30 Ağustos 2010 Pazartesi

GENÇ BİR OYUNCUNUN ANI DEFTERİ / 17

Kapitalizm ve onun kuyruklu yalanı facebook


Oğuzcan Önver
30 Ağustos 2010


Kapitalizm, o korkunç (ve acımasız) yüzünü biraz olsun gizleyebilmek ve/ya maskeleyebilmek için, özellikle Sovyetler Birliği'nin "dağılmasıyla" birlikte, ''Globalleşme'', "Yeni Dünya Düzeni", ''Modern Dünya'' gibi "süslenmiş ve cici" kavramlar kullanmaya başladı. Bu "süslenmiş ve cici" kavramlar, kapitalizmi sürgit meşrulaştırmak için ortaya çıkarılmış sentetik kavramlar.

Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, ülkeler arasındaki "doğal" sınırlar kalkarken, insanlar, artık birbirleriyle, teknolojinin sağladığı bu hıza dayanarak, daha kolay iletişim kurabiliyorlar. Bu kolay iletişim "sayesinde" dünya, âdeta kocaman bir köye dönüşmeye başladı. Dünyanın köye dönüşmesinin, kapitalistler açısından bir tek amacı var: Dünyanın tek pazarda bütünleşmesi ve sermayenin elini kolunu sallayarak, zâten delik deşik olan "doğal" sınırları, iyice sanal bir hâle getirip kültürel zenginliğin tekdüzeleşmesi...

Kapitalizm ve onun "en yüksek aşaması" emperyalizm "sayesinde" oluşturulan bu kocaman köyde, insanlar birbirlerine "sanal anlamda" yaklaştıklarında, aslında "gerçek anlamda" birbirlerinden bir hayli uzaklaşmış oluyorlar. Bu, ''yaklaştıkça uzaklaşma'' paradoksu, kapitalizmin ne kadar büyük bir yanılsama içerdiğini görmek isteyen gözlerin önünde önemli bir durum olarak kendini dayatıyor.

Emperyalizm tarafından koskocaman bir köy hâline getirilen "Yeni Dünya Düzeni"nde; telefon, televizyon ve internet, iletişim kurmayı, şaşkınlık verecek boyutta hızlandırdı. Bu durum, ''Globalleşme'' taraftarlarının teorize edip söylediklerine göre, yalnızlığı ortadan kaldırdı! facebook ve benzeri sosyal paylaşım(!) sitelerine girip ömrünü çürüten insanlar, birbirlerine daha da yakınlaşarak, yalnızlıklarını azalttılar(!) Oysa, bunun tam tersi bir durum söz konusu ve evet bize yalan söylüyorlar; hem de yüksek sesle!!! Kapitalizm, insanları kendilerine, çevrelerine yabancılaştırdı; onları çözümsüz bir yalnızlığa itti ve bizi mutsuz etti! Kapitalizmin, varlığını sürgit devam ettirebilmesi için, insanları, kendine ve insanî değerlere yabancılaştırmaya, onları yalnızlaştırmaya ve yanılsama içerisine tutsak etmeye ihtiyacı var; kapitalizmin ve onun en yüksek aşaması emperyalizmin varlığı, bizim mutsuzluğumuz üzerine kurulmuştur. Bu mutsuzluğumuzun unutulması için, çeşitli ninniler dinlememiz, çeşitli oyuncaklar edinmemiz gerekir. facebook, bize çeşitli ninniler söyleyen bir anne, çeşitli oyuncaklar sunan bir baba olarak görevini lâyıkıyla yerine getiriyor!

Frédéric Beigbeder adındaki bir reklâmcı, yazdığı bir kitapta şu itirafta bulundu: "Benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, çünkü mutlu insanlar tüketmezler."

Frédéric Beigbeder'in bu itirafı, tüketim politikasının reklâm mamasıyla beslendiğini (tabii ki kapitalizmin meta estetiğini de) orta yere seriveriyor. Kapitalizme bile bile hizmet edenler, bu ideolojinin reklâmcılığını yapanlar, bizim mutsuz olmamızı istiyorlar. Çünkü, kapitalizm ve onun gönüllü neferleri olan reklâmcılar için, mutluluk değil, para kazanmak önemlidir; biz tüketmezsek, onlar para kazanamazlar!

Emperyalizmin küçük çocuğu facebook'un yalnızlığı giderdiği falan yok; aksine yalnızlığı daha da arttırıyor. Ben, aylar önce facebook hesabımı kapattım ve aylardır facebook'un yokluğunu hiç hissetmedim. Hesabım varken de, varlığını hiç hissetmiyordum. "facebook"a, facebook yöneticilerine, facebook hayranlarına, facebook tutsaklarına; "facebook'un size nasıl bir yararı var?" diye sorsanız, şöyle bir yanıtla karşılaşabilirsiniz; "Madem ki, iki yüzü aşkın 'facebook arkadaşım' var ve öyleyse yalnızlığımdan kurtulmuş sayılırım! Dabadabaduuu!..." Oysa, insanın gerçek hayatına baktığınızda, birkaç kişi dışında hiçbir arkadaşı olmayabiliyor! "facebook meleği"nin kulaklara fısıldadıkları, büyük bir yalan! Zâten kapitalizm de, onun kuyruklu yalanı facebook da, yaldızlı sanallıklar üzerine kurulmuştur.

Hemen hemen herkesin bir facebook hesabı var artık. On bir yaşındaki kuzenimden, altmış yaşındaki amcama kadar herkesin mutlaka bir facebook hesabı var. Dünya hakkında, evrensel sorunlar hakkında küçücük bir hesabı olmayan "tasasız" kişiler, kolay yoldan birer facebook hesabı elde edip mutlu olduklarını sanıyorlar. Kimse bu durumdan rahatsız olmuyor ve bu sanal âlemde yaşamayı sorgulama ihtiyacı duymuyor: "Ben saatlerdir facebook'ta neler yapıyorum? Zamanımı öldürmüyor muyum? facebook bana nasıl bir yarar sağlıyor?" demiyor.

Ve biz, bu yüzden, her geçen gün, yenilmişliklerimize yepyeni yenilmişlikler ekliyoruz. "facebook tarlası"na zaman ekip, bu "tarla"dan mutsuzluk biçiyoruz!


***


Ayrıca bakınız:

facebook bataklığında açan güller!

facebook bataklığı hızla kokuşmaya başladı!

Gerçek kaçkınları facebook bataklığında!

facebook'un her yerinde Burak Caney kaynıyor!

Türkiye tiyatrosunu kirleten 3. sayfa yazarı Burak Caney ve benzeri maymunsuların cirit attığı "facebook bataklığı", her geçen gün daha da pisleşiyor!

"facebook bataklığı" çalışıyor!

Hayatın gerçekleriyle yüzleşebilme cesareti gösteremeyenlerin uğrak yeri olan "facebook bataklığı", hemen hergün yoksun insanların ruhunu karartıyor!

Topluma sunabileceği içsel güzelliği bulunmayan kaçkınlar, dışsal güzellikleriyle facebook âlemine iltica edip, facebook bataklığını tahkim ediyorlar!

facebook, bataklık olmayı sürdürüyor hâlâ!

Herhangi bir "sosyal paylaşım sitesi"nin tiyatral ve/ya siyasal mücadeleye katkıda bulunacağını düşünmediğimiz için, lütfen, katılmamızı istemeyiniz!

Özdemir Nutku, Tuncer Cücenoğlu, Yıldırım Fikret Urağ, Zafer Algöz gibi "güvenilir" insanlara yaslanan Burak Caney'in facebook bataklığını anımsatıyor

Ertuğrul Timur, Mustafa Demirkanlı, Tuncay Özinel, Kemal Kocatürk, Sabiha Topallar gibi tiyatro esnafını kullanmış Burak Caney'i akla getiren haber...

Coşkun Büktel ile Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için düzenlenen LİNÇ KAMPANYASININ elebaşlarından Yaşam Kaya facebook'ta...

facebook'ta "tiyatroculuk oynayanlar"a ithaf!

facebook bataklığının derin serinliğinde birer manda gibi yaşayanların güvendiği sanal ortam, şimdiden çürüme sinyalleri verip dikkat çekmeye başladı!

Sanal dünya denizi facebook, son hızla kuruyor!

"Özdemir Nutku skandalı", facebook'a sıçramış!

Hela bekçisi Burak Caney'in eteğine sığınarak Büktel'le Bulunmaz'ı LİNÇ etmek için facebook'ta KAMPANYA düzenleyen orospu çocuklarını anımsatan haber!

facebook bataklığına sığınıp Büktel'le Bulunmaz'ın ifade olanaklarını imha etmek isteyen Burak Caney'in LİNÇ KAMPANYASINI anımsatan çok ilginç haber!

Kılavuzu LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan olan LİNÇÇİ Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları, müşteri bulabilmek umuduyla facebook piyasasında görücüye çıkmışlar!

Boğaziçi Üniversitesi mezunu, facebook'lu Zeynep Günsür Yüceil, LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro...'da yazdı: "ÇGSG Derneği Olarak Nereden Nereye Gidiyoruz?"

facebook'ta her şey mubah ve her şey mümkün!

Pek muhterem LİNÇÇİ Yrd. Doç. Dr. Adnan Tönel, tamamıyla kişisel çıkarları için yazı yazdığı SANSÜRCÜgazete BİRGün"facebook bataklığı"na düşürmüş!

LİNÇÇİ Asmin Singez, facebook bataklığında!

"Çığ aslında nedir, neyi sarsıyor?" başlıklı önemli bir yazıya konu olan LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu, facebook bataklığında!

Gerçek adlarını bile kullanamayacak kadar yüreksiz ve"Burak Caney ruhlu" insanların cirit attığı "facebook bataklığı"nda anlamını yitiren çekişmeler!


Hayatında hiçbir başarıya imza atamamış, gerçeklerden uzaklaşan insanların rağbet ettiği "facebook bataklığı", giderek karanlık bir dehlize dönüşüyor!

www.oguzcanonver.blogspot.com