18 Nisan 2007 Çarşamba

YENİ YAZARIMIZ: MUSTAFA DEMİRKANLI

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Bir


Çağdaş, ilerici, toplumcu, devrimci... değerlerin tarumar olması için özel güvenlik görevlisi gibi çalışan Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı, sosyalist ve gerçek OYUN dergisine iltica etti(!)

Emek değerlerinin finans kapitalin kasalarına tutsak olması için özel çaba harcayan Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı, kalbinin sesini dinledi ve yazarımız olmaya karar verdi(!)

İnsanlığın oluşturduğu tüm değerlerin, genelde emperyalizme, özelde kapitalizme teslim olması için savaşım veren güçlerin safında yer alan Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı, suçunu itiraf edip, tövbe edip, geçici de olsa dergimizin sayfalarında yer almak için büyük bir savaşım verdi(!)

"Emeğin İktidarı"nı savunan değerler için savaşım veren H. Hilmi Bulunmaz'ın karşısında, "Sermayenin İktidarı"nı savunup AKBANK ÇANAĞI yalayan Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı, şimdilik iki yazısıyla dergimizde(!)

Önce iftira atan ve hemen ardından havlu atan Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı'nın ilk yazısını okurlarımızın dikkatine sunuyoruz. (HB)

***

Mustafa Demirkanlı
18 Nisan 2007


H. Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel (1)

Mehmet Akan yoğun bakıma alınmış...

…Halkın ruhunu yok eden televizyon canavarına ruhunu teslim eden Mehmet Akan, yıllar önce ölmüştü. 67 yaşında bir ceset olan Akan’ın fiziksel ölümü pek bir anlam taşımıyor… (7.7.2006)

Bir ölüm haberi daha gelecek

“Kralın soytarısı, padişahın dalkavuğu, burjuvazinin tiyatrocusu” olan insanlardan bir Lale Oraloğlu yoğun bakımda. Seksen iki yaşında olan Oraloğlu, doğal bir sürecin sonuna geldi. Ölecek…

Beyin kanaması geçiren Oraloğlu, kendine gelir gibi olduğu anlarda neler düşünüyor?.. Çok merak ediyorum doğrusu…

"Politik ve ekonomik sosyeteye hizmet edeceğime, işçi sınıfına hizmet etmiş olsaydım daha doğru bir iş yapmış olur muydum?..” Bu ve buna benzer sorular soracak düşünce kırıntılarına sahip bir insan olabilir mi Oraloğlu?.. (Salı, 28 Kasım 2006)

Devamı için başlığa tıklayınız.

Not: Bugün, telefonla ile arayan veya mail ile tepkisini belirten okurlardan özür dilerim. Evet, üslup ve düzey çok aşağıda, ancak Mehmet Akan'a ve Lale Oraloğlu'na ölüm döşeğindeyken insanlık dışı hakaretler savuranlara ve ona sessiz kalıp, üstelik "tek namuslu yayıncı" diye lanse edenlere karşı başka bir üslup kullanamazdım, kullanamam da.

Coşkun Büktel, Hilmi Bulunmaz ikilisi sitelerinde önüne gelene küfredip, hakaretler yağdırırken, uzun süre ses çıkartmamış, bulaşmaya değmez demiştim. Sonunda sabrım taştı. Şunların sitelerini bir tarayayım dediğimde yukarıdaki iki habere de rastladım Hilmi Bulunmaz’ın sitesinde, ilk tepkim ana avrat sövmek oldu, insanlıktan nasibini alamamış, kendini sosyalist ilan eden bu meczup daha da ilgimi çekti, google’da taradığımda ise şu taziye mesajı ile karşılaştım, tek sosyalist Bulunmaz efendinin:

“Gazetenizin imtiyaz sahibi Nezih Demirkent'in ölümü nedeni ile çok üzgün olduğumuzu belirtir, gazetenizin başarıyla devamını dileriz.

Kuyumcu Dünyası, Uluslararası Gazete İmtiyat Sahibi / Hüseyin Hilmi Bulunmaz Genel Yayın Yönetmeni / Mehmet Cemalettin Bulunmaz”

Mehmet (Akan) Abi’ye, tanıdığım en dürüst, en cefakar, mümtaz insan Mehmet Abi’ye ölümle didiştiği, acılar içinde kıvrandığı yatağındayken, ölümü beklerken bu satırları yazabilen birinin insanlığından şüphe etmedim, şüphe edilecek bir yanı olamaz da, olsa olsa şerefsiz bir insan müsveddesi olur. İyi ki o tarihte karşılaşmamışım bu satırlarla, tepkim çok daha büyük olurdu.

Yukarıdaki alıntının tümü şöyle: “12 Eylül Faşizmi ülkemizin “miladı” sayılır. Cuntanın tüm ülkenin özgürlüklerini askıya aldığı gün, birçok kişi ve kuruluş “nasıl teslim oluruz?” sorusuna yanıt arıyordu. Dostlar Tiyatrosu ve “emekçileri” de bu soruyu nesnel olarak soranlardan…

Cunta iktidara el koyduğunda, Mehmet Akan Dostlar Tiyatrosu’ndaydı ve “sanırım” yine nesnel anlamda bu sorunun yanıtını arayan “emekçiler”dendi. Gel zaman git zaman zaten ödünç alınmış sosyalizm lafı rafa kaldırıldı ve televizyon gülü olmaya karar verildi. Şişede durduğu gibi durmayan faşizm, birçok kişi ve kuruluşla birlikte Mehmet Akan’ı da teslim almıştı. O dizi senin, bu dizi benim koşturan Mehmet Akan, Bizimkiler dizisinin apartman yöneticisi Sabri Bey olduğunda, kendi yazgısını da belirlemişti. Halkın ruhunu yok eden televizyon canavarına ruhunu teslim eden Mehmet Akan, yıllar önce ölmüştü. 67 yaşında bir ceset olan Akan’ın fiziksel ölümü pek bir anlam taşımıyor…”

Bürütüs öldü!..

Türkiye tiyatrosunu hançerleyen insanlardan biri olan Zeki Göker öldü. Sol adına tiyatro yaptığını iddia eden ve ne denli solculuğa aykırılık varsa, hiçbirini aksatmadan yerine getiren Göker’den kurtulduğumuza sevindiğimi dile getirmek durumundayım… (Perşembe, 21 Aralık 2006) (Zeki Göker’in ardından da bu girişli yazıyı yazmıştı, neden sağlığında yazmayıp da öldükten sonra yazdığının gerekçesini ise aşağıdaki yazıda açıklıyordu.

Bürütüs'ün ölümüne neden sevindim?
http://bulunmaztiyatro.com/index.php?option=com_content&task=view&id=248&Itemid=39

Uzun uzun kazık yediğini anlattığı bir yazı, merak edenler ilgili linkten okuyabilir.

Gerekçesi ise şuymuş:

“Not: Şimdiye dek sitemizde bu konuya pek değinmememizin asal nedeni, Zeki Göker’in zehrini kimseye akıtma olasılığının kalmamasıydı…”

Ama, gerçekten Zeki Göker zehir akıtıyorsa, öldükten sonra hiç şansı kalmamıştı, ama bu ahlaksız, ölümü bekleyip ardından konuşacak, küfürler yağdıracak kadar insanlıktan nasibini almamış biri. Nasıl olsa, artık kendini savunamaz…diye düşünmüş olmalı… terbiyesiz.

Sosyalistmiş… hadi be sende. Bir sosyalist önce insanı sever, sonra namusludur, kimsenin arkasından konuşmaz, hele hele öldükten sonra bir insanın arkasından hiç konuşmaz, çünkü artık kendini savunacak durumu kalmamıştır. Ama bu pespaye adam, korkaktır, yalancıdır ve insanların ölümünden sonra konuşacak, küfredecek kadar da alçaktır. Bu adamdır Coşkun Büktel’in en yakın dostu, yayıncı kankasıdır, sitelerinde birbirlerini pohpohlayıp dururlar.

Neymiş Mehmet Abi’nin suçu? Dizilerde oynamış.

Ama, bukalemun Bulunmaz’lar, tiyatro yayıncısı kimlikleriyle, ölüm döşeğindeki tiyatro insanlarına küfürler ettikten sonra, Nezih Demirkent’in ardından biatlerini sunmaktan erinmiyorlar, ama bu kez Kuyumcu Dünyası, Uluslararası Gazete kimlikleriyle.

Bu girişten sonra, Coşkun Büktel-Hilmi Bulunmaz ilişkilerinin boyutunu, hacker’lık serüvenlerini, yalanlarını ve hepsinden öte Bulanmaz’ların, Sosyalist (!) Bulunmaz’ların kimliklerini, gerçek işlerini irdeleyerek tanıyalım.

***

Mehmet Abi’nin Suçu Neymiş?

“… Halkın ruhunu yok eden televizyon canavarına ruhunu teslim…” etmiş.

Lale oraloğlu’nun suçu neymiş?

“Politik ve ekonomik sosyeteye hizmet edeceğime, işçi sınıfına hizmet etmiş olsaydım daha doğru bir iş yapmış olur muydum?..” Bu ve buna benzer sorular soracak düşünce kırıntılarına sahip bir insan olabilir mi Oraloğlu?..

Peki, Hüseyin Hilmi Bulunmaz’ın gerçek işi ne?

“Sahaf” olduğunu sanıyorsanız, ciddi biçimde yanılıyorsunuz. “Sarraf” bile değil, “Kuyumcu”, yani altın ticaretiyle uğraşan, ayrıca Zümrüt işleme kalemleri ticaretini uluslar arası boyutta yürüten, yani aslında “halkın ruhu”na hitap eden, sosyeteye hizmet etmeyen, onurlu bir işin sahibidir kendileri.

Hüseyin Hilmi Bulunmaz, utanmadan, sıkılmadan sitesinde kendi ile ilgili şunları da yazabilen biridir:

“'Oha filan oldum yani'

Bugün akşam yemeğinde; havuç ve patates destekli enginar, salçalı makarna, kıvırcık salata, uskumru çirozu, antep fıstıklı tahin helva, pudra şekerli çilek yedim...”

Hakikaten, O’ha ya da çüş derler insana. Arkadaşları ev kirasını ödemek için didinirken (Kendi sitesinde utanmadan bunu da lanse etmişti), insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede, nasıl da insanlarla alay edercesine aktarıyor yediklerini, anlamak mümkün değil bu sosyalist (!) kuyumcunun?

Sıcak evinde oturup, yediği zengin akşam menüsünü ballandıra ballandıra aktaran, sonrasında da: “…hem bu taşıma şirketinin güven veren duruşu ve hem de kuyumculuğun ‘yasal olmayan ticari yanı bulunması’ nedeniyle, zaman zaman küçük paraları yollayabiliyorduk. Hatta, işin açıkçası altın bile yolladığımız oluyordu.” demekte bile sakınca görmeyen bu tüccar, yok canım tüccar olur mu, tüccarlara haksızlık etmeyeyim, düzenin uyanık ferdi, köşe dönücüsü… düzen adamı… Özalizmin temsilcisi... emeği ile yaşam mücadelesi veren Mehmet Akan’a, Lale Oraloğlu’na dil uzatabiliyor… terbiyesiz.

Bu kişinin, bu terbiyesizin, Coşkun Büktel’le ilişkisine de geleceğim tabii ki… Ama bu meczup’u biraz daha tanıyalım. Öncesinde, Coşkun Büktel’e bakarak.

Sansürcüler

Kim? Biz: Tiyatro… Tiyatro… Dergisi, http://www.tiyatrodergisi.com.tr/, http://www.tiyatrom.com/, http://www.tiyatronline.com/, http://www.tiyatroevi.com/ ve diğer siteler ve de dergiler. Niye sansürcüyüz? Skandallar var ve biz bunları okura duyurmuyoruz. Okurun bilgilenme hakkına saygısızlık yapıyoruz. Neymiş bu? “OYÇED Skandalı”, “Çığ Skandalı”, “Özdemir Nutku Skandalı”, bunları okurdan gizliyormuşuz. Kimsenin, hiçbir şeyi kimseden gizlediği yok. Merak edenler gidip baksın http://www.coskunbuktel.com/ a ve okusunlar skandalları. Skandal filan değil, bir meczubun haykırışları, hepsinin ortak paydası Theope, birileri Theophe’yi engelliyor. Özdemir Nutku engelledi, Tuncer Cücenoğlu D.T. Edebi Kurul üyesi olduğu için engelledi, Özdemir Nutku ise OYÇED’in Onur Kurulu’na seçildiği için “OYÇED Skandalı” oluştu. Ama, Tiyatro Oyun Yazarları Derneği’nin adına bile rastlamazsınız yazılarında Büktel’in, çünkü o mesele ile ilgili değildir, kişilerle ilgilidir. Geçen gün Ertuğrul Timur’un kullandığı bir alıntıyı aktarayım yeri gelmişken: "Aptallar kişilerle, orta zekalılar olaylarla, zeki insanlar ise kavramlarla ilgilidir." Coşkun Büktel, Theope ile kafayı yemiş, burnunun ucunu dahi görememektedir. Tehope için, Türkçe’de yazılmış en iyi oyundur der, sonrasında da ekler, aksini iddia eden ispatlasın.

Özdemir Nutku ve Tuncer Cücenoğlu diyelim ki Theope’yi engelledi, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Ali Taygun rejisiyle ortaya çıktı Theope, ama orada da ortalığı karıştırıp oyunu kaldırtan, kaldırılmasına neden olan Büktel’in kendisi idi. Herkes salak, herkes cahil, zaten bu oyunu yapabilecek biri de yok, O halde… peki, dön be kardeşim, sosyalist kuyumcuna dön, onun tiyatrosunda (Sahnesinde değil) sahnele, sen yönet, Bulunmaz Tiyatro prodüksiyonu olarak izleyelim. Ne bağırıp duruyorsunuz, elinizi tutan mı var? Kişilerle uğraşmaktan vazgeçin? Beni de kişilerle uğraşır konumuna getirmekten vazgeçin?

Coşkun Büktel için Hilmi Bulunmaz’ın önemi Ne?

Bakalım, http://www.coskunbuktel.com/ un sağ sütununda Büktel’in Gör Dediği Linkler’e: Bu linklerden yaklaşık % 80’i Hilmi Bulunmaz’ın yazılarına verilmiş linklerdir. Kısa alıntılarla içerikleri hakkında bilgi veriyorum. Merak edenler ilgili siteye gidip bakabilir.

"’Oyun’ dergisi çıkıyor!

Hilmi Bulunmaz'dan öğrendiğime göre, "Oyun" dergisi 32 sayfa ve kuşe olarak ve 1 Lira fiyatla çıkacak. Bulunmaz, "Oyun" dergisinin nasıl bir dergi olacağı hakkında ayrıntılı ve iddialı bir yazı yazmış:

Yazısında, "reklam pastasına göz dikmeyip, 'bir hırka bir çorba' anlayışıyla hareket edeceğinden, kimsenin çanağını yalayan köpek durumuna düşmeyecek" diyerek, dergisi hakkında büyük konuşup kendini bağlamaktan çekinmeyen Bulunmaz'a başarılar diliyor; "hakikati" görmezden gelmediği, okurların bilme hakkına saygılı olduğu ve teknik mükemmellik için gerekli emeği esirgemediği sürece, kendisine her türlü desteği vereceğimizi kamuoyu önünde taahhüt ediyoruz.” (M.D.’nin notu: “Kuyumcu Dünyası Dergisi’nde hırka ve çorba yok, enginar ve diğerleri vardı, unutmayalım. Coşkun Büktel’in ilgisini çekmese bile.)

“Devlet Tiyatroları İntihar Ediyor

Aynı haber üzerine, Hilmi Bulunmaz'ın enteresan yorumu için, aşağıdaki başlığa tıklayınız:

Çürümüş, küflenmiş, intihar etmiş bir ceset: Devlet Tiyatroları”

“Okurların bilme hakkına dair

Hilmi Bulunmaz, (beceri ve titizlik konusundaki tüm handikaplarına rağmen) hakikati görebilme cesaretine sahip, adanmış (idealist) yayıncı kimliğiyle, Türk tiyatrosundaki biricik örnek olmayı sürdürüyor.” (M.D.’nin notu: İdealist sözcüğünü unutmadan okunmanızı salık veririm. Altın, zümrüt ve idealizim.)

“Hilmi Bulunmaz, çıkardığı "Oyun" dergisiyle ilgili olarak yaptığımız eleştirileri, bu ülkede bir örneği daha bulunmayan bir tavırla karşıladı.” (M.D.’nin notu: Okur, Coşkun Büktel’in “Ben Bu ‘Oyun’da Yokum” yazısını tam bu sırada okumalı. Okumalı ki, itirazının gerçek nedenini anlasın: Özensizlik mi yoksa kendi yazısındaki hatalar mı? Büktel’in derdi kendi mi yoksa Oyun Dergisi mi?)

“Tiyatro Kursları Piyasası

Hilmi Bulunmaz, yeni açtığı Oyun başlıklı sitede (http://www.tiyatroyun.com/) tiyatro kursları piyasası hakkında, piyasanın taraflarından biri olarak görüş belirtiyor.”

“‘AKM yıkılıyor’ haberi yapan tiyatro sitelerine, Hilmi Bulunmaz'dan mesaj:

‘Günaydın!’”

Hilmi Bulunmaz'a gönderilen bir e-mail mesajına göre:”

“Yukarıda linkini verdiğimiz yazı hakkında Hilmi Bulunmaz'ın görüşünü okumak için lütfen tıklayınız:”

“Adam gibi bir tiyatro dergisi nasıl olmalı? Hilmi Bulunmaz, gerekli kriterleri açıklıyor:”

Hilmi Bulunmaz, Özdemir Nutku'yu neden okumuyor?”

Hilmi Bulunmaz, Özdemir Nutku'nun 60. sanat yılı "onuruna" gösteri sunan Zafer Diper'i ağır ‘yargı’lıyor:”

Biri ölüm döşeğindeki insanlara küfrederken, diğeri onu namuslu kalem olarak lanse ediyor. Zaten Coşkun Büktel’in genel karakteridir. Yanına birini alır, iliğini sömürene kadar kullanır ve atar. “Ben Bu ‘Oyun’da Yokum” yazısını okuduğunuzda da göreceğiniz gibi, ilerisi için kendine zemin hazırladığını fark edeceksiniz. “Ben onu da eleştirmiştim” diyebilmek, kendini korumaya almak için yaptığını anlamanız için, Büktel'in önceki ilişkilerine bakmak yeterli olur. Bir ara Feridun Çetinkaya isimli biri vardı, ona site açtırmıştı. Sitede yayıncının kimliğine ilişkin hiçbir açıklama yoktu, Büktel ise bu durumu; yayıncının, yani Feridun Çetinkaya'nın mahçup biri olması olarak açıklayabiliyordu.

Büktel, sürekli bir tetikçi kullanır, gözlerini boyar, kendine mürit kılar ve etrafa saldırtır. Coşkun Büktel’i tanımayanlar için: Yaklaşık 15 yıl önce Theope isimli bir oyun yazmıştır, bu oyunun Türkçede yazılmış en iyi olduğunu iddia eder. Theope’yi sahneleyebilecek kimsenin olmadığını iddia eder ama sahnelenmesini engellediğini sandıkları insanlara da sürekli küfreder. Yukarıda sıraladığımız gibi “Skandallar” vardır ve bu skandalların dışında hiçbir şey yoktur Türk tiyatrosunda. Zaten Türk tiyatrosunda bir tek Coşkun Büktel vardır ve Coşkun Büktel bu güne kadar bir tek oyun yazmıştır. (Shakespeare'siz Herifler’i saymıyoruz, çünkü Theope’nin hıncıyla yazılmış bir oyuncuktur.) İkinci oyununu 15 yıldır gören, yazdığına ilişkin bilgisi olan yoktur, tesadüfi bir başarıdır Büktel’in ki. Ve onunla yatıp, onunla kalkar ve önüne gelene küfreder.

Coşkun Büktel, oyununu yazdıktan sonra çalmadık kapı bırakmamış, her tarafa ve çok sayıda tiyatro insanına gitmiş, danışmıştır. Yapılan eleştirilere kızmış, mükemmel diyenleri alkışlamıştır. Ancak, sonrasında sahnelenmesi için destek vermediklerini düşündüğü için, alkışladığı herkese aklına gelen her çamuru atmıştır.

Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının Hacker’lık yapmasında hiç bir ahlaki sorun yoktur. Bu skandal değildir.

Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının okuru kandırmak için sitesindeki sayacı manüel olarak ayarlamasının da bir sakıncası yoktur. Bu skandal değildir.

Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının ölüm döşeğindeki insanlara küfretmesinin de bir önemi yoktur. Bu skandal değildir.

Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının yalan söylemesinin hiç önemi yoktur, yalanları Büktel için skandal değildir.

Sonraki yazımda tüm bunları ele alacağım, belgeleriyle.

Mustafa Demirkanlı 17.04.2007

Yukarıdaki alıntılar:
tiyatroyun
bulunmaztiyatro

hilmibulunmaz
coskunbuktel
sitelerinden alınmıştır.

Kaynak: www.tiyatrodergisi.com.tr/Public/?nid=3269


Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Bir
YENİ YAZARIMIZ: MUSTAFA DEMİRKANLI

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: İki
DEMİRKANLI İKİNCİ YAZISIYLA DERGİMİZDE

Demirkanlı'nın Birli Çamaşırları Serisi: Üç
DEMİRKANLI ÖLÜNÜN ARKASINDAN YAZIYOR

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Dört
DEMİRKANLI İŞBAŞINDA

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Beş
DEMİRKANLI TEMİZ OLMAYA ÇAĞIRIYOR

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Altı
DEMİRKANLI KİŞİLERLE UĞRAŞIYOR

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Yedi
DEMİRKANLI KİŞİLERLE UĞRAŞIYOR

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Sekiz
DEMİRKANLI TİYATROYU ZEHİRLİYOR

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Dokuz
DEMİRKANLI PANELİZME BEL BAĞLAMIŞ

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: On
DEMİRKANLI YALANLARINI SÜRDÜRÜYOR

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: On Bir
YALANI YALANLA ÖRTMEK

Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: On İki
COŞKUN BÜKTEL BULAŞMA, İŞİNE BAK!