(Yukarıdaki başlık bize ait. OYUN)
TİYATROMUZDA “MUSTABEY ÖDÜLLERİ” VE AÇTIĞI KÖRKUYU
Üstün Akmen
4 Mart 2009
Hay Allah, ben daha geçen hafta duydum, yerel seçimlere bir ay kala, alelacele “Mustabey Tiyatro Ödülleri–2009” ihdas edilmiş ve de “tiyatro… tiyatro Dergisi”nin internetteki portalından aldığım bilgiye göre ianeler (ay affedersiniz, ödüller) törenle dağıtılmış. Gene aynı siteden öğrendiğime göre, seçici kurul Tayfun Kâhyaoğlu (Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı), Dilek Tekintaş (İBŞT Temsilcisi / Dramaturg), Turgay Tanülkü (İstanbul Devlet Tiyatrosu Temsilcisi / Oyuncu), Dilek Türker (Tiyatro Ayna’nın Sahibi / Oyuncu), Zafer Ergin (Oyuncu), Hale Kuntay (Çevirmen), Tuncer Cücenoğlu (Oyun Yazarı / Müjdat Gezen Sanat Merkezi Okutmanı), Sadık Kızılağaç (Sahne-Giysi Tasarımcısı), Arda Aydoğan (CRR Eski Sanat Yönetmeni)’dan oluşmuş. Kâhyabeyoğlu nam politikacıyı tanımam, keyfinin kâhyası da olamam; diğerleri ise kendi sahalarında ünlenmiş, başarılı, değerli sanatçılarımız, onlara da kızamam, ama tam seçim arifesinde tiyatromuzun Fâtih-ül ebvab’ı (*) olmaya soyunan Mustabey’e takılmadan duramam.
Seçici kurulun, Mücap Ofluoğlu’nu “Yaşam Boyu Onur Ödülü”ne, Nejla Uygur ve T. Yılmaz Öğüt’ü “Tiyatroya Emek Ödülü”ne değer gördüğünü öğrendim, hiç duraksamadan: “Helal olsun” dedim… Tiyatroda ışık, dekor, kostüm, oyun müziği tasarımcılarını; yazarlık, çevirmenlik dallarını da atlamamışlar, taçlandırmışlar. Sevindim… Uyarlama, oyunculuk, umut veren oyunculuk, yönetmenlik yanı sıra genç bir tiyatro topluluğunu da ödüllendirmişler. “Ne güzel” diye iç geçirdim. Aynı seçici kurul, Kadıköy Belediye Başkanına, Bahçeşehir Belediye Başkanına, Küçükçekmece Belediye Başkanına “Tiyatroya Destek Ödülü” adı altında ödüller vermiş, “varsın olsun” diye omuz silktim. Ammaaaa… Seçici kurulun aynı ödülden, Mustabey’i de paydaş ettiğini öğrendiğimde “kurulmuş kurul”un zembereğini çektim.
Ve de sinirlendim. Ödülleri saptayan seçici kurul etik değerleri altüst etmiş, iplememiş, hiçe saymıştı. Seçilmiş kişilere, kuruluşlara ve eserlere elbette karşı değildim; gel gelelim, seçme biçimi karşısında ezildim. Nasıl yönetmelikti bu be! Seçici kurulda görev alacaksın, oy kullanacaksın, ödüle de aday olacaksın! Yok ya! Sinirden kaşımı gözümü oynattım. Dilek (Türker) kardeşimin “En İyi Kadın Oyuncu” dalında aday olmayacağını önceden açıklaması neyi değiştirmiş diye bas bas bağırdım. Dilek Türker kendi oynadığı oyunun yaratıcı kadrosu Nurettin Özşuca’ya, Selma Yeşilbağ’a, Kemal Yiğitcan’a, Kazım Akşar’a ve “bizzat” rol aldığı Tiyatro Kedi yapımı “Çalıkuşu” oyununa oy verdi mi, vermedi mi diye meraklandım. Maddi ödüllü kategori olan “En Başarılı Üç Özel Tiyatro” için Dilek Türker gibi “kadın gibi kadın”, nasıl oldu da kendi tiyatrosuna oy kullandı diye şaştım. Sevgili Tuncer Cücenoğlu, aynı kategoride kendi oyununu oynayan ve okutmanlarından olduğu Müjdat Gezen Tiyatrosuna ve oyununun oyuncu kadrosuna; Dilek Tekintaş, bağlı olduğu kurumdan Mehmet Gürkan’a, Macit Koper’e, Barış Dinçel’e, Duygu Türkekul’a, Çağlar Çorumlu’ya, “Maskeliler” oyununa, “İnek” oyunundaki oyuncu kadrosuna oy verdi mi, vermedi mi diye sorgulama açtım. “Kâtip benim, ben kâtibin/ El ne karışır”cılara giderek daha ciddi anlamda kızdım. Fâtih-ül ebvab Mustabey Efendi biraderimin yakasına: “Muhsin Ertuğrul adını kimden aldığın hakla yerel seçim zaferin uğruna üç kuruş iane dağıttığın bir organizasyona alet ediyorsun bre densiz,” diye hemencecik burada nam-ı hesabınıza yapıştım.
Bunlar tiyatrocuyu ne sanıyor yahu! Hani köylerden birinde, adamın körkuyuya düşen (hâşâ huzurdan) eşekçiği saatlerce acı içinde anırmış, kıvranmış. Eşeğin sahibi, bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmış. Köylüler toplaşmış ki hayvan yaralı, kırık çıkığı var, çok acı çekiyor, belli ki ölecek. Çıkarmaktan vazgeçmişler ve başlamışlar eşeğin üstünü toprakla doldurmaya. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan toprak boca etmiş, eşek her keresinde toprağı altına almış. Derken, ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde yükselmiş, yükselmiş ve neticede yukarıya çıkmayı başarmış.
Demem o ki, koşullar bazen tiyatrocunun da üzerine abanır; kimi politikacılar tiyatrocunun üstünü toz toprakla örtmeye çalışırken, kimileri bu durumu fırsat beller, göstermelik ianelerle onu siyasal propagandasına alet eder. Sadece şunu bil ki kıymeti kendinden menkul Mustabey Efendi, tiyatro sanatçısı koşulları ne olursa olsun, aydınlığa doğru senin daima bir adım önünden gider.
Açılan körkuyulara kimi zaman düşse, düşürülse bile!
(*) Kısmet kapılarını açan Tanrı
***
Oyun'un notu: Bakınız;
"Şişli Belediyesi, AKP'nin yaptığı gibi; halka, yanmayan kömür, yenmeyen pirinç, kullanılmayan beyaz eşya dağıtmak yerine, vasat tiyatrocular sunuyor!"
"Şişli Belediyesi, tiyatroculara sadaka dağıtırken, Zaman gazetesi de bize ait olan 'körler sağırlar, birbirini ağırlar' yorumunun kaynağını gizliyor!"
"Şişli Belediyesi, vasat tiyatroculara sadaka dağıtırken, Tuncer Cücenoğlu, hem jüri üyesi ve hem de 'En Başarılı Yazar' olarak bir skandala imza attı!"
"Şişli Belediyesi; Tuncer Cücenoğlu, Dilek Türker gibi tiyatro yoksunu ve yoksulu kişileri kötü emellerine alet ederek, Türkiye tiyatrosunu kirletiyor!"
"'Şişli Belediyesi skandalı'na, Mustafa Demirkanlı'nın Internet sitesi bile müdahale etmek zorunda kalınca, Özlem Özdemir, dişe dokunan bir yazı yazdı!"
"Coşkun Büktel, TEB öfkesinin, 'Şişli Belediyesi skandalı'nda yaşanan usulsüzlükleri deşifre etmeye kalkışacak kadar krize dönüşmediğini dile getiriyor"
"Hızla, hem de şimşek hızıyla kirlenen Türkiye tiyatrosu, lime lime dökülürken, Şişli Belediyesi de, verdiği ödüllerle bu kirlilikte pay sahibi oluyor!"
"Kirliliği bir giysi, küflenmişliği dekor olarak içselleştiren Türkiye tiyatrosu, ödüllerle gusül apdesti almak isterken bile skandallara neden oluyor!"
"'Çığ' yazarı Tuncer Cücenoğlu'nun da jüri üyesi olduğu 'Şişli Belediyesi Muhsin Ertuğrul Tiyatro Ödülleri 2009', 'Şişli Belediyesi skandalı"nı doğurdu'"