Bu yazı, facebook bataklığı'dan alınmıştır. Bu yazının bulunduğu sayfada, Coşkun Büktel'in de altı yazısı bulunmaktadır. Bu yazıyı tek başına okuduğunuzda, bağlam kayması olabilir. Biz, sadece bu yazıyı alarak, bu yazının üzerine ışık tutmak istedik. Koşullarımız elverirse, bu yazıyı değerlendirip, gerektiği biçimde yanıtlayacağız!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Büktel herkesi saf mı sanıyor?
Mustafa Demirkanlı
4 Ocak 2013
Büktel izin verirse tek kale maçına müdahale edeyim…
Muhtemelen, yakın arkadaşı Hilmi Bulunmaz'la birlikte beni -minik çocuklar gibi- yine kurum tiyatrolarına şikayet edeceklerdir, artık alışkanlıkları oldu: "Amca, bu çocuk bana vuruyor."
"DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin!... Artık kime reklam verdiğinizin, kimi desteklediğinizin farkında olmalısınız!
"Sıfır sansür" ilkemden yararlanarak, beni taciz etmek için açtığım konuları saptırıp sulandırnak amacıyla, sayfalarıma dadanan Mustafa Demirkanlı, bunları bana, sizin görmezden ve duymazdan gelmeniz ve ("Evet, ikinci bir Theope var" başlığıyla bana atılan iftirayı kapaktan vermiş olan) dergisine reklam vermeniz sayesinde yapabiliyor. Mustafa'nın bana yönelik usulsüzlükleri karşısında daha ne kadar sağır sultanı oynayacaksınız. İşte reklamla desteklediğiniz adamın son marifeti:
O SORDU BEN CEVAPLADIM. BEN SORUNCA O YİNE KAÇTI!" (Coşkun Büktel)
"Amca, bu çocuk bana fena vuruyor yaa!."
Yukarıdaki majiskül son cümle tamamen gerçek dışı, olsun önemli değil, ben Büktel'e sevineceği bir haber ileteyim… Sosyalist Kuyumcu arkadaşı ile birlikte yapmış oldukları "şikayet" yayınları sonrası nihayet devlet harekete geçti… Başbakan'ın talimatıyla tiyatro dergilerinden ilanlar kesildi… Başbakanlık muhabirimizin ilettiğine göre özel kurumlara da tiyatro dergilerine ilan verilmemesi talimatı verilmiş… Boynumuz kıldan ince…
Bu haberi paylaşmamın nedeni; utanma eşiği testi içindi…
Gelelim, Büktel'in "beni sansür ediyorlar" beyanına… Tarihsel süreci bilmeyenler için…
Büktel'in dışında Büktel'i "sansür" eden kimse yok, bu Büktel'in inanmak istediği gerçek dışı bir durum… Büktel yönetmenlere inanmaz, yönetmenler de Büktel'e inanmaz… Hepsi bu…
Theope
"Theope"yi İ.B.B. Şehir Tiyatroları'nda rahmetli Ali Taygun sahneledi… Taygun, değil sahnelediğine neredeyse doğduğuna pişman oldu… Yani kimse, Theope'ye sansür uygulamadı, sadece Büktel mutlu olmadı… Yönetmen tiyatrosuna karşıymış!... Olabilir… hakkıdır…
Devlet Tiyatroları'nda Can Gürzap sahnelemek istedi, görüştüler… Büktel, yönetmen tiyatrosuna karşı olduğu için Can Gürzap'a da izin vermedi… hakkıdır, izin vermez… iyi de sansür bunun neresinde?
Son olarak İstanbul D.T. Sanat Yönetmeni Şakir Gürzumar sahnelemek istiyor (Şakir yıllardır ister) ama bir türlü sahnelenemiyor… Şu konudaki gerçekliğe imzamı atarım, ne D.T. Başdramaturgu'nun ne de Genel Müdür'ün karşı çıkması söz konusu değil, Şakir yaşıyor, yanlışım varsa yalanlayabilir… Peki, bu Büktel'i kim "sansür" ediyor?
Kendince bir anlayış geliştireceksin: "Yönetmen Tiyatrosuna Karşıyım" olabilir ama karşı olmayanların oyununu sahnelemesini isteyeceksin, sahnelense de sahnelenmese de "sansür" olarak suçlayacaksın, sizce doğru mu?
Sansür'e karşıyım diyeceksin sonra utanmadan tiyatro dergisini küçük çocuklar gibi devlet erkanına şikayet edeceksin… "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" diyeceksin, yazılınca ne kadar kötü duruyor değil mi?
Neresinden tutsam elimde kalıyor ama Büktel bu alanlarda dezenformasyon yapmayı pek sever, nasılsa beğen düğmesine basan birkaç arkadaşı vardır, oysa Büktel'e defalarca şunu önerdim, gevezeliği bırak çık karşıma ne istersen sor, ne istersem sorayım, video kaydına alalım ve yayımlayalım… Şapka düşsün kel görünsün… Hiçbir zaman yanaşmadı… Büktel, beni muhatap olarak kabul etmediği mavalını ileri sürerek hep kaçmıştır ama facebook sayfasında (Kendisi site olarak tanımlar ya da öyle sanır.) sürekli hakkımda gerçek dışı yazılarını yayımlar, hani muhatap almıyordun?
Sonra yanıt veremeyince "hani linki… hani linki" diye sayıklamaya başlar, son yazdığım -sadece bir soru sormak için- iletime de aynı sayıklamayı yapmıştır, oysa defalarca linki verdim… Kendisi ve kuyumcu arkadaşının sürekli çift "o"lu diye suçladığı -arkadaşı kuyumcu Hilmi'nin hela kapısı diye tanımladığı- sahtekar, sapık Burak Caney'i hedef aldıkları tiyatrooyun'un kime ait olduğu linkini defalarca yayımladım, muhtemelen ezberlemiştir, ama işine gelmez "hani linki" der durur. Son sorduğum soru ise şuydu: "Arkadaşlarının arasında olan, zaman zaman alıntı yaptığın Avi Maraşlıyan kimdir?" soruma tek yanıt yok, sanırım yeni bir Burak Caney vakası ile karşı karşıyayız…
Avi Maraşlıyan'ın kim olduğunu öğrendiğimizde, epey yol alacağız… Kimmiş bu hanım, Büktel'in ve kuyumcu arkadaşı Hilmi'nin alıntılar yaptığı bu tiyatro insanı kim acaba? Mütebaki'nin kim olduğunu öğrendik, nasılsa Avi'nin de kim olduğunu öğreniriz, acelemiz de yok zaten...
(Kaynak: facebook bataklığı)
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Büktel herkesi saf mı sanıyor?
Mustafa Demirkanlı
4 Ocak 2013
Büktel izin verirse tek kale maçına müdahale edeyim…
Muhtemelen, yakın arkadaşı Hilmi Bulunmaz'la birlikte beni -minik çocuklar gibi- yine kurum tiyatrolarına şikayet edeceklerdir, artık alışkanlıkları oldu: "Amca, bu çocuk bana vuruyor."
"DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin!... Artık kime reklam verdiğinizin, kimi desteklediğinizin farkında olmalısınız!
"Sıfır sansür" ilkemden yararlanarak, beni taciz etmek için açtığım konuları saptırıp sulandırnak amacıyla, sayfalarıma dadanan Mustafa Demirkanlı, bunları bana, sizin görmezden ve duymazdan gelmeniz ve ("Evet, ikinci bir Theope var" başlığıyla bana atılan iftirayı kapaktan vermiş olan) dergisine reklam vermeniz sayesinde yapabiliyor. Mustafa'nın bana yönelik usulsüzlükleri karşısında daha ne kadar sağır sultanı oynayacaksınız. İşte reklamla desteklediğiniz adamın son marifeti:
O SORDU BEN CEVAPLADIM. BEN SORUNCA O YİNE KAÇTI!" (Coşkun Büktel)
"Amca, bu çocuk bana fena vuruyor yaa!."
Yukarıdaki majiskül son cümle tamamen gerçek dışı, olsun önemli değil, ben Büktel'e sevineceği bir haber ileteyim… Sosyalist Kuyumcu arkadaşı ile birlikte yapmış oldukları "şikayet" yayınları sonrası nihayet devlet harekete geçti… Başbakan'ın talimatıyla tiyatro dergilerinden ilanlar kesildi… Başbakanlık muhabirimizin ilettiğine göre özel kurumlara da tiyatro dergilerine ilan verilmemesi talimatı verilmiş… Boynumuz kıldan ince…
Bu haberi paylaşmamın nedeni; utanma eşiği testi içindi…
Gelelim, Büktel'in "beni sansür ediyorlar" beyanına… Tarihsel süreci bilmeyenler için…
Büktel'in dışında Büktel'i "sansür" eden kimse yok, bu Büktel'in inanmak istediği gerçek dışı bir durum… Büktel yönetmenlere inanmaz, yönetmenler de Büktel'e inanmaz… Hepsi bu…
Theope
"Theope"yi İ.B.B. Şehir Tiyatroları'nda rahmetli Ali Taygun sahneledi… Taygun, değil sahnelediğine neredeyse doğduğuna pişman oldu… Yani kimse, Theope'ye sansür uygulamadı, sadece Büktel mutlu olmadı… Yönetmen tiyatrosuna karşıymış!... Olabilir… hakkıdır…
Devlet Tiyatroları'nda Can Gürzap sahnelemek istedi, görüştüler… Büktel, yönetmen tiyatrosuna karşı olduğu için Can Gürzap'a da izin vermedi… hakkıdır, izin vermez… iyi de sansür bunun neresinde?
Son olarak İstanbul D.T. Sanat Yönetmeni Şakir Gürzumar sahnelemek istiyor (Şakir yıllardır ister) ama bir türlü sahnelenemiyor… Şu konudaki gerçekliğe imzamı atarım, ne D.T. Başdramaturgu'nun ne de Genel Müdür'ün karşı çıkması söz konusu değil, Şakir yaşıyor, yanlışım varsa yalanlayabilir… Peki, bu Büktel'i kim "sansür" ediyor?
Kendince bir anlayış geliştireceksin: "Yönetmen Tiyatrosuna Karşıyım" olabilir ama karşı olmayanların oyununu sahnelemesini isteyeceksin, sahnelense de sahnelenmese de "sansür" olarak suçlayacaksın, sizce doğru mu?
Sansür'e karşıyım diyeceksin sonra utanmadan tiyatro dergisini küçük çocuklar gibi devlet erkanına şikayet edeceksin… "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" diyeceksin, yazılınca ne kadar kötü duruyor değil mi?
Neresinden tutsam elimde kalıyor ama Büktel bu alanlarda dezenformasyon yapmayı pek sever, nasılsa beğen düğmesine basan birkaç arkadaşı vardır, oysa Büktel'e defalarca şunu önerdim, gevezeliği bırak çık karşıma ne istersen sor, ne istersem sorayım, video kaydına alalım ve yayımlayalım… Şapka düşsün kel görünsün… Hiçbir zaman yanaşmadı… Büktel, beni muhatap olarak kabul etmediği mavalını ileri sürerek hep kaçmıştır ama facebook sayfasında (Kendisi site olarak tanımlar ya da öyle sanır.) sürekli hakkımda gerçek dışı yazılarını yayımlar, hani muhatap almıyordun?
Sonra yanıt veremeyince "hani linki… hani linki" diye sayıklamaya başlar, son yazdığım -sadece bir soru sormak için- iletime de aynı sayıklamayı yapmıştır, oysa defalarca linki verdim… Kendisi ve kuyumcu arkadaşının sürekli çift "o"lu diye suçladığı -arkadaşı kuyumcu Hilmi'nin hela kapısı diye tanımladığı- sahtekar, sapık Burak Caney'i hedef aldıkları tiyatrooyun'un kime ait olduğu linkini defalarca yayımladım, muhtemelen ezberlemiştir, ama işine gelmez "hani linki" der durur. Son sorduğum soru ise şuydu: "Arkadaşlarının arasında olan, zaman zaman alıntı yaptığın Avi Maraşlıyan kimdir?" soruma tek yanıt yok, sanırım yeni bir Burak Caney vakası ile karşı karşıyayız…
Avi Maraşlıyan'ın kim olduğunu öğrendiğimizde, epey yol alacağız… Kimmiş bu hanım, Büktel'in ve kuyumcu arkadaşı Hilmi'nin alıntılar yaptığı bu tiyatro insanı kim acaba? Mütebaki'nin kim olduğunu öğrendik, nasılsa Avi'nin de kim olduğunu öğreniriz, acelemiz de yok zaten...
(Kaynak: facebook bataklığı)