1 Ocak 2009 Perşembe

TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a "Emek Ödülü" verdiği bir süreçte, tartışma ihtiyacını "Testosteron"la giderenlere dikkat!

Testosteron Üzerine Zorunlu Bir Açıklama


Melih Anık
1 Ocak 2009


Yazdığımız bir yazıya gelen düşünceleri , içeriği ne olursa olsun doğal karşılarız. Kanaatimizce bu üretmenin,zenginleşmenin en verimli yollarından biridir . Düşünce serbest olmalıdır.

Ancak son yazımıza ( Oyun Atölyesi-Testosteron: Soytarılar Panayırı) gönderilen mesajların düşünceye karşı çıkış değil kişi ve kurumları sindirmek gibi bir mecraya doğru kaydığını; olaya dışarıdan bakan salim zihinlerin gidişata sağ duyu ve erdem katma yolunda tepkisiz ve suskun kaldıklarını görünce –tercihimiz olmadığı halde- kendi adımıza bu açıklamayı yapmak zorunda kaldık.

Hakkımızda "google" taraması ile bulduklarından başka bir bilgisi olmayanların yalan yanlış bilgi ile ürettikleri fikirler ; kulaktan dolma bilgilerle "yazılan" senaryolar ; başka isimler kullanarak kendilerine cevap verdiğimiz vehmine kapılanlar ; başkalarının adamı olduğumuz yolunda yapılan iftiralar; husumet içinde olduğumuz iddiasına sorgusuz sualsiz inananlar ; fırsat bulmuşken "ben de yazdım" diyerek kendi hesabının peşinde koşanlar ; meslektaşının ipliğini pazara verme gayretkeşdarları ; bu mesajlar sayesinde öğrendiğimiz hakaret,iftira çeşitlemelerinin zenginliği(?) ; aydın olmayı kendilerince anlayanlar ; karşısındakini zor duruma düşürme gayreti içinde kabahatlerini arz edenlerin durumu gerçekten traji-komik. Bizim hakkımızda yazanların, en az bizim onları tanıdığımız kadar bizi tanımış olmalarını isterdik.

Hiçbir hakaret içermeyen ,zira düşüncelerini ifade etmekten başka hiçbir niyeti olmayan ; iyi ve salim bir okumayla sadece oyun değil tiyatro dünyamız, Oyun Atölyesi'nin tiyatro stratejisi hakkında görüşler paylaşan bir yazıdan , oyunlarının beğenilmemesini çekerek onu "hakaret" olarak anlamayı tercih eden Oyun Atölyesi , yazının kaldırılması için girişimde bulunmuş ; bizim de onayımızla yazının kaldırılmaması sonucunda, maalesef nedenini anlamakta ve tanımını yapmakta zorlandığımız bir sorumsuzlukla sindirme,iftira, hakaret kampanyası ortaya çıkmıştır. Demek ki eğer yazıyı çekmiş olsaydık eteklerdeki taşlar dökülememiş olacaktı. Bu olanağı verdiğimiz için şimdi hakaret etmek hak sanılıyor anlaşılan. Söylenecek sözün bolluğuna da inanamadık. Tiyatro dünyamızdaki bazılarının, bazı konularda hassaslaşıp esip gürlerken , yazının içeriğindeki kendi mesleklerini ilgilendiren diğer bazı konuları görmemeyi ,duymamayı tercih ederek duyarsızlaştıklarını da anlamış bulunuyoruz. Onları dile getireni ise mahkum etmeye çalışmaktadırlar.

Aslına bakarsanız yazı, tarafsız bir okumayla meramını anlatmaktadır ama anlamakta güçlük çekenler için bir kere daha belirtelim ki yazıda "Oyunu seçme ve oynama özgürlüğü" değil, "Oyunu ve yorumu kendinize ve de seyircinize yakıştırıyor musunuz?" sorusu sorgulanmaktadır ki bu soru bu kadar toz duman içinde hala cevaplanmış değildir. Vurgulanan diğer konular da şunlardır: Tiyatro dünyamız kendi kendini denetlemelidir. Prensiplerine sahip çıkmalıdır. Türk Tiyatrosu çalışanları (özellikle duayenleri) meslektaşının yaptığı işi küçümsememelidir. Seyirciyi kategorize etmekten kaçınmalıdır. Çocukları korumalıdır. (Kendi çocuğunuzu bu oyuna getirir misiniz?) Yazıda ayrıca tiyatro dünyamızda gişe başarılarının her şey demek olmadığına dikkat çekilmektedir. Tiyatromuz bazen seyirciye rağmen gene seyirci için bir şeyler yapmak zorundadır bu da seyirciyi aşağılamak anlamına gelmez. Bu gerçeğin üstünü örterek "seyircinin seviyesine çıkmak" söylemlerinin modası geçmiştir. Tiyatrocu, gerektiğinde topluma ters gelebilecek şeyleri de söyleyebilme özgürlüğünü içinde hissetmelidir. Ancak bu anlayışa sahip olunursa tiyatro tanım ve toplumdaki işlevine yaklaşır.

Kendilerine, arkadaşlarına, dostlarına ve de kendilerini sözcüsü olarak gördükleri tiyatro dünyasına hakaret edildiği izlenimine kapılanlar ya da inananlar , sanki tek beyin ve tek elden çıkmış , onlarca hakaret içeren mesajı göndermekte sakınca görmemiştir. "Hakaret algısı " çok hassas olan yazı sahiplerinin başkasına hakaret etmede bu kadar pervasız ve cömert(!) olabilmelerini kamu oyunun takdirine bırakıyoruz.

İşin üzücü yanı bu kampanyaya katılanların bilindik çoğunun, tiyatro gibi bir konuda eğitim almış olmalarıdır. Kendilerine yazıyı yeniden okumalarını ve hiçbir etki altında kalmadan yazının ne demek istediğini yeniden düşünmelerini öneririz.

Emeği alkışlanan oyuncunun; "Ayşe Teyze ve Ahmet Amca" ile tanımlanan seyircinin; Cihangir Cumhuriyeti adı altında yaptığı küçümsenen tiyatrocunun; tiyatro yardımından payını almadığı için ver yansın eden tiyatronun ; toplum tarafından çocuğu sahiplenilmeyen ailenin; bundan böyle beğenmediği oyun hakkında yazı yazacakların , düşüncesini açıkça dile getireceklerin ; şu anın "suskun" kalemlerinin ve özellikle tiyatromuza nice nitelikli örnek verdikten sonra Testosteron gibi bir oyunu bu yorumla seyirciye ulaştıran Oyun Atölyesi'nin , bu yazı kapsamında yaratılan atmosferin zalimliğini ,insafsızlığını bir kere daha düşünmelerini öneririz.

Yazının kaldırılmamasını kendimiz istedik. Bunun nedeni, kişilerin - en basit söyleyişle- keyfi talepler ile düşünce ortamını baskı altına almalarına ve de düşüncenin ifade edilmesine yapılacak engellemelere karşı çıkmak içindi. Hakaret dolu yazıların engellenmesi yolunda herhangi bir girişimimiz ve talebimiz de olmadı. Zira ifade özgürlüğü herkes içindir. Herkesin sınırını ,kendi ufku tayin eder.

Şimdi cevaplanması gereken soru şudur : Oyunu beğenmediğini ifade eden bir görüş karşısındaki bu hakaret kampanyasında mı yoksa düşüncenin özgürce ifade edilmesinde direnmekte mi birleşeceğiz?

Öte yandan yazıyla ortaya dökülenlerin çok yararlı olduğunu da söylememiz gerekir.

Uzun vadede üzerinde yapılacağını düşündüğümüz akademik ve bilimsel çalışmaların, resmi, tam olarak ortaya koyacağına inanıyoruz. Bu aşamada, yazı adeta bir turnusol kağıdı görevi yapmış ve renkleri, öfke ve hiddetin vardığı baskı ve şiddetin büyüklüğünü ,tahammülsüzlüğün sınırlarını görmemize neden olmuştur.Kanımızca yazılan mesajlarda belirtilenler , yazının içerdiği düşünceleri teyit etmiştir.

Bu çılgın sel durulunca geride kalan kum yığınlarına bakarak ve yeniden yapılacak okumalarla, herkesin daha iyi bir analiz yapacağına inanıyoruz. Yapamayanlar için zaman ve tarih gerçekleri gösterecektir nasılsa. Ülkede sağ duyu yok olmamıştır .

Biz içinde yaşadığımız bu durumu Albatros'un Kanatları isimli yazımızda anlatmaya çalışmıştık. Şimdi az bile yazmış olmaktan korkmaya başladık.

Bu olayın tüm tiyatro camiamıza mal edilmemesi gerektiğini belirtmeliyiz. Tiyatro dünyamız , şimdilik sessiz gibi görünse de kendi varlığının devamı için yapılması gerekeni mutlaka ortaya koyacaktır.

Bu sürecin, alelacele kaleme sarılarak hakaret etme yarışına girenlere de bir şeyler öğretmiş olduğu/olacağı inancındayız. Gençlerimize toplumca göstereceğimiz şefkat ve anlayış , onları kazanma adına olumlu bir davranış olacaktır. Biz, onları anlama ve de kendimizi onlara anlatma gayretinden vazgeçilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

"Hakaret etmede en ilginci yaratma" konusunda birbirleri ile yarışan oyuncularımızın-yetenek, akıl ve bilgilerini yaptıkları işe hasrederlerse- biz,seyircinin hak ettiği çok daha nitelikli işleri yaratacaklarına inanıyoruz.

Hakkımızdaki acımasız ve mesnetsiz saldırılara karşı özrü, gelecek zaman taşımaktadır, biliyoruz.

***

Yorumlar

Abdurrahman Aydın

Kimlik inşa edilen bir şeydir; bilerek isteyerek bunu inşa eden bir iktidar şebekesi vardır ve bu şebek(e) asli niteliğini bedenlerimiz üzerindeki inşa etme biçimlerinden alır. Testosteron adlı oyunun birbirinin aynı 7 erkekle nihayete ermesi, bize bir tek şey söylüyor: hepimiz aynı soydanız. sahneye ilk girişinde mafya babası sandığımız adam, daha sonra yakasına yapışıldığı anda bir zavallıya dönüşür. Kadınları nasıl becerdiğini ballandıra ballandıra anlatan garsonun, annesinin başına gelenleri öğrendiği zaman içine düştüğü zavallılıkla aynı zavallılıktır bu. ve biz tam da bu zavallılık anlarında kavrarız aslında başından sonuna kurulmuş, inşa edilmiş birer makine gibi kimliklerimizin olduğunu. yani aslında hiçbirimiz hiçbir biçimde zorunlu değilizdir. oyun bunu göstermiyor muydu bir açıdan? Her biri kendi dünyanın zorunlu uğrağı sanan 6,5 erkek, ve oyunun sonunda bir yandan da birbirlerini inşa ettikleri için sayıları 7’ye çıkan birbirinin aynı erkekler... gerçekten öyle mi? Bu bir yorum. bir başka yorum bu aynılığın tam da zavallılıkları bütünüyle ifşa olduğunda belirdiğini söyleyebilir pekala. Ya da başından beri birbirinin aynı olan erkekler, fakat durumlar ve pozisyonlar gereği "güç"teki dağılımın biçim değiştirmeleri! oyunun başında en zavallı durumda gördüğümüz erkek, oyunun sonunda içlerindeki en güçlüsü olmadı mı? o da erkeklikle ilgili anlamsal zeminde kendine bir yer bulmayı başardığı anda bu anlam silsilesini anında ve sonuna kadar benimsemedi mi? o halde Deleuze’dan hareketle şu sözleri buraya yazabiliriz artık: "O kötü, demek ki ben iyiyim" yargısının verildiği her yerde "yurtsuzlaştırılmış arzu akışları" olarak devlete, aileye, toplumsal kurumlara bağlanılır ve bu bağlanımın olduğu her yerde faşizm başgösterir." (faşizm üzerine dünya kadar lafın söylendiği, herkesin herkesi faşistlikle itham ettiği halde faşizmle ilgili derli toplu bir kuramsal çalışmanın da yapılmamış olduğu bir ülkede yaşadığımızı bilmem hatırlatmama gerek var mı?) kutsal mazlumluğun psikopatolojisi diyelim! yoksa bir çocuğun cinsellikle olan ilişkisi neden bu kadar ilgimiz dahilinde olsun? o çocuğun anne babası dahi olsak bu ilgi niye? neyi yasaklamaya çalışıyoruz o çocuk için? kendi bedeniyle kuracağı teması mı? aileye ve toplumsal kurumlara bağlanalım hemen! bunun bekası için yüzülmemiş miydi Hallac’ın derisi, Şeyh Bedrettin bunun bekası için asılmamış mıydı? hangi zaman, hangi tarih? neyin bekası, kimin tarihi? "mutlak olan tek şey gelecektir" diyor bir Sırp atasözü. geçmiş sürekli ve hep yeniden değişen bir şeyken tarih nedir? mutlak olan tek şey gelecektir dedik ya; ister misiniz Oyun Atölyesi önümüzdeki sene de Shakespeare’e devam deyip Macbeth’i sahnelesin.

(Kaynak: Tiyatro Dünyası)

***
.
Oyun'un notu: bakınız;
“Ankara Tiyatro Festivali Emek Ödülü 12 Martçı’ya”
“12 Mart 1971 v.s…”
“Nihat Erim’in Kültür Bakanı’na ödül verenler”
“12 Martçı’ya ödül verenler tam yol ileri”
"'12 Martçı'ya ödül'e karşı ses: Orhan Aydın"
"'12 Martçı'ya ödül'e karşı ses: Coşkun Büktel"
"'12 Martçı'ya ödül'e karşı ses: Özgür Tiyatro"
"Faşist Kültür Bakanı'na ödül veren festival"
"soL'dan 'evlere şenlik' haber"
"Özgür Başkaya, 'TAKSAV skandalı'nı tartışıyor"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 1"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 2"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 3"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 4"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 5"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 6"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 7"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 8"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 9"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 10"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 11"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 12"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 13"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 14"
"Talat Sait Halman'a ödül veren festivalden / 15"
"12 Martçı'ya ödül veren festivali Yenikapı açtı"
"Deniz Gezmiş fotoğrafının altındaki 12 Mart'çı"
"Büktel, 12 Mart artığının şiirsizliğini kanıtladı"
"atılım'dan Bulunmaz'sız Talat Halman haberi"
"12 Mart'çıya 'Emek Ödülü' AKP'li Günay'dan"
"ATB, faşizme (TAKSAV 'Emek Ödülü'ne) karşı"
"soL, 'Talat S. Halman skandalı'nda doğru yolda"
"TAKSAV, 12 Mart'çıya ödül verirken yalnız değil"
"12 Mart Faşizmi'nin gölgesine sığınan festival"
"Amatör Tiyatrolar Birliği, Tiyatro Net'te"
"Tiyatro ödülleri enflasyonu"
"Müzisyenlerden 12 Mart'çıya destek"
"12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat S. Halman"
"Tiyatro dünyası bizden izleniyor"
"Fakir Baykurt Sahnesi'nden Burdur'a yürüyüş"
"'TAKSAV skandalı' döneminde İmge'den oyun"
"Günay Akarsu, 'Emek Ödülü'ne karşı çıkardı"
"BEKSAV, ezilenleri savunmayı sürdürüyor"
"TAKSAV, 'Emek Ödülü'ne tepkileri gizliyor"
"Bulunmaz'sız 'Talat Sait Halman skandalı'"
"Ankara'ya 12 Mart Faşizmi gölgesi vururken"
"'Talat Sait Halman skandalı' nedeniyle / 1"
"'Talat Sait Halman skandalı' nedeniyle / 2"
"Atak'ın uğradığı haksızlık coskunbuktel.com'da"
"Aydın, devlet yardımı=sus payı'na da değiniyor"
"Anti-faşist yazarın oyunu, faşizmin gölgesinde"
"Kadına şiddet uygulamak da sınıfsal zulümdür"
"Yakışır!"
"12 Mart Kültür Bakanı'nın gölgesindeki festival"
"Aydın, tiyatro kitapları tanıtmayı sürdürüyor"
"Ankara'da sadece 12 Mart'çıya ödül verilmiyor"
"Kapitalist tapınakta sosyalistleri ağırlamak(!)"
"12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı çalışıyor"
"Talat Halman gölgesindeki festival sona erdi / 1"
"Talat Halman gölgesindeki festival sona erdi / 2"
"Zeynep Oral, Talat Halman karanlığını gizliyor"
"Sadece gizli değil; ayrıca gizemli bir yazı!"
"Ödül kıskacına sığmayan anti-faşist sanatçı"
"TAKSAV'ın paşası Talat Sait Halman"
"Burjuvazi; eğitim, gıda ve sağlığı kirletiyor"
"Yakışmışlar!"
"Emekçilere; bilim, eğitim, estetik, kültür, sanat"
"12 Mart ve 12 Eylül Faşizmi devam ediyor!"
"Faşizmi estetize eden Muro'lar kınandı"
"Faşizmi estetize eden 'Kurtlar Vadisi' öldü mü?"
"Münevverler, pirlerinin birthday'ini kutladılar!"
"Orhan Aydın, belleği zayıf olanları uyarıyor"
"BÜKTEL, yine 'GÖR' DEDİ"
"12 Martçı'ya ödül verenlere destek mesajı!"
"TAKSAV'ın faşizme verdiği ödül tartışılıyor"
"Yenikapı'nın Yunan faşizmine karşı eylemi"
"BEKSAV, sanata sınıfsal yaklaşma gayretinde"
"'İnsanım' diyen bu sergiye duyarsız kalamaz"
"İzmir karanfilleri, Yunanistan ve Şili'ye gidecek"
"Seçimler yaklaşıyor: Açılış yapmak lazım!"
"TAKSAV'cı Yener Aksu yalan söylüyor!"
"Yalanla beslenen 'Emek Ödülü'ne tepki!""Ömer F. Kurhan, belleğini yitirmek istemiyor!"
"Orhan Aydın, kentsel talana dikkat çekiyor"
"12 Mart Faşizmi, 12 Eylül Faşizmi devam ediyor"
"Tiyatroda faşizmin sorgulanmasına katkı çabası"
"TAKSAV skandalı sürecinde Marksist Akademi"
"Sinemacılar da çanak yalamayı öğneniyor"
"Yunanistan direnirken, TAKSAV ödül veriyor"
"TAKSAV ödülüne ve Erbaş'ın cezasına karşıyız"
"Özdemir Nutku iftirası, Talat Sait Halman skandalı, 'Çığ' rezaleti, 'Ölüleri Gömün' pespayeliği: Otuz iki kısım tekmili birden"
"Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın (TAKSAV), 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Halman'a, 'Emek Ödülü' vermesine tepkiler sürüyor"
"TAKSAV'cı Ayşegül Yüksel, 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a verdikleri 'Emek Ödülü'nü savunuyor"
"Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın, 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a 'Emek Ödülü' vermesine karşı çıkan tiyatro"
"Bazı insan kuzuya, bazı kuzu insana dönüşür!"
"Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın 'Emek Ödülü' verdiği 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Halman'ın 'aklın yolu bindir' kitabından / 1"
"'12 Martçı'ya ödül'e karşı ses: Orhan Kazbek""TAKSAV'sız (YALAN'sız) da tiyatro yapılabiliyor"
"Büktel, tiyatro dünyasında faşizme karşı çıkmak için, öncelikle 'Talat Halman skandalı'na karşı çıkmak gerektiğini belirtiyor"
"Aydın, sosyalizmin önündeki çöpleri gösteriyor!"
"Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın, 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği süreçte, tartışılan konuya dikkat!"
"Aşağıdaki TAKSAV'la ilgili yazı, harf harf, sözcük sözcük, tümce tümce, paragraf paragraf yanıtlanacak! (Hilmi Bulunmaz)"
"Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın 'Emek Ödülü' verdiği 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Halman'ın 'aklın yolu bindir' kitabından / 2"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, Dündar İncesu'nun yeni yıl dilekleri"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, 12 Mart Faşizmi'ne değinen bir oyun"
"TAKSAV Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali Danışma Kurulu Üyesi ve 'Rüya Yorum Metodu' çevirmeni Ayşegül Yüksel, Festival'in 'pr'cılığını yapıyor!"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, BEKSAV'dan, 'Kriz, seçimler ve sol' paneli"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, 'Oyuncu Tayfası', gemisini yüzdürüyor"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, tartışma ihtiyacını 'Testosteron'la giderenlere dikkat!"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, 'sanat ve hayat' yaşamsal konuları irdeliyor"
"TAKSAV'ın 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a 'Emek Ödülü' verdiği bir süreçte, Büktel, 'karakuşi' eleştirmen Yüksel'i değerlendiriyor"