19 Nisan 2007 Perşembe

MUHBİR yayıncı Mustafa Şükrü Demirkanlı ANA AVRAT KÜFREDİYOR!




Demirkanlı'nın Kirli Çamaşırları Serisi: Altı

Mustafa Demirkanlı - "Coşkun Büktel, Hilmi Bulunmaz ikilisi sitelerinde önüne gelene küfredip, hakaretler yağdırırken, uzun süre ses çıkartmamış, bulaşmaya değmez demiştim.


Sonunda sabrım taştı. Şunların sitelerini bir tarayayım dediğimde yukarıdaki iki habere de rastladım Hilmi Bulunmaz’ın sitesinde, ilk tepkim ANA AVRAT SÖVMEK oldu, insanlıktan nasibini alamamış, kendini sosyalist ilan eden bu meczup daha da ilgimi çekti"

Yukarıdaki alıntı; şantajcı, iftiracı, yalancı, göz korkutucu, tehdit edici, çamur atıcı, çarpıtmacı... Mustafa Demirkanlı'ya ait.


Oynak zeminde dans etmeyi seven Sayın Demirkanlı; yalan söylemeden, olayları saptırmadan duramıyor.


Şantaj, tehdit, yalan... gibi kavramlarla bir arada yaşamaktan hoşnut olan Demirkanlı; Türkiye tiyatrosunun yüz akı olan insanlara karşı, cılız sesi ve dumura uğramış beyniyle saldırı düzenlemek istiyor.


Tabii, her zaman olduğu gibi, kendine zarar veriyor.


Sayın Demirkanlı'ya acıyorum. Zavallı Mustafa!


Bakınız Mustafa Demirkanlı, ne tür hokkabazlıklara başvuruyor:


Demirkanlı - "H. Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel (1)"


Demirkanlı, daha başlığı atarken, niyetini iyice belli edip, yanılsama oluşturmak istiyor:


"H. Hilmi Bulunmaz ile Coşkun Büktel, aynı kişi yada aynı kişilikte insanlar..."


Sayın Demirkanlı; kendi arkadaşlarıyla, bizi (Büktel ile Bulunmaz'ı) aynı kişiliksizlikte sandığından, karıştırmak ve okurda yanlış izlenim oluşturmak istiyor.


Nasıl ki, akıllı ve zeki okurlar; Mustafa Demirkanlı ve Tiyatro... Tiyatro... dergisinin yayın kurulunun, aynı tornadan çıkma insanlar olduğunu biliyorlarsa, bizim (Büktel ile Bulunmaz'ın) ayrı insanlar olduğumuzu da biliyorlar.


Sayın Demirkanlı, her zaman olduğu gibi yanılıyor.


Bizi tanıyanlar; şantajcı, tehdit savuran ve yalan söyleyen insanlar olmadığımızı bilir.


***


Gelelim Sayın Demirkanlı'nın yalanlarına:


"H. Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel (1)"


Sayın Demirkanlı, Bulunmaz'dan alıntı yapıyor:


"Mehmet Akan yoğun bakıma alınmış...


...Halkın ruhunu yok eden televizyon canavarına ruhunu teslim eden Mehmet Akan, yıllar önce ölmüştü. 67 yaşında bir ceset olan Akan'ın fiziksel ölümü pek bir anlam taşımıyor... (7.7.2006)"


Cımbızla alıntıladığı yazıyı kim yazmış?


Hilmi Bulunmaz.


Sayın Demirkanlı, Bulunmaz'dan alıntı yapıyor:


"Bir ölüm haberi daha gelecek


Kralın soytarısı, padişahın dalkavuğu, burjuvazinin tiyatrocusu' olan insanlardan biri Lale Oraloğlu yoğun bakımda. Seksen iki yaşında olan Oraloğlu, doğal bir sürecin sonuna geldi. Ölecek...


Beyin kanaması geçiren Oraloğlu, kendine gelir gibi olduğu anlarda neler düşünüyor?.. Çok merak ediyorum doğrusu...


'Politik ve ekonomik sosyeteye hizmet edeceğime, işçi sınıfına hizem etmiş olsaydım daha doğru bir iş yapmış olur muydum?..' Bu ve buna benzer sorular soracak düşünce kırıntılarına sahip bir insan olabilir mi Oraloğlu?.. (Salı, 28 Kasım 2006)


Alıntıladığı yazıyı kim yazmış?


Hilmi Bulunmaz.


Dikkaaat, hazıroool, ileri marş! Şimdi Sayın Demirkanlı küfre başlıyor:


"Coşkun Büktel, Hilmi Bulunmaz ikilisi sitelerinde önüne gelene küfredip, hakaretler yağdırırken, uzun süre ses çıkartmamış, bulaşmaya değmez demiştim.


Sonunda sabrım taştı. Şunların sitelerini bir tarayayım dediğimde yukarıdaki iki habere de rastladım Hilmi Bulunmaz'ın sitesinde, ilk tepkim ANA AVRAT SÖVMEK oldu, insanlıktan nasibini alamamış, kendini sosyalist ilan eden meczup daha da ilgimi çekti, google'da taradığımda ise şu taziye mesajı ile karşılaştım, tek sosyalist Bulunmaz efendinin:


'Gazetenizin imtiyaz sahibi Nezih Demirkent'in ölümü nedeni ile çok üzgün olduğumuzu belirtir, gazetenizin başarıyla devamını dileriz.


Kuyumcu Dünyası, Uluslararası Gazete İmtiyat Sahibi / Hüseyin Hilmi Bulunmaz Genel Yayın Yönetmeni / Mehmet Cemalettin Bulunmaz'


Mehmet (Akan) Abi'ye, tanıdığım en dürüst, en cefakar, mümtaz insan Mehmet Abi'ye ölümle didiştiği, acılar içinde kıvrandığı yatağındayken, ölümü beklerken bu satırları yazabilen birinin insanlığından şüphe etmedim, şüphe edilecek bir yanı olamaz da, olsa olsa ŞEREFSİZ bir insan müsveddesi olur. İyi ki o tarihte karşılaşmamışım bu satırlarla, TEPKİM ÇOK DAHA BÜYÜK OLURDU.


Yukarıdaki bahse konu olan yazının tümü şöyle:


'12 Eylül Faşizmi ülkemizin 'miladı' sayılır. Cuntanın tüm ülkenin özgürlüklerini askıya aldığı gün, birçok kişi ve kuruluş 'nasıl teslim oluruz?' sorusuna yanıt arıyordu. Dostlar Tiyatrosu ve 'emekçileri' de bu soruyu nesnel olarak soranlardan.


Cunta iktidara el koyduğunda, Mehmet Akan Dostlar Tiyatrosu'ndaydı ve 'sanırım' yine nesnel anlamda bu sorunun yanıtını arayan 'emekçiler'dendi. Gel zaman git zaman zaten ödünç alınmış sosyalizm lafı rafa kaldırıldı ve televizyon gülü olmaya karar verildi. Şişede durduğu gibi durmayan faşizm, birçok kişi ve kuruluşla birlikte Mehmet Akan'ı da teslim almıştı. O dizi senin, bu dizi benim koşturan Mehmet Akan, Bizimkiler dizisinin apatman yöneticisi Sabri Bey olduğunda, kendi yazgısını da belirlemişti. Halkın ruhunu yok eden televizyon canavarına ruhunu teslim eden Mehmet Akan, yıllar önce ölmüştü. 67 yaşında bir ceset olan Akan'ın fiziksel ölümü pek bir anlam taşımıyor…"


Sayın Demirkanlı, sapla samanı birbirine karıştırıyor. Bunu bilerek yapıyor.


ANA AVRAT KÜFREDEN Sayın Demirkanlı, küfretmediğimiz halde, bizi de kendisine benzetmek istiyor. Bunu bilerek yapıyor.


Öncelikle şunu belirtelim; Nezih Demirkent, hiçbir zaman "sosyalistim" demedi... Hiçbir zaman "devrimciyim" demedi.


Mehmet Akan, Dostlar Tiyatrosu'ndayken, DİSK'in (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) pastasından beslendiği koşullarda, "sosyalizm, devrim, işçi sınıfı..." gibi, o zamanın moda sözcükleriyle karnını doyuruyordu.


Mehmet Akan, devrimciliği tepe tepe kullanan Dostlar Tiyatrosu'nun bir ortağı olarak, 12 Eylül Faşizmi'yle birlikte "sosyalizmden alkolizme dikey geçiş" yaptı.


Mustafa Demirkanlı gibi finans kapitalin tezgâhtarlarına anlatması zor olsa da, bir saptamada bulunalım:


Sosyalistler şöyle düşünür; her canlı doğar, büyür ve ölür.


Sosyalistler için ölümden ötesi yoktur.


Sosyalistler ölünün önünden de, arkasından da konuşurlar.


Bulunmaz, sosyalizme uygun düşünüp, sosyalizme uygun savaşım vermeye çaba harcayan biridir.


İkimizi (Büktel ve Bulunmaz'ı) aynı kişiymiş gibi gören, aynı kişi olarak gösteren Sayın Demirkanlı'nın şunu bilmesini isterim:


Coşkun Büktel'le "ölünün arkasından konuşulması" konusunda karşıt düşünceye sahibiz. Bu konuda, aylardır beni eleştiren Coşkun Büktel, şöyle bir söz etmişti; "Benim Aşil topuğum olabilirsin, dikkatli ol... Ölülerin arkasından yazma..." Bu konuda Büktel'i hiçbir zaman onaylamadım, karşı çıktım. Sayın Demirkanlı'nın bilmediği başka karşıt düşüncelerimiz de var. Ancak ben (yada biz) birbirimize benzemeyen ve karşıt yanlarımızın ayrılık oluşturmasından çok, benzeyen ve karşıtlık içermeyen yanlarımızın fazlalığından yararlanarak omuzdaşlık yapıyoruz.


AKBANK'ın çanağıyla beslenen Sayın Demirkanlı, siz, bizi yargılayamazsınız. Buna izin vermeyiz. Hele ki sosyalist olan bir kişiyi, hiçbir zaman için, bir çanak yalatıcıya yargılatmayız! Asla!!!


Sayın Demirkanlı, Bulunmaz'dan alıntı yapıyor:


"Bürütüs öldü!..


Türkiye tiyatrosunu hançerleyen insanlardan biri olan Zeki Göker öldü. Sol adına tiyatro yaptığını iddia eden ve ne denli solculuğa aykırılık varsa, hiçbirini aksatmadan yerine getiren Göker’den kurtulduğumuza sevindiğimi dile getirmek durumundayım… (Perşembe, 21 Aralık 2006)


(Zeki Göker’in ardından da bu girişli yazıyı yazmıştı, neden sağlığında yazmayıp da öldükten sonra yazdığının gerekçesini ise aşağıdaki yazıda açıklıyordu.


(Not: Demirkanlı, parantezi kapatmayı unutmuş; soru işareti koymamış ve italik yazıyla yazdığından, bize aitmiş izlenimi uyandırdığı bu tümce Sayın Demirkanlı'ya ait - Bulunmaz)


www.hilmibulunmaz.com, www.bulunmaztiyatro.com, www.bulunmaztiyatro.blogspot.com, www.tiyatroyun.com, www.tiyatroyun.blogspot.com adlı siteleri okuma gücünü bulursa ve yıllar önce yayımladığımız MuM dergisinin okunmasını engellemeye çalışmazsa, Sayın Demirkanlı, neredeyse on yıl önce yazdığımız Zeki Göker üçkağıtçılığını anla


(Bakınız: http://tiyatroyun.blogspot.com/2007/03/mumdan-bir-yaprak-ben-tiyatrocuyum.html)


Bürütüs'ün ölümüne neden sevindim

http://bulunmaztiyatro.com/index.php?option=com_content&task=view&id=248&Itemid=39

Uzun uzun kazık yediğini anlattığı bir yazı, merak edenler ilgili linkten okuyabilir.


Gerekçesi ise şuymuş:


“Not: Şimdiye dek sitemizde bu konuya pek değinmememizin asal nedeni, Zeki Göker’in zehrini kimseye akıtma olasılığının kalmamasıydı…”


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Ama, gerçekten Zeki Göker zehir akıtıyorsa, öldükten sonra hiç şansı kalmamıştı, ama bu ahlaksız, ölümü bekleyip ardından konuşacak, küfürler yağdıracak kadar insanlıktan nasibini almamış biri. Nasıl olsa, artık kendini savunamaz…diye düşünmüş olmalı… terbiyesiz."


Sayın Demirkanlı, neredeyse on yıl önce yazdığımız yazıyı okumak istemiyorsa, elimizden hiçbir şey gelmez.


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Sosyalistmiş… hadi be sende. Bir sosyalist önce insanı sever, sonra namusludur, kimsenin arkasından konuşmaz, hele hele öldükten sonra bir insanın arkasından hiç konuşmaz, çünkü artık kendini savunacak durumu kalmamıştır. Ama bu pespaye adam, korkaktır, yalancıdır ve insanların ölümünden sonra konuşacak, küfredecek kadar da alçaktır. Bu adamdır Coşkun Büktel’in en yakın dostu, yayıncı kankasıdır, sitelerinde birbirlerini pohpohlayıp dururlar."


Şantajcı, iftiracı, yalancı, göz korkutucu, tehdit edici, çamur atıcı, çarpıtmacı... Demirkanlı; Büktel ve Bulunmaz, gerçekleri savunan insanlar...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Neymiş Mehmet Abi'nin suçu? Dizilerde oynamış."


Halkın düşünsel olarak ırzına geçen dizilerde oynamak toplumsal suçtur... Bir kez daha yineliyorum: Hatta bu durumda televizyon izlemek bile suça teşviktir...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Ama, bukalemun Bulunmaz’lar, tiyatro yayıncısı kimlikleriyle, ölüm döşeğindeki tiyatro insanlarına küfürler ettikten sonra, Nezih Demirkent’in ardından biatlerini sunmaktan erinmiyorlar, ama bu kez Kuyumcu Dünyası, Uluslararası Gazete kimlikleriyle."


AKBANK yerine DÜNYA gazetesi önüne bir çanak koysa, onu da yalamaktan erinmeyecek olan Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Bu girişten sonra, Coşkun Büktel-Hilmi Bulunmaz ilişkilerinin boyutunu, hacker’lık serüvenlerini, yalanlarını ve hepsinden öte Bulanmaz’ların, Sosyalist (!) Bulunmaz’ların kimliklerini, gerçek işlerini irdeleyerek tanıyalım."


...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Mehmet Abi’nin Suçu Neymiş?


'… Halkın ruhunu yok eden televizyon canavarına ruhunu teslim…' etmiş."


Evet, doğru... Sosyalizmden alkolizme hicret eden tüm insanlar gibi, bizim değer yargılarımıza göre, Mehmet Akan da suçlu...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Lale oraloğlu’nun suçu neymiş?


'Politik ve ekonomik sosyeteye hizmet edeceğime, işçi sınıfına hizmet etmiş olsaydım daha doğru bir iş yapmış olur muydum?..' Bu ve buna benzer sorular soracak düşünce kırıntılarına sahip bir insan olabilir mi Oraloğlu?..' "


Evet, tüm kapitalist sanatçılar gibi Oraloğlu da, bizim değer yargılarımıza göre suçlu... İnkar etmiyoruz, lafı dolandırmıyoruz...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Peki, Hüseyin Hilmi Bulunmaz’ın gerçek işi ne?

" 'Sahaf' olduğunu sanıyorsanız, ciddi biçimde yanılıyorsunuz. 'Sarraf' bile değil, 'Kuyumcu', yani altın ticaretiyle uğraşan, ayrıca Zümrüt işleme kalemleri ticaretini uluslar arası boyutta yürüten, yani aslında 'halkın ruhu'na hitap eden, sosyeteye hizmet etmeyen, onurlu bir işin sahibidir kendileri.

Hüseyin Hilmi Bulunmaz, utanmadan, sıkılmadan sitesinde kendi ile ilgili şunları da yazabilen biridir:

'Oha filan oldum yani' "

"Kuyumcu" üreten/imalatçı demektir... "Sarraf" ticaretle uğraşan "altıncı" anlamına gelir...


Zümrüt işiyle değil, elmas işiyle uğraşıyorum... Kendi kurduğum şirkette çalışıyorum... AKBANK'ın çanağından beslenmiyorum...


Sayın Demirkanlı, Bulunmaz'dan alıntı yapıyor:


"Bugün akşam yemeğinde; havuç ve patates destekli enginar, salçalı makarna, kıvırcık salata, uskumru çirozu, antep fıstıklı tahin helva, pudra şekerli çilek yedim...”


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Hakikaten, O’ha ya da çüş derler insana. Arkadaşları ev kirasını ödemek için didinirken (Kendi sitesinde utanmadan bunu da lanse etmişti), insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede, nasıl da insanlarla alay edercesine aktarıyor yediklerini, anlamak mümkün değil bu sosyalist (!) kuyumcunun?"


Sana da çüş derler Sayın Demirkanlı… "…insanlar kuru soğan ekmekle karnını doyururken bu ülkede," AKBANK'ın çanağını yalamaya utanmıyor musun?


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Sıcak evinde oturup, yediği zengin akşam menüsünü ballandıra ballandıra aktaran, sonrasında da: '…hem bu taşıma şirketinin güven veren duruşu ve hem de kuyumculuğun ‘yasal olmayan ticari yanı bulunması’ nedeniyle, zaman zaman küçük paraları yollayabiliyorduk. Hatta, işin açıkçası altın bile yolladığımız oluyordu.' demekte bile sakınca görmeyen bu tüccar, yok canım tüccar olur mu, tüccarlara haksızlık etmeyeyim, düzenin uyanık ferdi, köşe dönücüsü… düzen adamı… Özalizmin temsilcisi... emeği ile yaşam mücadelesi veren Mehmet Akan’a, Lale Oraloğlu’na dil uzatabiliyor… terbiyesiz."


Sayın Demirkanlı, senin gibi yalancılara yada hiçbir zaman sosyalizme hizmet vermeyen kaçkınlara Özalist denir... Bulunmaz ısrarla sosyalist olduğunu vurguluyor...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Bu kişinin, bu terbiyesizin, Coşkun Büktel’le ilişkisine de geleceğim tabii ki… Ama bu meczup’u biraz daha tanıyalım. Öncesinde, Coşkun Büktel’e bakarak."


Sayın Demirkanlı ne diyeceğini bilemez duruma düşüyor... Coşkun Büktel'in deyimiyle, tam bir "Yalan Makinesi" olarak hareket etmeye başlıyor...


"Sansürcüler

Kim?

Biz: Tiyatro… Tiyatro… Dergisi, 

www.tiyatrodergisi.com.tr 
www.tiyatrom.com
www.tiyatronline.com
www.tiyatroevi.com ve diğer siteler ve de dergiler.

Niye sansürcüyüz?


Skandallar var ve biz bunları okura duyurmuyoruz. Okurun bilgilenme hakkına saygısızlık yapıyoruz.


Neymiş bu?


'OYÇED Skandalı', 'Çığ Skandalı', 'Özdemir Nutku Skandalı', bunları okurdan gizliyormuşuz.


Kimsenin, hiçbir şeyi kimseden gizlediği yok.


Merak edenler gidip baksın www.coskunbuktel.com'a ve okusunlar skandalları.


Skandal filan değil, bir meczubun haykırışları, hepsinin ortak paydası Theope, birileri Theophe'yi engelliyor.


Özdemir Nutku engelledi, Tuncer Cücenoğlu D.T. Edebi Kurul üyesi olduğu için engelledi, Özdemir Nutku ise OYÇED’in Onur Kurulu’na seçildiği için 'OYÇED Skandalı' oluştu.


Ama, Tiyatro Oyun Yazarları Derneği’nin adına bile rastlamazsınız yazılarında Büktel'in, çünkü o mesele ile ilgili değildir, kişilerle ilgilidir.


Geçen gün Ertuğrul Timur’un kullandığı bir alıntıyı aktarayım yeri gelmişken:


'Aptallar kişilerle, orta zekalılar olaylarla, zeki insanlar ise kavramlarla ilgilidir.'


Coşkun Büktel, Theope ile kafayı yemiş, burnunun ucunu dahi görememektedir. Tehope için, Türkçe’de yazılmış en iyi oyundur der, sonrasında da ekler, aksini iddia eden ispatlasın."


Sanırız, Sayın Demirkanlı'nın ağzının tadını iyi bilen Coşkun Büktel, gerekli yanıtı verir...


ANA AVRAT KÜFRETMEK'in dışında söz söyleme gücü olmayan Sayın Demirkanlı, kendi ağzıyla "Skandal" boyutunda olan durumların hiçbirini, çeşitli bahaneler uydurarak; görmüyor, duymuyor, konuşmuyor...


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Özdemir Nutku ve Tuncer Cücenoğlu diyelim ki Theope’yi engelledi, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Ali Taygun rejisiyle ortaya çıktı Theope, ama orada da ortalığı karıştırıp oyunu kaldırtan, kaldırılmasına neden olan Büktel’in kendisi idi. Herkes salak, herkes cahil, zaten bu oyunu yapabilecek biri de yok, O halde… peki, dön be kardeşim, sosyalist kuyumcuna dön, onun tiyatrosunda (Sahnesinde değil) sahnele, sen yönet, Bulunmaz Tiyatro prodüksiyonu olarak izleyelim.


Ne bağırıp duruyorsunuz, elinizi tutan mı var?


Kişilerle uğraşmaktan vazgeçin?


Beni de kişilerle uğraşır konumuna getirmekten vazgeçin?"


Sayın Demirkanlı, peygamber torunu musun?


Sayın Demirkanlı, sadrazamın sol tarafı mısın?


Sayın Demirkanlı, kim oluyorsun da bize akıl veriyorsun?


Mustafa Demirkanlı diyor ki;


"Coşkun Büktel için Hilmi Bulunmaz’ın önemi Ne?


Bakalım, www.coskunbuktel.com'un sağ sütununda Büktel’in Gör Dediği Linkler’e:


Bu linklerden yaklaşık % 80’i Hilmi Bulunmaz’ın yazılarına verilmiş linklerdir. Kısa alıntılarla içerikleri hakkında bilgi veriyorum. Merak edenler ilgili siteye gidip bakabilir."


Sanırız, bu durumu, en iyi Büktel açıklar...


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


"’Oyun’ dergisi çıkıyor!


Hilmi Bulunmaz'dan öğrendiğime göre, "Oyun" dergisi 32 sayfa ve kuşe olarak ve 1 Lira fiyatla çıkacak. Bulunmaz, "Oyun" dergisinin nasıl bir dergi olacağı hakkında ayrıntılı ve iddialı bir yazı yazmış:


Yazısında, "reklam pastasına göz dikmeyip, 'bir hırka bir çorba' anlayışıyla hareket edeceğinden, kimsenin çanağını yalayan köpek durumuna düşmeyecek" diyerek, dergisi hakkında büyük konuşup kendini bağlamaktan çekinmeyen Bulunmaz'a başarılar diliyor; "hakikati" görmezden gelmediği, okurların bilme hakkına saygılı olduğu ve teknik mükemmellik için gerekli emeği esirgemediği sürece, kendisine her türlü desteği vereceğimizi kamuoyu önünde taahhüt ediyoruz."


(Demirkanlı’nın notu: “Kuyumcu Dünyası Dergisi’nde hırka ve çorba yok, enginar ve diğerleri vardı, unutmayalım. Coşkun Büktel’in ilgisini çekmese bile.)


İnsanların arasına nifak sokmak için bayağı kafa yoruyor Sayın Demirkanlı...


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


"Devlet Tiyatroları İntihar Ediyor


Aynı haber üzerine, Hilmi Bulunmaz'ın enteresan yorumu için, aşağıdaki başlığa tıklayınız:


Çürümüş, küflenmiş, intihar etmiş bir ceset: Devlet Tiyatroları”


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


"Okurların bilme hakkına dair


Hilmi Bulunmaz, (beceri ve titizlik konusundaki tüm handikaplarına rağmen) hakikati görebilme cesaretine sahip, adanmış (idealist) yayıncı kimliğiyle, Türk tiyatrosundaki biricik örnek olmayı sürdürüyor.”


(Demirkanlı'nın notu: İdealist sözcüğünü unutmadan okunmanızı salık veririm. Altın, zümrüt ve idealizim.)


“Hilmi Bulunmaz, çıkardığı "Oyun" dergisiyle ilgili olarak yaptığımız eleştirileri, bu ülkede bir örneği daha bulunmayan bir tavırla karşıladı.”


(Demirkanlı'nın notu: Okur, Coşkun Büktel’in “Ben Bu ‘Oyun’da Yokum” yazısını tam bu sırada okumalı. Okumalı ki, itirazının gerçek nedenini anlasın: Özensizlik mi yoksa kendi yazısındaki hatalar mı? Büktel’in derdi kendi mi yoksa Oyun Dergisi mi?)


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


"Tiyatro Kursları Piyasası

Hilmi Bulunmaz, yeni açtığı Oyun başlıklı sitede (www.tiyatroyun.com) tiyatro kursları piyasası hakkında, piyasanın taraflarından biri olarak görüş belirtiyor."

Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


“‘AKM yıkılıyor’ haberi yapan tiyatro sitelerine, Hilmi Bulunmaz'dan mesaj:

‘Günaydın!’”

Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


“Hilmi Bulunmaz'a gönderilen bir e-mail mesajına göre:”


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


“Yukarıda linkini verdiğimiz yazı hakkında Hilmi Bulunmaz'ın görüşünü okumak için lütfen tıklayınız:”


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


“Adam gibi bir tiyatro dergisi nasıl olmalı? Hilmi Bulunmaz, gerekli kriterleri açıklıyor:”


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


“Hilmi Bulunmaz, Özdemir Nutku'yu neden okumuyor?”


Sayın Demirkanlı, Büktel'den alıntı yapıyor:


"Hilmi Bulunmaz, Özdemir Nutku'nun 60. sanat yılı "onuruna" gösteri sunan Zafer Diper'i ağır ‘yargı’lıyor:”


Biri ölüm döşeğindeki insanlara küfrederken, diğeri onu namuslu kalem olarak lanse ediyor. Zaten Coşkun Büktel’in genel karakteridir. Yanına birini alır, iliğini sömürene kadar kullanır ve atar. "Ben Bu ‘Oyun'da Yokum" yazısını okuduğunuzda da göreceğiniz gibi, ilerisi için kendine zemin hazırladığını fark edeceksiniz. “Ben onu da eleştirmiştim” diyebilmek, kendini korumaya almak için yaptığını anlamanız için, Büktel'in önceki ilişkilerine bakmak yeterli olur. Bir ara Feridun Çetinkaya isimli biri vardı, ona site açtırmıştı. Sitede yayıncının kimliğine ilişkin hiçbir açıklama yoktu, Büktel ise bu durumu; yayıncının, yani Feridun Çetinkaya'nın mahçup biri olması olarak açıklayabiliyordu.


Büktel, sürekli bir tetikçi kullanır, gözlerini boyar, kendine mürit kılar ve etrafa saldırtır. Coşkun Büktel’i tanımayanlar için:


Yaklaşık 15 yıl önce Theope isimli bir oyun yazmıştır, bu oyunun Türkçede yazılmış en iyi olduğunu iddia eder. Theope’yi sahneleyebilecek kimsenin olmadığını iddia eder ama sahnelenmesini engellediğini sandıkları insanlara da sürekli küfreder. Yukarıda sıraladığımız gibi “Skandallar” vardır ve bu skandalların dışında hiçbir şey yoktur Türk tiyatrosunda. Zaten Türk tiyatrosunda bir tek Coşkun Büktel vardır ve Coşkun Büktel bu güne kadar bir tek oyun yazmıştır.


(Shakespeare'siz Herifler’i saymıyoruz, çünkü Theope’nin hıncıyla yazılmış bir oyuncuktur.)


İkinci oyununu 15 yıldır gören, yazdığına ilişkin bilgisi olan yoktur, tesadüfi bir başarıdır Büktel’in ki. Ve onunla yatıp, onunla kalkar ve önüne gelene küfreder.


Coşkun Büktel, oyununu yazdıktan sonra çalmadık kapı bırakmamış, her tarafa ve çok sayıda tiyatro insanına gitmiş, danışmıştır. Yapılan eleştirilere kızmış, mükemmel diyenleri alkışlamıştır. Ancak, sonrasında sahnelenmesi için destek vermediklerini düşündüğü için, alkışladığı herkese aklına gelen her çamuru atmıştır.


Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının Hacker’lık yapmasında hiç bir ahlaki sorun yoktur. Bu skandal değildir.


Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının okuru kandırmak için sitesindeki sayacı manüel olarak ayarlamasının da bir sakıncası yoktur. Bu skandal değildir.


Büktel için, kendisini pohpohlayan bir yayıncının ölüm döşeğindeki insanlara küfretmesinin de bir önemi yoktur. Bu skandal değildir.


Büktel için
, kendisini pohpohlayan bir yayıncının yalan söylemesinin hiç önemi yoktur, yalanları Büktel için skandal değildir.

Sonraki yazımda tüm bunları ele alacağım, belgeleriyle.

Mustafa Demirkanlı 17.04.2007


Yukarıdaki alıntılar:

www.tiyatroyun.blogspot.com
www.bulunmaztiyatro.com (Güncelleme 22 Nisan 2009: Yıllar önce, www.bulunmaztiyatro.com sitesi, bizim irademiz dışında, bir başkası tarafından alındığı için, bu siteden, ne yazık ki sorumlu olamıyoruz. Bu nedenle, değerli okurlarımızdan özür dileriz.)

hilmibulunmaz.comwww.bulunmaz.com
www.coskunbuktel.com sitelerinden alınmıştır.


Not: İkinci yazıya daha sonra yanıt vereceğiz...