Mehmet Esatoğlu
"ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" temel sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı ile bu "LİNÇÇİ" derginin sahibesi "İFTİRA SANIĞI" Gülhan Avşar Demirkanlı'nın vekili Av. Reyhan Kayışlı, bana "TACİZCİ" (Tıklayınız: "sayın H. Bulunmaz, sizi şahsen tanımamaktayım. Tacizinize son vermenizi öneririm...") deyince "ESATOĞLU TACİZİ" iftirası da aklıma geldi. Dünyada en son "TACİZCİ" denilebilecek kişi olan bana "TACİZCİ" demenin ciddî yaptırımı olmalıdır. Olacak da... Koşullarım oluşur oluşmaz, Reyhan Kayışlı hakkında fahiş düzeyli dâvâ açacağım!
"Haksızlıkların yasalarla korunduğu bir ülke"de yaşıyorken, hiç kimseyi dâvâ etmiyordum!... Bir tek koşulum vardı: Beni dâvâ edeni dâvâ ederdim. Av. Reyhan Kayışlı, benim hakkımda iki kez "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açmakla birlikte bir kez de soruşturma başlattı ve ayrıca 5651 Sayılı Yasa ile beni mahkûm ettirmek istedi! Soruşturma için "Vatan'daki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Bölümü"nde saatlerce sorgulandım!... Soruşturmanın hangi aşamada olduğunu inceleyecek zaman bulamadığım için, şu ân için bir yaptırıma gitmeyi asla düşünmüyorum... 5651 Sayılı Yasa nedeniyle uygulanmak istenen bir başka saldırıya da "Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nda itiraz ettim... Sonucu bekliyorum!... Dâvâ etmek için iyice düşünürken, tacizle suçlanacak en son kişi olan bana "TACİZCİ" diyen Reyhan Kayışlı'yı ilkelerim gereği yargılatacağım. Sonuç ne olur?
Ben, sosyalist bilince sahip olduğum için, sosyalizme sıcak duran yada bir zamanlar sıcak durmuş insanları dâvâ etmemek için büyük bir çaba harcamama karşın, bir kişi; "Hadi beni de dâvâ et!" derse onu kıramam.
Esatoğlu'na dönelim; kendisine "TACİZCİ" diyenler onu mahkemeye vermediklerine göre, Esatoğlu masumdur. Bunu nereden çıkarıyorum? Kendimden... Benim hakkımda LİNÇ KAMPANYASI düzenleyenler, bununla yetinmiş olsalardı "Esatoğlu Vâkâsı"nda haklı olabilirlerdi:
"Bakın, Esatoğlu'nu 'Halk Mahkemesi'nde yargılayarak infaz ettiğimiz için burjuva yasalarına hiç aldırmadığımız gibi, Bulunmaz'ı da 'Halk Mahkemesi'nde yargılayarak yine burjuva yasalarına hiç aldırmadık!"
Belki de haklı olabilirlerdi! Ancak, Coşkun Büktel'in ve benim verdiğim mücadeleler sonucu seve seve olmasa da, söke söke bizim hakkımızda (daha çok benim hakkımda) onlarca (Yoksa yüz mü?) kez soruşturma, kovuşturma, dâvâ başlatıp, ayrıca manevî tazminat dâvâları da açtılar...
Demek ki neymiş?
1 - Esatoğlu'na karşı "TACİZCİSİN..." kampanyası başlattıktan sonra mahkemeye gitmediklerine göre Esatoğlu tacizci değil; kendileri iftiracı.
2 - Coşkun Büktel ve benim hakkımda pis bir "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" başlatmakla yetinmeyip, dâvâ açtıklarına göre demek ki biz azılı suçluyuz(!) İlk dâvâda "BERAAT"
ettiğimde zıvanadan çıkan LİNÇÇİLER, peş peşe onlarca soruşturma, kovuşturma başlatmakla birlikte, buna koşut "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂLARI" açtılar!... (Yüze yakın soruşturma-kovuşturma-manevî tazminat dâvâsıyla boğuşurken, bir yandan da karşı dâvâlar açabilecek gücü kendimde bulabilmem "mucize" idi. Çünkü hiçbir hukukî yardım almadığım gibi, eteklerindeki hukukî kırıntılarla geviş getiren entellerin dantelli beyinleriyle de zaman yitiriyordum!...) Şu ân itibariyle, Mustafa Şükrü Demirkanlı'ya yedi, Gülhan Avşar Demirkanlı'ya iki, İsmail Can Törtop'a iki ve Levent Çağlayan'a bir dâvâ açtım!... Daha onlarca (Yoksa yüzlerce mi?) dâvâ açacağım. Ben "KISASA KISAS"ı çok seviyorum!
3 - LİNÇ imzacılarının hiçbiri benim hakkımda "İFTİRA SUÇU" ve
"TEHDİT SUÇU" gibi yüz kızartıcı suçlardan asla dâvâ açtırmadılar, açamadılar. Ben, Gülhan Avşar Demirkanlı'yı İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "İFTİRA SUÇU SANIĞI" olarak yargılatırken buna koşut olarak İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde de "İFTİRA SUÇU SANIĞI" sıfatına dayandırdığım 100.000,00 TL'lik "fahiş düzeyli" bir "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açtım. "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı hem İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi'nde "HAKARET, İFTİRA, TEHDİT SUÇU SANIĞI" olarak yargılatırken, hem de İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 50.000,00 TL'lik, ayrıca İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 100.000,00 TL'lik ona "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" açtım!...
4 - Bana karşı başlatılan "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde Demirkanlı Ailesi'ne "yardım ve yataklık eden" LİNÇ imzacısı Tiyatro Dünyası Sitesi Sahibi İsmail Can Törtop'u İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde "KAMU HUKUKU DÂVÂSI" ile yargılatıyorken, kendisinden 110.000,00 TL istediğim "MANEVÎ TAZMİNAT DÂVÂSI" eylemimi de yine İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde sürdürüyorum... Levent Çağlayan da İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılatıyorum. Ondan 120 BİN TL isteyeceğim!
5 - Şimdi (hemen değil) sırada "ASILSIZ İHBARCI" Demirkanlı'nın vekili Avukat Reyhan Kayışlı var. Çünkü, dünyanın en son "TACİZCİ" kişisine "TACİZCİ" demenin ciddî bir yaptırımı olmalı. Vira bismillah!
6 - "Halk Mahkemesi olmadı Burjuva Mahkemesi verelim!" diyebilen "LİNÇ KAMPANYASI" dostları, Esatoğlu'nun "TACİZCİ" olduğuna kendileri de asla inanmıyorlar. Onların tek derdi var; gerçekçi ve sosyalist sanatçıları kültür alanından sürmek. Ancak bana sökmez!...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Ekşi Sözlük'ten bir tadımlık Mehmet Esatoğlu aktaralım ki anlaşılsın:
Avni
9 Nisan 2008
Söz konusu adamla on sene tiyatro yapmış ve hâlâ yapmakta olan dostlarım var. Çoğu da kadın ne hikmetse. Ve tabiri caizse herhangi bir taciz durumunda yaygarayı basacak tipler. Gittiğim her provada, prova alanında "taciz" şöyle dursun, resmen kan akıyordu, çalışılan oyunu adam etmek adına. Üstelik alana girenin çıkanın haddi hesabı yok. Benim gibi dış kapının dış mandalı biri bile oradaydı. Dahası röportajlarda mevcut provalardan birinde ben de bulunmuştum, izleyici olarak. Taciz ne kelime, adam henüz ayakta duramayan bir hilkat garibesini sahneye ikna etmeye çalıştı durdu. Bir dolu öyküler yazdı onu seçtiği oyun parçasına inandırmak için. Hatun ne yapsa beğenirsiniz? Prova içinde söylenmesi muhtemel cümleleri kırpıp kırpıp vermiş veriştirmiş. Üstelik benim ve yanımdaki oyuncu arkadaşın orada olduğunu bile hatırlamıyor, yalnızdık vs. demiş. Nedense kasıt arıyorum, tanığı olduğum için belki de. Zira nedir bu ofke? Barısarock'ta "ALANDA TACİZCİ VAR ARKADAŞLAR!" deyip bir sürü konudan bîhaber yavruyu adamın üstüne salacak kadar büyük bir öfke... Esatoglu'nun yaptığı işler rahatsız etmiş olmalı bazı çevreleri.
(Kaynak: Ekşi Sözlük)