ekonomik ve toplumsal zenginliğime karşın, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin çıkarını koruyan sosyalizm âşığıyım!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

***

Mem-û Zîn sahneden indi

Dicle Baştürk
15 Temmuz 2013

Eseri tiyatroya uyarlayan Cuma Boynukara, tahrifat yaptıkları gerekçesiyle Devlet Tiyatroları'na açtığı davayı kazandı. Böylece, Mem û Zîn’in iki yıl önce başlayan tiyatro macerası sona erdi

Kürt şair yazar Ahmed-i Hani'nin birbirine âşık, ancak kavuşamayan iki gencin trajik öyküsünü anlattığı ünlü destan "Mem û Zîn"in tiyatro uyarlaması durduruldu. Eseri tiyatroya uyarlayan oyun yazarı ve yönetmeni Cuma Boynukara'nın "eserde tahrifat yapıldığı" gerekçesiyle Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı dava sonuçlandı. Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın "ağlayarak" izlediği oyun için, İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından "ihtiyati tedbir" kararı alındı. Taraf'a konuşan Cuma Boynukara, "Devlet Tiyatroları, devleti arkasına alarak korsanlık suçu işledi. Mahkeme, oyun yazarları açısından emsal bir karar verdi. Bir oyun yazarının bilgisi dâhilinde olmadan, ona sorulmadan eserlerinde oynama yapamazlar. Oyun yazarları açısından kararın sevindirici tarafı budur." dedi.

Dâvâ açmak zorunda kaldım

Hükümetin, Kürt açılımı politikaları kapsamında Devlet Tiyatroları'nda 2011 yılında sahnelenmesine karar verdiği "Mem û Zîn", artık oynanmayacak. Dava sürecini anlatan Cuma Boynukara, "Devlet Tiyatroları, 2011'de 'Mem û Zîn'i oynamayı ilân etti. Deprem olduğu için oyun bir sene ertelendi. 2012'de gidip izledim. Oyunda çok sayıda tahrifat olduğunu ve eklemeler yapıldığını gördüm. Onlara 'Oyunun neden böyle yapıldığını' sordum. Bana 'Destanı esas aldıklarını' söylediler. Ben de 'Neyi esas aldığınız önemli değil, bunları ekleme hakkını nereden bulduklarını' sorunca tartışma başladı. Çünkü oyunun genel boyutunu değiştirecek mahiyette eklemeler yapılmıştı." diye konuştu. Oyunla ilgili kendisiyle herhangi bir telif sözleşmesi bile imzalanmadığını ifade eden Boynukara, "Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden olumlu bir yanıt alamayınca, dâvâ açmak zorunda kaldım. Oyunun yanlış bir şekilde oynanmasını istemedim. Sonuç olarak, mahkeme 10 Temmuz 2013'de 'ihtiyati tedbir' kararı aldı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Devlet Tiyatroları'na ilişkin böyle bir karar verildi." dedi.

Oyun doğru oynansın

Bundan sonraki süreçte, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün karara itiraz edebileceğini belirten Boynukara, "Mahkemenin verdiği karar emsaldir. Bir oyun yazarının bilgisi dâhilinde olmadan, ona sorulmadan eserlerinde oynama yapamazlar. Oyun yazarları açısından sevindirici tarafı budur. Devlet Tiyatroları, devleti arkasına alarak korsanlık suçu işledi. Bir bakıyorum Erzurum'da, bir bakıyorum Muş'ta oynanıyor. Bu oyun korsan oynandı." şeklinde konuştu. Oyundaki bazı sahnelere Kürtçe montajlar yapıldığını söyleyen Boynukara, şunları söyledi:

"Devlet Tiyatroları Edebi Kurulu'nun kabul ettiği bir oyun metni var. Siz, bu oyun metnine kendi kafanıza göre tahrifat yapamazsınız. Kendi içinizdeki kurula karşı da çıkmış olursunuz. Ben, Türkçe bir oyun metni göndermiştim. Canınızın istediği yere Kürtçe replikler monte edemezsiniz, edecekseniz de, bunu oyunun yazarının bilgisi dâhilinde yaparsınız. Ben bu oyunun doğru oynanmasını istiyorum."

İlk kez 1994'te Diyarbakır Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen oyun, 1995'te ise OHAL Valiliği tarafından yasaklanmıştı.

(Kaynak: Taraf)

***

Oyun'dan önemli not: "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" nedeniyle, gayet yakıcı siyasal, tarihsel ve toplumsal olaylara müdahil olmakta olağanüstü boyutta zorlanıyoruz. Aşacağız!...

12 Temmuz 2013 Cuma

Cuma Boynukara'nın duruşmasına gelmeyen oyun yazarları sevinmeli!

Cuma Boynukara: Oyunu rezil ettiler

Selda Güneysu
12 Temmuz 2013

Cuma Boynukara'nın ünlü Kürt destanından uyarladığı 'Mem-u Zin' adlı oyunu tahrifat yaparak sahneleyen Devlet Tiyatroları, mahkeme kararına göre oyunu bir daha oynayamayacak. Telif sözleşmesi bile imzalanmadığını belirten Boynukara, 'Oyunu rezil ettiler' dedi.

Oyun yazarı ve yönetmeni Cuma Boynukara’nın “eserde tahrifat yapıldığı” gerekçesiyle İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne açtığı dava sonuçlandı. Mahkeme, hükümetin “Kürt açılımı” politikalarının bir sonucu olarak Van DT’de sahnelenen, hatta o dönem eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın “ağlayarak” izlediği “Mem-u Zin” adlı oyun için “ihtiyati tedbir” kararı aldı. Oyun bundan böyle Devlet Tiyatroları (DT) sahnelerinde sahnelenemeyecek.

DT tarihinde bir ilk yaşandı. DT Genel Müdürlüğü, hükümetin “Kürt açılımı” politikalarının bir sonucu olarak, 2 Ekim 2012 tarihinden itibaren bir sezon boyunca, Van DT’de, Boynukara’nın yazdığı “Mem-u Zin” adlı oyunu sahneye taşımıştı. Ancak yazar Boynukara, “Oyunun metninde anlam ve kurgusal bütünlüğü bozacak şekilde yeni metin eklemelerinin yapıldığını” belirterek dönemin Genel Müdürü Lemi Bilgin, başrejisör, başdramaturg ve oyunun yönetmeni ile Kültür ve Turizm Bakanlığı hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.

Boynukara, suç duyurusunun ardından da oyunun DT sahnelerinden kaldırılması için İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne dava açmıştı. Suç duyurusuyla ilgili dava sürerken İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ndeki davadan oyun için “ihtiyati tedbir” kararı çıktı. Karara göre oyun bundan böyle DT’de sahnelenemeyecek.

"Bakan'ı ağlatan oyun artık yok"

Cumhuriyet’e açıklama yapan yazar Boynukara, kararın DT tarihinde bir ilk olduğunu belirterek “Ben her zaman söylerim. DT’nin hikmetinden sual olunmaz, ona saygımız var. Ancak itirazım bu oyuna neden herhangi bir kaynaktan ekleme yapıldığıdır” dedi.

DT yönetiminin mahkemede, "Oyuna ekleme yapıldı mı?" sorusuna, "Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yayımlanan kitaptan, Ahmed-i Hani'nin orijinal 'Mem û Zîn' adlı eserinden ekleme yaptık" yanıtını verdiğini aktaran Boynukara, "Benim iznim olmadan, oyunun belli yerlerine eklemeler yapılamaz. Buna hakları yok. Eğer orijinal destandan eklemeler yapıldıysa, orijinali sahneye taşısalardı. Umarım bu karar, tüm oyun yazarlarını 'dış kapının dış mandalı' olarak görenlere de bir uyarı niteliği taşır" görüşünü dile getirdi.

Oyundan herhangi bir telif ücreti almadığını, çünkü DT ile imzalanan bir telif sözleşmesinin bulunmadığını, bunu da kerelerce DT yönetimine, "Oyunu korsan sahneliyorsunuz" sözleriyle dile getirdiğini belirten Boynukara, telif konusunda Günay'ın da yanıltıldığını ifade etti.

Günay'ın oyuna ilişkin bir soru önergesine verdiği yanıtta, telif sözleşmesi imzalandığını belirttiğini söyleyen Boynukara, "Oyun sahnelendiğinde 'Bakan'ı ağlatan yazar' oldum, oyun üzerinden açılım için bu kadar propaganda yapıldı ama artık bu oyun DT için yok. Oyunu rezil ettiler" diye konuştu.

(Kaynak: Cumhuriyet)

***

Oyun'dan önemli not: "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI"
ve "HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" nedeniyle, yakıcı siyasal ve toplumsal olaylara müdahil olmakta olağanüstü boyutta zorlanıyoruz...

11 Temmuz 2013 Perşembe

Devlet Tiyatroları Boynukara'nın Mem ile Zîn'ini KORSANCA oynamıştı

Bu ülkedeki tiyatro esnafı, İFTİRACI, LİNÇÇİÇANAK YALAYICI olarak yaşamayı alışkanlık hâline getirmişken işte bu ülkedeki iki köklü resmî tiyatro kurumu bir KORSAN mantığıyla soluk almaya çalışıyor... "Kalû Bela"dan bu yana KORSAN mantığıyla soluk alan resmî tiyatro kurumları, bu KORSAN olma hâlini halının altına süpürerek gizlemek için "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI/HUKUKSAL LİNÇ 
KAMPANYASI" düzenleyen tiyatro dergilerinin bütününü, hepsini, tamamını, tümünü reklâm (PARA) ile beslemek zorunda kalıyorlar!...

İstanbul Şehir Tiyatroları'nın Alain Decaux'un yazdığı "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu su katılmamış bir biçimde KORSAN mantığıyla oynadığı bu ülkede, Devlet Tiyatroları da, bu tiyatrodan geri kalmamak için, yazar Cuma Boynukara'nın "Mem ile Zîn" oyununu KORSAN mantığıyla oynatıyordu. İyi ki, bu ülkede "YARGIÇLAR DA VAR" ki, mahkeme kararıyla bu KORSAN eylem durduruldu. Güneş yükseldi...

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

***

BARIŞ SÜRECİNE "MEM û ZİN"Lİ DESTEK

Mustafa Göker

22 Mayıs 2013 Çarşamba günü saat 18.30'da barış sürecine destek amaçlı Şeyh Ehmedê Xanî'nin "Mem û Zin" adlı oyunu Kürtçe şarkılar eşliğinde Türkçe olarak sahnelendi. Kürtçe ve Türkçenin harmanlandığı oyun daha önce 17 Nisan 2013 Çarşamba günü Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda Fatih Lisesi öğrencileri tarafından sahnelenmişti.

Kürtçe ve Türkçenin harmanlandığı oyun yoğun istek üzerine oyun aynı kardeşlik duygusu içersinde Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi Devlet Tiyatrosu Orhan Asena Sahnesi'nde, Fatih Lisesi edebiyat öğretmeni Felat Yaşa'nın yönetmenliğini üstlendiği ve Fatih Lisesi öğrencilerin rol aldığı oyun bir kez daha sahnelendi. Cuma Boynukara'nın Türkçe yazdığı Mem û Zîn adlı oyun, Fatih Lisesi öğrencilerinden 24 kişilik bir ekibin özverili çalışmalarıyla oyun, Kürtçe şarkı ve ağıtlarla müzikal bir oyun özelliği kazandı.

Mem ile Zin arasındaki aşk hikâyesi 16. yüzyılda yaşandığı tahmin edilmektedir. Şeyh Ehmedê Xanî, bu hikâyeyi 17. yüzyılda mesnevi tarzında kaleme aldı. Mem, dönemin ağası Mir Zeydin'in kız kardeşi olan Zîn'e âşık olur. Zîn'den karşılık bulur; fakat sarayın kâhyası Beko, çeşitli entrika ve iftiralarla Mem'i zindana attırır ve Mem'in zindanda ölümüne sebep olur. Mem'in ölümünden sonra Zîn, dayanamaz ve Mem'in mezarı başında can verir. Bu olayı kabullenmeyen Mir Zeydin'in veziri aynı zamanda eniştesi olan Tajdin, Beko'yu öldürür. Mir Zeydin, Beko'nun fitnesine kandığı için pişman olur ve ardından Mem ile Zîn'i yan yana gömer. Beko'yu mezarlarının başucuna gömer. şu an bu mezar, Cizre'de bulunmakta ve ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. Mem ile Zîn'in aşkı beşeri aşktan ilahi aşka dönüşen bir dramı içinde barındırmaktadır. Bu oyunu, Türkçe olarak Cuma Boynukara adabte ederek edebiyat dünyasına tiyatro türünde yazan ilk yazar olarak dikkati çekmektedir.


(Kaynak:  Diyarbakır Haber)

***


Oyun'dan önemli not: "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI"

ve "HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" nedeniyle, yakıcı siyasal ve toplumsal olaylara müdahil olmakta olağanüstü boyutta zorlanıyoruz...

3 Nisan 2013 Çarşamba

AKPKK'nin akil adamları, bakalım tarih dersini iyi çalışacaklar mı?

"Mem û Zîn" ("Mem ile Zin") yazarı Cuma Boynukara, Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Bulunmaz'la birlikte! (Fotoğraf: Sırrı Güngör)

(Yirmi yılı aşkın zaman önce) Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "İstanbul Savaş Karşıtları Derneği"ni kurup, bu derneğin genel sekreteri olunca başına gelmeyen kalmadığı gibi, üstüne üstlük, bir de hukuka aykırı bir biçimde askerî mahkemede yargılanarak, kurmuş olduğu dernek kapatılmıştı!

(Yirmi yılı aşkın zaman önce) Cuma Boynukara, sınıfsal özü olmayan sentetik savaşa karşı çıkarak, "Çok Geç Olmadan" oyununu yazarak, oynatmak isteyince, başına gelmeyen kalmadığı gibi, oyunu ilk adımda Devlet Tiyatroları'nda tutsak olmuştu!


(Yirmi yılı aşkın zaman sonra) AKPKK iktidarı kurup, akil adamlar imâlatı yapanları göreceğiz!...


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

1 Nisan 2013 Pazartesi

Boynukara'nın Mem ile Zîn oyununu korsan oynatan Lemi üfürmüş

Oyun'un notu: Star Gazetesi'ndeki yazıyı okunur hâle getirdik...

***


Devlet Tiyatroları'nda "süreli sözleşme" dönemi mi başlıyor?


Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Lemi Bilgin, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, tiyatrocuların süreli sözleşmeli çalışabileceği, ikramiye ve teşvik konularının performansa göre belirleneceği, sanatçının çalıştığı zaman emeğinin karşılığını alabileceği sistem önerdiklerini belirterek, "Kabul edilirse, hem daha verimli olacak, hem de dışarıdaki genç sanatçılara kurum içinde çalışma imkanı sağlanacak ve de rekabet ortamı oluşacak." dedi.


Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Lemi Bilgin, "27 Mart Dünya Tiyatro Günü" dolayısıyla yaptığı açıklamada, DT'nin, Türkiye'nin farklı bölgelerinde çok sayıda eseri sahnelemeye devam ettiğini söyledi. Türkiye'de son yıllarda tiyatroda ciddi bir yükseliş olduğunu, yurt dışından gelenlerin buna hem gıpta, hem de hayretle baktığını ve "Ne oldu da, sizde tiyatroya ilgi bu kadar arttı?" diye sorduklarını belirten Bilgin, seyircinin ilgisinin ve DT'nin Türkiye'nin her tarafına tiyatro götürme çabasının bu 

yükselmeyi sağladığını ifade etti. Bilgin, geçen yıl gündemi meşgul eden DT'nin özelleştirilmesi tartışmalarıyla ilgili kendilerinin de 
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bir öneri sunduklarına işâret etti. Bilgin, şunları söyledi:

"Bunu ne kadar söylersek söyleyelim; sanatçılar, devlet memuruymuş gibi algılanıyor. Biz, 'memur sanatçı' değiliz. Biz, 'sözleşmeli sanatçı' kavramının içinde, sadece memur haklarından yararlanıyoruz; ama memur değiliz. Şimdi bunu daha iyi anlatabileceğimiz, 'süreli sözleşmeli' çalışabileceğimiz, ikramiye ve teşvik konularının performansa göre, temsil başına, ki bütün dünyada bu böyledir, sanatçının çalıştığı zaman emeğinin karşılığını alabileceği bir sistem önerimiz oldu. İnşallah o meclisten çıkar. Bizim önerimiz kabul edilirse, o zaman, hem daha verimli olacak, hem de dışarıdaki genç sanatçılara çok daha rahatlıkla kurum içinde çalışma imkanı sağlanacak ve de rekabet ortamı oluşacak. Bu üzerimize sinmiş 'memur sanatçı' kavramından da kurtulmuş olacağız."


"En büyük şikâyet, bilet bulamamaktan geliyor."


Yıllardır bazı yasal değişiklikler yapılması gerektiğini ifade ettiklerini anlatan Bilgin, "Günümüzün şartlarına uyan, daha hareketliliği sağlayacak, daha her kesimden insanın yararlanabileceği ve bugünün şartlarına uyan bir yasal düzenleme yapılmasının zorunlu olduğunu çok uzun yıllardır söylüyoruz. Umarım bu dönem, o da yapılır ve haksız tartışmalar, az bilerek çok konuşmalar ortadan kalkar. DT'nin dünyadaki benzerlerinden en büyük farkı, halkla daha çok buluşması." diye konuştu. Halkın tiyatroya ilgisinin yüksekliğine dikkat çeken Bilgin, "Yoksa oyunlardaki doluluk oranımız yüzde 100'lere yakın. En büyük şikâyet, bilet bulamamaktan geliyor. Her zaman öyleydi. Yalnız DT için de değil, bütün tiyatrolara son yıllarda yoğun bir ilgi var." ifadesini kullandı. Bilgin, herkesin kabullenebileceği, herkesin ortak noktada buluşabileceği bir düzenlemenin yapılmasını umut ettiklerini belirterek, "'Ben yaptım oldu' ile çıkan yasalar zâten bir sonuç vermez. Sanatçı ne kadar şöhretli olursa olsun, ne kadar filmlerde oynarsa oynasın, tiyatrodan kopamaz. Çünkü asıl var olduğu, tatmin olduğu alan tiyatrodur. Farklı bir sistem uygulanırsa, yine de tiyatro yaparız. ama bu çatı altında olmaz da, başka çatı altında olur." dedi.


"Sanat farklılıkları kabullenmektir."


Çözüm sürecini de değerlendiren DT Genel Müdürü Lemi Bilgin, sanatın her zaman barıştan yana olduğunu dile getirerek, sanatın özünde ayrışmanın ortadan kalkması, farklılıkları kabullenmek ve empati bulunduğunu söyledi. Bilgin, "Onun için her perde açtığımızda, bu barış çağrısı vardır, birbirini anlama, tanıma, farklılıklar içinde birlikte yaşama çağrısı vardır. Tiyatro, her zaman bunu yapıyor. Ama şimdi, daha çok dikkat çekiyor olabilir." diye konuştu. DT çatısı altında Kürt yazarların eserlerinin, Kürtçe müziklerin kullanıldığına işâret eden Bilgin, Diyarbakır ve Van'da Kürtçe sahnelenen her iki oyuna da halkın yoğun ilgi gösterdiğini vurguladı. Bilgin, "Bizim toprağımıza ait olan hangi zenginlik varsa, sahnemiz için kazançtır. Ne reddedebiliriz, ne inkar edebiliriz, ne yokmuş gibi davranabiliriz. Bunlar bizim zenginliklerimiz." dedi.


Turneler ve festivaller


Bilgin, sezonun kapanışından hemen sonra, 20 Mayıs'ta, yaklaşık bir ay sürecek kapsamlı bir yaz turnesi planladıkları bilgisini verdi. Turnenin tüm illeri kapsadığını vurgulayan Bilgin, turnede seyircinin beğenisini kazanan büyük oyunlara ve yerli eserlere ağırlık verileceğini kaydetti. Bilgin, Dünya Tiyatro Günü ile DT'de festival döneminin de başlayacağını hatırlatarak, sırasıyla Adana, Konya, Ankara, Trabzon ve Antalya'daki uluslararası festivallerle Türkiye'de 44 ülkeden yaklaşık 2 bin sanatçının sahne alacağını belirtti.


(Kaynak: STAR)


***


Ayrıca bakınız:


Bize dört gün önce gelen "Mem û Zin" haberini şimdi yayınlıyoruz!


Boynukara'nın asparagas tiyatroya karşı çıkmasını destekliyoruz!


"CHP’li Tanrıkulu, Van Devlet Tiyatrosu tarafından sergilenen Mem û Zin adlı oyunda yazardan habersiz değişiklik yapıldığı iddiasını Kültür ve Turizm Bakanı Günay’a sordu. Oyunun yazarı ise eserinin değiştirildiğini belirterek Devlet Tiyatroları hakkında dava açtı." sözleri somut olarak orta yerde savrulup dururken, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği (OYÇED) Yönetim Kurulu nasıl bir davranış geliştirip, nasıl bir tepki gösterdi? Çok, ama çok merak ediyoruz!!!


Cuma Boynukara'nın yazdığı "Mem û Zîn" okunmak için bekliyor!


Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın da üyesi olduğu Türkiye Yazarlar Sendikası, bize bir e-posta atıp, Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn Davası"na bizden iki hafta sonra da olsa sahip çıkarken, daha henüz LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği (OYÇED) bize herhangi bir "Mem û Zîn Davası" e-postası atmayı kesinlikle düşünmedi bile!


LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, işine geldiği zaman Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn Davası" genişlesin diye bu oyuna ödül veriyor; işine gelmediği zaman, yani K. Lemi Bilgin'in elindeki musluğun "tıs"layabileceğini varsayarak, Cuma Boynukara'nın yazarlık namusunu korumak için açtığı "Mem û Zîn Davası"nın kıyısına bile kesinlikle yanaşmıyor!


LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği (OYÇED) Denetim Kurulu Üyesi Erbil Göktaş'ın yönetimindeki Yeni Tiyatro Dergisi, OYÇED Denetim Kurulu Başkanı Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn Davası"na sahip çıkacak mı ve/ya bu derginin İnternet sitesi yenitiyatrodergisi.com, "Mem û Zîn Davası"nı haber yapıp kendi davası gibi sahiplendi mi, yoksa Devlet Tiyatroları Genel Müdürü K. Lemi Bilgin ile papaz olurum kaygısıyla bu haberi kesinlikle görmezden mi gelecek?


OYÇED Denetim Kurulu Başkanı Cuma Boynukara'nın yazdığı "Mem û Zîn" oyununun davalık olduğunu siirttenöte.com sitesi bile haber yaparken, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği (OYÇED) ile oyun yazarlarının hemen hemen hiçbiri asla ve kesinlikle ipine takmayı düşünmüyor!


"Mem û Zîn" oyunuyla ilgili çok uzaktan çok değişik bir ses geldi!


Radikal Gazetesi, Cuma Boynukara'nın DT'de oynanan davalık "Mem û Zîn" oyununu haber yapayım derken Işıl Kasapoğlu'nun "asparagas tiyatro" anlayışını da haberine kenar süsü yapmış!


DT, Cuma Boynukara'nın Çok Geç Olmadan'ını da yasaklamıştı!


"Mem û Zîn" oyunu için DT'ye dava açan Cuma Boynukara'nın "Çok Geç Olmadan" oyununun perdesi açılır açılmaz kapanmıştı!


PEN Türkiye Merkezi'nin göndermiş olduğu e-postayı sunuyoruz!


Oyun yazarı Cuma Boynukara'nın yazdığı "Mem û Zîn" oyununun K. Lemi Bilgin yönetimindeki T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Van Devlet Tiyatrosu tarafından "asparagas tiyatro" hâline getirildiği ve bu nedenle Cuma Boynukara'nın "davacı", Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün "davalı" olduğu süreçte, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Pen Yazarlar Derneği'nin kınama mesajları yayınladığı hâlde, LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği Başkanı Nazif Uslu neden sessiz kalıyor?


Cuma Boynukara, yazdığı "Mem û Zîn" oyununun "asparagas tiyatro" hâline getirilmesi nedeniyle K. Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları hakkında "ŞİKÂYETÇİ ve DAVACI" olup, DT'yi mahkemeye verirken, LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği İkinci Başkanı M. Ümit Görgülü neden sessiz kalıyor?


Cuma Boynukara'nın yazdığı "Mem û Zîn" oyunu K. Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları tarafından "asparagas tiyatro" hâline getirildiği için, Cuma Boynukara'nın DT'den "davacı" olduğu bir süreçte LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği Genel Sekreteri ve Saymanı Erhan Özçelik neden sessiz kalıyor?


Yirmiyi aşkın oyuna imza atmış oyun yazarı Cuma Boynukara'nın yazdığı "Mem û Zîn" adlı oyun, K. Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nda "asparagas tiyatro" hâline getirildiği için, Cuma Boynukara'nın "davacı" ve DT'nin "davalı" olduğu bir süreçte, T.C. Yüksek Öğretim Kurulu Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölüm Başkanı ve LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek neden sessiz kalıyor?


Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn" adlı oyunu, K. Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nda "asparagas tiyatro" hâline getirildiği için, Cuma Boynukara'nın "davacı" ve DT'nin "davalı" olduğu bir süreçte, LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Özek neden sessiz kalıyor?


Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn" adlı oyunu, K. Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nda "asparagas tiyatro" hâline getirildiği için, Cuma Boynukara'nın "davacı" ve DT'nin "davalı" olduğu bir süreçte, LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Şahin Örgel neden sessiz kalıyor?


Cuma Boynukara'nın "Mem û Zîn" adlı oyunu, K. Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nda "asparagas tiyatro" hâline getirildiği için, Cuma Boynukara'nın "davacı" ve DT'nin "davalı" olduğu süreçte, LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Ustaoğlu neden sessiz kalıyor?


Cuma Boynukara'nın oyunu asparagaslaştırılırken OYÇED sustu!


Yazarı Cuma Boynukara ile herhangi bir sözleşme yapılmadan, yani korsan bir biçimde oynanan "Mem û Zîn" oyununu izleyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın neden bu kadar çok duygulanıp, gözyaşlarına neden hâkim olamadığını bir türlü anlayamadık!


LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği üyeleri, Devlet Tiyatroları rejisörleri ile teliflerini paylaştıkları için mi Cuma Boynukara'nın DT'ye karşı açtığı "davayı" sahiplenemiyorlar?


"Theope" yazarı ve "Ölüleri Gömün" çevirmeni Coşkun Büktel'e hiçbir yönetmenin rüşvet teklif etme cesareti, gücü, isteği, niyeti kesinlikle olamayacağı için, Coşkun Büktel, Cuma Boynukara'nın tiyatro yönetmenlerine yönelik olarak Zaman Gazetesi'nde dile getirdiği "REJİSÖRLE, TELİFİ PAYLAŞACAKSIN!" suçlamasına, kendi oyun yazarlığı açısından gayet anlaşılır bir açıklık getirdi!


Tiyatro dergileri, Devlet Tiyatroları'ndan reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) aldıkları için mi "Mem û Zîn" yazarı Cuma Boynukara'nın Devlet Tiyatroları'na karşı açtığı "davayı" sahiplenemiyorlar?


"Theope" oyunu İstanbul Şehir Tiyatroları'nda ve "Ölüleri Gömün" çevirisi İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda oynanan Coşkun Büktel, Cuma Boynukara'nın suçlamasını gayet net bir dille gündeme getirip diğer oyun yazarlarının da açıklama yapmasını özendiriyor!


Cuma Boynukara, 25/12/2012'de Bulunmaz Tiyatro'yu ziyaret etti!


Şakir Gürzumar yönetimindeki İstanbul Devlet Tiyatrosu, kendisine ait reklâm kulelerini ticarî kuruluşların inisiyatifine teslim etmekten zevk alırken, "Çirkin" adlı oyuna karalama yapıldığını belirtmesine karşın, bu karalamayı kimin yaptığını kesinlikle dile getirmiyor!!!...


Boynukara, "Çok Geç Olmadan'da son perde" yazısında demiş ki:


Oyun yazma makinesi Cuma Boynukara, yepyeni bir oyun yazıyor!


Cuma Boynukara'nın ÇOK GEÇ OLMADAN oyunu iyice okunmalı!


Bakalım Cuma Boynukara'nın yazarlık hakkını kimler savunacak?


Kültür Bakanlığı Çanağı'na bakarak kör olan tiyatro siteleri, "Cuma Boynukara'nın suç duyurusu"nu görmezken, "Cumhuriyet" gördü...


Devlet Tiyatroları'ndan çanak yalamak isteyenler susuyorlar hâlâ!

25 Ocak 2013 Cuma

Genel Müdür Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'nın oyun programlarını duyurmak için Devlet Tiyatroları'ndan sürekli olarak para almasına karşın, hiçbir zaman için zamanında, yani ayın tam birinde asla ve kesinlikle yayınlanma nezaketi gösterilmeyen çok düşük tirajlı tiyatro dergilerine reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) verdirerek toplumsal suç işleyen T.C. Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay, Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni ve Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın eleştiri oklarına hedef oluyordu!

Tıklayınız: "Ertuğrul Günay görevini Ömer Çelik'e devretti!"

***


Ayrıca bakınız:


LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı, Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'a, Lemi Bilgin'den çok uzak bir yerde, Devlet Tiyatroları ile ilgili gelişmeler konusunda proje üretmek üzerine "ciddi ciddi" fikrini mi söylüyor?

Aşağıda bir tutam tadımlığını sunduğumuz bu yazı, LİNÇÇİ Savaş Aykılıç'ın deyimiyle "Tiyatro... Tiyatro... Dergisi İnternet sitesinde Mustafa Demirkanlı'nın Ertuğrul Günay ile yaptığı söyleşi, tiyatro tarihine geçecek ibretlik gerçekleri gözler önüne seriyor."

Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni ve Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hüseyin Hilmi Bulunmaz, Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'la Devlet Tiyatroları Genel Müdürü K. Lemi Bilgin'i de kendi ilginç ve tartışılması gereken sıradan bir davasına bile katık etmek isteyen LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın bu sıradan, ilginç ve tartışılması gereken isteğini İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı kanalıyla Ertuğrul Günay ve K. Lemi Bilgin'e bildirdi!...

Yazarı Cuma Boynukara ile herhangi bir sözleşme yapılmadan, yani korsan bir biçimde oynanan "Mem û Zîn" oyununu izleyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın neden bu kadar çok duygulanıp, gözyaşlarına neden hâkim olamadığını bir türlü anlayamadık!

Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni ve Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hüseyin Hilmi Bulunmaz, tiyatro dergilerini haksız yere besleyen Ertuğrul Günay'ın aşağıdaki demecini okur okumaz dedi ki: "Hiçbir zaman için tam zamanında, yani ayın birinde yayınlanamayacak kadar pespaye tiyatro dergilerine reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) verirken, ciddi paraların benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin cebinden çıktığını unutmuş rolü yapan TC Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 'parayı veren düdüğü çalar' mantığıyla tiyatro sanatına yaklaşırken, 'PİYASA, ÜRÜN' gibi kapitalizmin azgın lâflarını sere serpe kullanmaktan asla ve kesinlikle geri durmamaya kararlı!..."

AKP, Ertuğrul Günay'la kendine sözde muhalefet yapıyor yada Ertuğrul Günay'ın suyu şimşek hızıyla ısınmaya başladı bile!...


Daha önce Atilla Koç'un işgâl ettitiği Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı makamını 29 Ağustos 2007 tarihinden beri işgâl eden Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay'ın emrinde sere serpe çalışan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin yönetimindeki Devlet Tiyatroları'ndan reklâm adıyla, reklâm adı altında yasallaştırılmış avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almayı gayet rahat bir biçimde içine sindirebilen hiçbir tiyatro dergisi yöneticisinin elini kesinlikle ve asla değdiremediği "Ölüleri Gömün" yönetmeni Şakir Gürzumar yönetimindeki İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait ve ticarî kuruluşlar tarafından sürekli olarak işgâl edilen reklâm kulelerine sadece ve yalnızca Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni ve Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni olmakla gurur ve onur duyan Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz elini değdiriyor hâlâ!


Tiyatro dergilerini reklâmla besleyen Ertuğrul Günay da var mı?

26 Aralık 2012 Çarşamba

Cuma Boynukara, 25/12/2012'de Bulunmaz Tiyatro'yu ziyaret etti!

"Mem û Zîn" ("Mem ile Zin") yazarı Cuma Boynukara, Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Bulunmaz'la birlikte! (Fotoğraf: Sırrı Güngör)

Zaman zaman Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'un yönetim mekânına uğrayıp, bu tiyatronun yöneticisi Sosyalist Sanatçı Hüseyin Hilmi Bulunmaz'la uzun soluklu muhabbetlerde bulunan oyun yazarı Cuma Boynukara, dün (25 Aralık 2012 Pazartesi) yine bu mekâna uğrayarak, yaklaşık olarak üç saatlik derin bir sohbette bulundu.

Bulunmaz Tiyatro - İstanbul yönetim mekânının da bulunduğu Çemberlitaş semtindeki ünlü "Bursa Gül Lokantası"nda birlikte yemek yiyen "Mem û Zîn" yazarı Cuma Boynukara ile Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, tadına doyum olmaz hoş yemeklerini yedikten sonra kahvelerini yudumlarlarken, başta "Mem û Zîn" oyunu olmak üzere, genelde tiyatro sanatı ve özelde dramatik yazarlığın ilkeleri üzerine müthiş derecede ciddi kafa patlattılar.

Oyun yazarı Cuma Boynukara, "Mem û Zîn" oyununun estetik düzlemi, kurgusu, toplumsal dokundurmaları üzerine hararetle konuşmasına karşın, kendisinin "DAVACI" ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nın "DAVALI" olduğu hukukî boyuta fazla girmemeye özen gösterdi. "Mem û Zîn" davasının ilk duruşmasından sonra daha ayrıntılı görüşüp gündeme getireceğimiz "Mem û Zîn" süreciyle ilgili olarak Cuma Boynukara'nın yapacağı açıklamaları da derhal görünür kılacağız.

Hiçbir oyun yazarından ve hiçbir tiyatro örgütünden hiçbir özel istekte bulunmayan Cuma Boynukara, tabii ki, bizim isteklerimize de karşı çıkacak bir ruh durumunda olamaz. Örnekse, LİNÇÇİ Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği'nden kendisi her ne kadar özel bir istekte bulunmasa da, biz, sürekli olarak, ısrarla ve inatla LİNÇÇİ OYÇED'i zorlayarak, "Mem û Zîn Davası" hakkında bir açıklama beklediğimizi gündeme getiriyoruz. Bu ısrarımız sürecek!