***
"Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir." Mustafa Kemal Atatürk
***
Ben, ne Atatürkçü, ne de Atakürtçü'yüm.
Ancak...
Devlet Tiyatroları'nı (DT) yönetenler, DT'ye tiyatro oyunu satanlar, DT'de oyun yönetenler, hattâ DT'deki ezici çoğunluk, öyle sanıyorum ki, Atatürkçü bir kimliğe sahip. DT'de köşe başını tutmuş kişiler içerisinde Atakürtçüler de olabilir. Emekçi halkın derin ve yakıcı sorunlarına ağzını, gözünü, kulağını kapatan bir kurum içerisindeki bu tür örgütlenmeler, gayet anlaşılır, oldukça doğal ve Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yasalarına son derecede uygun bir durumdur.
Ben, Atatürkçü yada Atakürtçü olmamama karşın, neden zaman zaman Atatürk'ün yada Atakürt'ün görüşlerini gündeme getirme yada onların "demokratik cumhuriyet - ortak vatan" düşüncelerini okurlarımla paylaşma gereksinimi duyuyorum?
Çünkü...
Atatürkçü yada Atakürtçü pozlarla ramp ışıklarına çıkan birçok kişinin, aslında, ne Atatürkçü ve ne de Atakürtçü olduğu kanısındayım. Bu ülkede, 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişi bir LİNÇ KAMPANYASI düzenlerken, Atatürkçülüğünü yada Atakürtçülüğünü, ânında, çarçabuk, derhal, hemen, ivedilikle unutup, "Theope" oyunu yazarı Coşkun Büktel'le Bulunmaz Tiyatro kurucusu ve yöneticisi Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını ilga ve imhâ etmek için, nasıl ki, "ortak bir akıl" oluşturabilmişse, tabii ki, bu LİNÇÇİ dangalakların Atatürkçülüğünün de, Atakürtçülüğünün de osuruk kadar bile değeri yoktur.
Eğer, LİNÇÇİ dangalak Atatürkçüler ve LİNÇÇİ dangalak Atakürtçüler, biraz olsun insanlıktan nasiplenmek istiyorlarsa, önlerinde çok somut bir görev var:
Bütün İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kuleleri, emperyalizmin (s)imgesi McDonald's tarafından zaptedilmişken, bu işgâle ânında "dur" deyip, derhal son vermeliler! Eğer "dur" diyebilecek ağızları yoksa, ânında DT'den istifa etmeliler. Eğer, bu emperyalist işgâle son veremiyorlarsa, derhal insanlıktan istifa etmeliler!!!
Biz, DT'yi yönetenlerden, DT'ye oyun satanlardan, DT'de oyun yönetenlerden, hattâ DT'deki ezici çoğunluktan, Şakir Gürzumar yönetiminde yalpa yapan İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin emperyalist kültürün (s)imgesi McDonald's tarafından işgâline zerre kadar olsun karşı çıkabilecek yüreğe sahip olmalarını beklemesek de, tarihe not düşmek için, aşağıdaki Zaman Gazetesi haberine bir derkenâr yazma gereksinimi duyduk.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
DT'de üç ayda 550 bin seyirci
Yeni sezonu 1 Ekim 2011'de açan Devlet Tiyatroları (DT) ilk üç ayda, 20 ildeki 55 sahnesinde toplam 112 değişik oyun sahneledi.
Yerli yazarların eserlerini de genç seyircilere tanıtmayı amaçlayan DT, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet, Haldun Taner, Recep Bilginer, Turgut Özakman ve Orhan Asena'nın yanı sıra İnanç Yılan, Yunus Emre Gümüş, Sema Göktaş, Hüseyin Alp Tahmaz gibi 'yeni' sahne alan yazarlarla geniş bir yerli oyun yelpazesi sunuyor. DT; üç aylık dönemde kırk farklı yerleşim merkezine düzenlediği turnelerde 255 temsil vererek 95.506 sanatseveri oyunlarla buluştururken; ekim, kasım, aralık aylarında toplam 112 değişik oyunla 2.119 temsil vererek 550.059 seyirciye ulaştı. KÜLTÜR-SANAT
