Hemen hemen hiçbir zaman yanımdan ayırmadığım Yeni Tiyatro dergisini, bu sabahın erken saatlerinde, "İstanbul Devlet Tiyatrosu reklam panosu"nun fotoğrafını çekerken, bir ağacın dallarının arasına yerleştirdim. "Devlet"in fotoğrafını çektikten sonra, bir de "halkın" fotoğrafını çekme gereksinimi duyup, parmağımı yeniden deklanşöre götürünce, kameranın merceğinde, cılız bir ağacın dallarına yavru bir kedi gibi yerleşmiş bulunan Yeni Tiyatro dergisini gördüm. "Halkın" fotoğrafını çekme gereksinimi duyduğum an, Yeni Tiyatro dergisinin künyesindeki "İzmir Temsilcisi: Ege Işık" yazısını, bu dergiyi günlerce elimden düşürmediğim hâlde, henüz "keşfetmemiştim".
.
.
17 Şubat 2010
.
.
Yayınlanmaya başladığı ilk günden bu yana önemsediğim Yeni Tiyatro dergisinde bir LİNÇÇİ var: İzmir Temsilcisi Ege Işık!
.
Hemen hemen tüm sayılarına reklam verdiğim Yeni Tiyatro dergisinde bir LİNÇÇİ var: İzmir Temsilcisi Ege Işık!
.
Tüm sayılarının duyurusunu defalarca yaptığım Yeni Tiyatro dergisinde bir LİNÇÇİ var: İzmir Temsilcisi Ege Işık!
.
LİNÇÇİ ve iftiracı tiyatro esnaflarından Prof. Dr. Özdemir Nutku'yu "savunmak zorunda kalan" Erbil Göktaş'ın "Coşkun Büktel ve Başkalarının Merak Ettikleri 2" başlıklı yazısına karşı "yanıt hakkı" olarak İftiradan yana olmak yada iftiradan yana olmamak (Bakınız: Yeni Tiyatro dergisi, Temmuz/Ağustos 2008, sayı 6) başlıklı bir yazı yazdığımda, hiçbir ikirciklenme yaşamadan, "hemen" yayınlayan Yeni Tiyatro dergisinde bir LİNÇÇİ var: İzmir Temsilcisi Ege Işık!
.
12 Eylül Özel Sayısı'nda "Kültür Bakanlığı ve Efes Pilsen Çanakçılığı" başlıklı yazımı yayımladığım Yeni Tiyatro dergisinde, şimdilik saptayabildiğim kadarıyla sadece bir LİNÇÇİ var: İzmir Temsilcisi Ege Işık!!!
.
***
.
Erbil Göktaş'ın Genel Yayın Yönetmeni olduğu Yeni Tiyatro dergisi'nin Ocak ve Şubat sayılarını, ne yazık ki çok geç okumaya başladım. Bunun birçok nedeni var: Çok yakınımdaki birinin ölümcül bir sayrılığa tutulması, yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerimin sayısının hızla artması, hemen her gün yarım günümü "tutsak alan" kuyumculuk mesleği, eğitsel ve kuramsal çalışmaların ötesine geçemese de devam eden tiyatral etkinliklerim, LİNÇÇİ alçaklara karşı verdiğim savaşım... Çehov'un deyimiyle; "Ve daha bir sürü..."
.
Bu arada, "nasıl olsa LİNÇ KAMPANYASI sürecinden alnının akıyla çıktığına göre, Yeni Tiyatro dergisine LİNÇÇİ sızması olmaz" önyargısını da unutmamam gerekiyor.
.
Neyse...
.
Erbil Göktaş'la sık sık yaptığımız telefon görüşmeleri ve zaman zaman "tiyatroların özel gösterimleri" nedeniyle bir araya gelme seanslarımız, bizi "Yeni bir dünya için 'Yeni Tiyatro Toplantıları'" sürecine getirdi. Her ne denli bu "slogan" bana ait olsa da, Erbil Göktaş'la yaptığımız konuşmalar sonucu ortaya çıktığı için, "ortak slogan" olarak kullanılmaya başlandı.
.
Yine bana ait olan "Türkiye tiyatrosunun en saygın ve en yaygın dergisi" sloganının da, LİNÇÇİ olmayan Yeni Tiyatro dergisine ivme kazandırdığı kanısındayım. Ancak, burada durup dinlenmeli, küçük bir soluk alarak şunu hemen belirtmeliyim: Evet, sözümün, sloganımın her zaman olduğu gibi, yine arkasındayım; Yeni Tiyatro, Türkiye tiyatrosunun "en saygın ve en yaygın" dergisi. Bu slogan, yalın hâlde kullanıldığında, şöyle tehlikeli bir soru içeriyor: Yeni Tiyatro dergisi, ehven-i şer (kötünün iyisi) mi, yoksa benim idealimdeki dergi mi? Tabii ki, ehven-i şer. Tabii ki, benim idealimdeki tiyatro dergisi değil.
.
Peki, ben, idealimdeki tiyatro dergisini yayınlayabildim mi? Hayır, asla yayınlayamadım! Ben, tiyatro dergiciliği konusunda tamamıyla başarısız bir yayıncıyım. Ben, sosyalizmin çok önemli ustası ve benim siyasal önderim olan Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin'in fotoğrafını ve sanatla ilgili önemli sözlerini bile, kendi çıkardığım dergide savunmakta zorlandım. (Bakınız: Sosyalist OYUN dergisini, LENİN’in sözlerinden arındırma faaliyetleri yürütmüş Ozan Akgül/Toprak Karaoğlu ikilisinin çuvala sığmayan yalan mızrakları!
-DESTEKSİZ YALANLARA KANITLI YANITLAR!-)
-DESTEKSİZ YALANLARA KANITLI YANITLAR!-)
.
Durum yukarıda belirttiğim gibi, benim dünya görüşüme karşıt bir biçimde gelişince, yani kurucusu ve sahibi bulunduğum Sosyalist OYUN dergisinde LENİN YOLDAŞ'ın ideolojisini savunmakta zorlanınca, tam dokuz sayı yayınladığım dergiye, yüreğim kan ağlayarak ara vermek zorunda kaldım. OYUN'un yayınlandığı sırada, sosyalist olmadığını bilmeme karşın, en azından, LİNÇÇİ ve "tiyatro cahili" Gülhan Avşar'ın sahibi ve LİNÇÇİ yayıncı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yönettiği, (Türkiye Cumhuriyeti, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün verdiği reklamlarla beslenen) LİNÇÇİ yayın Tiyatro... Tiyatro dergisi ve bu derginin doğal kuyruğu www.tiyatrodergisi.com.tr sitesi gibi davranmadığı, yani LİNÇÇİ olmadığı için, Yeni Tiyatro dergisine zâten süren "desteğimi" biraz daha arttırıp, bu dergiyi biraz daha "sahiplendim". Hepsi bu.
.
Ancak...
.
Yeni Tiyatro dergisine (bile) sızan karanlık ruhlu LİNÇÇİ kişileri asla görmezden gelemem. Yukarıda da belirttiğim gibi, Ege Işık bir LİNÇÇİ olmasına karşın, Yeni Tiyatro dergisinin (hem de) İzmir Temsilcisi olmayı "başarabiliyor". Yeni Tiyatro dergisi okurlarının, bu absürd, fantastik ve sürreel durumu bilerek, yani "gardını alarak" bu dergiyi okumalarını salık veriyorum.
.