3 Haziran 2010 Perşembe

Ferhun Yılmaz, "Ölüleri Gömün" oyununu, ipini Devlet Tiyatroları ışıkçısı Enver Başar'ın eline bırakan LİNÇÇİ Yaşam Kaya'dan "farklı" değerlendiriyor!

.............Ölüleri Gömün


Ferhun YILMAZ

29 Mayıs 2010


17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde yerli ve yabancı oyunların sinema, koreografi ve müzik ile iç içe geçmiş disiplinlerin coşkusu ve rüzgârı devam ediyor. Festivalin en nitelikli oyunlarından biri de İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı olan "Ölüleri Gömün". Oyunun yazarı Amerikalı romancı Irwin Shaw, oyunu Türkçeye çeviren Coşkun Büktel, yönetmeni Şakir Gürzumar. Sahnede, D.T.nin memurlaşmış oyuncuları sakil dururken, sözleşmeli çalışan oyuncular rafine ve doğal bir oyunculuk sergiliyor.

Oyunun konusu; savaşların birinde vurulan askerler gömülmeyi reddederek mezarlarından kalksalar ve savaşı durdurmak isteseler ne olurdu? Ordu, hükümet, silah tüccarları, politikacılar, işadamları, din adamları, medya ve sıradan insanlar bu alışılmadık ve inanılması zor isyana nasıl tepki verirlerdi? Kocalarını, sevgililerini, babalarını ve oğullarını kaybedenler ne hissederlerdi? Birkaç kişinin direnişi bir şeyleri değiştirmeye yeter mi? Sorularını sizi ve vicdanınızı rahatsız ederek soruyor. Rejisör "Gerçekten savaşsız bir dünya istiyor muyuz?" sorusunun cevabını seyirci ile birlikte arıyor. Savaş davullarının hiç susmadığı gezegenimizde ve ülkemiz üzerinde gizli-örtülü operasyonların yapıldığı bugünlerde; bizler için "Ölüleri Gömün" gündemimizin tam ortasında yer alıyor. Ürkütücü, düşündürücü ve kışkırtıcı bu oyun çağdaş tiyatronun yarattığı en cesur savaş karşıtlığını sergilerken, insan umudunun hiç bitmeyeceğini de anlatıyor. Uygarlık sürekli kendini yenilerken utanç verici savaşlar ve canavarlıklar post-modern dünyamızda insanı yaratıklaştırıyor.

1914’de başlayan modern savaşlar tarihinde 1. ve 2. Dünya Paylaşım Savaşları'yla başlayan akıl tutulmasında, egemen vampirler tarafından lokal ve bölgesel tutulan "3. Dünya Paylaşım Savaşları" insanın anlam duygusunu ve canlı olma hâlini yok ediyor. Hiçbir yeraltı zenginliği olmayan Kuzey Yarımküre cenneti yaşarken, birçok yeraltı zenginliği olan yoksul Güney Yarımküre cehennemi yaşıyor ve gezegende savaşlar hiç bitmiyor. İnsanlık tarihinin en soysuz eylemi olan tüm savaşların gerekçesi; vatanseverlik, dini korumak, demokrasi getirmek yalanları üzerinden enerji ve iktidar kavgalarıdır.

İnsanoğlu yaşama hakkını bilimle, sanatla ve vicdanıyla günümüzde savunuyor mu, savunabilecek mi? Genelde gezegenimizde, özelde yurdumuzda tüm toplumsal baskı, entrika ve keşmekeşlik içinde, yerin metrelerce altında kaybolan hayatlar ve "KADER" diyerek yaşama hakkı çalınmış ölü insan bedenleri. Teknolojinin çıldırdığı günümüzde insanlık ve vicdan TAŞ’a kesmiş durumda. Teksaslı Mister Rajap ve yandaşlarının 26 Mayıs 2004’de 5177 sayılı Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikle TTK’yı (Türkiye TAŞeron Kurumu) hâline dönüştürerek, ortaçağ koşullarında çalıştırılan madencilerimizden 30’unu diğerleri gibi dolar tanrılarına kurban etmiştir.

İşbirlikçi Ali Kemal Üniversitesi, Mütareke Basın -Yayın, Çamurat Yüksek Okulu'ndan mezun, Tayyareden Şamilgiller bu madenci ve işçi katliamını neden eleştirmezler ve yazmazlar. Sarı sendikalar; Maden ve Tekel İşçilerini dolar tanrılarına; Sarı basın; namuslu aydınları ve yazarları çamur tanrılarına; Sarı militarist-toprak ağaları; yoksul Memo ve Memet'i savaş tanrılarına; Sarı siyaset onurlu, dürüst siyasetçileri emperyal tanrılara kurban ederken "Yüce Divan kimi politikacılar için kaderdir. Yüce Divan yan gelip yatma yeri değildir" diyebilecekler mi? Madenden cesedi çıkarılan 28 işçiyi mezarlarında bile rahat bırakmayıp, cenazelerini karıştırıp DNA testi için mezarlarından çıkarılması skandalına tavır gösterebilecekler mi? Yoksulluk zulmü üzerinden ekonomik, sosyal, kültürel ve ahlaki göçük altında bırakılan insanlarımızı yürüyen ölülere çevirenler "Ölüleri Gömebilecek mi?" Halkın Gandisi; iktidar gücüyle halkın emeğini, ekmeğini, geleceğini ceplerine İndire Gandi yapanlardan hesap sorabilecek mi? Küresel dolar tanrıları buna izin verecek mi? Hâlâ iki maden işçisinin cesetlerine ulaşılamıyor ya da iki maden işçisi inatla "ÖLÜLERİ GÖMÜN" cümlesini duymak istemiyor.

Belki, cesetler yerin altında fazla birikti ve toprak artık daha fazlasını kaldırmıyor. Toprağa umudu, yaşamı ve gelecek güzel günleri ekmek gerek. "İnsan mezarına kendisi gidebilmeli, başkaları tarafından içine sürüklenmemeli" diyen bir oyun. Tiyatro Festivalinde prömiyer yapan "Ölüleri Gömün" gelecek sezon İ.D.T. Sahneleri'nde oynayacak. Ayrıca, festival oyunları da kaçırılmamalı. Türkiye’yi koca bir mezarlığa dönüştürmek isteyen "Kansız iç savaş" yürüten post modern cihadçılara inat; yaşama hakkına ve sanatların en büyüğü olan yaşama sanatına; Toplumcu Gerçekçi Siyaset, Toplumcu Gerçekçi Sanat hizmet etmeli…

Tiyatro ve Sanatla…

(Kaynak: bursahaber.com.tr)


***


Ayrıca bakınız:

"Shakespeare cahili", LİNÇÇİ Yaşam Kaya'nın yazısını(!), "Google Translate / Çeviri" katkısıyla Türkçeden İngilizceye, İngilizceden Türkçeye çevirdik!

"Shakespeare cahili" LİNÇÇİ Yaşam Kaya'nın da yazı(!) yazdığı Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Deniz Baykal'ın eşi Olcay Baykal'la konuştu!

Türkiye tiyatrosuna yeni bir hizmet daha sunuyoruz: "Google Translate/Çeviri" katkısıyla Türkçeden İngilizceye ve İngilizceden tekrar Türkçeye çeviri!

"Shakespeare'in değil doğum tarihini, hangi yüzyılda yaşadığını bile bilmeyen Yaşam Kaya", "Ölüleri Gömün"ün çevirmeni Büktel'in diline dil uzatıyor!


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi