6 Nisan 2010 Salı

"Yala Ama Yutma" oyununun engellenmesi için yataklık yaparken "açıkça, mertçe, Türkçe" yazan habervaktim.com, "zor"u görünce öznesiz tümce kullanıyor!

Kapitalist üretim ilişkileri gereği, hayatın her alanında olduğu gibi, basın alanında da kapitalist gücün iradesi yönünde düşünce geliştirilip, bu gücün sağlamlaştırılması için ideolojik yığınak yapılıyor. Bu yığınağın sürekli hâle gelebilmesi için gerçeğe değil, yanılsamaya başvurulması gerekiyor.

Saltık anlamda gerçeğin değil, sanal gerçeğin hayatiyet bulması için yayınlanan gazetelerden biri de Vakit gazetesi. Bu gazetenin izdüşümü / "sanal kuyruğu" habervaktim.com sitesi, kapitalizme hizmet etmek için, sadece emekçilerin sınıf bilincini dumura uğratma faaliyeti göstermiyor; aynı zamanda insanlığın ürettiği bütün zenginliklerin yeşilleşmesi için mücadele veriyor. Pembe (Kemalist) sermaye (sanayi burjuvazisi) yerine yeşil (gerici) sermayeye (ticaret burjuvazisine) hizmet eden habervaktim.com, bu hizmetini ilelebet muhafaza ve müdafaa edebilmek için, zaman zaman tiyatroya da "sarkıyor".

Birkaç ay önce sahneleneceği "kabullenmenin, susmanın erdem sayıldığı topraklarda tam da buraya ait demir leblebi, ağır lokma, çetin ceviz ve susmayı kabullenmeyen oyunlar" sloganıyla duyurulan, ancak bu sözlerinin gereğini bir türlü yerine getiremeyen "Yala Ama Yutma" ekibinin engellenmesi için "yardım ve yataklık eden" Vakit gazetesi ve bu gazetenin "sanal kuyruğu" habervaktim.com, kendilerine yakın gördükleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü dolaylı yoldan güzellemek için olsa gerek, gündemden düşmüş "Bir Cumhurbaşkanı"nı eleştirme zorunluluğu olmamasına karşın, hem sözde eleştiri yapıyor ve hem de öznesiz tümce kurma kurnazlığında bulunuyor.

Güçsüze ("Yala Ama Yutma") karşı şahin, güçlüye ("Bir Cumhurbaşkanı") karşı karga rolüyle sahne alan Vakit gazetesi ve bu gazetenin "sanal kuyruğu" habervaktim.com sitesini, kullandığı bu çifte standart için hiddetle, ibretle, nefretle ve şiddetle kınıyoruz!


Vakit gazetesinin "sanal kuyruğu" habervaktim.com sitesinden alarak, aşağıya olduğu gibi aktardığımız "gereksiz ve anlamsız" yazıyı, Türkiye basınının karakterini (bir kez daha algılamak için) lütfen, okuyunuz. (HB)


***


Kim bu Cumhurbaşkanı?


Yaşıyormuş.. Ancak bitkisel hayatta. Toplumdan yalıtılmış devasa malikanesine kapanmış.. Evden dışarı çıkmıyor. Sıkıldıkça Hanımefendi'ye karşı şiddet kullanıyor…

Beyefendi muvazzafken de Hanımefendi'nin kolu kırılmıştı. Ancak o zaman yen içinde kalmıştı. Kırılan kola ilk müdahele Köşk'te yapıldıktan sonra, Hanımefendi gece yarısı Köşk'ün eskortları eşliğinde Hacettepe Hastanesi'ne kaldırılmıştı.Ne hazindir ki şimdi çığlıklar malikanenin dışına taştı...


***


Hanımefendinin çığlıkları


Yener Dönmez - Vakit
yener.donmez@hotmail.com
6 Nisan 2010


“Hanımefendinin çığlıklarını sen hâlâ duymadın mı?” diye sorunca arkadaşım, birden duraksadım ve sinemanın sıkça kullandığı flash back (geriye dönerek yapılan hatırlatmalar) ile flash forward (ileriye giderek bazı olayları tahlil etme) tekniğine başvurmak zorunda kaldım.

Emekli bir cumhurbaşkanı ve öğretmenlikten emekliye ayrılmış bir hanımefendi nasıl bir hayat sürer ki, diye düşünmeye başladım.Hanımefendi mütevazi kişiliği ile tanınıyor. Saçlarını boyatmıyor. Takı kullanmıyor. Her zaman sadeliği tercih ediyor. Marka tutkusu yok. Lüksten hoşlanmıyor. Öğretmenlik günlerinde aile bütçesine katkıda bulunmak için özel dersler verdi. Tutumlu bir insan olarak tanınıyor. Çok konuşmayı sevmiyor. İçki ve sigara kullanmıyor. Çocuklarına çok düşkün.

Beyefendi ise, muvazzaf iken bile ne insan içine çıkıyordu ne millet yüzünü görüyordu..

İstisnalar dışında ne yurt dışı seyehatine gittiğine, dost ve müttefik ülkelerin devlet başkanlarıyla dahi iki satır sohbetine ne de samimi bir fotoğraf karesine tanıklık edebildik.

Bilmiyorum;

Bir çocuğu kucağına alıp sevdiğini, bir yetimin yanağını okşadığını, bir garibanın sırtını sıvazladığını, bir kimsesizi kucaklayıp sıcaklığını hissetirdiğini, bir vatandaşın derdine derman olduğunu gören var mı?

Bakmayın siz “kırmızı ışıkta bekler, alış-verişini kendisi yapar” masalına.

Emekliye ayrılırken Köşk'e ait 2 makam aracı ile korumalar hariç tam 16 personeli yanında götürmüştü.

O zaman Beyefendi Köşk'te bulunan en yeni araçları beraberinde götürdüğü için göreve başlayan Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanlığı'ndaki aracını kullanmak zorunda kalmıştı.

Elbette eski Cumhurbaşkanlarının yasal olarak beraberinde personel ve makam aracı götürme hakkı var. Netekim Nü resimcisi Evren 5, Demirel bile 6 personeli yanında götürmüştü.

Köşk’ün en yeni araçlarını götürüyor ancak görev yaptığı dönemde ülkenin vitrini konumundaki “makama” bir çivi bile çakmıyor. Dahası göreve yeni başlayan Cumhurbaşkanı başka bir ülkenin devlet başkanıyla telefon görüşmesi yaptığı esnada tam üç kez teknik aksaklıklardan dolayı görüşme kesintiye uğruyor.

Yazık değil mi?

*****

Flash back yapıyorum tekrar “yaşıyor mu?” Diyerek ..

Yaşıyormuş.. Ancak bitkisel hayatta. Gölbaşında toplumdan yalıtılmış devasa malikanesine kapanmış.. Evden dışarı çıkmıyor. Sıkıldıkça Hanımefendi'ye karşı şiddet kullanıyor..

Beyefendi muvazzafken de Hanımefendi'nin kolu kırılmıştı. Ancak o zaman yen içinde kalmıştı. Kırılan kola ilk müdahele Köşk'te yapıldıktan sonra, Hanımefendi gece yarısı Köşk'ün eskortları eşliğinde Hacettepe Hastanesi'ne kaldırılmıştı.

Ne hazindir ki şimdi çığlıklar malikanenin dışına taştı.

Evet şimdi Hanımefendi'nin çığlıklarını daha iyi anlayabiliyorum..

Devletin en üst makamını işgal ettiğinde “kamusal alan, kamusal alan” diye diye ömür törpülemişti. Sanki o alan kamunun alanı değil. Kamu kimlerden oluşuyor? Bu milletin bizatihi kendisi değil mi kamu? Şimdi Beyefendi'nin konuştuğu iddia ediliyor.

Gerçekten konuştu mu? Konuşturuldu mu? Belli değil..

Gerçi konuşsa ne olur, konuşmasa ne olur!

Onun bir önceki versiyonu hergün çıkıp bilmem kaç kere konuşuyor.

Benim aklım hâlâ bitkisel hayat ve çığlıklarda..

Ağır vakıa!

Ne denir ki bu duruma? Ne yapılır ki?

Bilmem ama;

Allah kurtarsın demekten gayrı yapılacak bir şey yok galiba!

(Kaynak: habervaktim.com)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİLERin de LİNÇ edilmesine karşıyız!

LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro'nun salonunda!

Vakit gazetesinin provokatif bir haberle hedef gösterdiği "Yala Ama Yutma" ekibi sağduyu çağrısı yaptı

LİNÇÇİliğin özeleştirisini vermeyen Akmen'den

Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için sert davranan Altıdan Sonra Tiyatro, gericiliğe karşı ılıman davranıyor

LİNÇÇİ de olsa, doğruya yakın şeyler yazıyor!

LİNÇÇİLERİN hiçbir projesine destek vermeyin!

LİNÇÇİLERİ biliyoruz... LİNÇÇİLERİN farkındayız... LİNÇÇİLERLE BİRLİKTE değiliz!

Kendini tiyatro komiseri sanan LİNÇÇİ ve yaşam cahili Yaşam Kaya, hiçbir siyasal, tiyatral ve yazınsal yetkinliği olmamasına karşın hâlâ ahkâm kesiyor

ŞİMDİ İSTANBUL İÇİN MÜHÜR VAKTİ Mİ?!

LİNÇ CEPHESİ'NDE YENİ BİR ŞEY YOK; yelkenler suya indi, kol kırıldı yen içinde kaldı, ağaç yaşken eğildi; susmaya, teslimiyete, çivi çaktırmaya devam!

SANAL ÂLEMDE KINAYAN KINAYANA!

Türkiye tiyatrosundaki zayıf halkaların kokusunu iyi alıp "Yala Ama Yutma"nın oynanmasını engelleyenlere katkıda bulunan habervaktim.com'dan bir inci!

"Yala Ama Yutma"nın tedavülden kalkması için elinden geleni yapan www.habervaktim.com sitesi, "Skandal" patenti vurduğu haberin manşetinde zırvalıyor!

"Yala Ama Yutma!" oyununun engellenmesi için elinden geleni ardına koymayan habervaktim.com, şimdi de muhafazakâr bisküvi firması ÜLKER'i "uyarıyor"!

"Yala Ama Yutma" adlı tiyatro oyununun engellenmesi için çaba harcayan habervaktim.com, "Eskişehirli" Yılmaz Büyükerşen'le ilgili bir haber yayınladı!

"Yala Ama Yutma" adlı tiyatro oyununun bertaraf olması için net bir taraf tutan habervaktim.com, aynı netlikteki tavrını A. Şadoğlu'nda da gösteriyor!

Bitaraf görünmek adına araf semalarında kanat çırpan Taraf gazetesinin bertaraf olmasına "katkı" sunan Mehmet A. Şadoğlu'nun yaptığı bir vücut çalımı!

"Yala Ama Yutma" tiyatro oyununun engellenmesi için "üzerine düşen rolü" lâyıkıyla yerine getiren habervaktim.com'dan Turhan Selçuk değerlendirmesi!

"Yala Ama Yutma" tiyatro oyununun engellenmesine "yardım ve yataklık eden" habervaktim.com, buradan aldığı cesaretle Stalin konusunda da ahkâm kesiyor

"Yala Ama Yutma" oyununun engellemesine çanak tutan habervaktim.com, LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... ve Sahne'yi besleyen Ertuğrul Günay'ı vitrine koydu!

Demek ki, sadece LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Demirkanlı'nın LİNÇÇİ Tiyatro Yalancıları Birliği'nde değil, diğer yayınlarda da yalancılık geçer akçeymiş

"Yala Ama Yutma" oyununun engellenmesine yataklık eden habervaktim.com'u engellemek isteyenleri, tıpkı Burak Caney'i lanetlediğimiz gibi lanetliyoruz!

Kapitalizm, iç çelişkilerini dışı vuruyor; yada yeşil sermayenin pembe sermayeyle yaşadığı sentetik sorunların ahlakî izdüşümlerinden bir gösterge!...


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi