Hilmi Bulunmaz (Foto: Cemal Bulunmaz)
Hilmi Bulunmaz
16 Ekim 2008
“Eğitimci, Tiyatro Eleştirmeni Yaşam KAYA” bir e-posta gönderdi:
lütfen doğru bilgi veriniz kimseye iftira atmayınız!
Sayın Bulunmaz;
Aydın Orak ateşe düşünce o'na sahip çıkmıyormuşuz, gibi bir değerlendirmenizi kendi adıma bir iftira olarak değerlendiriyorum. Bugün hiç bir eleştirmen cesaret edemezken ben Türkiye'de ilk kez Kürtçe bir oyunun eleştirisini yazdım Radikal Gazetesi'nde. Bu oyunda Aydın Orak'ın oyunu olan "Bir Delinin Güncesi"dir. Ayrıca Kürt Tiyatrosu üzerine yazdığım değerlendirme yazıları Evrensel Gazetesi'nde yayınlanmıştır. Bunun yanında Kürt Tiyatrosu'nu ön plana çıkarmak için
röportajlar yaptım panellerde konuştum. Okuyucularınıza doğru bilgi veriniz. Ve bu yazdığım iletimi de yayınlamanızı istiyorum. Siz Kürt Tiyatrosu'ndan haberdar olmazken ben bu tiyatronun gelişimi için elimden gelen her şeyi yaptım! Ayrıca Aydın Orak'ın metnine Tiyatronline ve Yaşam KAYA olarak imza attım.
Bana attığınız bu iftirayı bir an önce düzeltiniz!
Yaşam KAYA
Eğitimci, Tiyatro Eleştirmeni
***
“Eğitimci, Tiyatro Eleştirmeni Yaşam KAYA” tarafından gönderilen yanıt hakkına konu olan metni yayınlıyoruz:
Aydın Orak'la, tehlikesizken ilgileniyorlar!...
Aydın Orak, kapitalist yayıncılık anlayışını rahatsız edecek işler yapmadığında, www.tiyatronline.com editörü Yaşam Kaya ve www.tiyatrodunyasi.com sitesi sahibi Can Törtop, her ikisi de Aydın'a ilgi gösteriyorlar. Hatta, bu ilgi gösterme işinde o denli ileri gidiyorlar ki, kolektif yayıncılık yapıp, www.tiyatronline.com editörü Yaşam Kaya, Can Törtop'un sahibi olduğu www.tiyatrodunyasi.com sitesinde, Aydın Orak'la söyleşi bile yapabiliyor...
Peki şimdi?!... Aydın Orak'ın İzmir'de engellendiği günümüzde (Bakınız: Oyunu durdurmak suçtur!...), Yaşam Kaya ve Can Törtop, bu engellemeyi haber yapabiliyorlar mı?... Yapamıyorlar!...
Ne yapıyorlar?!... Türkiye tiyatro esnafının sessizlik korosuna katılıp susuyorlar!... Susup, sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar!... Sıra kendilerine geldiğinde, onları destekleyecek hiç kimse kalmayacak... Çünkü onlar, direnme zincirinin halkalarındaki yerlerini almıyorlar...
Not: Yukarıdaki sunuş yazısı, 27 Nisan 2008 tarihli www.tiyatrodunyasi.com sitesinde yayınlanan "Tiyatro Avesta’dan AYDIN ORAK’la söyleşi( Yaşam Kaya )" yazısını sitemize taşırken, 16 Ekim 2008'de yayınlanmıştır. (Bakınız: Aydın Orak'la, tehlikesizken ilgileniyorlar!...)
***
“Eğitimci, Tiyatro Eleştirmeni Yaşam KAYA” tarafından gönderilen e-postayı, gelir gelmez, yanıt hakkına duyduğumuz saygı nedeniyle, anında yayınladık...
(Bakınız: YANIT VERİLECEK!... (HB))
İmdi, “Eğitimci, Tiyatro Eleştirmeni Yaşam KAYA” tarafından gönderilen e-postayı değerlendirelim:
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Lütfen doğru bilgi veriniz kimseye iftira atmayınız!
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Uyarınız için teşekkür ederim. Okurlarım bilir; ben her türden iftiraya karşıyım. (Örnekse bakınız: Bulunmaz, “İftiradan yana olmak yada iftiradan yana olmamak”) Yaşam Kaya’nın, “Aydın Orak'la, tehlikesizken ilgileniyorlar!...” sunuş yazım için yolladığını sandığım yanıt hakkında beni uyarmasını gerektiren bir şey var mı? Yok!...
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Aydın Orak ateşe düşünce o'na sahip çıkmıyormuşuz, gibi bir değerlendirmenizi kendi adıma bir iftira olarak değerlendiriyorum.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Yukarıdaki yazımda “ateşe düşmek” diye bir deyim var mı? Yok!... “Ateş” sözcüğü var mı? Yok!... Hatta, “ateş”i çağrıştıracak herhangi bir sözcük bile yok!... Yazımda, “ateşe düşmek”, “ateş” ve “ateş”i çağrıştıran; uzak yakın herhangi bir sözcük bulunmadığına göre, ben iftiracı olmuyorum; Yaşam Kaya iftiracı oluyor… Ha, Yaşam Kaya, “gibi” sözcüğüne sığınmak isterse o başka:
..........“…gibi bir değerlendirme…”
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Bugün hiç bir eleştirmen cesaret edemezken ben Türkiye'de ilk kez Kürtçe bir oyunun eleştirisini yazdım Radikal Gazetesi'nde.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Güzel yapmışsın!... Eline sağlık!... Ben, Doğan Yayın Holding’e sırtını yaslayan Radikal gazetesinden değil, Devlet Tiyatroları’nda emekçilik yapan Enver Başar’ın sahibi olduğu www.tiyatronline.com ve Can Törtop’un sahibi olduğu www.tiyatrodunyasi.com sitelerinden bahsediyorum.
Ne diyorum?...
“Yaşam Kaya ve Can Törtop, bu engellemeyi haber yapabiliyorlar mı?... Yapamıyorlar!...”
diyorum...
Türkçe söylüyorum. Kürtçe bir oyunun engellenmesini vurgulamıyorum; bir oyunun engellemesini vurguluyorum. Yukarıdaki yazımda “Kürtçe” sözcüğü var mı? Yok!... Yazımda, “Radikal Gazetesi”, “Kürtçe” ve bu sözcükleri çağrıştıran; uzak yakın herhangi bir sözcük bulunmadığına göre, ben iftiracı olmuyorum; Yaşam Kaya iftiracı oluyor…
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Bu oyunda Aydın Orak'ın oyunu olan "Bir Delinin Güncesi"dir.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Yukarıdaki yazımda, “Bir Delinin Güncesi” var mı? Yok!... Konumuz (yada dersimiz) ne? Tiyatro Avesta’nın Cihan Şan tarafından yazılıp, Aydın Orak tarafından oynanmak istenilen Araf oyununun engellenmesi. Engelleniyor mu? Engelleniyor!... Sen www.tiyatronline.com sitesinde bu durumu protesto eden bir yazı yazabiliyor musun? Yazamıyorsun!... Bir başkası, senin editör olduğun sitede bu konuyu işleyebiliyor mu? İşleyemiyor!... E, öyleyse?!...
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Ayrıca Kürt Tiyatrosu üzerine yazdığım değerlendirme yazıları Evrensel Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Yukarıdaki yazımda “Kürt” sözcüğü geçiyor mu? Geçmiyor!... Benim derdim Kürt, Türk, Çerkez, Gürcü, Arap, Süryani, Ermeni… değil. Benim derdim; bir tiyatro oyununun engellenmesi. Başka bağlamlarda, başka konular gündeme gelebilir. Ancak, ben yazılanlar üzerinden görüş belirtirim. Niyet üzerinden değil!... Yineliyorum; ben, yukarıdaki yazımda, Evrensel gazetesini değil, www.tiyatronline.com ve www.tiyatrodunyasi.com sitelerini değerlendirdim…
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Bunun yanında Kürt Tiyatrosu'nu ön plana çıkarmak için röportajlar yaptım panellerde konuştum.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Kardeşim, canım Yaşam’cığım, Kaya biraderim; bu Kürt sözcüğüne fena halde takmışsın. Ben Türkçe düşünen, Türkçe konuşan, Türkçe yazan, Türkçe sanat yapan bir insan olmama karşın, yıllarca engellendim. Sorun Kürt / Türk sorunu değil. Hatta bu sözcükler arasında, handiyse hiçbir ayrım yok. En azından benim için yok. Her iki sözcük de dört harften oluşuyor. Her iki sözcükte de aynı harfler var. (k,r,t,ü) Hemen hemen her şeyimizin aynı olduğu bir coğrafyayı paylaşıyoruz. Nasıl ki, Türk ve Kürt burjuvaları rahatça anlaşabiliyorlarsa, Kürt ve Türk emekçileri de anlaşabiliyorlar. Emperyalizmin dertlerinden biri de, Kürt ile Türk’ü sürekli olarak birbirine kırdırmak. Yineliyorum; benim için Kürt / Türk karşıtlığı önemli değil. Benim için, emekçi / burjuva karşıtlığı önemli…
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Okuyucularınıza doğru bilgi veriniz.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Okuyucularıma doğru bilgi veriyorum. Siz, bırakın doğru bilgi vermeyi; hiç bilgi vermiyorsunuz!...
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Ve bu yazdığım iletimi de yayınlamanızı istiyorum.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Ben sansürcü değilim. Biz sansürcü değiliz. www.tiyatroyun.com sitesi sansürcü değil. Yanıt hakkını; tüm kutsal metinlerden daha önemli buluyorum. Yanıt hakkını; Kürt / Türk sözcüklerinin içerdiği anlamdan daha önemli buluyorum. Hatta sana garip gelecek ama; yanıt hakkını, sosyalist olmama karşın, sosyalizmden bile daha önemli buluyorum!...
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Siz Kürt Tiyatrosu'ndan haberdar olmazken ben bu tiyatronun gelişimi için elimden gelen her şeyi yaptım!
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
1972 yılından bu yana tiyatroyla ilgilenen biriyim. 1975 yılından bu yana sosyalistim ve o tarihten beri Kürt tiyatrosunu da biliyorum. Ama siz Kürt tiyatrosundan haberdar olmadığımı söylüyorsunuz; paşa gönlünüz kırılmasın diye size katılabilirim!... Yeter ki siz, iftiracı durumuna düşmeyin!... Ancak, ben ne Kürt tiyatrosunun, ne de Türk tiyatrosunun gelişimi için hiçbir şey yapmıyorum!... Milliyetçilik benim umurumda değil. Hindistan tiyatrosunu ne denli seviyorsam, Türkiye tiyatrosunu da o denli seviyorum. Ne bir gram fazla, ne bir santim kısa. Ancak, Hindistan tiyatrosunda, iftirası CD’yle saptanmış bir profesör olmadığı için, Hintlilere öykündüğüm oluyor!...
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Ayrıca Aydın Orak'ın metnine Tiyatronline ve Yaşam KAYA olarak imza attım.
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Geldik zurnanın “zırt” dediği yere… Okuyucularım bağışlasınlar… Yukarıdaki yazının ikinci paragrafını yinelemek zorundayım:
“Peki şimdi?!... Aydın Orak'ın İzmir'de engellendiği günümüzde (Bakınız: Oyunu durdurmak suçtur!...), Yaşam Kaya ve Can Törtop, bu engellemeyi haber yapabiliyorlar mı?... Yapamıyorlar!...”
“'Orak'ın metnine Tiyatronline ve Yaşam KAYA olarak imza at’madın”, demedim. Senin imzan yayınlanmadan, imza attığını biliyordum. Aydın Orak’la görüşmüştük. Dilersen Aydın Orak’a sorabilirsin. Ben, haber yapamadığını söyledim. İmzalaman ayrı bir eylem, sitende yayınlaman ayrı bir eylem. İmza atacak denli yüreklisin, sitende yayınlayacak denli yürekli değilsin!...
Yaşam Kaya diyor ki:
..........Bana attığınız bu iftirayı bir an önce düzeltiniz!
Yaşam Kaya’yı değerlendirelim:
Esas iftira atan sensin. Söylemediğim sözleri söylediğimi iddia ediyorsun. Söylediklerimi de söylememiş kabul ediyorsun. Vallahi, düpedüz iftira atıyorsun!... Pes doğrusu!... Yuh doğrusu!...
***
Ayrıca bakınız:
Aydın Orak'la, tehlikesizken ilgileniyorlar!...
bianet, sansür konusunda net!...
İnsan kılığındaki kurt, Kırmızı Şapkalı Kız'ı...
Oyun durdurmaya karşı çıkanlar da var!...
Tiyatro Avesta'nın tarihinden bir yaprak!...
Polis, tiyatroya karşı "çevik" davranıyor!...
Oyunu durdurmak suçtur!...
Araf'ın yasaklanması protesto edildi