7 Haziran 2010 Pazartesi

Sennur Sezer'in kırk beşinci sanat yılı kutlanıyor

Hilmi Bulunmaz
8 Haziran 2010


Sennur Sezer'in adını, entelektüel anlamda okumaya başlar başlamaz hemen duymuştum. Bunun bir nedeni şiir yazan biri olmamsa, bir diğer nedeni de sosyalist olmamdı. 12 Eylül Faşizmi'nin yaktığı ateşin altındaki küllerden çıkmanın ilk habercilerinden biri "Kitap Fuarı"na ne zaman gitsem, karşıma ilk çıkan insanlardan biri de Sennur Sezer'di. Tabii ki, hemen yanı başında eşi Adnan Özyalçıner bulunurdu...

Yukarıdaki paragrafı yazarken "di"li geçmiş zamanı kullanmamın nedeni, ben, ne eskisi gibi Sennur Sezer okuyorum ve ne de "Kitap Fuarı"na gidiyorum. Sennur Sezer'le yollarımızın ayrıldığını pek söyleyemem; ama, başta tiyatro olmak üzere, zamanımı "kemiren" o denli çok şey var ki!...

Neyse...

Sennur Sezer'le ilk "ciddi" karşılaşmamız, 1988 yılının son günlerinde Basın Müzesi'nde oldu. O yıllarda Basın Müzesi Tiyatro Bölümü'nü kurmuş ve bu bölümün Genel Sanat Yönetmenliği'ni yapıyordum. Basın Müzesi'nde her hafta "Pazartesi Söyleşileri" başlığıyla entelektüel ve ilerici bir süreç başlatmıştım. 12 Eylül Faşizmi'nin yaktığı ateşin küllerinden çıkan ilk Anka Kuşları'ndan biri de bu "Pazartesi Söyleşileri"ydi.

Sennur Sezer'in de katılmış bulunduğu "Pazartesi Söyleşileri"ne kimler katılmadı ki? Bu söyleşilere katılanlardan sadece birkaç örnek verelim:

Ayla Algan, Melih Cevdet Anday, İbrahim Balaban, Recep Bilginer, Zeliha Berksoy, Genco Erkal, Yekta Kara, Emre Kongar, Ali Poyrazoğlu, Aziz Nesin...

Tamamıyla benim inisiyatifimde yürütülen bu söyleşiler, Basın Müzesi'nin yönetiminin ayak diremesi sonucu, zaman zaman tıkanma noktasına gelse de, "Uzun Yürüyüş" eğitiminden geçen bir insan olduğum için, beni asla yıldırmamıştı.

Basın Müzesi Yönetimi tarafından kapının önüne konulmamızla birlikte, 1 Mayıs 1989 tarihinde kurduğumuz Bulunmaz Tiyatro sürecinde de ilişkimizin devam ettiği sanatçılardan biri de Sennur Sezer'di. Özellikle Türkiye Yazarlar Sendikası'nın (TYS) Kabataş'taki merkezinde "Çarşamba Söyleşileri"ne evrilen süreçte de Sennur Sezer'le "birlikteydik". Işık içinde yatsın, Tahir Özçelik'in bir karınca gibi çalışması sonucu hayatiyet bulan bu söyleşiler, çok keyifli geçiyordu. Bunun başat nedenlerinden biri de, Sennur Sezer'in düzenli olarak bu toplantılara katılmış bulunmasıdır.

O zamanlar, "Mahmutbey Köyü"nde oturmam, Sennur Sezer'lerin evlerinin yolumun üstü olan Merter'de bulunması ve altımda "arabam" olması nedeniyle, hemen her çarşamba akşamı, Sennur Sezer'le Adnan Özyalçıner'i evlerine dek bırakırdım. TYS'de yapılan "Çarşamba Söyleşileri"nin sevimli bir uzantısı da bu "araba"yolculuğunda devam ederdi.

Yukarıda da belirttiğim gibi, sosyalist bir insanın tiyatro sanatıyla uğraşmasının zorluğu, handiyse olanaksızlığı nedeniyle, yani devletin baskısı, baskını, gözaltısı, mührü, örselemesi, işkence yapma isteğiyle yanıp tutuşması ve en önemlisi iki çocuğumun açlığa terk edilmek istenmesi nedeniyle, başta Sennur Sezer olmak üzere, "nadide şiir çiçekleri"ne yeteri denli zaman ayıramadım.

Yine "di"li geçmiş zaman!!!

Her neyse...

Belki, yukarıdaki davetiyeyi bana yollayanların isteğini karşılayamacağım, ama lütfen siz gidin ve bir şair görün!

***

Şair Sennur Sezer'i görmeden önce, onun yazdığı bir şiiri ezberleyin:


Çine Bir Şarkı


Bir su dökülürdü
Ellerin dökülürdü omuzlarıma
Sarar dürer uzağa alırdık uykuyu
Kuyu diplerinden bir kavga
Su yüzüne nasıl
Nasıl bildirirdi kendini
Kaygu

Bir su dökülürdü
Ellerin dökülürdü omuzlarıma
Sevgimiz ışır ışımaz
Bir martı kopardı geceden
Islak saçlarına, sinsi
Sevda adına ne kurulmuşsa
Eskirdi

Ezgi, ağır ve buğulu
Sarardı başağrılarımla uzak
Masal başkentlerinden
Çin'den bir şarkı düğümlenirdi:

-Ming eskici değildi ama
Yamardı her gün
Kürek kemiklerine ölümü
Sızlardı önünde
Kaderi küçük kızların
Nerde o, derdim, nerde o
Kral sofralarından
Soframa uzanan değnek
Sızlardı kürek kemikleri
Ming eskici değildi-

Çin
Hiç yaşamadığım çıplak ve yaban
Düğümlenirdi kaş çatışlarında:

-Bilmediği halde okumayı
İsimleri tanırdı
Ölüsü olan
Şu biraz eğik yuvarlak Çing
Bu gururluca çizgi Çang
Ve kan damlar gibi parlak
Şehit listeleri-

Gece böyle güzel
Kara ve yalın
Uzat sokakları
Tek bir çiçek atılsın suya
Çünkü resmi yapılmaz yalnızlığın

Sennur Sezer