25 Mart 2009 Çarşamba

"Özdemir Nutku skandalı", "Talât Halman skandalı" tiyatroyu çürütürken, Oruç, "bazı sansürler"e karşı çıkıp "2009 Sansür Yılı" önermesinde bulunuyor!

Özdemir Nutku iftirasının, Mustafa Demirkanlı yalanlarının, Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sansürünün, 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a "Emek Ödülü" verilmesinin Türkiye tiyatrosunu hızla, hem de şimşek hızıyla kirlettiği günümüzde, Kemal Oruç'un 2009'u "Sansür Yılı" olarak ilan etmesini anlayabiliyoruz.

Ancak...

Kemal Oruç, aşağıdaki yazısında, bizim daha önce karşı çıktığımız sansürlere karşı çıkmakla birlikte,

(Örnekse bakınız: "AKP inisiyatifinde bulunan Muammer Karaca Tiyatrosu, sadece AKP'nin ideolojisine yakın tiyatrolara olanak tanıdığı için, Laz Marks oyununu engelledi!", "'Şişli Belediyesi skandalı' olarak yaftaladığımız Muhsin Ertuğrul Ödülleri 2009 jürisinden beklenen oyun: Cücenoğlu'nu kurban rolünde sahneye çıkarmak" ve "Tescilli sansürcü Timur, sansürcülüğünü inkâr ediyor; tescilli yalancı Demirkanlı, yalancılığını gizliyor; kaymakam Karataş, 'Hırsızistan'ı engelliyor")

bizim karşı çıktığımız "başka" sansürlere karşı çıkmayı düşünmüyor.

(Örnekse bakınız: "Özdemir Nutku skandalı", "Talât Halman skandalı", "Hayati Asılyazıcı skandalı", "Yedi Tepeli Aşk skandalı", "Nazif Uslu skandalı", "İnek skandalı", "Müsahipzade skandalı")

Kemal Oruç'un bize yolladığı mektubu, ivedilikle yayınlıyoruz. (HB)


BÖYLE SANSÜR GÖRÜLMEDİ! -2009 Sansür Yılı-


Kemal Oruç
25 Mart 2009



Marmara Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, Gibi Yapanlar Tiyatrosu’nun 24 Mart 2009 Salı günü 11.00’da Göztepe Kampüsü’nde sahneleyeceği Sınır adlı oyunu akıl almaz bir kararla iptal etmiştir.

Gerekçe olarak oyun metninde “bayrak” kelimesinin geçtiği belirtilmiş ve “Ne bu? Bayrak, mayrak… Olmaz öyle şey! Sahnelenmesine izin veremeyiz.” denilmiş ve gösteri iptal edilmiştir!

Festival Komitesi’nin “Oyun metni üzerinde değişiklik yaparsanız oyunun oynanmasına izin verilebilir.” teklifi tarafımca reddedilmiştir!

Oyunda bahsi geçen “bayrak” gerçekte var olmayan bir ülkenin gerçekte var olmayan bayrağıdır ve “bayrak” hakkında hiçbir kötü söz söylenmemektedir. Oyun metni tam olarak okunsaydı, büyük güldürü ustası Muzaffer İzgü’nün, savaş karşıtı, dostluğu temel alan bir oyun yazdığını bilirlerdi! Fakat daha oyun metninin başında “bayrak” kelimesine takılan bir zihniyetin oyun metninin tümünü okuması beklenemez! Oyun elli dakikalık kısa bir oyun da olsa…

Onlarca kurumda yürüttüğüm, ödül aldığım, projelere sırt dönen, önemsemeyen Marmara Üniversitesi’nde yönetimce “hiç destek verilmemiş” birçok proje yürüttüm. Gibi Yapanlar ve Drama Kumpanya bireylerinin çabalarıyla tam dört içinde, onlarca atölyede, yüzlerce öğrenciye hizmet verdik; drama ve tiyatro çalışmaları yürüttük. Eğitim Fakültelerinde “Drama; canlandırma yapmaktır.” gibi anlamsız bir tanıma dayalı, eylemsiz, kuramsal olarak işlenen drama dersinin aksine yönettiğimiz Drama Liderliği Atölyesi, öğretmen adayları ve gönüllü öğrencilerin, dramayı doğru ve etkin bir şekilde öğrenmesi ve kullanmasını sağladı.
Bütün bunlara, bize destek vermeyerek; bizi parasız, mekansız bırakarak, sessiz kalan üniversitenin, sansür konusunda anında karar verebileceğini de görmüş olduk.

Bu yıl birçok sansür olayı yaşandı. Son olarak Tuncay Özinel Tiyatrosu’nun “Büyükler İçin Masal- Hırsızistan” adlı oyununun Keşan Kaymakamı tarafından sansürlenmesi ve Laz Marx’ın Beyoğlu Belediyesi tarafından sansürlenmesini örnek verebiliriz.

Şişli Belediyesi’nin Muhsin Ertuğrul Tiyatro Ödülleri adı altında, sonradan birçok polemiğe neden olan, saçma sapan bir ödül dağıtması; seçim malzemesi olarak, Çağdaş Türk Tiyatrosu’nun kurucusu Muhsin Ertuğrul’un adını kullanması, büyük ustanın, toprağın altında huzurlu uyuyabilmesine yapılmış bir sansürdür.

Bana göre en büyük sansür, rahmetli Gazanfer Özcan Usta’nın, devlete olan yaklaşık 40.000 TL’lik borcun birkaç yıl içinde 500.000 TL olması ve bir kısmını ödeyerek 300.000 TL borçla vefat etmesidir. Buradaki sansür hem yaşama hem de ölümedir. Böyle büyük bir ustanın bu kadar büyük bir borçla vefat etmesi tiyatroya girmek isteyen gençlerin heveslerine de yapılan bir sansürdür.

İzninizle 2009 yılını “Sansür Yılı” ilan ediyorum!

Son olarak Gibi Yapanlar Tiyatrosu’nun oyununa sansür uygulayan Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilerimden Tolga Ata’nın web sitemin ziyaretçi defterine yazdığı bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:

“SAMİMİYET VE İÇTENLİĞE SAHNE SEVGİSİ, EĞLENCE, HAYATI İSTEDİĞİ GİBİ YAŞAMA VE AKLINA GELEN HER ÇILGINLIĞI KİMSEDEN SIKILMADAN YAPMA TABİİ SEMPATİ , GÜVEN VE İNSANLARI KAZANABİLME İŞTE BÜTÜN BUNLARI BİRLEŞTİRDİĞİNİZDE BİR KEMAL ORUÇ ÇIKIYOR ORTAYA. SADECE ÜÇ HAFTALIK BİR TANIŞMANIN SONUNDA YAZABİLİYORUM BUNLARI EKSİK KALAN YÖNLER VARDIR ELBET VE ONLARDA TANIDIKÇA ORTAYA ÇIKACAK. VE ŞUNA İNANIYORUM Kİ PERŞEMBE 17 ÇİFT SIFIRDA OLDUĞUM İÇİN ORADAKİ HERKES KADAR BEN DE ŞANSLIYIM UZUN YILLAR BİRLİKTE OLMAK DİLEĞİYLE ŞİMDİDEN BİZE VERDİKLERİNİZ VE VERECEKLERİNİZ İÇİN SAĞOLUN KEMAL HOCAM (tolga- m.ü perşembe 17 çift sıfır) tolga-ata@windowslive.com , 3/2 4 /2009 12:21:58”
(Bakınız: www.ahmbay.com/sayac/defter.asp?s=1&u=kemoruc)
Günleriniz Aydın Olsun Sevgili Düşünce Dostları!

www.kemaloruc.com