26 Ocak 2012 Perşembe

Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için seçkinci bir zümrenin önderliğinde kurulup, klasik müzikle gusül abdesti aldırılan Türkiye Cumhuriyeti, "cinsiyet eşitliği" konusundaki puan durumuyla, değil cumhuriyeti, ilkel yaşama biçimini bile henüz hak etmediğini matematiksel verilerle somut olarak kanıtlamış oluyor!

Botsvanalı kadınlar... (Fotoğraf kaynağı: Hay In Art)


***


Ben, ne zaman "cinsiyet eşitliği", "fırsat eşitliği", "demokratik eşitlik" gibi sözleri duysam, düşünsel evrenimin ırzına geçilmiş gibi bir duygunun uçurumuna şimşek hızıyla yuvarlanıyorum. 


Ben, her ne kadar söze ve yazıya önem veren biri olsam da, öncelikle sözlenen söze ve yalnızca yazılan yazıya değil, hayatın kendisine bakmayı yeğliyorum. 


Ben, sadece ve yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'nde değil, dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde elde ettiğim gözlemlerim sonucu, ülkemizdeki "cinsiyet eşitliği", "fırsat eşitliği, "demokratik eşitlik" sözlerinin, birer söz olmaktan bir adım ve birer yazı olmaktan bir gıdım bile ileri gitmediğini rahat rahat söyleyebilirim.


Ben, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT) reklâm kulelerinin kapitalist kuruluşlar ve emperyalist kültürün (s)imgesi McDonald's tarafından işgâl edilmesine karşı çıktıkça, bu işgâle karşı çıkmayı akıllarının ucundan bile asla ve kesinlikle geçirmemelerine karşın, bu işgâle karşı çıkanları susturmak isteyen tam tamına 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişi var.


Ben, İDT reklâm kulelerinin işgâline karşı çıkarken, başta LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin kurucusu ve yöneticisi LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı olmak üzere, 1100 kişilik kişiliksiz kişi, İDT reklâm kulelerini görmemeniz gerektiğini arzu ederek, neredeyse "Kuleleri Gömün" biçiminde slogan atıp, âdeta İDT reklâm kulelerinin işgâline alkış tutmaya devam ediyorlar hâlâ!


Ben, kendisine ait, kendi inisiyatifinde, kendi kullanımında, kendi mülkiyetinde, kendi zilyetinde bulunan reklâm kulelerini bile kendi adına kullanmaktan yoksun bir resmî kurumun var olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde "cinsiyet eşitliği", "fırsat eşitliği", "demokratik eşitlik" olamayacağına adım gibi eminim!


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Botsvana bile Türkiye’yi geçti!

Dünya Ekonomik Forumu’nun cinsiyet eşitliği raporunda Türkiye 135 ülke arasında Bangladeş ve Botsvana’nın gerisinde kalarak 122’inci olabildi...

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl yayımladığı cinsiyet eşitliği raporunda Türkiye yine sınıfta kaldı. Ekonomik katılım oranından, sağlık imkanlarına kadar herşeyi araştıran raporda Türkiye 135 ülke arasında 122. oldu. İzlanda, Norveç, Finlandiya, İsveç ve İrlanda’nın sırasıyla ilk 5’te oldukları sıralamada Jamaika, Botsvana, Kırgızistan, Malawi, Romanya, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar ve Gana gibi ülkeler Türkiye’nin üzerinde bulunuyor. Cezayir 121, Mısır 123, Pakistan 133, Yemen 135’inci sırada yer alıyor.

-  Raporda, Türkiye ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde 132. sırada yer alıyor.
-  Eğitimde 106. sırada bulunan Türkiye, bu başlık altında yer alan okur-yazarlık oranı eşitliğinde ise 104. sırada.
-  Sağlık ve hayatta kalma oranında 62. sırada bulunan Türkiye, ‘doğumlardaki cinsiyet eşitliği’ konusunda ise 1. sırada. Sağlıklı yaşam beklentisi konusunda ise 72. sırada.
-  Politik güç konusundaki cinsiyet eşitliğinde 89. olan Türkiye, meclisteki kadın oranında ise 82. oldu. Bakanlıklardaki kadın oranında ise 99. olarak yer aldı.
-  Araştırmada yer alan bilgilere göre Türkiye’de, kadınlar için ortalama evlenme yaşı 23, doğum izni 16 hafta, babalık izni 10 gün. Yetişkin kadınlarda işsizlik ise yüzde 14 iken tarım dışında paralı çalışan kadınların oranı yüzde 22 olarak açıklandı. Kadınların şirketlerde yükselme olasılığı da 1-7 puanları arasında oylandığında 4.11 olarak belirtildi.
-  Türkiye’de kadın başına düşen doğum 2.10 iken, yaşları 15 ila 19 arasında değişen gençler arasında doğum oranı 1000 kadında 56 olarak açıklandı.
-  Türkiye 2010 yılında 126., 2009’da 129., 2008’de 123., 2007’de 121., 2006’da ise 105. olmuştu.

(Kaynak: Milliyet)


***


Ayrıca bakınız:

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin, İDT reklâm kulelerine sahip çıkamıyor!

Kendi reklâmını yapmak için kendi reklâm kulelerini kullanmaktan aciz Devlet Tiyatroları, hiçbir işlevi olmayan tiyatro dergilerini reklâmla besliyor!

Sosyalist OYUN Dergisi dışında hiçbir tiyatro dergisinin eleştiremediği İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kuleleri konusunu gündemden asla düşürmüyoruz

İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kuleleri ticarî kuruluşlara emanet!

AKP'li siyasal zihniyetten reklâm alan tiyatro dergilerinin hiçbiri, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin yanlış kullanımına karşı çıkamıyor!

Somali'yi, Suriye'yi "adam etmek" için kolları sıvayan devlet, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulesini es geçiyor

İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kuleleri, ticarî kuruluşlara teslim!

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerini, Ülker'in kullanımına sunuyor!

Tiyatro sezonunun açılmasına çok az bir zaman kala bile, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerini, tiyatro afişleri değil, giysi afişleri süslüyor!

İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm panosunu bu kez "final" işgâl etti!

İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait olan reklâm kulelerinin tamamı mı, yoksa sadece Sultanahmet'teki kule mi her zaman için ticarî kuruluşların emrinde?!

Hiçbir LİNÇÇİ tiyatro dergisi, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlarca kullanılmasına asla karşı çıkma cesareti gösteremiyor!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın 2 yıl hapsini isteyen LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin sahibi Haluk Bilginer'in eleştiremediği konuyu, Bulunmaz eleştirdi!


LİNÇ KAMPANYASI sürecinde enerjimizi tam anlamıyla yönlendiremediğimiz "İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kuleleri"yle ilgilenmeye devam ediyoruz hâlâ!

Hemen hemen her zaman için ticarî kuruluşların reklâm afişlerine teslim olan İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulesine İDT afişleri asılmaya başlandı!

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni reklâmla besleyen DT Genel Müdürü Lemi Bilgin, DT reklâm kulesine sahip çıkmıyor!

İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlarca kullanılmasına karşı çıkan Hilmi Bulunmaz, Novi Sad'daki reklâm kulelerini denetledi!

İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusunu bu tiyatrodan reklâm avantası alan LİNÇÇİ tiyatro yayınları değil Sosyalist OYUN Sitesi koruyor!

LİNÇÇİ Ömer F. Kurhan'ın avukatları Uğur Demirci Tosun'la İnan Yılmaz'ın mahkûm ettirmek istediği Hilmi Bulunmaz'ın BERAAT kararını haber yapmak zor!

Reklâm kulelerine sahip çıkabilecek yürekliliği göstermekten aciz İstanbul Devlet Tiyatrosu, Broadway çakması oyunlarla hızla kirlenmeye devam ediyor!

LİNÇÇİ ve/ya YAVŞAK ve de Kültür Bakanlığı çanağı yalamayı alışkanlık hâline getirmiş, halkın şah damarını sürekli olarak emen vampir görüntüsündeki Kırım Kongo Kenesi (KKK) kılıklı tiyatro esnafının alçaklıklarıyla, asalaklıklarıyla, bokluklarıyla, ceset hâline gelmişlikleriyle, çürümüşlükleriyle, halk düşmanlıklarıyla, küflenmişlikleriyle, namussuzluklarıyla, onursuzluklarıyla, orospu çocukluklarıyla, pezevenklikleriyle, pislikleriyle, puştluklarıyla, şerefsizlikleriyle uğraşmaktan, Şakir Gürzumar'ın müdürü olduğu Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlar tarafından işgâline, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'den reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) aldığından, Devlet Tiyatroları'na ait reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlar tarafından işgâline hiçbir tiyatro dergisinin zerre kadar bile ilgi göstermediğini, zerre kadar bile zaman ayırmaya hiç niyetli olmadığını bildiği için, kendisi ilgilenmek zorunda kalan ve tepki gösterme bilincine sahip olmasına karşın, gerekli zamanı bir türlü ayıramayan Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, bu duruma son derecede üzüldüğü için, hiç olmazsa, bugün çektiği aşağıdaki fotoğrafla bu işgâlin belgesini bir kez daha, ısrarla, inatla ve sabırla değerli okurlarının değerlendirmesine sunuyor!

İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine de biz sahip çıkıyoruz!

Başta Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'den ve İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu'ndan reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) almaktan başka Türkiye tiyatrosuna hiçbir katkısı(!) bulunmayan LİNÇ KAMPANYASI düzenleyicisi tiyatro dergileri (Mimesis Dergisi, Sahne Dergisi, TEB OYUN Dergisi, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi) olmak üzere, hiçbir tiyatro yayın organının karşı çıkamadığı İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlara kullandırılmasına, en ciddi biçimde sadece biz karşı çıkıyor ve bizi destekleyen birkaç kişinin dışında bu konuya değil kafa yormak, göz yormak bile istemeyen cahil bir tiyatro evreninde yaşamanın dayanılmaz acımasızlığıyla karşı karşıya kalıyor olsak da, bizim dayatmalarımız sonucu, zaman zaman İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü ve LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi tarafından düzenlenen "Tiyatro Ödülleri"nde "En İyi Yapım Ödülü" alan "Ölüleri Gömün" oyununun yönetmeni Şakir Gürzumar, kendi inisiyatifindeki kulelere, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun afişlerini asabilme gücüne erişebiliyor!

Ancak Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın ortaya çıkarıp, ancak onun milimetrik olarak peşini bırakmadığı Şakir Gürzumar'ın yönetimindeki İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlar tarafından işgâl edilmesine, Coşkun Büktel'le Feridun Çetinkaya'nın dışında, hiç kimsenin hiçbir itirazı yok!

Şakir Gürzumar yönetimindeki İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait olmasına karşın, ticarî kuruluşlar tarafından rahat bir biçimde işgâl edilen reklâm kuleleri, şimdi de, emperyalist kültürün en önemli (s)imgelerinden McDonald's'ın inisiyatifine teslim olmuş durumda!

Koskoca Türkiye tiyatrosunu hızla, hem de şimşek hızıyla küflendirerek çürütüp ceset hâline getiren alçak, şerefsiz, terbiyesiz, yavşak LİNÇ KAMPANYASI imzacılarının cirit attığı bir süreçte, Şakir Gürzumar yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT) reklâm kulelerinin, emperyalist kültürün (s)imgesi McDonald's'ın gücüne teslim olmasına hiç, ama hiç şaşmamak ve bu aymazlığa mutlaka ve kesinlikle alışmak gerekir!

Türkiye Tiyatrosu'nun kanını emecek kadar sömüren alçaklar LİNÇ KAMPANYASI düzenlerken, İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusuna sadece üç kişi sahip çıkma cesaretinde bulunuyor: Coşkun Büktel, Hilmi Bulunmaz ve Feridun Çetinkaya!

Emperyalizm ve militarizm karşıtı bir izleğe sahip olan "Ölüleri Gömün" adlı oyunun çevirmeni Coşkun Büktel, "Ölüleri Gömün" adlı oyunun yönetmeni Şakir Gürzumar'ın yönettiği İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait reklâm kuleleri emperyalist kültürün (s)imgesi McDonald's tarafından işgâl edildiği bir süreçte bu emperyalist işgâle karşı çıkacaklarına LİNÇ KAMPANYASI düzenleme alçaklığı suçunu işleyenlerin sicilini ısrarla gündeme getiriyor!

Bulunmaz Tiyatro kurucusu ve yöneticisi Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, yerinde kullanılmadığında kupkuru bir slogan olmanın ötesine asla geçemeyen "kahrolsun emperyalizm" sözünü yerli yersiz kullanmak yerine, emperyalist kültür taşıyıcısı McDonald's tarafından işgâl edilmiş bulunan T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namus nöbetini ısrarla ve inatla tutuyor!