27 Şubat 2013 Çarşamba

"ZENGİN MUTFAĞI"NI "BASAN" SERAP GÜL "BASKININI" YAZDI!

"Zengin Mutfağı" oyununu protesto eden benim yada basının Serap Gül'le imtihanı!


Serap Gül
27 Şubat 2013

Bugüne kadar çeşitli ulusal gazetelerde, İnternet sitelerinde, hattâ bloglarda bile Vasıf Öngören'in yazıp, yazarın kızı Aslı Öngören'in yönettiği "Zengin Mutfağı" oyunu için birçok haber yazılıp, onlarca ilginç yorum yapıldı... Bu haberlerin yazılıp, bu ilginç yorumların yapılmasına, esas olarak ben neden olmama rağmen, hiçbir kimse benim kimliğimi merak etmedi... Bir kişi hariç: Hilmi Bulunmaz... 


Ayşenil Şamlıoğlu'nun görevden alınmasıyla birlikte boşaltılmış koltuğa oturtulan Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin'in yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) yapımı "Zengin Mutfağı" oyunu hakkındaki bu haberlerin ve bu ilginç yorumların tümünü okudum. Bu haberlerin ve yorumların tümünü okumamın esas nedeni, "'Zengin Mutfağı' Baskını" idi... Bunları okudukça, bende yepyeni düşünceler oluşmaya başladı ve böylece kendi kendime dedim ki; artık konuşmam lâzım. Çünkü, bu haber ve bu yorumların hemen hemen tümü yalan ve yanlıştı...

Tiyatrocu Vasıf Öngören'in yazıp, yazarın kızı ve İBBŞT çalışanı Aslı Öngören'in yönettiği "Zengin Mutfağı" adlı oyun hakkında hiçbir fikrim yokken, bu oyuna gitmiş bulundum. Üçüncü zil çalar çalmaz oyun oynanmaya başladı ve ben de, diğer izleyiciler gibi bu oyunu izlemeye, anlatılmak isteneni anlamaya, hayata dair güzel dersler çıkarmaya, yepyeni yaşama sevinçleri edinmeye çalıştım... 


Düşünen her kişinin bildiği gibi, insanlar, varoluşlarıyla beraber, yaşamlarındaki kişiliklerine nüfuz eden düşünsel değerler bulup, o değerlere sıkı sıkıya bağlanırlar. Ben de yaşamıma anlam katmak için, kendime düşünsel değerler bulup, bu değerleri, sürekli hâle getirip, kalıcı bir biçimde özüme, yüreğime yerleştirdim... Benim için bu değerlerin en evveli "Türk" olmam gerçeğinden türeyen "Türkçülük" ve bu değerlerin bütünleştirici ilkesi "Ülkücülük"tür.  


Evet, tahmin edeceğiniz üzere, 27 Aralık 2012 Perşembe günkü seansta "Zengin Mutfağı" oyunu oynanırken, "Bozkurt işâreti" yaparak, "Tanrı Türk'ü Korusun" sloganını atan kişi benim. Gerçi her ne kadar çeşitli ulusal gazete, İnternet sitesi, hattâ bloglarda bile "ülkücü bir grup"(?!) gibi yansıtılmış olsa da, bu tepkiyi veren sadece ve yalnızca benim: Serap Gül... Yani ben "tek kişi"yim... 


"Tek kişi" dedim ama aynı benim gibi düşünen, benim değerlerime sahip olan, benimle aynı ideolojinin mensubu bulunan önemli bir kitlenin varlığı da malumunuzdur... Bütün bunlarla beraber, şunu hemen belirtmekte fayda görüyorum ki, benim, "Zengin Mutfağı" oyunu oynandığı sıradaki eylemim sadece "tek kişilik" bir eylemdi. 

Benim (de) verdiğim vergiler ve benim (de) satın almış olduğum oyun biletleri paralarıyla yaşayan Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sahnesinde oynanan "Zengin Mutfağı" adlı oyunda bir 
hakarete maruz kalan azımsanmayacak çok büyük bir kitle var... 

Basındaki "Zengin Mutfağı" protestosuyla ilgili "küçük bir klasik" okumak isteyenler, Yavuz Pak'ın Blanet'te yayınlanmış yazısına göz atabilirler. Yavuz Pak, bu yazısında, "benim tek kişilik eylem" biçimimi "aymaz" gibi ilginç bir kelimeyle açıklamaya(?!) çalışmış. "Aymaz" kelimesiyle tanımlanmış birisi olarak ben, işte bu yazıyı "aymazlık" ölçüsünden çıkarak okuyacağınızı ve benim aktarmak istediğimi objektif bir yaklaşımla yorumlayacağınızı sanıyorum... 


Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, "Zengin Mutfağı" adlı oyun oynanırken, benim vermiş olduğum tepki kesinlikle herhangi bir kurgulamayla yapılmamış, bir prova sürecinden asla geçmemiştir. Ben, sadece ve yalnızca tek başıma, aşağı yukarı dört yüz kişinin bulunduğu ve ideolojilerinin benden çok farklı olduğu sandığım bir çoğunlukta kalkıp da, hem de bir bayan olarak, "tek kişilik" bu tepkiyi vermemin kaynağı, sadece "Türk" ve "Ülkücü" olmamdır... 


"Zengin Mutfağı" adlı oyun oynanırken, İBBŞT sahnesindeki bu oyundan çeşitli hakaretlere maruz kalarak, "faşist, it, şerefsiz, faşist, pezevenk..." gibi bu çirkin ve çok insafsız küfürleri işitmek zorunda olmak, tahammüle zorlanmak durumunda bırakılmak, bir noktadan itibaren benim sabır taşımı çatlatıp, sınırı aşmıştır... 

"Millî" duygularından kesinlikle taviz vermeyen bizleri "faşist" diye tanımlayıp, öyle yaftalayan ilginç fikrin insanlarına, onların bize seslendiği gibi seslenmek istiyorum; "haydi bizimle empati kurun" 
Sizin mensubu olduğunuz ve yaşamınıza olağanüstü anlam katan değerlerinize küfür edilse, üstelik bu küfür, sizin (de) değerlerini savunduğunuz kitleden alınmış vergi ve sizlere satılmış bilet paralarıyla işletilen belediyeye, devlete, kamuya ait bir sahneden yapılıyor olsa, siz ne yaparsınız? Sesinizi duyar gibi oluyorum: 

"Madem tahammül edemeyeceksin, ne diye gidiyorsun, gitme!..."


Böyle bir yaklaşım ne kadar doğru olabilir?!... Belediyeye, devlete, kamuya ait bir tiyatro sahnesinde oynanan herhangi bir tiyatro oyunu, çalışıp didinerek verdiği vergilerle devleti yaşatan millet tabanının tamamına hitap etmek durumunda değil midir acaba?  


Üstelik bu hakaret, sadece ideolojik bir zümrenin değil, top yekûn bir milletin değerlerini aşağılayarak yapılmıştır. Türk tarihi kadar eski ve kıymetli ifadeler olan "Tanrı Türk'ü Korusun" ve "Türk'üz" ifadesini oyun içinde kullanan bir oyun kişisine, sürekli "faşist, it, pezevenk, şerefsiz" denilerek, nasıl bir estetik bilinç inşa ediliyor? 


Hem millet olma vasfımıza, hem tarihimize ait söylemlerimize ve hem de benim birey olma niteliğime, ideolojime çok vicdansız bir biçimde sarf edilmiş küfürlere karşı tepkisiz kalabilmem asla söz konusu olamazdı. Ancak, oyunun bitmesine on beş dakika kalana kadar olan bir sürede, oyuna katlanıp, dişlerimi sıkarak sabrettim. 


"Klasik" olarak değerlendirilen bu oyun(?) "sabote edildi" diyerek, bizi "saygısızlık"la suçlayıp, sanata yapılmış çirkin bir eylem olarak gibi görüp, yargılayanlara her tiyatro oyununun bir sanat çalışması olmadığını hatırlatıp, Sibel Ersoy'un şu sözlerini tekrar ediyorum;


"Sahnede gördüğümüz her soytarı sanatçı, sergilenen her soytarılık da mutlaka sanattır anlamına gelmez..." 


Bizi "aymaz" olarak gösterip, bizi "faşist"likle suçlayanlara, ben de şunu sormak isterim: Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK de size göre "aymaz" mıdır, "faşist" midir?!... İzmir'de yayınlanan "Yanık Yurt" gazetesindeki kendisine ait şu söz için ne dersiniz?!...


"TÜRK ve TÜRKÇÜLÜK düşmanlarını ezeceğiz!"

Biz, Ülkücüler, Türkçüler, Türk milliyetçisiyiz. Evet, tabiî ki, bizim milliyetçiliğimiz, Kemal ATATÜRK'ün bizi yönlendirdiği "Türk Milliyetçiliği" anlayışıdır... Eğer, siz buna "faşistlik" diyorsanız, lütfen, ATATÜRKÇÜLÜK fikriyatının eteği altından çıkınız artık... 

En son olarak söyleyeceğim şudur: Benim bu tepkimin arkasında, "Türk ve Ülkücü" olmamdan başka hiçbir güç yoktur. Anlaşıldı mı?


***

Ayrıca bakınız:


Bulunmaz Tiyatro - İstanbul emekçisi Oğuzcan Önver'e fiziksel olarak saldıran adamlarını görmezden gelen Ayşenil Şamlıoğlu, "Zengin Mutfağı" oyununun oynandığı tiyatro salonunun üçüncü sırasındaki iki kadın izleyicinin "BOZKURT İŞÂRETİ" yapıp kendi "değerlerini" haykırmasını "SALDIRI" diye niteleyerek, doğal bir çelişkiyi yapay çelişkiymiş gibi algılamamıza neden oluyor hâlâ!

LİNÇ KAMPANYASI imzacısı Orhan Aydın, yine üfürmeye başladı!

"Zengin Mutfağı"nın yönetmeni (en yetkilisi) Aslı Öngören diyor ki:


"Zengin Mutfağı'nın yönetmeni (en yetkilisi) Aslı Öngören, "Kurt işareti yapan 2 kişi sahneye çıktı" demiyor; Evrensel Gazetesi, "Kurt işareti yapan 2 kişi sahneye çıktı" diyor! HANGİSİ DOĞRU?

Hilmi Bulunmaz, Harbiye'ye "Zengin Mutfağı" ile ilgili e-posta attı!


Feridun Çetinkaya, LİNÇÇİ Metin Boran'la LİNÇÇİ Üstün Akmen'in düzeysiz tiyatro yazıları yazdığı Evrensel Gazetesi'nin yayınladığı aşağıdaki tweet'ine inanmış ve iman etmiş ki, derhal retweet'lemiş!

LİNÇÇİ Mimesis'te yayınlanan yazılara güvenmesek de, bu yazıyı, Aslı Öngören'in sözüne güvendiğimiz için okurlarımıza sunuyoruz!


"Zengin Mutfağı"nın yönetmeni "küfür var" demiyor; Radikal diyor!


Bulunmaz'ın attığı e-postaya yanıt vermeyen açıklama yapar mı?

Hilmi Bulunmaz, oğlu Cemal'le birlikte Zengin Mutfağı'nı izleyecek!

"Zengin Mutfağı"nın yönetmeni "küfür var" demiyor; T24 var diyor!


Özgür Başkaya, yedi yıl önce "Zengin Mutfağı" hakkında yazmıştı!

Özgür Tiyatro, Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) henüz 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a "Emek Ödülü" vermeden yıllar önce TAKSAV'ın düzenlemiş olduğu Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'nde "Zengin Mutfağı" oyunuyla katılarak "rengini" çok net belli etmişti!

"Zengin Mutfağı" yönetmeni "küfür var" demiyor; Cumhuriyet diyor!

Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "Hedda Gabler", "Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum", "Zengin Mutfağı" ve diğer gündem maddelerini hızlı hızlı sıralıyor!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Zengin Mutfağı oyununu izledi!

Bugün (30 Aralık 2012 Pazar) 15.30'daki seansta oynaması gerekirken on dakikalık gecikmeyle 15.40'da zar zor başlayabilen "Zengin Mutfağı" adlı oyunu izleyen Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, izleyiciler, gişeci, güvenlikçi, bilet kesici, yer gösterici, sahne amiri, Atacan Arsever ve diğerleriyle tek tek görüşmesine karşın, "Zengin Mutfağı" yönetmeni Aslı Öngören, LİNÇ imzacısı Orhan Aydın ve "Oyunun oynandığı her gün orada olacağız ve oyunun yaratıcılarını, meslektaşlarımızı yalnız bırakmayacağız." diyen hiçbirinin oyun oynandığı bugün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde oldukları yönünde herhangi bir ipucu bile bulamadı!

Hafta sonunda, pazar günü, ikindi vakti, trafiğin en sakin olduğu bir zamanda oynanmasına karşın, "Zengin Mutfağı" oyunu, yer yer boş koltukların gölgesi altında oynanırken, yapay reklâmlara ve sentetik çelişki kıvılcımı oluşturan propagandaya mı gereksiniyor?

"Zengin Mutfağı" oyunundan küçük küçük kesitler sunuyoruz!

Milliyet Gazetesi'nden Asu Maro ülkücü protestoya (baskın başlığı atmadan) "ülkücü protesto" diyerek nesnel gazetecilik yapıyor!

Fransız yazar Alain Decaux'nun yazdığı "Rosenbergler Ölmemeli" oyununu tam bir korsan mantığıyla, korsanca bir biçiminde, yazar haklarına son derecede aykırı davranarak hiçbir telif sözleşmesi yapmadan, Alain Decaux'nun bu oyunu için "oynanma yasağı" koymasını ipine kuşağına bile takmayıp oynadığından alnının tam ortasına "İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KORSAN TİYATROLARI" damgası vurduğumuz tiyatroda oynanan "Zengin Mutfağı" oyununun "KONUSU"nu yazan kişi sosyolojinin "s"sinden zerre kadar olsun hiç anlamadığı için, hakkında yazdığı oyunun konusunu asla ve kesinlikle anlamayarak, "işçi sınıfı" kavramını bulanıklaştırıp, "alt sınıf insanları" diye bir palavra yumurtlamış!

"Bağımsız İnternet Gazetesi" sloganıyla yayıncılık yapan T24, çok bağımsız davrandığı için olsa gerek, Vasıf Öngören'in yazdığı "Zengin Mutfağı" oyununun haberini yaparken, Aslı Öngören'in yönettiği oyunun fotoğrafını kullanmak yerine, bağımsız gönlünün arzu ettiği fotoğrafı kullanarak, gayet asparagas haber yapıyor!

"Zengin Mutfağı" oyununu izlerken ayağa kalkıp oyunu protesto eden iki kadının ülkücü eylemini "baskın, saldırı" sözcükleriyle abartan "sol basın" sayesinde ülkücülere kuramsal güç veriliyor!

"Proleter", kaynak göstererek verdiği haberi, hangi "soL"dan almış anlamadık yada "soL" kendi haberine kendisi SANSÜR uyguluyor!

soL, bütün sansürcü yayınlar gibi davranıp kendini bile sansürledi!

soL, iki kadının protesto ettiği "Zengin Mutfağı" ile ilgili olarak yaptığı haberde, önce Mehmet Esatoğlu ve onun görüşlerini yayınladı ve ardından Esatoğlu ve görüşlerini SANSÜR etti!

"Zengin Mutfağı" ile ilgili olarak "asparagas haber" yapan T24, yönetmen Aslı Öngören'in "DÜZELTMELER"ini ipine bile takmadı!

Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ceren Çıplak'ın "Zengin Mutfağı" oyununun protestosuyla ilgili olarak yaptığı "koskoca" haberde "İstanbul Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, sadece ve yalnızca beş sözcükten oluşan küçük bir tümce ("Seyircilerin bu tür tepkileri olabilir") kurmayı başarmış yada "Aaa koş, çabuk koş, buraya gel bey, bizim çocuk konuşmaya başladı!"

Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Mehmet Esatoğlu'nun aşağıdaki sözlerini okuyunca dedi ki: "Ben, 'Zengin Mutfağı'na yapılan 'müdahale'den üç gün sonra (30 Aralık 2012 Pazar) saat 15.30'da oynanmaya başlanması gerekirken 15.40'da zar zor başlayabilen oyun için 14.30'dan başlayarak, yani oyunun başlamasından bir saati aşkın bir zaman önce Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin tam önünde 'dikilmeme" karşın, hiçbir kimsenin, hele hele 'tiyatrocuların tiyatro önünde nöbete başladıklarını' asla ve kesinlikle hiç görmediğim gibi, oyunun yazarı Vasıf Öngören'in kızı ve aynı zamanda 'Zengin Mutfağı'nın yönetmeni Aslı Öngören oyunu izlemeye gelmemişti!"

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz şu videoyu izler izlemez dedi ki: "'NAZIM HİKMET AKADEMİSİ TİYATRO BÖLÜMÜ' HOCALARI NE KADAR ÇOK YAPAY BİR DİL KULLANIYORLAR HEY ALLAH'IM!"

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, aşağıdaki yazıyı okur okumaz şöyle söyledi: "Türkiye tiyatrosunun kuramsal boyutuna en ufak bir katkısı olmayacak yazıda, hiçbir kanıt ve/ya tanık gösteremeyen Kemal Oruç gayet rahatça 'KÜFÜRLER SAVURDU' diyebiliyor!!!"


Hilmi Bulunmaz, "'Zengin Mutfağı'nı Marksistler oynayabilir" dedi!


AKP'li Kadir Topbaş'ın şemsiyesi altında iktidara gelen Hilmi Zafer Şahin yönetimindeki "İstanbul Korsan Tiyatroları" yapımı "Zengin Mutfağı"nın yönetmeni ve bu oyunun yazarı Vasıf Öngören'in kızı Aslı Öngören, bu oyunun sahnelendiği 27 Aralık 2012 Perşembe günkü seansta "iki kadının 'kurt' işaretleri yapmasını" söylemekle birlikte, "sahneye küfürler yağdırıldı" sözünü etmemesine karşın, kendisiyle röportaj yapma gereksinimi duyan Evrensel Gazetesi'ne konuşurken, "sahneye küfürler yağdırıldı" sözünü yadırgamıyor!!!

Türkiye bu kadar kirlenmediği bir zamanda (12 Eylül Faşizmi'nden önce) Zengin Mutfağı, tam bir Zengin Mutfağı gibi oynanıyordu!...

Bulunmaz, Hilmi Zafer Şahin'e soru sorarken kim neden susuyor?

Biz, kendi küçük çıkarlarımız için değil, tiyatro sanatının ve emekçi halkın büyük çıkarları için çalıştığımızdan şu haberi aktarıyoruz!...

LİNÇÇİ Mimesis'in söyleyecek sözü olmadığı için çok saçmalıyor!

LİNÇÇİ TEB Başkanı Üstün Akmen bol keseden boru boru üfürdü!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, sakin sakin, usul usul soruyor!

Feridun Çetinkaya zabıtalar kadar tiyatrodan anlamayanları anlattı

Zengin Mutfağı izleyicileri Bulunmaz Tiyatro-İstanbul'u ziyaret etti!

"Zengin Mutfağı"nı protesto eden genç kızın arkadaşı Nurhayat Güneş, sadece kendinin değil, protestocunun da derdini anlattı!

"İstanbul Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, çemberden bile daha yuvarlak konuşarak, "Zengin Mutfağı" sorusunu taca atma "ustalığı" göstermeye devam ediyor hâlâ!...

Karşı tarafı dinlemeyen LİNÇÇİ Yaşam Kaya yargısız infaz yapmış

LİNÇ kültürünün egemen olduğu tiyatromuzda Büktel önemli biri!...

"Zengin Mutfağı" ile ilgili bu röportajı okuyup üzerinde düşündük!...

Yazar Hande Demircioğlu bir de yazı yazmayı öğrenebilse iyi olur!

Zengin Mutfağı kaldırıldı mı MHP'nin oyun kaldırtma gücü var mı?

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın asla beğenmemesine karşın oynanmasını istediği oyun "Zengin Mutfağı", yeniden sahnelerde!

Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "'Zengin Mutfağı' oyununu protesto eden izleyiciler" Alper Tunga Çevik, Elif Gonca Akdeniz, Nurhayat Yılmaz Güneş, Serap Gül, Tarık Ümran Güneş ile "Kebapçı Murat"ta yemek yedi!

Nurhayat Yılmaz Güneş, LİNÇ KAMPANYASI imzacısı Ayşe Lebriz Berkem'in yönetmesine karşın, "Tek Kişilik Yaşam" adlı ilginç oyun hakkında gayet insancıl ve oldukça olumlu düşüncelere sahip!...

Bütün estetik eleştirilerimize karşın, "Zengin Mutfağı" oynanmalı!...


Akademisyen Sema Göktaş'ın "Zengin Mutfağı Dolayısıyla" Yeni Tiyatro Dergisi'nde yayımladığı ilginç yazı tartışılmayı hak ediyor!

Nurhayat Yılmaz Güneş, LİNÇÇİ Yücel Erten'in çevirip, LİNÇÇİ Murat Karasu'nun yönettiği bir oyun olmasına karşın, "Troyalı Kadınlar" hakkında okurlarımız için nesnel bir değerlendirme yaptı


"Zengin Mutfağı" adlı oyunun 27 Aralık 2012 Perşembe günkü gösterimi sırasında oyunu protesto eden üç kadından biri olduğu iddia edilmesine karşın, "Zengin Mutfağı" sahne uygulamasına düşünsel ve estetik olarak karşı olmakla birlikte, fiziksel protestoda bulunmayıp, sadece duygu ve düşünce düzeyinde bu sahneleme biçimine karşı olduğunu dile getiren, asla kurt işâreti yapmadığını belirtip, "protesto eden üç kadın seyirci" kategorisine sokulmasına karşın sadece bir genç kızın bozkurt işareti yapıp oyunu protesto ettiğinin altını çizen, ne var ki Sema Göktaş'ın bile (genel iddiaya uygun davranarak üç kadın protestocu kategorisine soktuğu için) kendisinin hakkında dahi "Zengin Mutfağı'nın ikinci gecesinde üç kadın seyirci kurt işareti yapıp, 'Tanrı Türkü Korusun!' diye slogan atmış" demesine de içerleyen Nurhayat Yılmaz Güneş, kendisinin haksız bir biçimde eleştirildiğini dile getirerek, Sn. Sema Göktaş'ın "Zengin Mutfağı Dolayısıyla" yazısını gayet sert bir dille eleştirdi...


Nurhayat Y. Güneş, Doç. Dr. Sema Göktaş'ın eleştirisini eleştirdi...


Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "'Zengin Mutfağı' protestocusu" sandığı Elif Gonca Akdeniz, Nurhayat Yılmaz Güneş ve taraflardan çok özür diliyor!...