Gerçeklere karşı direnen tiyatro yayıncısı Demirkanlı gerçek dışı yayıncılık yapıyor...
Hilmi Bulunmaz
29 Mart 2013
Ben, bulduğum her fırsatta, her koşulda, her ortamda, her zaman söylediğim gibi, facebook'u tam bir bataklık olarak görüyor ve bu bataklıktaki kişi, kuruluş ve kurumları, kendi yazgılarıyla baş başa bırakıyorum. Ama ne var ki, facebook bataklığındaki bu kişiler, bu kuruluşlar ve bu kurumlar, zaman zaman işi o denli azıtıyorlar ve o denli ileri gidiyorlar ki, onların iyice azıttığı, ileri gittiği hâlleri, en azından belgelemek için bile olsa, onların iyice azıtmalarını, ileri gitmelerini facebook bataklığı adını verdiğim İnternet ortamındaki sayfalara taşıma gereksinimi duyuyorum. Aşağıdaki ilginç yazı da, facebook bataklığı sayfasına taşınıp, orada belgelendikten sonra, şu ânda okumakta olduğunuz www.tiyatroyun.blogspot.com'da da belge değeri kazandı. LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Kurucusu Eski Sahibi Yayın Yönetmeni Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şüpheli Sanık Davalı Sayın Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yazdığı "Büktel herkesi saf mı sanıyor?"
başlıklı yazı, 4 Ocak 2013 tarihinde facebook'da yayınlandı. Daha sonra facebook bataklığı'na taşıdığımız Demirkanlı'nın bu yazısını, şimdi fırsat bulduğumdan değerlendirme gereksinimi duyuyorum.
***
Hemen hemen her zaman yaptığım gibi, bugün yine Demirkanlı ile diyalog oluşturma mantığıyla bu yazıyı değerlendirip eleştirdim.
Demirkanlı - Büktel izin verirse tek kale maçına müdahale edeyim…
Bulunmaz - Coşkun Büktel, hiçbir zaman için tek kale maç yapacak kadar çaresiz biri değil. Büktel, her zaman için kendini savunabilecek, kendini doğru dürüst anlatabilecek biri olsa da, ben de, Büktel'le ilgili düşüncelerimi belirtmek için, bir kez daha yineliyorum: Coşkun Büktel, tek kale maç yapacak, diyalog yerine, monolog yapacak kadar çaresiz biri değil... Ancak Demirkanlı, her zaman yaptığı hileye başvurarak, iki buçuk tane kalmış okurunu yanıltmak için, dezenformasyona devam edip gerçekleri saptırıyor.
Demirkanlı - Muhtemelen, yakın arkadaşı Hilmi Bulunmaz'la birlikte beni -minik çocuklar gibi- yine kurum tiyatrolarına şikayet edeceklerdir, artık alışkanlıkları oldu: "Amca, bu çocuk bana vuruyor."
Bulunmaz - Demirkanlı, "muhtemelen" sözcüğünün rahatlığına yaslanarak, yanıltıcı sözler söylüyor... Bizi, "minik çocuklar gibi" göstererek, iki buçuk tane kalmış okuruna bizi rezil etmeye çalışan Demirkanlı, tarihin tozlu raflarına aldatıcı imgeler bırakıyor... Biz, her düşüncemizi, her konuşmamızı, her sözümüzü, her yazımızı, hiçbir zaman için, kapalı kapılar ardında değil, kamuoyu önünde açık açık dile getirmeyi yeğleyen insanlarız. Biz, her zaman için, resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri Hilmi Zafer Şahin'in, K. Lemi Bilgin'in, Veysel Sami Berikan'ın ve benzerlerinin adlarını gayet açık bir biçimde çatır çatır vererek, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunma mücadelesi veriyoruz. Biz, o denli ciddi bir alışkanlık, o denli sert bir akışkanlık içerisinde yazı yazıyoruz ki, resmî tiyatro kurumları yöneticilerinden rica edici olarak değil, yaptırımcı olarak istekte bulunuyor, bu kurumların yöneticilerini toplumsal sınava sokuyoruz... "Amca, bu çocuk bana vuruyor." demek yerine, "Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan ve benzerleri, ayağınızı denk alın! Yoksa!!!..." diyoruz.
Demirkanlı - "DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin!... Artık kime reklam verdiğinizin, kimi desteklediğinizin farkında olmalısınız!" (Büktel)
Bulunmaz - Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan ve benzerleri farkında olmadıkça, biz, onların farkında olması için, kamuoyu baskısı oluşturuyoruz. Onlar, bizi ipine bile takmadıkça, biz, burunlarının ucuna kadar dayadığımız yazılarla, onların dikkatlerini çekiyoruz. Onlar, vurdumduymaz bir biçimde davrandıkça, biz, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin doğal hakkını savunmaya devam ediyoruz hâlâ. Onlar, LİNÇÇİ kişi, kuruluş ve kurumlara olanak tanıdıkça, biz, onların da birer LİNÇÇİ gibi büyük bir ruhsal çöküntü içerisinde olduklarını duyumsatıyoruz.
Demirkanlı - "'Sıfır sansür' ilkemden yararlanarak, beni taciz etmek için açtığım konuları saptırıp sulandırnak amacıyla, sayfalarıma dadanan Mustafa Demirkanlı, bunları bana, sizin görmezden ve duymazdan gelmeniz ve ('Evet, ikinci bir Theope var' başlığıyla bana atılan iftirayı kapaktan vermiş olan) dergisine reklam vermeniz sayesinde yapabiliyor." (Büktel)
Bulunmaz - Ben, hiç bir zaman için, Coşkun Büktel kadar su katılmamış "sıfır sansür" yanlısı biri olmasam da, yine de, "sıfır sansür" kavramına yakın duran biriyim. Her ne kadar, facebook sayfalarına önem vermemiş olsam da, yine de, Coşkun Büktel'in mesaisini çalan kişilere karşı büyük bir hınç duyuyorum. Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı gibi tiyatro cahili birinin, Coşkun Büktel'in zamanını çalmasına çok içerliyorum. Hele hele, dünyanın hiçbir yerinde "İKİNCİ BİR THEOPE" bulunmamasına karşın, bir yazara yapılabilecek en büyük terbiyesizliği, en büyük yüzsüzlüğü yaparak, Coşkun Büktel'in ve onunla birlikte binlerce tiyatrocunun gözlerinin içine baka baka "Evet, İkinci Bir Theope Var" diyebilen insanların, (Büktel'in yazı yazdığı, benim hiçbir zaman için yazı yazmadığım facebook sayfalarında) meşgul etme eylemini, bir insanlık suçu olarak görüyor ve öyle niteliyorum.
Demirkanlı - "Mustafa'nın bana yönelik usulsüzlükleri karşısında daha ne kadar sağır sultanı oynayacaksınız. İşte reklamla desteklediğiniz adamın son marifeti:" (Büktel)
Bulunmaz - Evet, Coşkun Büktel, tüm LİNÇÇİ kişi ve LİNÇÇİ kuruluşların hiçbir hakkı olmamasına karşın, hiçbir zaman için tam zamanında, her ayın tam tamına birinci günü yayınlanmayan dergilere, hem de, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen resmî kurumların başındaki kişilerin reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı, ulûfe) vermesini onaylamıyor... Ben de, Coşkun Büktel gibi, bu durumu hiçbir zaman onaylamıyor, lânetliyorum...
Demirkanlı - "O SORDU BEN CEVAPLADIM. BEN SORUNCA O YİNE KAÇTI!' (Coşkun Büktel)"
Bulunmaz - Coşkun Büktel, bireysel ve toplumsal olanaklarını sonuna dek zorlayıp, gayet namuslu bir hayat sürdürme savaşımı verirken, hak etmediklerini elde etmek için çabalayan kişi, kuruluş ve kurumlara karşı müthiş derecede uyarıcı olmaya devam ediyor.
Demirkanlı - "Amca, bu çocuk bana fena vuruyor yaa!."
Bulunmaz - Yooo! Hayır!! Hiç de öyle değil!!! Biz, gerekmeyen hiçbir kimseye "amca" muamelesi yapacak kadar alçalmayı asla ve kesinlikle kabul etmiyoruz... Biz, hiçbir zaman için resmî tiyatro kurumlarından reklâm yalvaracak, resmî tiyatro kurumlarından avanta alacak kadar alçalmadık... Bana, bize, hiçbir kişi, hiçbir kuruluş ve hiçbir kurum asla ve kesinlikle bir fiske bile vuramaz!
Demirkanlı - Yukarıdaki majiskül son cümle tamamen gerçek dışı, olsun önemli değil, ben Büktel'e sevineceği bir haber ileteyim…
Bulunmaz - Biz herhangi bir LİNÇÇİ kişi, herhangi bir LİNÇÇİ kuruluş, herhangi bir LİNÇÇİ kurumdan sevineceğimiz herhangi bir haber almak istemiyoruz. Kurumlara yaptırımda bulunuyoruz.
Demirkanlı - Sosyalist Kuyumcu arkadaşı ile birlikte yapmış oldukları "şikayet" yayınları sonrası nihayet devlet harekete geçti…
Bulunmaz - Herhangi bir kişiyi, herhangi bir kuruluşu, herhangi bir kurumu, kapalı kapılar ardında şikâyet edecek kadar alçak kişi değiliz. Biz, uyarılarımızı açık açık ve kamuoyu önünde yapıyoruz. Resmî tiyatro kurumları da, bizim yaptığımız bu samimî eleştiriler sonucu harekete geçebilir. Haksız uygulama nedeniyle harekete geçmeyen resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri, tarihe, topluma karşı, hiçbir zaman için bağışlanamayacak suç işliyor demektir!...
Demirkanlı - Başbakan'ın talimatıyla tiyatro dergilerinden ilanlar kesildi…
Bulunmaz - Demirkanlı ya yalan söylüyor yada gargara yapıyor... Demirkanlı, yazısının yayınlandığı 4 Ocak 2013 tarihinden bu yana resmî tiyatro kurumlarından reklâm almaya devam ediyor hâlâ...
Demirkanlı - Başbakanlık muhabirimizin ilettiğine göre özel kurumlara da tiyatro dergilerine ilan verilmemesi talimatı verilmiş… Boynumuz kıldan ince…
Bulunmaz - LİNÇ KAMPANYASI ana sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin ne zamandan beri "başbakanlık muhabiri" var? Mustafacığım, küçük at da civcivler de yesin! Bu başbakanlık talimatının belgesini yayınla, biz de inanmaya çalışalım Mustafa! Sizin, zâten her zaman için boynunuz kıldan ince be kardeşim!!!
Demirkanlı - Bu haberi paylaşmamın nedeni; utanma eşiği testi içindi…
Bulunmaz - Tamam da, bu haberin belgesi nerede? Bu haberin delili nerede? Bu haberin kanıtı nerede? Haberin kaynağı nerede?
Demirkanlı - Gelelim, Büktel'in "beni sansür ediyorlar" beyanına… Tarihsel süreci bilmeyenler için…
Bulunmaz - Coşkun Büktel'in kendi sitesindeki "Özdemir Nutku Skandalı" belgelerini alıp yayınlaman yeterli... Başka bir belgeye gereksinme yok! Coşkun Büktel'in başyapıtı "Theope" adlı oyuna atılan iftiranın belgesini göstermen yeterli... coskunbuktel.com
sitesinin adresini bile vermem yeter de artar bile Mustafacığım!...
Demirkanlı - Büktel'in dışında Büktel'i "sansür" eden kimse yok, bu Büktel'in inanmak istediği gerçek dışı bir durum… Büktel yönetmenlere inanmaz, yönetmenler de Büktel'e inanmaz… Hepsi bu…
Bulunmaz - Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı, kafasında sentetik bir dünya, yapay bir evren kuruyor ve kurduğu bu sentetik dünyaya, bu yapay evrene inanarak, ilginç postmodern parametreler oluşturuyor. İki buçuk tane kalmış okurunun da, bu parametrelere inanmasını arzu ediyor. Ancak, kazın ayağı perdeli!
Demirkanlı - Theope
Bulunmaz - LİNÇÇİ Prof. Özdemir Nutku'nun iftira attığı oyun!
Demirkanlı - "Theope"yi İ.B.B. Şehir Tiyatroları'nda rahmetli Ali Taygun sahneledi…
Bulunmaz - Sansürleyerek sahneledi. Kırparak sahneledi. Kuşa çevirerek sahneledi. Estetik bağlamda tecavüz ederek sahneledi!...
Demirkanlı - Taygun, değil sahnelediğine neredeyse doğduğuna pişman oldu…
Bulunmaz - Büktel'in yazdığı "Theope" oyunu, sansürlenmeye, kırpılmaya, kuşa çevrilmeye, estetik bağlamda tecavüz edilmeye sığacak kadar dar oyun değil. Kimse bu oyuna tecavüz edemez!...
Demirkanlı - Yani kimse, Theope'ye sansür uygulamadı, sadece Büktel mutlu olmadı…
Bulunmaz - Ne yani Coşkun Büktel, "Estetik bağlamda tecavüzü engelleyemiyorum, o hâlde zevk almaya bakayım!" mı demeliydi?
Demirkanlı - Yönetmen tiyatrosuna karşıymış!...
Bulunmaz - Evet, karşı! Bunu kanıtlamak için koskoca bir kitap yazdı: "'Yönetmen Tiyatrosu'na Karşı" Sen de okuyup yararlan!...
Demirkanlı - Olabilir… hakkıdır…
Bulunmaz - Tabiî hakkı; kendine güvenen biri varsa, "'Yönetmen Tiyatrosu'ndan Yana" adlı bir kitap yazıp, hemen okura sunabilir!
Demirkanlı - Devlet Tiyatroları'nda Can Gürzap sahnelemek istedi, görüştüler… Büktel, yönetmen tiyatrosuna karşı olduğu için Can Gürzap'a da izin vermedi… hakkıdır, izin vermez… iyi de sansür bunun neresinde?
Bulunmaz - Sansür, taaa en başta; "Özdemir Nutku İftirası"nda!
Demirkanlı - Son olarak İstanbul D.T. Sanat Yönetmeni Şakir Gürzumar sahnelemek istiyor (Şakir yıllardır ister) ama bir türlü sahnelenemiyor… Şu konudaki gerçekliğe imzamı atarım, ne D.T. Başdramaturgu'nun ne de Genel Müdür'ün karşı çıkması söz konusu değil, Şakir yaşıyor, yanlışım varsa yalanlayabilir… Peki, bu Büktel'i kim "sansür" ediyor?
Bulunmaz - Coşkun Büktel'i, Prof. Dr. Özdemir Nutku ve bütün "Prof. Dr. Özdemir Nutku Çocukları" sansürlüyor... Tam tamına 1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ sansürlüyor...
Demirkanlı - Kendince bir anlayış geliştireceksin: "Yönetmen Tiyatrosuna Karşıyım" olabilir ama karşı olmayanların oyununu sahnelemesini isteyeceksin, sahnelense de sahnelenmese de "sansür" olarak suçlayacaksın, sizce doğru mu?
Bulunmaz - Mustafa kardeşimiz, hiçbir belge, hiçbir delil, hiçbir kanıta başvurmadan aklına estiği gibi yazabildiği için, biz, şimdilik kaydıyla, sadece karşı çıkışımızı dile getiriyoruz. Ama koşullarımız oluştuğunda, yani mahkeme dosyalarımızın kabarıklığı azaldığı zaman, onun göstermediği delilleri, kanıtları gündeme getireceğiz.
Demirkanlı - Sansür'e karşıyım diyeceksin sonra utanmadan tiyatro dergisini küçük çocuklar gibi devlet erkanına şikayet edeceksin… "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" diyeceksin, yazılınca ne kadar kötü duruyor değil mi?
Bulunmaz - Mustafa kardeşim, senin dergini devlet erkânına şikâyet etmiyoruz. Devlet erkânını halka, tüyü bitmemiş yetime şikâyet ediyoruz. "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" demiyoruz...
"Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle iyice beslenen resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri, hiçbir zaman için tam zamanında, ayın tam birinde, resmî tiyatro kurumları oyunlarının duyurulması gereken zamanda yayınlanmayan dergilere reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı, ulûfe) asla vermeyin!" diyoruz. "Verirseniz, kendi adımıza, halkımız adına, tüyü bitmemiş yetim adına, iki elimiz yakanızda olur!" diyoruz... Bunu söylerken de, ortaya karışık konuşmuyor, öznesiz tümce kurmuyoruz. Açık açık ad veriyoruz: "Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan ve benzerleri lüften yetim hakkı yemeyiniz!" diyoruz...
Demirkanlı - Neresinden tutsam elimde kalıyor ama Büktel bu alanlarda dezenformasyon yapmayı pek sever, nasılsa beğen düğmesine basan birkaç arkadaşı vardır, oysa Büktel'e defalarca şunu önerdim, gevezeliği bırak çık karşıma ne istersen sor, ne istersem sorayım, video kaydına alalım ve yayımlayalım…
Bulunmaz - Coşkun Büktel de, sana "Kap kukuletanı, gel!" dedi.
Demirkanlı - Şapka düşsün kel görünsün…
Bulunmaz - Başınızda o kadar çok şapka var ki, hangi şapkanızı alaşağı etsek, iç içe geçmiş süs eşyası "matruşka" gibi, şapkaların altından sürekli olarak şapka çıktığı için, kelinizi hiç göremiyoruz.
Demirkanlı -Hiçbir zaman yanaşmadı…
Bulunmaz - "Kap kukuletanı, gel!" dedi...
Demirkanlı - Büktel, beni muhatap olarak kabul etmediği mavalını ileri sürerek hep kaçmıştır ama facebook sayfasında (Kendisi site olarak tanımlar ya da öyle sanır.) sürekli hakkımda gerçek dışı yazılarını yayımlar, hani muhatap almıyordun?
Bulunmaz - Bir tek gerçek dışı yayın göster!... Bir tek yanlışını düzeltmediği, yanlış yapar yapmaz özür dilemediğini göster!...
Demirkanlı - Sonra yanıt veremeyince "hani linki… hani linki" diye sayıklamaya başlar, son yazdığım -sadece bir soru sormak için- iletime de aynı sayıklamayı yapmıştır, oysa defalarca linki verdim…
Bulunmaz - Tabiî bana göre yanlış, Coşkun Büktel'e göre doğru adres olan facebook'ta, Büktel, "sıfır sansür" uygulamasına "âşık" olduğu için, senin bütün zırvalarına, gereksinme duydukça yanıt veriyor. Büktel'in sana link sorması, delil istemesi, kanıt ricasında bulunması son derecede doğal hakkı değil mi? Neden istemesin?...
Demirkanlı - Kendisi ve kuyumcu arkadaşının sürekli çift "o"lu diye suçladığı -arkadaşı kuyumcu Hilmi'nin hela kapısı diye tanımladığı- sahtekar, sapık Burak Caney'i hedef aldıkları tiyatrooyun'un kime ait olduğu linkini defalarca yayımladım, muhtemelen ezberlemiştir, ama işine gelmez "hani linki" der durur. Son sorduğum soru ise şuydu: "Arkadaşlarının arasında olan, zaman zaman alıntı yaptığın Avi Maraşlıyan kimdir?" soruma tek yanıt yok, sanırım yeni bir Burak Caney vakası ile karşı karşıyayız…
Bulunmaz - Sahi, Burak Caney kim?... Burak Caney ne?... Burak Caney kimin sahte adı?... Benim mahkemelerim o denli yoğunlaştı ki, sanırım, yakında bu Burak Caney denen sahtekârın kim olduğu bile ortaya çıkabilir! Sahi, Burak Caney'in sitesi kime ait?... Burak Caney'in sitesi ne?... Sahi, Burak Caney'in sitesini kim yada kimler kurdu? Burak Caney denen İnternet canisi, neden ortaya çıkacak kadar yiğit biri değil? Burak Caney, neden bir cami avlusuna terk edilmiş piç gibi kaldı? Ben, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne 26 Mart 2013 Salı günü verdiğim dilekçede, senin, Avi Maraşlıyan ile ilgili isteğini yargıca sundum. Peki, o gün, hem de söz verdiğin hâlde, sen, neden Avi Maraşlıyan hakkında bir dilekçe sunmadın? Neden? Neden?! Neden?!! Neden?!!! Neden?!!!... Nedeeen???!!!
Demirkanlı - Avi Maraşlıyan'ın kim olduğunu öğrendiğimizde, epey yol alacağız… Kimmiş bu hanım, Büktel'in ve kuyumcu arkadaşı Hilmi'nin alıntılar yaptığı bu tiyatro insanı kim acaba? Mütebaki'nin kim olduğunu öğrendik, nasılsa Avi'nin de kim olduğunu öğreniriz, acelemiz de yok zaten...
Bulunmaz - Sen, 26 Mart 2013 Salı günü mahkemeye soracağını dile getirmene karşın, bu konuda neden küçük dilini bile yuttun? Yoksa, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne bir dilekçe sundun da, ben mi görmedim?... Göremedim ise, daha şimdiden özür dilerim. Mahkemeye "Avi Maraşlıyan kim?" sorusunu soran bir dilekçe verdin ise, "verdim" demen yeterli... Ben, "verdim" sözünü okur okumaz, bir taksiye atlayıp, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde SANIK olarak yargılandığın DOSYA içeriğine bakıp, ÖZÜR dilerim!
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz, Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan 50.000,00 TL almak için İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcının kararını bekliyor...
Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, hiçbir avukata zerre kadar olsun asla güvenmediği için, Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya karşı çıktığı görüşlerini, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı'na sunup, dosyaya koyarken de, yine avukatsızlığın özgürlüğüyle coşuyor!...
Bulunmaz, yarın mesaisine İstanbul Adalet Sarayı'nda başlayacak!
Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Demirkanlı boz bulanık ifade vermiş
LİNÇ KAMPANYASI imzacısı Ömer F. Kurhan'ın tuttuğu avukatlar Eyyüp Fırat Kuyurtar'la Uğur Demirci Tosun'un, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a karşı, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sundukları DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK metninde hukuk kurallarını ihlâl etmek isteyen o kadar çok yanlış var ki!!!...
Bulunmaz, HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI sürecinde gayet sert!
Bulunmaz, Sanık Mustafa Demirkanlı için ek dilekçe taslağı yazdı!
Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, T.C. İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı raporlu olduğu için, öğleden sonra yapılacak duruşmaya asla katılmadı!...
"1992 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Tiyatro Kulübünde Tiyatro Yönetmenliği yapmış" LİNÇ imzacısı Ömer Faruk Kurhan, daha önce tuttuğu avukatlar İnan Yılmaz'la Uğur Demirci Tosun'un işine hiç yaramadığını anlamış olmalı ki, yeni avukatı Eyyüp Fırat Kuyurtar sayesinde yeni bir kamu davası daha açtırarak, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı 'Türk Milleti Adına' cezalandırmak istiyor!
Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan tiyatrocu ve tiyatro yayıncılarının davalarını görmemelerini gayet doğal karşılıyor!...
İstanbul Adalet Sarayı'nda Emir'in resim sergisi yüreğe sesleniyor!
Hilmi Bulunmaz
29 Mart 2013
Ben, bulduğum her fırsatta, her koşulda, her ortamda, her zaman söylediğim gibi, facebook'u tam bir bataklık olarak görüyor ve bu bataklıktaki kişi, kuruluş ve kurumları, kendi yazgılarıyla baş başa bırakıyorum. Ama ne var ki, facebook bataklığındaki bu kişiler, bu kuruluşlar ve bu kurumlar, zaman zaman işi o denli azıtıyorlar ve o denli ileri gidiyorlar ki, onların iyice azıttığı, ileri gittiği hâlleri, en azından belgelemek için bile olsa, onların iyice azıtmalarını, ileri gitmelerini facebook bataklığı adını verdiğim İnternet ortamındaki sayfalara taşıma gereksinimi duyuyorum. Aşağıdaki ilginç yazı da, facebook bataklığı sayfasına taşınıp, orada belgelendikten sonra, şu ânda okumakta olduğunuz www.tiyatroyun.blogspot.com'da da belge değeri kazandı. LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Kurucusu Eski Sahibi Yayın Yönetmeni Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şüpheli Sanık Davalı Sayın Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yazdığı "Büktel herkesi saf mı sanıyor?"
başlıklı yazı, 4 Ocak 2013 tarihinde facebook'da yayınlandı. Daha sonra facebook bataklığı'na taşıdığımız Demirkanlı'nın bu yazısını, şimdi fırsat bulduğumdan değerlendirme gereksinimi duyuyorum.
***
Hemen hemen her zaman yaptığım gibi, bugün yine Demirkanlı ile diyalog oluşturma mantığıyla bu yazıyı değerlendirip eleştirdim.
Demirkanlı - Büktel izin verirse tek kale maçına müdahale edeyim…
Bulunmaz - Coşkun Büktel, hiçbir zaman için tek kale maç yapacak kadar çaresiz biri değil. Büktel, her zaman için kendini savunabilecek, kendini doğru dürüst anlatabilecek biri olsa da, ben de, Büktel'le ilgili düşüncelerimi belirtmek için, bir kez daha yineliyorum: Coşkun Büktel, tek kale maç yapacak, diyalog yerine, monolog yapacak kadar çaresiz biri değil... Ancak Demirkanlı, her zaman yaptığı hileye başvurarak, iki buçuk tane kalmış okurunu yanıltmak için, dezenformasyona devam edip gerçekleri saptırıyor.
Demirkanlı - Muhtemelen, yakın arkadaşı Hilmi Bulunmaz'la birlikte beni -minik çocuklar gibi- yine kurum tiyatrolarına şikayet edeceklerdir, artık alışkanlıkları oldu: "Amca, bu çocuk bana vuruyor."
Bulunmaz - Demirkanlı, "muhtemelen" sözcüğünün rahatlığına yaslanarak, yanıltıcı sözler söylüyor... Bizi, "minik çocuklar gibi" göstererek, iki buçuk tane kalmış okuruna bizi rezil etmeye çalışan Demirkanlı, tarihin tozlu raflarına aldatıcı imgeler bırakıyor... Biz, her düşüncemizi, her konuşmamızı, her sözümüzü, her yazımızı, hiçbir zaman için, kapalı kapılar ardında değil, kamuoyu önünde açık açık dile getirmeyi yeğleyen insanlarız. Biz, her zaman için, resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri Hilmi Zafer Şahin'in, K. Lemi Bilgin'in, Veysel Sami Berikan'ın ve benzerlerinin adlarını gayet açık bir biçimde çatır çatır vererek, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunma mücadelesi veriyoruz. Biz, o denli ciddi bir alışkanlık, o denli sert bir akışkanlık içerisinde yazı yazıyoruz ki, resmî tiyatro kurumları yöneticilerinden rica edici olarak değil, yaptırımcı olarak istekte bulunuyor, bu kurumların yöneticilerini toplumsal sınava sokuyoruz... "Amca, bu çocuk bana vuruyor." demek yerine, "Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan ve benzerleri, ayağınızı denk alın! Yoksa!!!..." diyoruz.
Demirkanlı - "DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin!... Artık kime reklam verdiğinizin, kimi desteklediğinizin farkında olmalısınız!" (Büktel)
Bulunmaz - Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan ve benzerleri farkında olmadıkça, biz, onların farkında olması için, kamuoyu baskısı oluşturuyoruz. Onlar, bizi ipine bile takmadıkça, biz, burunlarının ucuna kadar dayadığımız yazılarla, onların dikkatlerini çekiyoruz. Onlar, vurdumduymaz bir biçimde davrandıkça, biz, halkın ve tüyü bitmemiş yetimin doğal hakkını savunmaya devam ediyoruz hâlâ. Onlar, LİNÇÇİ kişi, kuruluş ve kurumlara olanak tanıdıkça, biz, onların da birer LİNÇÇİ gibi büyük bir ruhsal çöküntü içerisinde olduklarını duyumsatıyoruz.
Demirkanlı - "'Sıfır sansür' ilkemden yararlanarak, beni taciz etmek için açtığım konuları saptırıp sulandırnak amacıyla, sayfalarıma dadanan Mustafa Demirkanlı, bunları bana, sizin görmezden ve duymazdan gelmeniz ve ('Evet, ikinci bir Theope var' başlığıyla bana atılan iftirayı kapaktan vermiş olan) dergisine reklam vermeniz sayesinde yapabiliyor." (Büktel)
Bulunmaz - Ben, hiç bir zaman için, Coşkun Büktel kadar su katılmamış "sıfır sansür" yanlısı biri olmasam da, yine de, "sıfır sansür" kavramına yakın duran biriyim. Her ne kadar, facebook sayfalarına önem vermemiş olsam da, yine de, Coşkun Büktel'in mesaisini çalan kişilere karşı büyük bir hınç duyuyorum. Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı gibi tiyatro cahili birinin, Coşkun Büktel'in zamanını çalmasına çok içerliyorum. Hele hele, dünyanın hiçbir yerinde "İKİNCİ BİR THEOPE" bulunmamasına karşın, bir yazara yapılabilecek en büyük terbiyesizliği, en büyük yüzsüzlüğü yaparak, Coşkun Büktel'in ve onunla birlikte binlerce tiyatrocunun gözlerinin içine baka baka "Evet, İkinci Bir Theope Var" diyebilen insanların, (Büktel'in yazı yazdığı, benim hiçbir zaman için yazı yazmadığım facebook sayfalarında) meşgul etme eylemini, bir insanlık suçu olarak görüyor ve öyle niteliyorum.
Demirkanlı - "Mustafa'nın bana yönelik usulsüzlükleri karşısında daha ne kadar sağır sultanı oynayacaksınız. İşte reklamla desteklediğiniz adamın son marifeti:" (Büktel)
Bulunmaz - Evet, Coşkun Büktel, tüm LİNÇÇİ kişi ve LİNÇÇİ kuruluşların hiçbir hakkı olmamasına karşın, hiçbir zaman için tam zamanında, her ayın tam tamına birinci günü yayınlanmayan dergilere, hem de, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen resmî kurumların başındaki kişilerin reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı, ulûfe) vermesini onaylamıyor... Ben de, Coşkun Büktel gibi, bu durumu hiçbir zaman onaylamıyor, lânetliyorum...
Demirkanlı - "O SORDU BEN CEVAPLADIM. BEN SORUNCA O YİNE KAÇTI!' (Coşkun Büktel)"
Bulunmaz - Coşkun Büktel, bireysel ve toplumsal olanaklarını sonuna dek zorlayıp, gayet namuslu bir hayat sürdürme savaşımı verirken, hak etmediklerini elde etmek için çabalayan kişi, kuruluş ve kurumlara karşı müthiş derecede uyarıcı olmaya devam ediyor.
Demirkanlı - "Amca, bu çocuk bana fena vuruyor yaa!."
Bulunmaz - Yooo! Hayır!! Hiç de öyle değil!!! Biz, gerekmeyen hiçbir kimseye "amca" muamelesi yapacak kadar alçalmayı asla ve kesinlikle kabul etmiyoruz... Biz, hiçbir zaman için resmî tiyatro kurumlarından reklâm yalvaracak, resmî tiyatro kurumlarından avanta alacak kadar alçalmadık... Bana, bize, hiçbir kişi, hiçbir kuruluş ve hiçbir kurum asla ve kesinlikle bir fiske bile vuramaz!
Demirkanlı - Yukarıdaki majiskül son cümle tamamen gerçek dışı, olsun önemli değil, ben Büktel'e sevineceği bir haber ileteyim…
Bulunmaz - Biz herhangi bir LİNÇÇİ kişi, herhangi bir LİNÇÇİ kuruluş, herhangi bir LİNÇÇİ kurumdan sevineceğimiz herhangi bir haber almak istemiyoruz. Kurumlara yaptırımda bulunuyoruz.
Demirkanlı - Sosyalist Kuyumcu arkadaşı ile birlikte yapmış oldukları "şikayet" yayınları sonrası nihayet devlet harekete geçti…
Bulunmaz - Herhangi bir kişiyi, herhangi bir kuruluşu, herhangi bir kurumu, kapalı kapılar ardında şikâyet edecek kadar alçak kişi değiliz. Biz, uyarılarımızı açık açık ve kamuoyu önünde yapıyoruz. Resmî tiyatro kurumları da, bizim yaptığımız bu samimî eleştiriler sonucu harekete geçebilir. Haksız uygulama nedeniyle harekete geçmeyen resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri, tarihe, topluma karşı, hiçbir zaman için bağışlanamayacak suç işliyor demektir!...
Demirkanlı - Başbakan'ın talimatıyla tiyatro dergilerinden ilanlar kesildi…
Bulunmaz - Demirkanlı ya yalan söylüyor yada gargara yapıyor... Demirkanlı, yazısının yayınlandığı 4 Ocak 2013 tarihinden bu yana resmî tiyatro kurumlarından reklâm almaya devam ediyor hâlâ...
Demirkanlı - Başbakanlık muhabirimizin ilettiğine göre özel kurumlara da tiyatro dergilerine ilan verilmemesi talimatı verilmiş… Boynumuz kıldan ince…
Bulunmaz - LİNÇ KAMPANYASI ana sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin ne zamandan beri "başbakanlık muhabiri" var? Mustafacığım, küçük at da civcivler de yesin! Bu başbakanlık talimatının belgesini yayınla, biz de inanmaya çalışalım Mustafa! Sizin, zâten her zaman için boynunuz kıldan ince be kardeşim!!!
Demirkanlı - Bu haberi paylaşmamın nedeni; utanma eşiği testi içindi…
Bulunmaz - Tamam da, bu haberin belgesi nerede? Bu haberin delili nerede? Bu haberin kanıtı nerede? Haberin kaynağı nerede?
Demirkanlı - Gelelim, Büktel'in "beni sansür ediyorlar" beyanına… Tarihsel süreci bilmeyenler için…
Bulunmaz - Coşkun Büktel'in kendi sitesindeki "Özdemir Nutku Skandalı" belgelerini alıp yayınlaman yeterli... Başka bir belgeye gereksinme yok! Coşkun Büktel'in başyapıtı "Theope" adlı oyuna atılan iftiranın belgesini göstermen yeterli... coskunbuktel.com
sitesinin adresini bile vermem yeter de artar bile Mustafacığım!...
Demirkanlı - Büktel'in dışında Büktel'i "sansür" eden kimse yok, bu Büktel'in inanmak istediği gerçek dışı bir durum… Büktel yönetmenlere inanmaz, yönetmenler de Büktel'e inanmaz… Hepsi bu…
Bulunmaz - Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı, kafasında sentetik bir dünya, yapay bir evren kuruyor ve kurduğu bu sentetik dünyaya, bu yapay evrene inanarak, ilginç postmodern parametreler oluşturuyor. İki buçuk tane kalmış okurunun da, bu parametrelere inanmasını arzu ediyor. Ancak, kazın ayağı perdeli!
Demirkanlı - Theope
Bulunmaz - LİNÇÇİ Prof. Özdemir Nutku'nun iftira attığı oyun!
Demirkanlı - "Theope"yi İ.B.B. Şehir Tiyatroları'nda rahmetli Ali Taygun sahneledi…
Bulunmaz - Sansürleyerek sahneledi. Kırparak sahneledi. Kuşa çevirerek sahneledi. Estetik bağlamda tecavüz ederek sahneledi!...
Demirkanlı - Taygun, değil sahnelediğine neredeyse doğduğuna pişman oldu…
Bulunmaz - Büktel'in yazdığı "Theope" oyunu, sansürlenmeye, kırpılmaya, kuşa çevrilmeye, estetik bağlamda tecavüz edilmeye sığacak kadar dar oyun değil. Kimse bu oyuna tecavüz edemez!...
Demirkanlı - Yani kimse, Theope'ye sansür uygulamadı, sadece Büktel mutlu olmadı…
Bulunmaz - Ne yani Coşkun Büktel, "Estetik bağlamda tecavüzü engelleyemiyorum, o hâlde zevk almaya bakayım!" mı demeliydi?
Demirkanlı - Yönetmen tiyatrosuna karşıymış!...
Bulunmaz - Evet, karşı! Bunu kanıtlamak için koskoca bir kitap yazdı: "'Yönetmen Tiyatrosu'na Karşı" Sen de okuyup yararlan!...
Demirkanlı - Olabilir… hakkıdır…
Bulunmaz - Tabiî hakkı; kendine güvenen biri varsa, "'Yönetmen Tiyatrosu'ndan Yana" adlı bir kitap yazıp, hemen okura sunabilir!
Demirkanlı - Devlet Tiyatroları'nda Can Gürzap sahnelemek istedi, görüştüler… Büktel, yönetmen tiyatrosuna karşı olduğu için Can Gürzap'a da izin vermedi… hakkıdır, izin vermez… iyi de sansür bunun neresinde?
Bulunmaz - Sansür, taaa en başta; "Özdemir Nutku İftirası"nda!
Demirkanlı - Son olarak İstanbul D.T. Sanat Yönetmeni Şakir Gürzumar sahnelemek istiyor (Şakir yıllardır ister) ama bir türlü sahnelenemiyor… Şu konudaki gerçekliğe imzamı atarım, ne D.T. Başdramaturgu'nun ne de Genel Müdür'ün karşı çıkması söz konusu değil, Şakir yaşıyor, yanlışım varsa yalanlayabilir… Peki, bu Büktel'i kim "sansür" ediyor?
Bulunmaz - Coşkun Büktel'i, Prof. Dr. Özdemir Nutku ve bütün "Prof. Dr. Özdemir Nutku Çocukları" sansürlüyor... Tam tamına 1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ sansürlüyor...
Demirkanlı - Kendince bir anlayış geliştireceksin: "Yönetmen Tiyatrosuna Karşıyım" olabilir ama karşı olmayanların oyununu sahnelemesini isteyeceksin, sahnelense de sahnelenmese de "sansür" olarak suçlayacaksın, sizce doğru mu?
Bulunmaz - Mustafa kardeşimiz, hiçbir belge, hiçbir delil, hiçbir kanıta başvurmadan aklına estiği gibi yazabildiği için, biz, şimdilik kaydıyla, sadece karşı çıkışımızı dile getiriyoruz. Ama koşullarımız oluştuğunda, yani mahkeme dosyalarımızın kabarıklığı azaldığı zaman, onun göstermediği delilleri, kanıtları gündeme getireceğiz.
Demirkanlı - Sansür'e karşıyım diyeceksin sonra utanmadan tiyatro dergisini küçük çocuklar gibi devlet erkanına şikayet edeceksin… "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" diyeceksin, yazılınca ne kadar kötü duruyor değil mi?
Bulunmaz - Mustafa kardeşim, senin dergini devlet erkânına şikâyet etmiyoruz. Devlet erkânını halka, tüyü bitmemiş yetime şikâyet ediyoruz. "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" demiyoruz...
"Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle iyice beslenen resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri, hiçbir zaman için tam zamanında, ayın tam birinde, resmî tiyatro kurumları oyunlarının duyurulması gereken zamanda yayınlanmayan dergilere reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı, ulûfe) asla vermeyin!" diyoruz. "Verirseniz, kendi adımıza, halkımız adına, tüyü bitmemiş yetim adına, iki elimiz yakanızda olur!" diyoruz... Bunu söylerken de, ortaya karışık konuşmuyor, öznesiz tümce kurmuyoruz. Açık açık ad veriyoruz: "Hilmi Zafer Şahin, K. Lemi Bilgin, Veysel Sami Berikan ve benzerleri lüften yetim hakkı yemeyiniz!" diyoruz...
Demirkanlı - Neresinden tutsam elimde kalıyor ama Büktel bu alanlarda dezenformasyon yapmayı pek sever, nasılsa beğen düğmesine basan birkaç arkadaşı vardır, oysa Büktel'e defalarca şunu önerdim, gevezeliği bırak çık karşıma ne istersen sor, ne istersem sorayım, video kaydına alalım ve yayımlayalım…
Bulunmaz - Coşkun Büktel de, sana "Kap kukuletanı, gel!" dedi.
Demirkanlı - Şapka düşsün kel görünsün…
Bulunmaz - Başınızda o kadar çok şapka var ki, hangi şapkanızı alaşağı etsek, iç içe geçmiş süs eşyası "matruşka" gibi, şapkaların altından sürekli olarak şapka çıktığı için, kelinizi hiç göremiyoruz.
Demirkanlı -Hiçbir zaman yanaşmadı…
Bulunmaz - "Kap kukuletanı, gel!" dedi...
Demirkanlı - Büktel, beni muhatap olarak kabul etmediği mavalını ileri sürerek hep kaçmıştır ama facebook sayfasında (Kendisi site olarak tanımlar ya da öyle sanır.) sürekli hakkımda gerçek dışı yazılarını yayımlar, hani muhatap almıyordun?
Bulunmaz - Bir tek gerçek dışı yayın göster!... Bir tek yanlışını düzeltmediği, yanlış yapar yapmaz özür dilemediğini göster!...
Demirkanlı - Sonra yanıt veremeyince "hani linki… hani linki" diye sayıklamaya başlar, son yazdığım -sadece bir soru sormak için- iletime de aynı sayıklamayı yapmıştır, oysa defalarca linki verdim…
Bulunmaz - Tabiî bana göre yanlış, Coşkun Büktel'e göre doğru adres olan facebook'ta, Büktel, "sıfır sansür" uygulamasına "âşık" olduğu için, senin bütün zırvalarına, gereksinme duydukça yanıt veriyor. Büktel'in sana link sorması, delil istemesi, kanıt ricasında bulunması son derecede doğal hakkı değil mi? Neden istemesin?...
Demirkanlı - Kendisi ve kuyumcu arkadaşının sürekli çift "o"lu diye suçladığı -arkadaşı kuyumcu Hilmi'nin hela kapısı diye tanımladığı- sahtekar, sapık Burak Caney'i hedef aldıkları tiyatrooyun'un kime ait olduğu linkini defalarca yayımladım, muhtemelen ezberlemiştir, ama işine gelmez "hani linki" der durur. Son sorduğum soru ise şuydu: "Arkadaşlarının arasında olan, zaman zaman alıntı yaptığın Avi Maraşlıyan kimdir?" soruma tek yanıt yok, sanırım yeni bir Burak Caney vakası ile karşı karşıyayız…
Bulunmaz - Sahi, Burak Caney kim?... Burak Caney ne?... Burak Caney kimin sahte adı?... Benim mahkemelerim o denli yoğunlaştı ki, sanırım, yakında bu Burak Caney denen sahtekârın kim olduğu bile ortaya çıkabilir! Sahi, Burak Caney'in sitesi kime ait?... Burak Caney'in sitesi ne?... Sahi, Burak Caney'in sitesini kim yada kimler kurdu? Burak Caney denen İnternet canisi, neden ortaya çıkacak kadar yiğit biri değil? Burak Caney, neden bir cami avlusuna terk edilmiş piç gibi kaldı? Ben, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne 26 Mart 2013 Salı günü verdiğim dilekçede, senin, Avi Maraşlıyan ile ilgili isteğini yargıca sundum. Peki, o gün, hem de söz verdiğin hâlde, sen, neden Avi Maraşlıyan hakkında bir dilekçe sunmadın? Neden? Neden?! Neden?!! Neden?!!! Neden?!!!... Nedeeen???!!!
Demirkanlı - Avi Maraşlıyan'ın kim olduğunu öğrendiğimizde, epey yol alacağız… Kimmiş bu hanım, Büktel'in ve kuyumcu arkadaşı Hilmi'nin alıntılar yaptığı bu tiyatro insanı kim acaba? Mütebaki'nin kim olduğunu öğrendik, nasılsa Avi'nin de kim olduğunu öğreniriz, acelemiz de yok zaten...
Bulunmaz - Sen, 26 Mart 2013 Salı günü mahkemeye soracağını dile getirmene karşın, bu konuda neden küçük dilini bile yuttun? Yoksa, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne bir dilekçe sundun da, ben mi görmedim?... Göremedim ise, daha şimdiden özür dilerim. Mahkemeye "Avi Maraşlıyan kim?" sorusunu soran bir dilekçe verdin ise, "verdim" demen yeterli... Ben, "verdim" sözünü okur okumaz, bir taksiye atlayıp, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde SANIK olarak yargılandığın DOSYA içeriğine bakıp, ÖZÜR dilerim!
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz, Mustafa Şükrü Demirkanlı'dan 50.000,00 TL almak için İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcının kararını bekliyor...
Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, hiçbir avukata zerre kadar olsun asla güvenmediği için, Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya karşı çıktığı görüşlerini, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı'na sunup, dosyaya koyarken de, yine avukatsızlığın özgürlüğüyle coşuyor!...
Bulunmaz, yarın mesaisine İstanbul Adalet Sarayı'nda başlayacak!
Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Demirkanlı boz bulanık ifade vermiş
LİNÇ KAMPANYASI imzacısı Ömer F. Kurhan'ın tuttuğu avukatlar Eyyüp Fırat Kuyurtar'la Uğur Demirci Tosun'un, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a karşı, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sundukları DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK metninde hukuk kurallarını ihlâl etmek isteyen o kadar çok yanlış var ki!!!...
Bulunmaz, HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI sürecinde gayet sert!
Bulunmaz, Sanık Mustafa Demirkanlı için ek dilekçe taslağı yazdı!
Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, T.C. İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı raporlu olduğu için, öğleden sonra yapılacak duruşmaya asla katılmadı!...
"1992 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Tiyatro Kulübünde Tiyatro Yönetmenliği yapmış" LİNÇ imzacısı Ömer Faruk Kurhan, daha önce tuttuğu avukatlar İnan Yılmaz'la Uğur Demirci Tosun'un işine hiç yaramadığını anlamış olmalı ki, yeni avukatı Eyyüp Fırat Kuyurtar sayesinde yeni bir kamu davası daha açtırarak, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı 'Türk Milleti Adına' cezalandırmak istiyor!
Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan tiyatrocu ve tiyatro yayıncılarının davalarını görmemelerini gayet doğal karşılıyor!...
İstanbul Adalet Sarayı'nda Emir'in resim sergisi yüreğe sesleniyor!