5 Mayıs 2010 Çarşamba

Düşünmeyi, konuşmayı, tartışmayı, yazmayı, oynamayı, yönetmeyi, üleşmeyi becerebilecek bir karaktere sahip olmayan LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir, zırvalıyor!

Oyun'un notu: Aşağıdaki söyleşiyi, herkesetiyatro.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, söyleşide bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, söyleşideki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık!


***


SÖYLEŞİLER

LİNÇÇİ 6 DAN (6'DAN) SONRA TİYATRO


Neşe Güven
23 Şubat 2006


LİNÇÇİ Altıdan sonra (Sonra) Tiyatro Grubunun (Grubu'nun) kurucularından LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir ve LİNÇÇİ Gülhan Kadim ile, LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir in (Sertdemir'in) rol aldığı Şehir Tiyatroları'nın fuayesinde buluştuk. "Bağdat Hatun" adlı oyununun matine ile suare arasında tiyatro dolu bir söyleşi yaptık...

Gayemiz amacımız hedeflimiz aynı; tiyatro yapmak için şartları zorlamak ve amatör bir ruhla profesyonel işler çıkarmak.

Biz bizi çok iyi anladık, sıra bizi size anlatmaya geldi

Buyurun...

LİNÇÇİ 6 DAN SONRA TİYATRO

Tiyatroyu meslek olarak seçtiği için İTÜ' deki öğrenimini yarım bırakmış LİNÇÇİ Yiğit Sertdemir... Şu an Şehir Tiyatrosu (Tiyatroları) kadrosunda ve altıdan sonraları ise kendi tiyatro grubunda... Üstelik grubun oynadığı son iki oyun LİNÇÇİ Yiğit Bey' in kaleminden... Zulada ise dumanı üstünde 8 oyun var.

Birlikte büyümüş ve olgunlaşmış sıkı bir aile onlar... 7 yıldır bu işi LİNÇÇİ Altıdan Sonra adı altında yapıyorlar. Hepsi İTÜ'nün mühendislik ve mimarlık bölümünden, yani zehir gibi çocuklar...

N.G : Öncelikle okuyucularımızla tiyatronuzun hikayesini ve nasıl bir araya geldiğinizi paylaşalım...

Y.S : Grup üyelerinin tamamı İstanbul Teknik Üniversitesi' nden, mimarlık ve mühendislik bölümlerinden mezun... Bende (Ben de) İTÜ makine mühendisliğinde okurken bıraktım. İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu diye hala var olan bir bölüm var. Hepimiz orada bir araya geldik. 1999 yılında yarı profesyonel bir yapıya geçmeyi istedik. Satıcının Ölümü'yle başladık... Ver Elini Yeni Dünya, Bekleme Salonu ve dördüncü oyunumuz O.B.E.B ile devam ediyoruz. Grup üyeleri 10 senedir birbirini tanıyan insanlar, şu anda 13 kişiyiz ama bir kısmımız yurtdışında. Hayati koşullara bağlı olarak ve oyunun da yapısı gereği oyuncu sayısı sürekli değişiyor, oyunun dışında kalan arkadaşlarımız bize sahne arkasında yardımcı oluyorlar. Biz birlikte büyümüş insanlarız, dolayısıyla birbirimize sonsuz güveniyor ve birbirimizi sonsuz tanıyoruz.

N. G: Altıdan önce neler yapıyorsunuz ?

Y. S: Herkes kendi mesleğini yapıyor. İsmimiz bu nedenle LİNÇÇİ Altıdan Sonra. Sadece ben meslek olarak oyunculuğu seçtim ve Şehir Tiyatroları' nda görev alıyorum.

N.G : Provalarınızı aldığınız sabit bir mekanınız var mı?

Y.S : Aslında biz bu yola çıkarken iki hedefimiz vardı. Birincisi kendi yazdığımız oyunları oynamak, ikincisi ise bize ait bir yerimizin olmasıydı. Çünkü tanınmak istiyorsanız sabit bir yerinizin olması gerekir. Şu anda biz Maya ile bütünleşmiş durumdayız. Bazen İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu sahnesinde prova alıyoruz. Karşıkılı (Karşılıklı) birbirimizi besliyoruz. Mesela LİNÇÇİ Gülhan geçen sene bir oyun yönetti, orada bulunarak amatör tiyatro yapmaya devam ediyoruz.

SAHNEDE ANALİTİK DÜŞÜNEBİLMEK ÖNEMLİ....

N. G: Eğitimleriniz dikkate alındığında matematikle sanatı buluşturdunuz diyebilir miyiz?

Y.S : Belki ilk başlarda bu durumun avantajına varamadık ama ben şehir tiyatrolarındayken (Şehir Tiyatroları'ndayken) matematik düşünmenin bana sağladığı kolaylıkları daha net görebiliyorum. Analitik düşünebilen bir oyuncu en azından zamanını iyi kullanacaktır. Yani tiyatro her ne kadar duyguya bağlı olsa da, biletin satışından başlayan ve alkışa kadar devam eden bir kurgunun içinde matematik düşünce çok önemlidir. Kurgunun sağlam ve nitelikli olabilmesi için matematik formasyon gereklidir. Gerek metni deşifre ederken, gerekse sahnelerken ya da ben oyun yazarken bunun faydasını çok sık görüyorum. Yazdığım metinlerde de matematik oldukça var. Kısaca analitik düşünme es geçilmemelidir.

N. G: Sanırım bu tarz toplulukların en büyük sorunu seyirciye ulaşmak. Sizce bunun için nasıl bir yol izlenmeli?

Y.S : Eğer oyununuzda biri soyunmuyorsa, ya da herhangi bir ünlü oynamıyorsa, yani popülaritesi yoksa seyirciye ulaşmak biraz zor malesef. Bizim için olumlu bir durum üniversite çevremizin olması. Bizi takip ediyorlar, diğer yandan oyuncularımızın çalıştığı şirketten insanlar var. Bir de Beklenti Salonu'ndan sonra ödüller almamız dikkat çekti. Gazete ilanıyla da seyirciye ulaştık tabi ki ama bizim için önemli olan oyunlarımızın fısıltı gazetesiyle duyulmasıydı... Biz adımızı duyurmayı başardık sanırım. Grubumuzun neler yapıldığı (yaptığı) merak ediliyor, bu güzel bir şey.

GECE 12 DEN (12'DEN) SONRA TİYATRO... ÇORBALAR BİZDEN...

N. G: Son iki sezondur LİNÇÇİ Yiğit Bey' in yazdığı oyunları oynuyorsunuz. Bunun nedeni mevcut tekstleri beğenmediğinizden mi, yoksa kendinizi daha iyi mi ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz? Türk tiyatrosundaki oyun eksikliğini doldurmak gibi bir niyetiniz var mı? Sizce neden yeterince oyun yazılmıyor.

Y. S : 90' lı yıllarda koyduğumuz hedeflerden biriydi kendi yazdığımız oyunları oynamak. Ama yazmak süreci kendiliğinden gelişti. Açıkçası ben yazarım diye bir fikrim yoktu. Yazma serüveni Gece Tiyatrosuyla (Tiyatrosu'yla) başladı. Gece 12'de başlayıp devam eden bir oyun yazdık. O saatin ayrı bir güzelliği var, oyundan çıktıktan sonra, Beyoğlu bomboş sakin... İlginç bir durumdu. Yatmadan önce son duş diyorduk biz... Bu fikirle aramızda atölye çalışması gibi birşey (bir şey) yaptık : "hadi oyun yazalım" diye, ama hala ortada ben yokum... Nasıl olabilir, nerde (nerede) geçer gibi sorulması gereken soruları sorduk.. Bu süre zarfında "Bekleme Salonu" oluşmaya başladı. Kim yazsın dendi. Sonra nasıl olduğunu anlamadan bu iş bana kaldı. Öyle birdenbire oldu. Bekleme Salonu' ndan sonra bana da cesaret geldi ve O.B.E.B' i yazmaya başladım.

N.G : Aslında politik ve siyasi açıdan çok fazla kara mizah malzemesi barındıran bir ülkede yaşıyoruz. İleride bunları konu eden bir oyun yazmak gibi bir projeniz var mı?

Y. S: Aslında Bekleme Salonu ve O.B.E.B in ortak yanı olarak dış güç diyebiliriz. Mesela Bekleme Salonu... Aslında oyunun sonunda siz anlıyorsunuz ki o insanlar oraya iş görüşmesine gitmişler... Birbirlerini yok etmeye kadar giden 3 kişinin çatışması var. Kendi hayatlarından birşeyler (bir şeyler) görüyorsunuz. Yani bu ülkede yaşadığım için kaynağım tabi ki bu ülke... Ve bu durum benim bütün oyunlarıma yansımış durumda...

N. G: Biraz da O.B.E.B'ten bahsetmek istiyorum... Konusu oldukça eğlenceli. 4 farklı kadın ve 2 adam... Oyunun ana fikri nedir? Oyun nelere değiniyor?

Bizi bölenlerin en büyüğü aslında O.B.E.B. Oyunda birbirinden farklı dört kadın var, bir psikolog ve onun sağır-dilsiz yardımcısı var. Dört kadın belli hedeflerden başka hedeflere dönüştürülüyor. Şarkıcı olmak isteyen birini aydına dönüştürüyor. Sağcı birini solcuya dönüştürüyor, sistem karşıtı bir kadını şarkıcıya dönüştürüyor... Burada psikodrama yönteminin belli başlı oyunları kullanıyor. Yani kişilerin zaafları kullanılarak psikolojik oyunla bu dönüşümler yapıyorlar. Oyun sürprizlerle dolu bir oyun. Son oyun kaçırılmamalı bence..

VE LİNÇÇİ GÜLHAN KADİM SÖYLEŞİMİZE KATILIR..

NG: LİNÇÇİ Gülhan Hanım biraz da sizi tanıyalım... Kaçıncı yılınız burada? Nasıl bir paylaşım var arnızda (aranızda)? Prova saatlerinizden bahsedelim sizinle...

G.K : Ben de grubun kuruluşundan beri burdayım (buradayım). İTÜ'de okurken yer aldığımız üniversite tiyatrosu fikrini yarı profesyonel bir kimliğe dönüştürdük burada. Hepimiz birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve çok iyi kenetlenmiş durumdayız. Her anlamda paylaşımımız çok güzel. Mesela oyuna başlarken, başından belli oluyor kimin nerede görev alacağı... Işıkta dekorda kimlerin duracağı.. Çok fazla özveri var grubumuzda. Bir çoğumuz gibi ben de çalışıyorum, bazımız evli,... vs. tüm (Tüm) bunlara rağmen LİNÇÇİ altıdan sonra tiyatro (Altıdan Sonra Tiyatro) diyoruz. Ortak zaman diliminde buluşmamız zor olduğu için prova saatlerimiz değişiyor. Uygun olduğumuz her an çalışıyoruz diyebiliriz.

N.G: Dışşal bütün olayların nedeni içsel olaylar mıdır? Bu hep böyle midir?

Y.S : Kişilerin kendi içinde elbette ki tercihleri vardır ama dış koşullarda (koşullar da) önemlidir. Sizin mesleğinizi seçmeniz bile tamamen sizden bağımsız bir durum. İlkoklu (İlkokul) çağında matematik hocanızla aranızın çok iyi olması, sizin mühendislik seçmenize neden olabiliyor. Yani bizden bağımsız olan şeyler hayatımızı etkiliyor. Oyunlarımızda birazda (biraz da) bu vurgulanıyor.

N.G: Amatör ruhla profesyonel bir iş çıkarıyorsunuz. Seyirci tarafından nasıl algılanmak istiyorsunuz?

Y.S : İyi tiyatro yapan, iyi donanıma sahip, sahnedeyken eğlenebilen bunu seyirciye yansıtabilen herşeyiyle (her şeyiyle) tam bir ekip çalışması olarak görsünler istiyoruz bizi. LİNÇÇİ Altıdan Sonra denince insanlar çok iyi bir ekip desinler bize yeter.

N.G: Biliyorsunuz son zamanlarda tiyatroda canlı fragman konusu var. Bu tarz yeniliklere açık mısınız?

Y.S : Aslında bu çok yeni bir şey değil. Pazarlama için gereklidir mutlaka. Biz kendi bütçemizle neler yapabiliriz ona bakıyoruz. Mesela O.B.E.B oynanmadan önce "Kim bu O.B.E.B ?", " O.B.E.B Geliyor!!!" gibi afişlemeler yaptık dikkati çekmek için. Yapılabilecek çok şey var ama maliyet büyük engel.

MİRASIMIZI AÇIKLIYORUZ: LİNÇÇİ 6 dan sonra Tiyatroooo (6'dan Sonra Tiyatro)

N.G: Sizce bundan 5 yıl sonra LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro topluluğu nerede olacak? İleride olmayı düşlediğiniz bir yer var mı?

G.K : Geriye bakınca bizim için çok şey ifade ediyor ama ileriye baktığımda şimdiden bişeyler söylemesi güç.Bu aslında miras kalacak bir noktada bizim için.. LİNÇÇİ Altından Sonra (Altıdan Sonra) devam etmesi gereken bir grup. Bunu sanırım zaman gösterecek.

N.G : Kapıdan biri girse ve "Ben oyununuzu çok beğendim sizinle birlikte oynamak istiyorum" derse ne dersiniz? Bünyenizde eğitim çalışmaları düzenliyor musunuz?

G.K : Biz dışarıya çok açık bir grup değiliz. Şu anda dışardan birilerini katmak hem bizim için hem de aramıza katılacak olan kişi için zor... Bu kadar sıkı kenetlenmiş bir grup içine girmek zorlayabilir insanları... Ama asla olamaz gibi bir durumda (durum da) yok, böyle bir ihtiyaç duyarsak ilk etapta İTÜ'ye dönebiliriz. Ama eğitim çalışmaları düzenlemiyoruz.

Y.S : Biz tiyatroyu birlikte yaptığımız zaman mutlu olan bir grubuz. Bu durum bizim için dışardan (dışarıdan) bir yabancının evinize gelip "Artık ben burada oturuyorum" demesi gibi bir şey olur. Böyle bir grubun içine girmek zordur. Çekirdek bir kadro oluşmuş durumda ama zamanında çalışılan proje gereği oyuncuya ihtiyaç duyulmuştur ve bu nedenle İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü'nden bir iki arkadaş dahil olmuştur ama, iki yıl bizimle çalıştıktan sonra olmuştur. Onun dışında dışarıdan bir alım olmadı, ama hiç olamayacak anlamına gelmez. Mesela 55 yaşında bir kadına ihtiyacımız olur, o zaman profesyonel yardım isteyebiliriz.

ÖLDÜN! DUYDUN MU?!.....

N.G: Yeni dönem projelerinizi öğrenebilir miyiz? Şenliklere katılıyor musunuz,turne çalışmalarınız var mı? Genç tiyatroların birbiriyle daha fazla ilişki ve iletişim içinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili çalışmalarınız, ilişkileriniz oldu mu bugüne dek?

G.K : Martta yeni oyunumuz olacak. Bu arada festival için kalabalık bir kadro ile Atölye (atölye) grubuyla birlikte Cyrano De Bergerac'I (Bergerac'ı) oynamayı düşünüyoruz. Zaman bulabildiğimiz sürece turne yapmaya çalışıyoruz. Çorlu ve Ankara'ya gittik şimdiye kadar. Üniversitelerin şenliklerine pek katılamıyoruz. Hacettepe Üniversitesi O.B.E.B'i oynamak istediğini söyledi bize, bizde (biz de) menuniyetle (memnuniyetle) kabul ettik. Hatta onları izlemeye gideceğiz.

Y.G : Bu tarz organizasyonlar için bizim en büyük sorunumuz zaman. Bizim gibi genç tiyatrolar her zaman birbirine destek olmalı, biz her türlü çalışmaya açığız: zaman bulabildiğimiz ölçüde tabii... Yeni dönem projelerine gelince O.B.E.B İstanbul'da 25 Şubatta son oyununu oynayacak bir de İzmir de ( İzmir'de) bir gösterimiz olacak ve sonra Martta yeni oyuna başlıyoruz. Öldün Duydun mu?...

N. G: Son olarak yeni oynununuzdan (oyununuzdan) bahsedelim dilerseniz..

Y.S : 11 Martta 20 30 da (20.30'da) Maya'da oynayacağız. Kara mizah... Öldün Duydun mu? 3 kişilik bir oyun. İki kadın bir erkek... Bir adam ölür ve perde onun uyanmasıyla başlar.Uyandığı yer içi toprak dolu bir küvettir... Etrafında sarı çiçekler arkada kırmızı güller vardır... Yanında da bir kadın, elinde bir kitap, kadın adama öldüğünü söyler ve ardından ebe diye simgelenmiş tanrı gelir... Adam intihar etmiştir. Sonrasında ise, masal gibi anlatılırken hayatı, nerde (nerede), nasıl hata yaptığını aramaya başlar.... İnsanın hangi noktalarda tanrıya ihtiyaç duyduğu sorgulanıyor. Sürprizlerle dolu bir oyun!! Daha fazla birşey (bir şey) söylemeyelim 11 Martta gelin ve izleyin...

Bize ayırdığınız vakit için teşekkür ederiz.

(Kaynak: herkesetiyatro.com)


***


Ayrıca bakınız:

"Yala Ama Yutma" oyununun oynanacağı zaman, kumbaracı50'nin yöneticilerini "aptal ve ahmaklar" gibi gösteren Vakit'ten Köy Enstitüleri'ne tezgâh mı?

Yarın 1 Mayıs İşçi ve Tiyatro Bayramı! zaman.com.tr'deki "Kızımı örgütünüz kaçırdı, bana evladımı verin" başlıklı haberi YORUMSUZ olarak yayınlıyoruz!

LİNÇÇİLERin de LİNÇ edilmesine karşıyız!

LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro'nun salonunda!

Vakit gazetesinin provokatif bir haberle hedef gösterdiği "Yala Ama Yutma" ekibi sağduyu çağrısı yaptı

LİNÇÇİliğin özeleştirisini vermeyen Akmen'den

Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için sert davranan Altıdan Sonra Tiyatro, gericiliğe karşı ılıman davranıyor

LİNÇÇİ de olsa, doğruya yakın şeyler yazıyor!

LİNÇÇİLERİN hiçbir projesine destek vermeyin!

LİNÇÇİLERİ biliyoruz... LİNÇÇİLERİN farkındayız... LİNÇÇİLERLE BİRLİKTE değiliz!

Kendini tiyatro komiseri sanan LİNÇÇİ ve yaşam cahili Yaşam Kaya, hiçbir siyasal, tiyatral ve yazınsal yetkinliği olmamasına karşın hâlâ ahkâm kesiyor

ŞİMDİ İSTANBUL İÇİN MÜHÜR VAKTİ Mİ?!

LİNÇ CEPHESİ'NDE YENİ BİR ŞEY YOK; yelkenler suya indi, kol kırıldı yen içinde kaldı, ağaç yaşken eğildi; susmaya, teslimiyete, çivi çaktırmaya devam!

SANAL ÂLEMDE KINAYAN KINAYANA!

Türkiye tiyatrosundaki zayıf halkaların kokusunu iyi alıp "Yala Ama Yutma"nın oynanmasını engelleyenlere katkıda bulunan habervaktim.com'dan bir inci!

"Yala Ama Yutma"nın tedavülden kalkması için elinden geleni yapan www.habervaktim.com sitesi, "Skandal" patenti vurduğu haberin manşetinde zırvalıyor!

"Yala Ama Yutma!" oyununun engellenmesi için elinden geleni ardına koymayan habervaktim.com, şimdi de muhafazakâr bisküvi firması ÜLKER'i "uyarıyor"!

"Yala Ama Yutma" adlı tiyatro oyununun engellenmesi için çaba harcayan habervaktim.com, "Eskişehirli" Yılmaz Büyükerşen'le ilgili bir haber yayınladı!

"Yala Ama Yutma" adlı tiyatro oyununun bertaraf olması için net bir taraf tutan habervaktim.com, aynı netlikteki tavrını A. Şadoğlu'nda da gösteriyor!

Bitaraf görünmek adına araf semalarında kanat çırpan Taraf gazetesinin bertaraf olmasına "katkı" sunan Mehmet A. Şadoğlu'nun yaptığı bir vücut çalımı!

"Yala Ama Yutma" tiyatro oyununun engellenmesi için "üzerine düşen rolü" lâyıkıyla yerine getiren habervaktim.com'dan Turhan Selçuk değerlendirmesi!

"Yala Ama Yutma" tiyatro oyununun engellenmesine "yardım ve yataklık eden" habervaktim.com, buradan aldığı cesaretle Stalin konusunda da ahkâm kesiyor

"Yala Ama Yutma" oyununun engellemesine çanak tutan habervaktim.com, LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... ve Sahne'yi besleyen Ertuğrul Günay'ı vitrine koydu!

Demek ki, sadece LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Demirkanlı'nın LİNÇÇİ Tiyatro Yalancıları Birliği'nde değil, diğer yayınlarda da yalancılık geçer akçeymiş

"Yala Ama Yutma" oyununun engellenmesine yataklık eden habervaktim.com'u engellemek isteyenleri, tıpkı Burak Caney'i lanetlediğimiz gibi lanetliyoruz!

Kapitalizm, iç çelişkilerini dışı vuruyor; yada yeşil sermayenin pembe sermayeyle yaşadığı sentetik sorunların ahlakî izdüşümlerinden bir gösterge!...

"Yala Ama Yutma" oyununun engellenmesi için yataklık yaparken "açıkça, mertçe, Türkçe" yazan habervaktim.com, "zor"u görünce öznesiz tümce kullanıyor!

"Tarihin yeniden yazıldığı bir süreçte tarihten sıfır çeken, tarih şuurunun 't'sinden yoksun bir kişi siyaseten kültür bakanı olmaya devam ediyor"muş!

habervaktim.com sitesi doğru mu söylüyor?

Yeşil (gerici) sermayeyle pembe (Kemalist) sermayenin uzlaşabilir çelişkilerinin uzlaşmaz çelişkilermiş gibi dayatıldığı bir süreçte önemli bir haber!

"Yala Ama Yutma" oyununun tedavülden kalkması için elindeki tüm "olanakları" kullanan yazım cahili habervaktim.com, 87 yıllık Rahşan'ı "Rahşen" yaptı!

"Yala Ama Yutma" oyununun buhar olup havaya karışması için tüm benliğini kullanan habervaktim.com, üniforma giydirdiği Mustafa Balbay'ı diline doladı!

"Yala Ama Yutma" oyununun tarihten silinmesi için, tüm olanaklarını kullanan habervaktim.com, Gülşen'i "sürmanşet" yaparak gönlündeki aslanı gösterdi!

"Yala Ama Yutma" oyununu hazırlayanların korkaklığından yararlanarak, bu oyunun engellenmesine yataklık eden habervaktim'in dilini eşek arısı soksun!

Yarın 1 Mayıs İşçi ve Tiyatro Bayramı! habervaktim.com'un "7 askerin, Mehmetçik katili kadar kıymeti yok mu?" yazısını YORUMSUZ olarak yayınlıyoruz!

Bugün 1 Mayıs İşçi ve Tiyatro Bayramı! www.habervaktim.com sitesindeki "Uras o kalleş örgütü açıkladı" başlıklı haberi YORUMSUZ olarak yayınlıyoruz!


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi