23 Aralık 2011 Cuma

LİNÇÇİ ve/ya YAVŞAK ve de Kültür Bakanlığı çanağı yalamayı alışkanlık hâline getirmiş, halkın şah damarını sürekli olarak emen vampir görüntüsündeki Kırım Kongo Kenesi (KKK) kılıklı tiyatro esnafının alçaklıklarıyla, asalaklıklarıyla, bokluklarıyla, ceset hâline gelmişlikleriyle, çürümüşlükleriyle, halk düşmanlıklarıyla, küflenmişlikleriyle, namussuzluklarıyla, onursuzluklarıyla, orospu çocukluklarıyla, pezevenklikleriyle, pislikleriyle, puştluklarıyla, şerefsizlikleriyle uğraşmaktan, Şakir Gürzumar'ın müdürü olduğu Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu'na ait reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlar tarafından işgâline, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'den reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) aldığından, Devlet Tiyatroları'na ait reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlar tarafından işgâline hiçbir tiyatro dergisinin zerre kadar bile ilgi göstermediğini, zerre kadar bile zaman ayırmaya hiç niyetli olmadığını bildiği için, kendisi ilgilenmek zorunda kalan ve tepki gösterme bilincine sahip olmasına karşın, gerekli zamanı bir türlü ayıramayan Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, bu duruma son derecede üzüldüğü için, hiç olmazsa, bugün çektiği aşağıdaki fotoğrafla bu işgâlin belgesini bir kez daha, ısrarla, inatla ve sabırla değerli okurlarının değerlendirmesine sunuyor!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "ekmek parası" için harcamak zorunda olduğu enerjisinden arta kalan "özgür zaman" sürecinde, doğası gereği sanatla uğraşıyor.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, sanatla uğraşırken, alışılmış, kanıksanmış ve burjuvazinin kıçını yalayan yapıtlara imza atmak yerine, emekçi halkın iktidar özlemini taze tutmak için, kuramsal çalışmalara da büyük bir özen gösteriyor.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, kuramsal duyarlılığını, kendini estet olarak göstermek, entelektüel bir hava oluşturmak, kravatla losyon arasına sıkıştırılmış lâf ebeliği madalyası takmak için değil, emekçi bilincin bilimsel sosyalizmle birlikte diyalektik değer kazanması için çok büyük bir çaba harcıyor.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, bilimin bilim için, sanatın sanat için varlık göstermesinden, bilimle uğraşan kişinin sadece bilimle, sanatla uğraşan kişinin sadece sanatla uğraşmasından son derecede nefret ediyor.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, tiyatro yayıncılığıyla uğraşan kişi ve kuruluşların, kendi bağımsızlıkları, kendi özgürlükleri yerine, inisiyatiflerini, dolayısıyla yayıncılık anlayışlarını VELİNİMET (VELİ=LEMİ+NİMET=AYŞENİL) olarak gördükleri kişilerin emrine vermelerine karşı tiyatro kamuoyunun bilinçlenmesi için, gerektiğinde onlarca davaya muhatap olup, "o mahkeme senin, bu mahkeme benim" mücadele ediyor.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için varlık gösteren tiyatro esnafına dürüstlük talimi yaptırıp, onları terbiye etmek adına, gün yirmi dört saat kafa patlatmasına karşın, hiçbir tiyatro esnafı, yukarıdaki fotoğrafla belgelemiş olduğumuz İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin ticarî kuruluşlar tarafından işgâline asla ve kesinlikle küçücük bir ses bile çıkarmamasına, küçücük bir ses bile çıkarmamasını çıkarlarına uygun bulan bu lânet olası tiyatro esnafıyla aynı coğrafya ve aynı zamanda yaşıyor olmasına canı çok sıkılıyor.