25 Eylül 2013 Çarşamba

Bulunmaz, bugün Üsküdar Emniyet Müdürlüğü ve PEN/TEB bürodaydı!

Bugün sabahın alaca karanlığından başlayarak, tam öğle sonrasına dek, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" imzacısı ve Saint-Joseph Fransız Lisesi tarih öğretmeni Fırat Güllü ile onun avukatı Eyyüp Fırat Kuyurtar'a karşı sıkı bir savunma metni hazırladım. Hukuku yüceltmek için çalışamayan acemi avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar'ın hukuk bilgisiyle savcılığa da şikâyetçi olan "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" imzacısı Fırat Güllü, çok büyük olasılıkla, bulunduğu anlamsız şikâyet sonucunda canı sıkılacak... Çünkü ben, daha önce defalarca belirttiğim gibi, beni dâvâ edeni dâvâ ederim! Örnekse, bana ağza hiç alınmayacak düzeysizlikte hakaret etmesine karşın, kendisi hakkında "DÂVÂCI VE ŞİKÂYETÇİ" olmadığım LİNÇ imzacısı Levent Çağlayan beni "dâvâ" etmesine karşın avucunu yaladıktan hemen sonra, bu şahsı da "DÂVÂ VE ŞİKÂYET" edince, bu şahıs "SANIK" rütbesine yükselmiş oldu...

Öğle sonrasında, Üsküdar Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'ne telefon ettim ve polis memuru Metin Yavuz, son derecede kibar bir dille bana bilgi vererek, yardımcı oldu... Saatin geç olmadığını, bu nedenle de rahat rahat Üsküdar'a gelebileceğimi belirtmeyi bile asla ihmâl etmedi! 

Karakola telefon ederek, savunma metninin rötuşlarını yapar yapmaz, cacık, fırın köfte ve lahana sarmadan oluşan yemeğimi afiyetle yedim... Yola çıkarken yanıma almayı asla ihmâl edemediğim Yalçın Küçük'ün "DAVALARIM" kitabını, tramvay, vapur, taksi ve karakolda okumayı sürdürdüm. Muhakemelerin iyice egemen olduğu bir süreçte bu kitabı okumak, kitabın içeriğindeki bir özne olmaya itiyor beni. Her ne kadar Yalçın Küçük'le büyük bir ideolojik ve siyasal birlikteliğimiz bulunmasa da, yaşadıklarımızın koşutluğu sonucu hukuk anlayışımız yakınlaşıyor. Yalçın Küçük'ü devlet ve beni devletten daha korkunç bir düzenek olan "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" süreci oyalamak istiyor!... 1100 kişilik bir kültür milisinin üzerime geldiği süreçte, öyle damıtılmış kavgaya sahip oldum ki, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" 
bileşenlerine şaşırtıcı düzeyde teşekkür etme isteğiyle kıvranıyorum!...

Üsküdar Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'nde ifade verenlerin sırasının uzunluğu sonucu, "DAVALARIM" kitabından olabildiğince büyük bir dilim kopararak afiyetle yedim. Bu kitabı okumanın yanı sıra, etraftaki insan manzaralarına tanık oldukça, LİNÇÇİ şahıslara bir kez daha teşekkür etmek istedim. Devletin, halkın, emekçilerin, işçilerin ve tüyü bitmemiş yetimin düşkünlüklerine tanık olabilmek için, özellikle karakollara gidip gözlem yapmakta şaşırtıcı derecede büyük yarar var"...

İfade sırası geldiğinde, polis memurlarının şenlendiğine ve bu şaşırtıcı duruma uygun bir jest ve mimik takındıklarını gözlemledim. Hiçbirinin bana acıyarak bakmaması, beni şikâyet edenlere karşı hüzünlü gülücük gönderdikleri kanısı uyandırmaları, âdeta Lev Nikolayeviç Tolstoy'un "Diriliş" romanına eklenen yeni sayfalar gibi hızla sararıp duruyordu!...

İfademi alan Metin Yavuz ve alınan ifadeyi yazan Serdar Bayrak, küçük odalarında olağanüstü düşler kuran Lev Tolstoy'un kahramanları gibi hayata sarılmış; vatandaşın doğruya, güzele, iyiye yönelmesi yönünde büyük bir insanlık yarışına girmişler... Üsküdar İlçesi'nin yoksulluğuna eklenen kader çizgisi içerisindeki halktan kişilerin avukatlarla değil de, avukatsız olarak karakola gelmeleri, öyle anlaşılıyor ki, polisleri mutlu ediyor. Öyle tahmin ediyorum ki, polis memurları, halkla devlet arasına girip işleri karışık hâle getiren avukatlardan kesinlikle hoşlanmıyorlar...

Üç buçuk yıl önce yazdığım yazıların içeriğinde mikroskopla hakaretler arayabilen "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" imzacılarından Fırat Güllü ve onun acemi vekili avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar, yazdığım yazılarda hakaret olmamasına karşın, olsa bile, zamanaşımının altı ayla sınırlandığını bilmiyorlar yada biliyorlar; ancak işlerine öyle geldiği için, polisi, savcıyı, yargıcı uğraştırmak, özellikle de beni yormak istiyorlar... 

Üsküdar Emniyet Müdürlüğü'nde işim uzun sürdüğünden, oldukça geç kaldığım için, Üsküdar'dan Galatasaray'a kadar taksiyle gitmek zorunda kaldım... Hızla PEN Yazarlar Derneği'ne gidip, PEN İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan ile derneğin tek emekçisi Songül Erdoğan'la uzun uzun LİNÇÇİ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Derneği üzerine muhabbet ettik. 

"TEB KAŞELİ İFTİRA MÜTALÂASI" hazırlayıp, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sunabilen "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sponsorlarından Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Derneği "TÜZÜK" metninde bile PEN Yazarlar Derneği'nin adresi bulunduğunu benden öğrenen Halil İbrahim Özcan ve Songül Erdoğan, neredeyse küçük dillerini yutacaklardı. Tam iki gün önce, PEN Genel Sekreteri avukat Sabri Kuşkonmaz, bu bilgiyi benden öğrenince, lokantada bulunduğumuz bir sırada küçük dilini yutmamak için, ağzındaki lokmayı tükürecek gibi oldu. İyi ki, garson dikkat dağıttı!

Şimdilik, küçücük notlar boyutunda sunduğum yaşadıklarımı, rahat bir koltuk bulduğumda ağır ağır, yavaş yavaş anlatabilmeyi arzu ediyorum.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz