Hilmi Bulunmaz
9 Haziran 2010
Sovyetler Birliği'nin kurulduğu Birinci Paylaşım Savaşı sürecinde büyük bir çalkantı yaşadıktan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği'nin politik rüzgârından etkilense de, kapitalist ekonomi-politiğin kurallarına göre biçimlendi. Devlet eliyle burjuva yetiştirme sürecine giren Türkiye Cumhuriyeti, entelektüel bir zümrenin yetişmesi için de çok büyük bir gayret sarf etti.
Türkiye Cumhuriyeti, feodalizmden kapitalizme hızla ve sentetik bir mantıkla geçmek isterken, bir yandan Rumeli türküleri, diğer yandan klasik Batı müziği dinlemeyi / dinletmeyi, resmî ideolojinin yakıcı görevi olarak sunma girişiminde bulundu. Devlet eliyle ağzı lâf yapan, dili mürekkep yalayan, eli kalem tutan "adam" yetiştirme sürecini başlatan Türkiye Cumhuriyeti, sanat eğitimi veren kuruluş ve kurumları da birer "burjuva entelektüeli yetiştirme çiftliği" olarak kullanmak istedi. Durum böyle olunca, bu çiftliklerden yetişen entelektüeller de, âdeta birer "düşünsel damızlık" gibi hareket edip, "alnında ışığı ilk hisseden insan" kostümünü giyerek, toplumu "aydınlatmaya" çalıştılar. Yoksul köylere senfoni orkestraları "ihraç etmek", balolar düzenleyip smokin giymekle çağdaş yaşamı destekleme turları atıldı.
Özellikle, güzel sanatlar fakültelerine baktığımızda, bu durum, bulutsuz bir günde tepsi gibi görünen güneşin gerçekliği denli somut bir yakıcılıkta kendini dayatıyor.
Önekse, sadece Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü'ne bakmak bile, ne demek istediğimizin somut kanıtıdır. Bu bölümün başında bulunan LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek, değil çağcıl üniversite mantığını kavramak, değil güzel sanatlardan anlamak, değil sahne sanatlarını bilmek, on bir yaşındaki bir çocuğun duyarlılığına bile sahip olamadığından, kendini ifade edebilecek denli bir yazı yazmaktan dahi yoksun. İddiamızın sağlamlığını kanıtlayabilmek için, sizlere, önemli bulduğumuz "örnek bir yazı"nın linkini veriyoruz:
On bir yaşına yeni basmış, soyut düşünebilme becerisini henüz edinmiş bir çocuğun düzeyine bile ulaşamayan LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'ten inciler
Devlet eliyle burjuva yetiştirme mantığıyla hareket eden Türkiye Cumhuriyeti, bu mantığa koşut olarak, devlet eliyle entelejansiya yetiştirme derdine düştü. Bir lobi anlayışıyla, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için mücadele eden entelektüellerin oluşturduğu burjuva entelejansiyası, doğası gereği, sosyalizm oluşumunun önündeki önemli engellerden biridir.
Peki, kendi kendine, kendi iradesiyle yetişme yeteneği geliştirmesi söz konusu bile olmayan burjuva entelejansiyası nerede ve nasıl yetişiyor. Tıpkı bir kuvöze tutsak olan erken doğmuş bebekler gibi davranış geliştiren burjuva entelejansiyasının yetiştiği en önemli mekânlardan biri üniversitelerdir. 12 Eylül Faşizmi'nin yavrularından biri olan 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun sıcacık kollarına teslim olmuş bulunan burjuva entelektüelleri, maaş ve şöhret garantisiyle hareket etme özgürlüğüne sahip olduklarından, günlük gazete okuma gereksinimi bile duymuyorlar. Bu söylediklerimi test etmek için, yukarıda linkini verdiğimiz "cahil bilimci" ve LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in yazısını okumakla birlikte, bir başka "cahil bilimci" Doç. Dr. Füsun Balkaya'nın şu yazısını da okuyabilirsiniz:
Doç. Dr. Füsun Balkaya, Türkiye tiyatrosunun şimşek hızıyla çürümesine neden olanlardan Çorumlu yazar LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu'nun piyasasını artırıyor
Bu arada, Türkiye tiyatrosunun en ünlü profesörü Özdemir Nutku'nun da bir iftiracı olduğu bilgisini edindikten sonra, doğal olarak, devlet eliyle burjuva entelektüeli yetiştirmenin hiçbir işe yaramadığını, en azından etik / estetik bir bilinç geliştirme işine yaramadığını iyice kavrayabileceksiniz.
Konu uzayabilir...
Ancak...
Ben, "bilimsel ağırlığı olan bir yazı" yazmak yerine, Internet ortamının sağladığı hızlılıktan yararlanarak, sadece bir değini yazısı yazdım.
Peki, bu ve benzeri yazılarımı sürdürecek miyim?
Elbette! Kesinlikle!! Mutlaka!!!
Bekleyin, devamı mutlaka gelecek!!!...
***
Ayrıca bakınız:
İş yapan, bulaşır!
Petersburg skandalı
Yalanı yalanla örtmek
Yaşam Kaya'nın serzenişi...
"Ortak Ses"e tek tek yanıtlar
Şişli'de özel tiyatrolara yardım
Demirkanlı yalanlarını sürdürüyor
Coşkun Büktel'e sansür devam ediyor
Beş dakikalık İstiklal Caddesi gezintisi
Sanat olacak tiyatro, dergisinden belli olur!
Sennur Sezer'in kırk beşinci sanat yılı kutlanıyor
İftiradan yana olmak yada iftiradan yana olmamak
İftiranın simgesi Özdemir Nutku, "Tiyatro Buluşması"nda!...
Toplumcu tiyatronun günümüzdeki durumu ve durumun saptanmasından önceki durum
Demirkanlı-Alkaya görüşmesi, Karga ile Tilki masalına döndü
...VE KARGA PEYNİRİ BIRAKMADI!
Toplu mezarların, toplu kıyımların, toplu tecavüzlerin ülkesi Türkiye Cumhuriyeti'ndeki her insan, sadece kendi evinin önünü temizlemekle yetinmemeli!
***
LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!
Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!
Linç imzacıları listesi