10 Temmuz 2009 Cuma

Coşkun Büktel ile Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için Demirkanlı'nın başlattığı linç kampanyasına imza veren Aykılıç yazdı!

Türkiye dramatik yazarlığının Everest'i ve "Türk dilinde yazılmış en iyi oyun" olan Theope'nin yazarı Coşkun Büktel ile Bulunmaz Tiyatro yöneticisi, Avrupa Birliği emperyalizmi karşıtı, sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imha etmek için,

"KINIYORUZ!"

aldatıcı başlıklı bir linç kampanyası başlatan yalan makinesi, küfürbaz, linç kampanyası ana sponsorlarından Mustafa Demirkanlı, Ahmet Ertuğrul Timur, Ömer F. Kurhan, Yaşam Kaya, İsmail Can Törtop gibi tiyatro sanatını kirletenlerin kuyruğuna takılanlardan

SAĞcıyla SAĞcı

SOLcuyla SOLcu

LİNÇçiyle LİNÇçi

SAVAŞ AYKILIÇ

yazdı. Aykılıç'ın ne demek istediğini biz anlamakta zorlandık. Anlaşılması zor bir yazı yazmasına karşın, Aykılıç'ın sözlerinin belge değeri olduğuna inandığımız için, bu sözleri okurlarımızın sabrına sığınarak yayınlıyoruz. (HB)


OYUN'un notu: www.tiyatronline.com sitesinden aktardığımız aşağıdaki yazıda bulunan kırmızılar bize ait!


***


DEVLET TİYATROLARI'NDA YENİ DÜZENLEME , KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI'NIN BİLMEDİKLERİ VE "AYMAZLIK İŞBAŞINDA" !


Savaş Aykılıç
10 Temmuz 2009


Tiyatro Dergisi internet sitesi’nde (sitesinde) Mustafa Demirkanlı’nın Ertuğrul Günay ile yaptığı söyleşi , tiyatro tarihine geçecek ibretlik gerçekleri gözler önüne seriyor. Söyleşiden anlaşıldığına göre ;

1.) Kültür ve Turizm Bakanlığı DT ile ilgili yeni bir yasa çalışması hazırlığında ve bu yasayı önümüzdeki dönem meclise sevkedecektir. (sevk edecektir)

2.) Bu çalışma ; her zaman olduğu gibi (ve bakan beyin sinema-bakanlık ilişkilerinde olduğu veya olacağı iddaasının (iddiasının) tersine ;) ilgili “STK’ların katılamı (katılımı) ile ve şeffaf olacağı” beyanının aksine- tamamen gizli , katılımsız (en azından Kültür ve Sanat Sen açısından) ve kapalı kapılar arkasında yapılmaktadır. (Bazı tiyatroyu temsil ettiği savlanan , kendini öyle gören , “akil adam” veya “danışman”ların bu tür toplantılardaki düşünceleri sadece kendilerini bağlar ; tiyatroyu temsil yetkileri de , hakları da yoktur , onları ciddiye alan yöneticiler de “yanlışlardan” ve”yanlış yönlendirme ve bilgilendirmelerden” , “tuzaklardan” kurtulamazlar.)

3.) Söyleşinin en vahim , “maddi (!)” hatası ise-eğer Demirkanlı yanlış anlamadı veya çarpıtmadı ise-bakan beyin DT personeline (yönetici-sanatçı-teknik vb.) maaş olarak verilen paranın anadoluda (Anadolu'da) tiyatro yapan “amatör” tiyatrolara (verdiği örneklere bakılırsa köy tiyatrolarına) dağıtıldığı takdirde hem koltuk sayısında hem de anadoluda (Anadolu'da) yapılan tiyatroda “bigbang” yaşanacağı şeklindeki “zihnisinir uçukluğundaki , ayakları yere basmayan” projesi ! (Bu “mantalite” ile bakan bey bütün köylere “köy seyirlik” oyunlar yapılması için maddi destek yapabilir-daha önce hükümeti ücretsiz toğum (tohum) dağıtsa daha iyi ya…) a.) Bakan Bey daha profesyonel tiyatro ile amatör tiyatro arasındaki farkı bilmiyor. Amatörce yapılan ile profesyonel ve meslek olarak yapılan “TİYATRO” arasındaki “nitelik” farkını bilmiyor,görmüyor.

b.) DT’den boşalacak yeri (anadoluda) (Anadolu'da) , (olmayan) “özel tiyatroların” dolduracağını sanıyor.

c.) Bunları düşündüğüne göre DT’nin ne kuruluş kanununu , ne kuruluş amacını ve ne de (DT’nin devlet-millet ilişkilerindeki eğitici-bilinçlendirici-uygarlaştırıcı-demokratlaştırıcı kötülüklerden,yanlışlardan, aşırılıklardan ve en önemlisi “yasasızlıklardan” ve her türlü negatifliklerden arındırıcı (sağaltıcı) ve iyi-güzel-doğrulara yönlendirici “büyülü” işlevini ve önemini bilmiyor demek ki.

d.) Bunları ona anlatacak bir” yönetici” , bir “yetkili” ya da bir “danışman”ı yok ya da varsa da bunları yapmaya fırsat bulamamışlar mı acaba ?

4.) Bakan Beyin “DT kalır ama yapıyı performans ve proje bazında sözleşme yapabiliriz ,prim esaslı bir model” vb. “gevelediği” şeylere bakılırsa ; ya “kafası karışmış” ya da “karıştırılmış”. (Zira DT için yapılacak yeni (yasa) düzenleme Türk Tiyatrosu için yapılacak demektir ; bunlar birbirinden soyutlanamaz ; çünkü bütün Şehir Tiyatroları Yasaları da DT yasası emsal (örnek) alınarak çıkartılmıştır. DT çökerse arkasından Şehir Tiyatroları ve profesyoneller ile çalışan-öğrencilerle ve amatörlerle yapılanları çoğunluktadır- “Özel Tiyatrolar” da , kısaca Türk (profesyonel ) Tiyatrosu da yazarıyla-oyuncusuyla-tekniği ile ; her şeyi ile “bir güzel” çöker !

5.) Bakan Bey AKM tadilatı ile ilgili “itiraf gibi” bilgiler veriyor (Demirkanlı’nın 2010 Ajansı ve “İstifa Skandallarını” sormamasını tarihi bir “haber atlama ve fırsat kaçırma” olarak not ediyorum) : “Akm tadilatında Akm’yi yapan Tabanlıoğlu firması “katkı yapmak” istiyoruz diyerek “müdahil olmuş” ! (Ne “katkı” olduğunu “Yeni AKM DİZAYNI” tartışmalarından bilenler bilir.(AKM’nin sadece ve hızla tadilatı yapılması gerekirken ; sözkonusu ajans , Akm’nin yönetiminden boyahanesinin dış işletmeciler için restorant yapılmasına , Akm ön cephesinin tamamen değiştirilmesinden” yeni ekler” yapılmasına bir alay “para getirecek iş”…)

6.) Neyse ki , günümüzde , cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki ne güç ne irade ne “akıl” olmadığı için ; statüko aynen böyle devam edeceği için , “önceden söylenen yapılmadığı” ve” yapılacak şeyler önceden söylenmeyenler arasından çıkması” ilkesince , Bakan Bey’in başladığı ne AKM projesini , ne de DT Yasa projesini neticelendirebileceğini (Bakanlık ömrünün bunları görmeye yetmeyeceğini) düşünüyorum. Ola ki ben utanayım ama Türk Tiyatrosu kazansın ; Bakan Bey beni utandırsın ve bu iki projeyi Anadolu sermayesinin İstanbul sermayesinden ve cumhuriyet kurumlarından “intikamı” olarak değil de ; vergi veren bütün yurttaşların sanat , kültür ve tiyatrodan paylarına düşeni eşit olarak almalarını sağlayacak “gerçekten yeni düzenlemelere” gitsin. Bunun için naçizane tavsiyelerim :

a.) DT’nin personel maaşları gibi “çıkmaz sokaklardan” çıksın ve “işin özüne” insin : hükümetlerin hep işçilerin maaşları üzerinden bütçe açıklarını kapamaya çalışmaları gibi Bakan Bey de kazanılmış ve hazırdaki haklardan ve kaynaklardan Değil (değil) ; “YİĞİT İSE” ; işverenlerin ve zenginlerden alın(ması gerek)an vergilerden bütçe açığını kapatması gibi ; her yurttaşın tiyatro hakkını verecek yeni haklar (örneğin işsizlik sigortası) ve yeni kaynaklar (artık “bor” mu olur , “loto” payı mı olur , yoksa “deniz feneri” ("Deniz Feneri") benzeri yardım toplama mı olur bilemem) bulsun ; oluştursun ; aksi halde “susmak hakkını kullansın” !

b.) “Gaziantep Modeli” zihin açıcı bir örnek olabilir ; tiyatro konusunda en şanslı il Antep ; çünkü her hafta (on iki bölgeden) başka bir oyun turne yapıyor ; DT (bölge ve yerleşik tiyatrosu olmayan) geriye kalan 70 diğer ile benzer (ilk anda pilot-deneme) uygulamalar-DT turneleri düşünülebilir ; düzenlenebilir.

c.) “Gaziantep Modeli” için çalışacak yeni profesyonel personel için yeni düzenlemeler (perfermons,proje bazı sözleşme) vb ancak ve ancak “işsizlik sigortası ; iş verilmediği zamanlarda geçinebilecek bir “asgari”(ki bu da şimdi alınan “normal” miktarın iltında (altında) olamaz) bir “maaş garantisi” ile yapılabilir.

d.) Bakan Bey’den mevcud (mevcut) AKM’nin kapatılmasını değil ; “HER İLE VE BÜYÜK SEMTLERE YENİ AKM’LER ; YENİ TİYATRO (BİNALARI)” açmasını , bu yolu amaçlamasını ve bu yola giden düzenlemeler yapmasını bekliyor milletimiz. ..Boş laf değil !

(Savaş Aykılıç : İstanbul Kültür ve Sanat Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi.)

(Kaynak: tiyatronline.com)