31 Mart 2010 Çarşamba

Siyasal iktidara tiyatral destek!

TİYATRO


Geçtiğimiz yıl 8. dönemini başarı ile bitiren FKM Tiyatro Okulu, 9. dönemde de nitelikli oyuncu olmak isteyen tiyatro severlere (tiyatroseverlere) bir kez daha eğitim kapılarını aralıyor. Kaliteli ve yenilikçi yapısı ile her zaman daha iyi hizmet vermeyi amaçlayan FKM Tiyatro Okulu eğitim süresini daha akademik, daha kaliteli bir eğitim ve hizmet vermek adına ilk yıl birinci kur, 2. yıl 2 kur olacak şekilde 2 yıla çıkardı.

FKM Tiyatro Okulu, bu sezon benzerlerinden farklı olarak, eğitim kalitesinin daha üst seviyede olduğu, alanında uzman ve akademik başarılara imza atmış eğitimcileri, geniş ve zengin müfredatıyla “oyuncu yetiştirme” hedefi ile eğitim sezonuna başlıyor. Başarılı bir eğitim sunan FKM Tiyatro Okulunun (Okulu'nun) en büyük özelliklerinden biri, başarılı kursiyerleri FKM Tiyatrosunda (Tiyatrosu'nda) değerlendirebilmesidir. Okuldan mezun olan birçok kişi hem FKM Tiyatrosunda (Tiyatrosu'nda), hem de farklı tiyatrolarda oyuncu olma fırsatı yakalamıştır.

Kursun amacı; tiyatro ve sinema dünyasına yeni yüzler kazandırmaktır. Tiyatroya hevesli, yeteneği olan gençleri bulup çıkarmak, onları usta eğitimciler yardımı ile bir oyuncuda olması gereken bilgilerle donatmaktır.

Yeni sezonda eğitim kalitesinde daha iddialı olan ve eğitimcileri ile dikkat çeken FKM Tiyatro Okulu, tam anlamı ile oyuncu yetiştirmeye odaklı bir eğitim vaat ediyor.

Okday Korunan koordinatörlüğünde, Şükrü Hurmalı, (LİNÇÇİ tiyatronline.com'un patronu) Enver Başar, Burak Akyüz ve Ebru Aksakallı’dan oluşan, alanında uzman eğitim kadrosu “oyuncu yetiştirmek” için kolları sıvadı.

Eğitimciler hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;

Okday Korunan: 1988 yılında M.S.Ü. Devlet Konservatuarını (Konservatuarı'nı) bitirdi. 1999’da Sos. Bil. Ens.’de Tiyatro Yüksek Lisansını (tiyatro yüksek lisansını yada Tiyatro Yüksek Lisansı'nı) tamamladı. 1996- M.S.Ü. Sos. Bil. Ens.’de sinema-tv sanatta yeterlik doktorasını bitirdi.

1988- Devlet tiyatrolarında (Tiyatroları'nda) oyuncu
1996- “Yolculuk” adlı kısa film senaryosu yazdı ve çekti.
2002- 7. Uluslar arası Ankara Tiyatro Festivali’ne “iyi Şanslar” adlı oyunu ile katıldı.
2006- İstanbul Devlet Tiyatrosu Geleneksel Türk Tiyatrosu Günleri Genel Koordinatörlüğü
2009- “Yedi Renk-Yedi Doku” başlıklı kavramsal sanat içerikli serginin sanat yönetmenliği.

(LİNÇÇİ tiyatronline.com'un patronu) Enver Başar: 1979-2009 İstanbul Devlet Tiyatrosu Işık Tasarımcılığı (halen görevine devam etmekte)

İstanbul Devlet Tiyatrosunda (Tiyatrosu'nda) sahnelenen 30 oyunun ışık operatörlüğünü, 19 oyunun ışık tasarımını yaptı. Özel tiyatrolarda 16 oyunun ışık tasarımını yaptı. Türkiye’nin en geniş kapsamlı, en çok takip edilen tiyatro portalı olan LİNÇÇİ tiyatroonline.com (tiyatronline.com) sitesi editörü ve sahibi. Afife Jale Tiyatro Ödülleri “Kır” ve “Full yaprakları” ("Ful Yaprakları") isimli oyunlarla ışık tasarımı adayı ve LİNÇÇİ Tiyatro Tiyatro dergisi 2004 yılı Işık Tasarımcısı Ödülünü (Ödülü'nü) kazandı.

Burak Akyüz: 2005 yılında Dokuz Eylül Ünv. Güzel Sanatlar Fak. Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık-Dramaturgi Anasanat Dalı’ndan mezun oldu.

Yazdığı bazı tiyatro oyunları; The Hastane (2001, 2004 Suat Taşer Kısa Oyun yarışması -Yarışması- Mansiyon Ödülü), Pembe Tüfek (2002, Suat Taşer kısa oyun yarışması -Kısa Oyun Yarışması- başarı ödülü -Başarı Ödülü-), Paçi (2009)
2001-2002’de sahne amirliği, 2005-2007 Reji Asistanlığı (reji asistanlığı) yaptı.

LİNÇÇİ Savaş Aykılıç: 1966, İstanbul doğumlu. A.Ü. DTCF Tiyatro Bölümü Mezunu (1993). İstanbul Devlet Tiyatrosu kadrosunda “sahne yöneticiliği” yapıyor (1993’ten bu yana). Tiyatro Yazarları Derneği’nde “genel sekreterlik ve başkanlık” görevinde bulundu. İ.B.Ş.B, Kültür AŞ. Gösteri Sanatları Merkezi’nde on yılı aşkın süredir “rol ve mimik, reji bilgisi, yönetmenlik ve gelenekselden çağdaşa oyunculuk” derslerine giriyor. LİNÇÇİ Mitos-Boyut Tiyatro yayınları’ndan (Yayınları'ndan) çıkmış 2 kitabı bulunuyor. Tiyatro ve dizi oyuncusu, senarist, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni, tiyatro eğitmeni ve araştırmacısı, inceleme eleştirmeni ve yazarı.

Şükrü Hurmalı: 1985 İzmir Devlet Konservatuarı Şan bölümü’nden (Bölümü'nden) mezun oldu. Ege Ünv. Edebiyat Fak. Ermeni ve İbrani folklö(folklorü) üzerine yüksek lisansını tamaladı. Fransada (Fransa'da) Ritmik Jimnastik üzerine eğitim aldı. 25 yıldır İzmir Devlet Tiyatrosu’nda Opera Sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Ebru Aksakallı: 2005 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümünü (Bölümü'nü) kazandı. 2008- 2009 yılı mezunu olup çocuk tiyatrosu, yaratıcı yazarlık ve dramaturji çalışmaları bulunmaktadır. Çeşitli programlara metin yazarlığı yapmış olup, halen Dramaturg (dramaturg) olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Müfredatında; Dramatik doğaçlama (Doğaçlama), (doğaçlama-mimik-ses ve beden kullanımı), Diksiyon (ses-nefes, metinli, metinsiz uygulama, konuşma bozuklukları, etkili ve güzel konuşma), Şan eğitimi (Eğitimi), Ritmik jimnastik (Jimnastik), Geleneksel Türk Tiyatrosu, Metin Çözümleme, Tiyatro Tarihi, Tiyatronun Temel İlkelerine Giriş (estetik ve sanat felsefesine giriş (tiyatro kuram ve kavramları), Işık ve Sahne Tekniği (ışık ve sahne tekniği ile araç ve gereçleri bilgisi) şeklinde olacak ve hafta sonu (Cumartesi-Pazar) yapılacak olan oyun çalışmaları FKM’nin yaklaşık 200m²’lik kendi sahnesinde yapılacaktır.

1.Kur1 (Kur) Kasım’da başlayıp, eğitim süresi 7 ay (336 saat) olacak ve 30 Mayıs’ta sona erecektir.

Bilgi ve irtibat için;
(0212) 517 46 97
www.fkmonline.net

(Kaynak: FIRAT KÜLTÜR MERKEZİ)


***


Oyun'un notu: Yukarıdaki metni, fkmonline.net sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, metinde bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları biz kırmızılaştırdık; fkmonline.net'ten alarak yayınladığımız yukarıdaki metinde bulunan bariz yanlışları kırmızıyla belirtip, doğrusunu yeşille biz yazdık!

Ayrıca bakınız:

Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz yargılanıyor!

Hüseyin Hilmi Bulunmaz yargıç karşısına çıktı!

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için, Kurhan'la birlikte LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Timur, imlâyı bilmiyor!

LİNÇÇİ OYÇED'DE (OYÇED DE) AFYONKARAHİSAR KONUSUNDA BİLDİRİ YAYINLADI!

(Kaynak: www.tiyatrom.com)


***


Oyun'un notu: Yukarıdaki haber başlığını, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, haber başlığında bulunan LİNÇÇİ ada biz link verip, bu adı biz kırmızılaştırdık; LİNÇÇİ tiyatrom.com'dan alarak yayınladığımız yukarıdaki haber başlığında bulunan bariz yanlışı kırmızıyla belirtip, doğrusunu yeşille biz yazdık!

Ayrıca bakınız:

Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz yargılanıyor!

Hüseyin Hilmi Bulunmaz yargıç karşısına çıktı!

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

Coşkun Büktel
1 Nisan 2010


"Mesleğimize ve Muhsin Ertuğrul ustamıza bundan daha büyük bir hakaret yapılamazdı." ORHAN ALKAYA


2007 yılında, İstanbul Şehir Tiyatrosu Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin yıkılacağına ilişkin haberler üzerine "Mesleğimize ve Muhsin Ertuğrul ustamıza bundan daha büyük bir hakaret yapılamazdı." demiş olan Orhan Alkaya, Kadir Topbaş tarafından genel sanat yönetmeni yapılır yapılmaz fikrini değiştirmişti. Genel sanat yönetmeni olmadan önce ustasına hakaret saydığı yıkıma genel sanat yönetmeni olarak imza atmış olan "Kazmacıbaşı" Orhan Alkaya'nın tutarsızlıklarını (kendi somut ifadelerini sergileyerek) kaynaklarıyla belgelediğim bir yazıya, "Orhan Alkaya Bu Yıkımla Hatırlanacak" üst başlığını ve "GARP CEPHESİNDE SÖYLENECEK YENİ BİR ŞEY YOK" başlığını atmıştım.

"Theope" gibi oyunları cebinden çıkaracak "seçkin" bir dahi olduğundan ve polemiğe girmek için "denklik" aradığından ve aradığı denkliği ancak "Bileyci" Ömer F. Kurhan'ın ve Nedim Saban'ın kanıtsız, kaynaksız, belgesiz, yalan/yanlış yazılarında bulduğundan, "Kazmacıbaşı" Orhan Alkaya, Kurhan ve Saban'a cevap veriyor (Bakınız: Alkaya, "Düzeltmeye Başlıyoruz -1" ve "Yalan ve Kasıtlı Yalan") ama iş benim belgelerden ibaret yazılarıma gelince nedense seçkinliği tutuyor ve bana (ve tabii, Alkaya hakkında "...Ama Beni İktidar Yapan Müdahale İyidir" gibi belgesel yazılar yazmış olan Feridun Çetinkaya'ya da) cevap vermeye tenezzül etmemeyi tercih ediyor (!) (E, Alkaya haklı: Onun yerinde ben de olsam, bana ya da Çetinkaya'ya değil, Kurhan ve Saban'a cevap vermeyi tercih ederdim.)

"Kazmacıbaşı" beni dengi saysaydı, kim bilir kendi ifadeleriyle ve kaynak göstererek belgelediğim tutarsızlıklarına nasıl bir açıklama getirecek ve kim bilir beni nasıl şapa oturtacaktı? Asla tutarsızlığa düşmemiş bir yazar olarak, Alkaya ile denk olmadığımıza yatıp kalkıp dua ediyor ve bugün bir kez daha tekrarlıyorum:

"Kazmacıbaşı" Orhan Alkaya hakkında

YENİ BİR ŞEY SÖYLEMEYE GEREK YOK!


Coşkun Büktel
1 NİSAN 2010


ORHAN ALKAYA (21 Mart 2007, Genel Sanat Yönetmeni yapılmasından önce):

"Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin yıkılmasını kesinlikle istemediğimizi bir kez daha söylüyorum. Burası Muhsin Ertuğrul'un hayaliyle tiyatroya dönüştürüldüğü, yanan Tepebaşı Dram Tiyatrosu'nu sürdürdüğü için çok önemli. Kaldı ki biz bu sahnelerde, bu kulislerde büyüdük, yetiştik"

(Kaynak: arkitera.com, "Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin yıkılmasını istemiyoruz")


*****


ORHAN ALKAYA (ve KENAN IŞIK) (Alkaya'nın genel sanat yönetmeni yapılmasından sonra, Kadir Topbaş'la birlikte katıldıkları 27 Mart 2008 tarihli basın toplantısında, gazetecileri yıkımın gerekliliğine ikna etmeye çalışırken... Milliyet yazarı Serfiraz Ergun anlatıyor:)

27 Mart Perşembe sabahı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş gazetecileri Sait Halim Paşa Yalısı’nda kahvaltıya davet etmişti. Sağına danışmanı Kenan Işık, soluna ise İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya oturmuştu.

(...)

Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu için Kenan Işık;

“Orada bir oyun sahneye koymak için insanın hevesi kalmıyordu. Sahne derin olabilir ama eni çok dardı. Oyun sırasında sürekli dam akardı, kovalar koyardık. Bir seferinde tavandan sahneye kedi bile düşmüştü” dedi.

Lafı Orhan Alkaya aldı;

“Sahnenin tavanında koskoca bir boşluk vardır mekanizmaların bulunduğu. Haliyle de bol bol fare barınır burada. O yüzden tiyatrolar kedisiz olmaz. Kediler oyuncunun hayatını kurtarır” dedi.

(Kaynak: Milliyet, Serfiraz Ergun, "Muhsin Ertuğrul sahnesine tavandan düşen kediler")


*****


ORHAN ALKAYA (8 Mart 2007, Genel Sanat Yönetmeni yapılmasından önce... Zaman gazetesi yazarı Jülide Karahan aktarıyor:)

Bu proje üzerinde 8 yıldır çalıştığını söyleyen Başaran Ulusoy, Kongre Vadisi Projesi'ne en geç 4 ay içinde başlanacağını, toplam 130 milyon dolarlık bir yatırımla gerçekleştirilecek çalışma tamamlandığında, 17 bin kişinin aynı anda vadide ağırlanabileceğini söylüyor. Durumun Ulusoy'un 'ileri geri konuşmasından' ibaret kalmasını uman Orhan Alkaya, "İstanbul şehrinin yöneticileri umarım Ulusoy gibi sadece paraya önem veren kimseler değillerdir. Başaran, inşallah başarısız olur." diyor. Tiyatronun yerine yapılacak kongre merkezindeki ilk toplantıyı IMF'nin yapmasının planlandığını hatırlatan Alkaya, "Mesleğimize ve Muhsin Ertuğrul ustamıza bundan daha büyük bir hakaret yapılamazdı." cümleleriyle üzüntüsünü dillendiriyor.

(Kaynak: "Muhsin Ertuğrul Sahnesi yıkılmak isteniyor, tiyatronun haberi yok". Boşuna tıklamayın: Tüm linççiler gibi sansürcü Mustafa Demirkanlı, kankası Alkaya'yı korumak için, yazıyı ya silmiş ya da ulaşılamasın diye başka bir adrese kaldırmış.)


*****


ORHAN ALKAYA: (1 Nisan 2008. Genel Sanat Yönetmeni yapılmasından sonra... "Bu sahnede Muhsin Ertuğrul'un ruhu var diyenler..." bulunduğunu hatırlatan Bianet muhabiri Nilüfer Zengin'e cevap veriyor:)

"Bunu söyleyen hiçbirşey bilmiyor. Muhsin Ertuğrul o tiyaroda yalnızca iki yıl bulunabildi. Muhsin Ertuğrul'a son darbe de o tiyatro da vuruldu. Ona rağmen hazırlanan yönetmelik hocanın yüzüne okunurken çıktı kapıdan ve bir daha geri dönmedi. Hocanın enerjisi, sinerjisi diyeceksek o küskün bir ruh. Biraz da insanların bilerek konuşmalarını isterim bu konularda. Bu lafları edenler sahneyle hiç ilgisi olmayan insanlar."

(Kaynak: Bianet, Nilüfer Zengin, "M.Ertuğrul Sahnesi Üç Kez Yenilendi, Bu Dördüncü ve Radikal Bir Yenileme")

...DEVAMI İÇİN, LÜTFEN, TIKLAYINIZ!

Burjuvazinin tiyatral eğlencesi başlıyooor!

17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin programının açıklandığı basın toplantısında, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Festival Sponsorları AYGAZ adına Genel Müdür Yağız Eyüboğlu ve OPET adına Genel Müdür Cüneyt Ağca ile Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Prof. Dr. Dikmen Gürün birer konuşma yaptı.

(Kaynak: İKSV)

Cuma Boynukara'nın oyununda LİNÇÇİ var!

Yoksun

(Uyarı: 16 yaş altı seyircilerimizin izlemesi tavsiye edilmez)

Yazan: Cuma Boynukara
Yöneten: Alev Kerimoğlu
Dekor Tasarım: Hakan Dündar
Giysi Tasarım: Hakan Dündar
Işık Tasarım: Kemal Gürgün
Müzik: Alper Maral
Heykel Tasarım: Remziye Altıntaş
Görsel Tasarım ve Uygulama: LİNÇÇİ Abdullah Uyan, Atakan Şatıroğlu
Yönetmen Yardımcısı: Filiz Övün

Sahne Amiri: Evinç Seçiç Atasoy
Kondüvit: Fatih Ok
Işık Kumanda: Mehmet Alacı
Suflöz: Dilek Can
Projeksiyon: Buğra Han Gürsu
Dekor Sorumlusu: Akın Çakır
Aksesuar Sorumlusu: Önder Ünver

Rol Dağılımı:
Hakan Özgömeç, Süreyya Kilimci İdiz, Şenay Ünsal Dikmen, Hacer Sınadım

Konu:
Sudan’da yaşanan büyük açlık felaketinin simgesi haline gelen “Sudan’lı kız ve Akbaba” fotoğrafını çeken, güney Afrikalı Kevin CARTER’in yaşamında kesitlerle kurgulanmış bir hesaplaşma öyküsü. Gözlerimizin önünde yaşanan dehşet görüntüleri karşısında kanıksama ile körleşen vicdanlarımıza bir hatırlama ve yüzleşme çağrısı.

(Kaynak: Devlet Tiyatroları)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

Mustafa Ş. Demirkanlı ve Ömer F. Kurhan'ın elebaşı olduğu LİNÇ KAMPANYASI için imza veren K. Kocatürk'ün oyununda kimin eli kimin cebinde belli değil

Ayrıca bakınız:

Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz yargılanıyor!

Hüseyin Hilmi Bulunmaz yargıç karşısına çıktı!

DEMİRKANLI VE KURHAN GİBİ "KİŞİLER"İN BAŞINI ÇEKTİĞİ LİNÇ KAMPANYASININ KENAR SÜSÜ KEMAL KOCATÜRK YENİ TİYATRO DERGİSİ'NDE YADA KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK!

Mustafa Şükrü Demirkanlı ve Ömer F. Kurhan'ın başını çektiği LİNÇ KAMPANYASI için imza veren Kemal Kocatürk'ün "Aşk Sözleri" oyununu asla izlemiyoruz!

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

Mustafa Şükrü Demirkanlı ve Ömer F. Kurhan'ın başını çektiği LİNÇ KAMPANYASI için imza veren Kemal Kocatürk'ün "Aşk Sözleri" oyununu asla izlemiyoruz!

Ayrıca bakınız:

Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz yargılanıyor!

Hüseyin Hilmi Bulunmaz yargıç karşısına çıktı!

DEMİRKANLI VE KURHAN GİBİ "KİŞİLER"İN BAŞINI ÇEKTİĞİ LİNÇ KAMPANYASININ KENAR SÜSÜ KEMAL KOCATÜRK YENİ TİYATRO DERGİSİ'NDE YADA KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK!

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

DEMİRKANLI VE KURHAN GİBİ "KİŞİLER"İN BAŞINI ÇEKTİĞİ LİNÇ KAMPANYASININ KENAR SÜSÜ KEMAL KOCATÜRK YENİ TİYATRO DERGİSİ'NDE YADA KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK!

Türkiye'nin "en saygın ve en yaygın" tiyatro dergisi; Yeni Tiyatro

Türkiye'nin en sefil LİNÇ KAMPANYASIna imza atarak, zâten kuşkulu olan kariyerini iyice ayaklar altına alan LİNÇÇİ sanatçı(!) Kemal Kocatürk
.
.
"Kel başa şimşir tarak: Değeri düşük bir şeyin yüksek değerde bir şeyle süslenmesi." (Kaynak: Vikisözlük)
.
.
***
.
.
Ayrıca bakınız:
.
LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!
.
Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!
.
Linç imzacıları listesi

Büktel gene başladı!

GÜNCELLEME 31 MART 2010

SON SÖZ ÖZGÜR'ÜN:

Wednesday, March 31, 2010 10:36 AM

From:
This sender is DomainKeys verified
"özgür başkaya"

Add sender to Contacts

To:
"Coþkun Buktel"



Merhaba Coşkun abi..
Merhaba'lıların davetiyle gittiğim İzmir toplantısı hakında yazdıklarına elbette katılmıyorum..
Kimseyle kol kola girdiğim yok..İzmir Merhabanın bu etkinliğinin hem yeni çıkmış kitabın duyurulması hem de S.Günay Akarsu'nun hatırlanıp görüşlerinin yayılması konusunda anlamlı olduğuna inanıyorum..Ayrıca en azından bildiğime inandığım konularda da alanı kimseye bırakmaya niyetim yok..Bu anlamda ne Günay Akarsu ne de kendime saygısızlık ettiğimi düşünmüyorum..Başarı ise fani birşeydir..
Selam ederim..
Feridun ve kızı adına çok sevindim.
özgür başkaya


***


İFTİRACI LİNÇÇİLER, S. GÜNAY AKARSU'NUN ANISINA SAYGI GÖSTERDİĞİNDE, AKARSU'NUN ANISI YÜCELMİŞ OLMAZ!...

PEKİ NE OLUR?

İFTİRACI LİNÇÇİLER KENDİLERİNİ LEGALİZE ETMEYİ UMUTSUZCA DENEMİŞ OLUR.

Özgür Başkaya'dan bugün aldığım mesajı, "derhal" cevaplamak ve cevabımı okurlarla paylaşmak gereğini hissettim.


***


Özgür Başkaya'dan Coşkun Büktel'e:

From: özgür başkaya ozgurbaskayadenizli@gmail.com
Subject: Günay Akarsu...
To: Date: Tuesday, March 30, 2010, 12:13 AM


30 mart 1972..abilerimin katledildiği gün..bugün 38 yıl sonra anlatacağım günay akarsu'yu izmirde..acıyla,onurla.Hayat işte...GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE..

30 Mart 2010 saat : 17.00 Merhaba Gösteri Topluluğu yönetmeni, OYUN Tiyatro Dergisi ve İzlem Yayınları kurucusu S.Günay AKARSU'nun TOPLUMCU TİYATROYA ADANMIŞ BİR YAŞAM adı altında yayınlanmış Tiyatro kuramı ve uygulamalarına ait yazılarının derlendiği kitabın tanıtım toplantısına Prof.Dr.Özdemir NUTKU- Dostlar Tiyatrosu'ndan Genco ERKAL- Özgür Tiyatro'dan Özgür BAŞKAYA ve Merhaba Gösteri Topluluğu üyesi TOPLUMCU TİYATROYA ADANMIŞ BİR YAŞAM S.GÜNAY AKARSU kitabının hazırlayıcılarından Şefika GÖRGÜLÜ KAMÇEZ konuşmacı olarak katılacak. Kolaylaştırıcı Bilgehan OĞUZ.yer : İZMİR SANAT Kültürpark 26 Ağustos Kapısı Etkinlik sonrası SOYER KÜLTÜR FABRİKASINDA ÖYKÜ TİYATROSU sunumu...
www.ozgurtiyatro.org


***


Coşkun Büktel'den Özgür Başkaya'ya:

From: Coþkun Buktel buktel@yahoo.com
Subject: Re: Günay Akarsu...
To: "özgür başkaya" Date: Tuesday, March 30, 2010, 2:36 PM


Sevgili Özgür;

Umarım, yan yana oturacağın linççiler, bize yönelttikleri iftira ve linç teşebbüsü nedeniyle bize özür dilemeye yüzleri tutmadığı için sana özür dilemişlerdir. Yoksa iftirası ve linç teşebbüsü için özür dilememiş alçaklara destek vererek, iftiraya uğrayanlara karşı onları güçlendirmek ve legalize etmek (Tam burada telefon çaldı. Açtım. Senin de arkadaşın olan Feridun Çetinkaya, kızının doğduğunu müjdeledi.) anlamına geldiği apaçık bu etkinliğe imza atabileceğini asla hayal edemiyorum. Sakın bana, "ben yalnızca S. Günay Akarsu'nun anısına saygı göstermekle ilgiliyim tarzında bir cevap vermeye kalkma! Çünkü (orada ne söyleyeceğini bilmiyorum ama) özür dilemeyi reddeden iftiracı linççilerle kol kola girerek, S. Günay Akarsu'nun anısına saygılı davranmış olmak yerine, ancak onun anısına da kendi kişiliğine ettiğin kadar saygısızlık etmiş olursun.

Başarı dileklerimle!...

Coşkun

(Kaynak: www.coskunbuktel.com)


***


Ayrıca bakınız: LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku ve LİNÇÇİ Genco Erkal'la aynı masada konuşacağı için, Özgür Başkaya'nın "abileri" umarız bir kez daha katledilmez!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

Demek ki, sadece LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Demirkanlı'nın LİNÇÇİ Tiyatro Yalancıları Birliği'nde değil, diğer yayınlarda da yalancılık geçer akçeymiş

Taraf mı Ortadoğu mu yalan yazdı?


Taraf ve MHP'nin gazetesi Ortadoğu aynı şehit babasını manşet yaptı... Her ikisi de şehit babasının ağzından tam zıttı sözler verdi. Ortada bir yalancı var. Ama hangisi?

Aynı haber her iki gazetenin de sürmanşetinde.... Ama içerik taban tabana zıt... Hangisi yalan yazıyor...

Türk medyası ve habercilik adına skandal tablo... İki gazete aynı şehit babasını manşet yaptı... Her ikisi de şehit babasının ağzından tam zıttı sözler verdi. Bir yalancı var ama kim?

Taraf ve MHP'nin gazetesi Ortadoğu, dünkü mayın patlamasında şehit olan askerlerden Fatih Aydoğdu'nun babası Hilmi Aydoğdu'nun sözlerini sürmanşete taşıdı.

Taraf; "ŞEHİT BABASI AÇILIM DİYE AĞLADI" başlığını kullandı.

Haberin spotunda da şehit babasını ağzından şunlar yazıyor;

"Açılım istemeyenlerin çocukları askere gitmiyor. Evlatları gidenler ister ancak açılımı. Ne olur bir çare bulunsun artık..."

Gelelim MHP'nin gazetesi Ortadoğu'da yer alan habere...

Ortadoğu'da acılı şehit babasını sürmanşete çekti. O da babanın ağzından çıkan sözlerden başlığını attı: "AÇILIM YÜZÜNDEN BUNLAR BAŞIMIZA GELDİ"

Haberin sürmanşeti de yine babanın ağzından şöyle yazılmış;

"Vatan sağolsun diyorum ama açılım yüzünden bunlar başımıza geliyor. Bu açılım nereden çıktı"...

Şehit babası yüreği evlat acısı ile kavrulurken, gazetelerin yayın politikasına göre mi demeç verdi? Ateş ocağını söndürmüşken derdi "AÇILIM" mıydı? Elbetteki değildi.

(Kaynak: habervaktim.com)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİLERin de LİNÇ edilmesine karşıyız!

LİNÇÇİ Altıdan Sonra Tiyatro'nun salonunda!

Vakit gazetesinin provokatif bir haberle hedef gösterdiği "Yala Ama Yutma" ekibi sağduyu çağrısı yaptı

LİNÇÇİliğin özeleştirisini vermeyen Akmen'den

Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için sert davranan Altıdan Sonra Tiyatro, gericiliğe karşı ılıman davranıyor

LİNÇÇİ de olsa, doğruya yakın şeyler yazıyor!

LİNÇÇİLERİN hiçbir projesine destek vermeyin!

LİNÇÇİLERİ biliyoruz... LİNÇÇİLERİN farkındayız... LİNÇÇİLERLE BİRLİKTE değiliz!

Kendini tiyatro komiseri sanan LİNÇÇİ ve yaşam cahili Yaşam Kaya, hiçbir siyasal, tiyatral ve yazınsal yetkinliği olmamasına karşın hâlâ ahkâm kesiyor

ŞİMDİ İSTANBUL İÇİN MÜHÜR VAKTİ Mİ?!

LİNÇ CEPHESİ'NDE YENİ BİR ŞEY YOK; yelkenler suya indi, kol kırıldı yen içinde kaldı, ağaç yaşken eğildi; susmaya, teslimiyete, çivi çaktırmaya devam!

SANAL ÂLEMDE KINAYAN KINAYANA!

Türkiye tiyatrosundaki zayıf halkaların kokusunu iyi alıp "Yala Ama Yutma"nın oynanmasını engelleyenlere katkıda bulunan habervaktim.com'dan bir inci!

"Yala Ama Yutma"nın tedavülden kalkması için elinden geleni yapan www.habervaktim.com sitesi, "Skandal" patenti vurduğu haberin manşetinde zırvalıyor!

"Yala Ama Yutma!" oyununun engellenmesi için elinden geleni ardına koymayan habervaktim.com, şimdi de muhafazakâr bisküvi firması ÜLKER'i "uyarıyor"!

"Yala Ama Yutma" adlı tiyatro oyununun engellenmesi için çaba harcayan habervaktim.com, "Eskişehirli" Yılmaz Büyükerşen'le ilgili bir haber yayınladı!

"Yala Ama Yutma" adlı tiyatro oyununun bertaraf olması için net bir taraf tutan habervaktim.com, aynı netlikteki tavrını A. Şadoğlu'nda da gösteriyor!

Bitaraf görünmek adına araf semalarında kanat çırpan Taraf gazetesinin bertaraf olmasına "katkı" sunan Mehmet A. Şadoğlu'nun yaptığı bir vücut çalımı!

"Yala Ama Yutma" tiyatro oyununun engellenmesi için "üzerine düşen rolü" lâyıkıyla yerine getiren habervaktim.com'dan Turhan Selçuk değerlendirmesi!

"Yala Ama Yutma" tiyatro oyununun engellenmesine "yardım ve yataklık eden" habervaktim.com, buradan aldığı cesaretle Stalin konusunda da ahkâm kesiyor

"Yala Ama Yutma" oyununun engellemesine çanak tutan habervaktim.com, LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... ve Sahne'yi besleyen Ertuğrul Günay'ı vitrine koydu!


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

30 Mart 2010 Salı

LİNÇÇİ yayıncı Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) kursağında ne kadar söz, midesinde ne kadar gaz, eteğinde ne kadar çok taş birikmiş

LİNÇÇİ yayıncı A. Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid)


"En küçük bir anı bile örgütlenme zamanı, en küçük bir mekânı bile örgütlenme alanı olarak görüyorum!" Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


TİYATRO ÖRGÜTLÜLÜKLERİ ÜZERİNE 3.GÜN YAZISI


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur
aetimur@gmail.com
31 Mart 2010


Örgütlenme çeşitleri ve örgütlenmenin gerekleri üzerine yada Tiyatroda (tiyatroda) dünden bugüne örgütlülük üzerine akademik bir yazı yazmayacağımı bilmem söylemeye gerek var mı? Bunlar beni de bu yazının sınırlarını da çok aşacak bir çalışmanın ürünü olabilir ancak.

Ben ancak güncel sorunlardan yola çıkarak eksikliğini duyduğumuz "örgütlülük" üzerine kişisel bazı değerlendirmelerimi yazacağım.

Tiyatroya hasbelkader bulaşmamın ve tiyatro yayını üzerine biraz olsun hatırı sayılır yayın gücü oluşmasının ardından tiyatronun sorunları yansımaya başladı. Eski yazılarım incelenirse görülecektir ki defalarca "LİNÇÇİ tiyatrom bir örgüt değildir, sorunların çözüm yeri de LİNÇÇİ tiyatrom değildir" şeklinde yazılar kaleme aldım. Sorunlar ancak örgütlerde ve örgütlenmeyle çözülebilir, bir yayına düşen görev sorunu gündeme getirmek, dikkat çekmek sorun karşısında kamuoyu oluşmasına katkı sağlamak, çözüm çabalarının dile getirilmesine zemin oluşturmak ve yapılacak çalışmalara yayın desteği vermektir.

Bunu yazılı ve katıldığım toplantılarda defalarca sözlü olarak dile getirdim. Fakat tiyatroda yeterince örgütlü bir yapının olmayışı zaman zaman çözüm arayışının da LİNÇÇİ tiyatrom üzerinden işletilmesi, yada başarılamasa bile bunun zorlanmasını getirdi. Tabi bunda kişisel olarak benim tavrımın da rolü olduğu kuşkusuz. Diğer bazı yayıncı arkadaşlarımın aksine konulara duyarlı yaklaşımım, sadece oyun eleştirileri, oyun haberleri ile sınırlı kalmayıp tiyatronun sorunlarına ve farklı, muhalif seslere de alan açmam da etkili oldu elbette.

Fakat bir kez daha yineliyorum ki, bir kez daha altını önemle çiziyorum ki sorunların çözüm yeri yayınlar değil örgütlerdir, böyle olmalıdır. LİNÇÇİ Tiyatrom olarak yanlış yapmaktayız, LİNÇÇİ tiyatromun üzerine bu misyonu bindirenler yanlış yapmaktadır. Olayların akışına kapılarak bu rolün üstümüze giydirilmesine sessiz kalarak yanlış yapıyoruz. Dolaysıyla (Dolayısıyla) bu anlamda LİNÇÇİ tiyatrom'dan çözüme katkı sağlanacak somut adımlar atılmasını bekleyenler de yanlış yapıyor. Tiyatro derneklerinin eksikliği yada yanlışı bizim üzerimize yanlış bir görev yüklüyor.

Sanal yayın yada basılı yayın hiç fark etmez, bir yayına düşen sorunu ortaya getirmek ve taraflılığını çözümü için, çözümüne çabalayanlar için zemin hazırlayarak göstermek olmalıdır. Örneğin diyelim ki sanal bir internet yayını değil de basılı Birgün gazetesi.. Gazete sorunu gündeme getirebilir, soruna karşı bir kamuoyu oluşmasına katkı sağlayacak taraflı bir yayın politikası izleyebilir, sorunun sahiplenilmesi için kampanyalarla kamuoyunun dikkatini bu soruna, konuya çekmeye çabalayabilir. Ama kimse Birgün gazetesi sahibine, genel sanat yönetmenine yada tüm kadrosuna "neredesiniz?", "eylemde neden değilsiniz?", "yayın yapmakla olmuyor bu iş..." "yada herhangi başka devşirme terimlerle tanımlamalarla suçlama getiremez. Bunun aksini zorlamak farkında olarak yada olmayarak bu yayını "örgüt" misyonuna itelemektir. Dolaysıyla (Dolayısıyla) bu da yanlıştır.

Tiyatroda örgütlülük ne durumda bunu tüm tiyatro seyircileri hatta tüm tiyatro yapanlar bilmese de ilgilenip şu yazıyı okumakta olanlar mutlaka biliyordur yinelemek belki gereksiz olacak ama yazının devamlılığı açısından kısa kısa değinmekte yarar var.

Tiyatromuzda örneklemeyle gidersek ASSITEJ gibi bir örgütlenme kitlesel, sendikal bir örgütlenme değildir elbette. Assitej'in (ASSITEJ'in) görevi tiyatro çalışanlarının haklarının savunuculuğu da değildir. Uzunca dönemdir içerisinde bulunduğum için (bu tanımlama resmen olmasa da gayri resmi benim değerlendirmemle) Assitej (ASSITEJ) en azından Türkiye'de akademik yanı ağır basan bir örgütlenmedir. Her ne kadar içerisinde sahada olanlar da bulunsa da, ASSITEJ'in misyonu çocuk ve Gençlik Tiyatrosu (gençlik tiyatrosu) yapanların , sahneleyenlerin, oynayanların özlük haklarına dönük kazanımlar için değildir, bu alanı daha sağlıklı ve nitelikli bir yapıya kavuşturmaya katkı içindir. Yapılan festivaller de, yurtdışında katılınan seminerler de, burada gerçekleştirilen etkinlikler de daha çok bu alanın sorunlarına çözüm, festivalde örneklerle gelişmesine katkı şeklindedir. Assitej (ASSITEJ) veya Assitej'lilerin (ASSITEJ'lilerin) varlığı bu alanda gerçekten bir ivmeye yol açmış, son yıllarda üniversite bünyesinde çocuk tiyatrosu bölümü açılması, drama liderliği, eğitimde drama kavramlarının daha sık gündeme ve uygulamaya gelmesi, Çocuk (çocuk) tiyatrosunda denetim ve kalite arayışları hız kazanması gibi olumlu etkileri çokça olmuştur. (Gençlik yanı güdük kalmıştır fakat bunu defalarca eleştirdim ve ayrı bir konudur burada girmiyorum)

Yine LİNÇÇİ TEB (Türkiye Eleştirmenler Birliği) yada LİNÇÇİ OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği) gibi "Alanı, çerçevesi belli, üye niteliği, sayısı sınırlı" bir örgütlenme de tiyatrocuların kitlesel örgütlenme alanı değildir elbette. Bu tür örgütler tiyatronun sorunlarına ve yaşananlara elbette duyarlı olmalıdır, taraf olmalıdır (oluyorlar da) fakat tiyatrocunun, tiyatroların özlük hakları yada mesleki sorunları için çözüm yerleri değildir, alanları ve misyonları oldukça önemli ama çerçevesi çizilidir.

Bu durumda Tiyatronun (tiyatronun) ve tiyatrocunun kitlesel örgütleri için (LİNÇÇİ TOBAV ve İSTİŞAN gibi işyeri yada yerel ölçekli örgütlenmeleri dışarıda bırakırsak) karşımıza çıkan üç adres vardır. Bunlar TODER (Tiyatro Oyuncuları Derneği), LİNÇÇİ TOMEB (Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği) ve LİNÇÇİ TTB (Türkiye Tiyatrolar Birliği) dir.

TODER'in kuruluş amacındaki ilk cümle şu şekildedir :

"‘Birlikten kuvvet doğar’ prensibiyle yola çıkılarak 01/07/1988 senesinde kurulmuş olan derneğimizin amacı; Üyelerimizin ekonomik,sosyal,yasal,özlük haklarını ve mesleki saygınlıklarını korumak,mesleği geliştirmek ve üyeler arasında dayanışmayı sağlamaktır."

Birlikten, dayanışmadan, kuvvet olmaktan, hele ki üyelerinin ekonomik, sosyal, özlük haklarını geliştirmekten söz eden bir örgütlenmeden resmi statüde olmasa da uygulamada bir nevi tiyatro çalışanlarının sendikası gibi bir kitlesel örgütlülük ve tavır bekleniliyor. Fakat TODER'in daha kuruluşundan görüyoruz ki üyelerine ve üye çokluğundan gelen gücüne dayanan bir örgütlülük değil sanatçı olmanın ayrıcalığını kullanarak kazanımlarla vücuda gelmiş ve ayakta kalabilmiştir. Kişisel girişimlerle, bakanlarla, iş adamlarıyla , belediyelerle birebir görüşmelerle elde edilmiş lütuflarına dayanılarak bir takım kazanımlar elde edilmiş, gücünü üyelerinden almak bir yana uzun süredir de üye çokluğuna karşın pratikte 40-50 kişiyi zor toparlayıp genel kurullarını zorlukla yapar hale gelmiştir.

Bırakınız tiyatronun ve tiyatrocunun sorunlarına sahip çıkmayı, tiyatronun saygınlığını, özlük haklarını korumak için girişimlerde bulunmayı, sorunlar ve yaşananlar karşısında adeta sağır ve dilsiz olmuştur. Hafızamı fazla zorlamadan ve geriye dönük sayfa sayfa araştırmaya gerek duymadan şöyle en kabaca hatırladıklarımla Şehir Tiyatrolarının (Tiyatroları'nın) katma bütçeden çıkarılması, Burada (burada) çalışanların (konservatuar bölüm mezunları dahil) vasıfsız işçi statüsüne geçirilmeleri, İstanbul ve İzmit Şehir Tiyatrolarında (Tiyatroları'nda) usulsüz görevden almalar, daha çok yakın zamanda bir gazetenin bir tiyatroyu hedef göstermesi, bazı belediyelerin süren tiyatroları kapatması..... (daha çokça örnek verilebilir) Hangisi için TODER'den bir açıklama duyabildiniz?

Bunlar tiyatrocuların "ekonomik, sosyal, yasal, özlük hakları ve mesleki saygınlıklarını korumak" kapsamına girmez ise ne girer? Bırakınız bu anlamda girişimler ve yaptırımlar zorlamayı TODER bunların hiç biri için bir açıklama ve bildiri dahi yayınlamamıştır. Üye sayısı TODER'e göre çok daha kısıtlı olan ve aslında Tiyatrocu (tiyatrocu) örgütlenmesi değil bunun yan alanı "Tiyatro Eleştirmenliği" alanında örgütlü LİNÇÇİ TEB kadar duyarlı davranamamışlardır. Oysa TODER Tiyatro (tiyatro) oyuncusunun ana örgütü konumundadır.

Hemen burada üyelerin ilgisizliğinden yakınmalar başlamaktadır ki bu konuyu ancak yumurta ve tavuk ikilemine kilitler. TODER'in etkisiz ve duyarsız tavrı üyelerini yaşadıkları sorunlarından habersiz görünen dernekte çözüm aramak yerine başka çözümler aramaya dolaysıyla da örgütüne sahip çıkmamaya götürecek, üyelerin sahip çıkmaması TODER'i tabela örgütü yapacaktır. Bu ne için var olduğunu anlayamadıkları hatta belki bir çoğunun kurulurken heyecanla üye olup varlığını unuttuğu genel kuruluna gitmediği ve aidat ödemediği bir yer olacaktır.

Sonuçta gelinen nokta TODER sadece yönetiminde olanların kartvizitlerine bir ünvan daha ekledikleri ve bu kartvizitle bir iki iş bitiriciliği daha başarabildikleri yer olacaktır ki bunun örneğini kısa bir süre önce yaşadık gördük. Beyoğlu Belediyesi ile, Bağcılar Belediyesi ile işbirliklerinin anahtarı olarak kullanılan TODER meslektaşlarının sorunlarına, saygınlıklarına, özlük haklarına dönük çabalar yerine tiyatroyla hiç bir ilgisi olmayan bir konuda, "Muhsin Yazıcıoğlu'na taziye" sunan örgüt konumuna kadar dönüştürülebilmiştir.

TODER son aylarda bir değişim görüntüsü vermektedir. H.Ulvi Alacakaptan'dan alınan başkanlık sonrası bir değişime gebe gibidir. Ali Yaylı LİNÇÇİ Türkiye Tiyatrolar Kurultayına katılmıştır. Haldun Açıksözlü'nün yargılanacak olması konusunda bizden bilgi istemiştir (ki esasen bizim onlardan bilgi istememiz gerekirdi) Fakat maalesef devamı gelmemiştir. Bir tiyatro sanatçısı yargılanmış bırakınız üyelerini protestoya taşıması, TODER sessiz kalmıştır, Afyon'da tiyatrocular işten çıkarılmış, Kemer'de oyuncular zabıta yapılmıştır bunları meslektaşlarının özlük hakları mesleğin saygınlığının korunması gibi kuruluş amacı dahilinde görmemiştir.... vesaire....

Bunlar üyemiz değildi, TODER üyelerinin haklarını ve saygınlığını korumakla mükellef denilebilir ki o halde İstanbul Şehir Tiyatrolarından (Tiyatroları'ndan) çokça üyesi olduğunu ben biliyorum yaşanan onca sorunun hangisinde taraf olmuş taraf olarak eylemciliği benimsemiyorsa da üyeleri adına gidip oradaki yetkililerden bir görüşme talep etmiştir ve kamuoyuna bir açıklama yapmıştır?

Son iki yılda yapılan çokça ve son derece gerekli eylemliliklerin hiç birinde görmediğimiz TODER bu yıl da bir düzine Tiyatro (tiyatro) ve sivil toplum örgütü 27 martı (Mart'ı) organize ederken aralarında yer almamıştır. Yine de Ali Yaylı ile bir değişim ve ölü toprağını üzerinden atma girişiminin başladığını umuyoruz, ummak istiyoruz.

LİNÇÇİ TOMEB (Tiyatro Oyuncuları meslek Birliği) Tiyatro alanında en umut verici ve ciddiyetle yol alan örgüt görünümü veriyor. 2000'li yılların başından itibaren kuruluşu başlayan LİNÇÇİ TOMEB, -üyesi olan Tiyatrocuların (tiyatrocuların) haklarını korumaktan öte- Tiyatronun (tiyatronun) tüm sorunlarına duyarlı davranış geliştiriyor. Özellikle İstanbul'da LİNÇÇİ Orhan Kurtuldu'nun temsilciliğinde Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesi (Sahnesi) ve AKM gibi konularda aktif rol oynamış, Diğer sanat örgütleri ve Mimarlar Odası gibi sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürütmüş gerektiğinde diğer sivil toplum kuruluşlarını da katarak örgütlü tavırlar sergileyebilmiştir. Meydanlarda örgütlü bir tavır sergilerken geri planda da gereken yerlerle resmi düzeyde görüşmeler, hukuksal zeminde mücadeleler vermiş, bu alanda da çokça kendinden söz ettirip gerek AKM'nin kaderinde gerek genel anlamda tiyatronun son yıllarında olumlu anlamda damgasını vurabilmiştir.

LİNÇÇİ TOMEB çalışma alanını şöyle özetliyor... “Birlik, oyunculuk mesleğinin gelişmesi, ülkemiz insanının oyunculuk mesleğini diğer saygın meslekler gibi kabul ederek, ne işe yaradığını bilip tanıyabilmesi için, gerekli eğitim ve araştırma çalışmalarını yapmak ve tiyatro oyuncularının meslek disiplini ve ahlakını oluşturup, geliştirmek, ortak çıkarlarını korumak ve haklarının takibini sağlamak amacıyla kuruldu.”

Bu altı çizilen tanımlamayla LİNÇÇİ TOMEB bir anlamda Hukukçuların (hukukçuların) "Baro"su, Tıp (tıp) insanlarının "Tabipler odası" ("Tabipler Odası") gibi kendi iç denetimini de oluşturmayı hedefliyor ki; dış müdahale ve yaptırımlara ve her tür sansüre kısıtlamaya karşı kapalı olması gereken sanat alanında bu müdahalelere karşı direnilirken kendi meslek etiğinin kendi örgütlülüğü içinde korunup denetlenmesi doğru ve önemli bir tavırdır. Geçtiğimiz yıllarda Assıtej (ASSITEJ) ve başka tiyatro ortamlarında yaptığımız tartışmalarda korsan çocuk tiyatrolarına karşı kültür bakanlığı denetimi veya kurulacak bir kurulca denetim önerilirken bunun siyasal iktidara göre farklı amaçlarla kullanılabileceğini, kendi elimizle tiyatronun RTÜK'üne dönüşebileceğini, sanatta ancak ve ancak mesleki örgütlerce kendi öz denetiminin kabul edilebileceğini dile getirmiştim defalarca. LİNÇÇİ TOMEB'in bu yaklaşımını bu şekilde yorumlamak istiyorum

LİNÇÇİ TOMEB doğru ve umut verici bir örgütlenme olarak görünüyor. İstanbul Temsilcisi LİNÇÇİ Orhan kurtuldu ile görüşmelerimizden de bildiğim kadar sanırım şimdilik tek sorun ülkemizdeki sendika ve derneklerdeki genel sorun. Bu da insanların örgütlerine yeterince sahip çıkmaması, yeterince üye olunmaması, ve üyelerin daha aktif olarak örgütlerini sahiplenmesi gereği. Özellikle ödenekli tiyatrolar dışında dağınık ve kadroları sık değişen küçük işletmecikler (işletmeler) görünümündeki tiyatro topluluklarını örgütlülüğe katmak kolay iş olmasa gerek.

Oyuncularımız genelde günü kurtarma telaşı içerisinde ve tiyatro, dizi, seslendirme ve bulabilirlerse dernek yada okullarda çalıştırıcılık gibi işlerin biri yada birkaçına koşturarak ayakta kalmaya ve hayatlarını sürdürmeye çabalamaktadır.

Bir kaç (Birkaç) yıl öncesine kadar tiyatro bölümleri çok sınırlıyken bugün adeta her üniversitenin bir hatta birkaç tiyatroyla ilgili bölümü vardır. Özellikle özel okullar, gençlerin Sinema-TV-Tiyatro alanına karşı eğilimleri arttıkça bu eğilimden yararlanma yolunu seçip birbiri ardına tiyatro bölümleri açmışlardır. Bu yeni bir sorunlar yumağının ve yakın gelecekte yeni bir bunalımın habercisidir. Aşırı ve ani oyuncu artışı nasıl istihdam edilecektir? Türkiye'de Kültür Bakanlığının (Bakanlığı'nın) tiyatroya ayırdığı pay ve dağıtım şekli ortadadır, salon sayısı ortadadır, yılların tiyatrocularının dahi zar zor ayakta kalabildiği ortadadır ve tüm bu gerçekler ortadayken ekonomik terimlerle açıklamak gerekirse talep olmayan bir piyasaya aşırı bir arz başlamıştır. TV'lerin yerli dizi furyası şimdilik günü kurtarır gibi görünse de bunun hiç bir açıdan sağlıklı olmadığı da tartışmasız gerçeklerdendir. Star anlayışının prim yaptığı ülkemizde diğer oyuncular için dizilerin çalışma koşullarının ağırlığı her geçen gün Sine-Sen'in (SİNE-SEN'in) daha fazla gündemine yerleşmektedir.

Oyunculuk, Dramaturgi (dramaturgi) vb bölümlerin hızla arttığı bu dönemde tiyatrocuların meslektaş sayısı da katlanarak artmaktadır ve daha da artacaktır. Bu durumda açıkça görülmektedir ki tiyatrocuların meslek birliğine giderek çok daha fazla iş düşecek, çok daha fazla ve çeşitli sorunlarla uğraşmak zorunda olacaklardır. Bu nedenle de LİNÇÇİ TOMEB hız kazanarak gereken ağırlığını hissettirmek zorundadır, Tiyatrocular (tiyatrocular) meslek örgütlerine sıkı sıkıya sarılmak zorundadır.

DEVAM EDECEĞİZ


BU YAZININ ÖNCÜLÜ OLAN YAZILARIM

SON DÖNEMDE YAŞANANLAR, ÖDENEKLİ TİYATROLAR VE TİYATRO ÖRGÜTLÜLÜĞÜ ÜZERİNE

AYNI BAŞLIK ALTINDA İKİNCİ GÜN YAZISI



İŞTE TTB'NİN UTANÇ HANESİNE KAZINAN TUTUMUN ARKASINDAKİ GÖNÜLLÜLÜK ESASLI TİYATRO(!)
AFYON KONUSUNDA NETLEŞEBİLDİK Mİ?
İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliğine ve Genç Tiyatro Sorumlularına açık mektup
KARANLIĞA KARŞI DURACAKSAK ÖNCE İÇİMİZDEKİ KARANLIKLARDAN , İKİYÜZLÜLÜKLERDEN, ÇİFTE STANDARTLARDAN KURTULMALIYIZ!..
VAKİT YAZARI AMACINA ULAŞMIŞTIR
A.ERTUĞRUL TİMUR KONUYU ILIMLI GEÇİŞTİRMEYİ SEÇEN KUMBARACI50 YE VE BURAYI MÜHÜRLEYEN BELEDİYEYE SORUYOR! OKUYUNUZ
İŞTAH MI BIRAKTILAR
Bu macera yeni değildir ve Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olarak ilk kez iktidarla tanışmasıyla başlamıştır.VE BU MACERA ORADA DA KALMADI SÜRÜYOR
EVET VATAN CADDESİNE DE, BOĞAZ KÖPRÜSÜNE DE KARŞIYDIK, HARBİYE'DE YENİ ÇOK AMAÇLI SALONA DA KARŞIYIZ!
KOLTUKLAR VE ONURLAR
BİR PROFESÖRÜN CEHALET HAKKI VE AKP'NİN TİYATROLAR POLİTİKASI
GÜNDEM YİNE DOLU DOLU, YA GÜNDEME TARAF OLACAKLAR?
NİHAYET SANATIN YARIŞTIRILAMAYACAĞINI, YARIŞMA ARACI OLAMAYACAĞINI BİRİLERİ KISITLI BİR ALANDA DA OLSA DİLE GETİRMEYE BAŞLADI!
İstiklal Değişti mi?
GECİKMİŞ BİR YAZIYLA CKM OLAYI VE NEDİM SABAN'A YÖNELİK IRKÇI SÖYLEM ÜZERİNE
YAZSAM MI Kİ?
ÇATI ÖRGÜTLENMESİ "TÜRKİYE TİYATROLAR BİRLİĞİ"
TİYATRO KAMUOYU VE OKURLARA ZORUNLU BİR AÇIKLAMA

(Kaynak: tiyatrom.com)


***


Oyun'un notu: Yukarıdaki metni, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, metinde bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları biz kırmızılaştırdık; LİNÇÇİ tiyatrom.com'dan alarak yayınladığımız yukarıdaki metinde bulunan bariz yanlışları kırmızıyla belirtip, doğrularını yeşille biz yazdık!

Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi