Oyun'un notu: LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ Boğaziçi Üniversitesi Gölgesinde Yetişenler Hizbî tiyatral fraksiyonerlerinin yayın organı LİNÇÇİ Mimesis'ten alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız yazının içeriğindeki LİNÇÇİ kuruluşların LİNÇÇİ sıfatlarını biz ekledik! Bunun yanı sıra, LİNÇÇİ kuruluşların adlarını, daha net ve daha çabuk anlaşılsın diye kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki hiçbir anlam içermeyen sözleri, anlamlı hâle getirmek için, anlamsızları kırmızı renkle belirginleştirirken, bizim eklediğimiz anlamlı sözleri yeşil renkle yazdık. Kahverengi yazılar bize ait!
***
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, Atatürkçü/Atakürtçü niyetin çitini aşabilecek olgunlukta değil!
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, öncelikle, anti-sosyalist bir mantıktan besleniyor!
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, LİNÇ KAMPANYASI hezeyanını aşabilecek bir bilince sahip değil!
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, bir orta sınıf mastürbatörlüğünün bir milim ötesine gidemiyor!
Türkiye'de tiyatral örgütlenme istekleri, emekçilerin dünyasının zenginliğinden yola çıkabilecek duyarlılığa sahip olmadıkça kadük kalmak zorundadır!
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, 400 yıldır dünya tiyatro sahnelerini kirleten en büyük tiyatral sahtekâr William Shakespeare ile hesaplaşabilecek entelektüel birikime ulaşamadıktan sonra, sittin sene belini doğrultamaz!
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, yüz yılı aşkındır, bir çoban yıldızı gibi dünya tiyatro örgütlenmesinin yolunu aydınlatan Lev Tolstoy'un "Sanat Nedir?" kitabının ışığını duyumsayamazsa, gerçek bir örgütlenmenin daha ilk adımını bile atamaz!
Türkiye'deki tiyatral örgütlenme istekleri, Kültür Bakanlığı çanağı, Efes Pilsen tezgâhtarlığı, Lions Ödülleri teranesi, LİNÇ KAMPANYASI, Atatürkçülük/Atakürtçülük zinciri ve daha bir sürü tutsaklıktan kurtulabilme şansını yakalayamazsa, asla ve kesinlikle bir tek soluk dahi alamaz! (HB)
***
Sahne Sanatlarının Nasıl Bir Örgütlenmeye İhtiyacı Var?
(“Nasıl bir tiyatro örgütlülüğü?” sorusuyla bir araya gelen İstanbul grupları “Sahne İstanbul” sloganıyla bir tartışma başlatıyorlar. Ayrıntılı bilgiye http://sahneistanbul.blogspot.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.)
Genel anlamda tüm sahne sanatları, işin özü gereği, örgütlenme faaliyetinin olmazsa olmaz olduğu faaliyet alanlarıdır. Öyle ki sahne üzerinde bir oyun ya da performans sergileyen herhangi bir topluluk ilk önce kendi iç örgütlenmesini sağlamak durumundadır. Bu da icra edilen eserin bir sanat ürünü haline (hâline) gelmesi için grubu oluşturan bireylerin bir arada ve paylaşım içerisinde olmalarını kaçınılmaz bir gereklilik haline (hâline) getirir. Sahne üzerinde ya da sahne gerisinde sanatla uğraşan insanlar arasında gelişen bu dayanışma ilişkisinin, tüm sahne sanatları alanına alanına (Bir kez "alanına" sözcüğünü yazmak yeterli olmasına karşın, kınayı bol bulan kişinin, neresine süreceğini bilememesi gibi, bunlar da, dertlerini anlatmaktan yoksun oldukları için, sözcükleri çifter çifter kullanarak, dertlerini anlatıyormuş yanılsaması oluşturuyorlar!) yayılması ve farklı grupların ve bireylerin daha geniş dayanışma ağları kurması da kolektif olarak herkesin aldığı oksijen miktarını arttıracak olumlu bir gelişme olarak görülür.
Fakat sahne sanatlarıyla amatör ya da profesyonel düzeyde ilişkilenen birçok insanın örgütlenmenin gerekliliğine dönkü (dönük) duyduğu bu inanca rağmen, ne yazık ki bir süredir bu alandaki örgütlülük girişimlerinin başarısızlığa uğradığı, büyük bir hayecan (heyecan) ve cesaretle start alan pek çok girişimin hüsranla sonuçlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bugün varolan (var olan) haliyle (hâliyle) tiyatral örgütlemeleri (örgütlenmeleri) ya içe kapanma, genel gündemlerden kopma ve de dolayısıyla muhalifçilik oynayan bir alt-kültür odağı haline (hâline) gelme ya da resmi kurumlara fazlasıyla bağlı politikalar geliştirme, alternatif ve bağımsız bir duruş sergilemekte zorlanma türünden eğilimlerin hakimiyetine (hâkimiyetine) girmiş durumda. Bu noktada biz aşağıda imzası bulunan topluluklar, “tiyatromuzun nasıl bir örgütlenmeye ihtiyacı var” sorusunun yeni baştan sorulacağı ve cevaplanmaya çalışılacağı bir sürecin gerekliliğine inanıyor, yaşanacak geniş katılımlı bir tartışmanın günümüz şartlarında yeni yapılanma biçimlerine kapı aralayacağını savunuyoruz. Sahne sanatları alanının yanı başında duran sinema ve televizyon dünyasının son dönemde yaşadığı örgütsel hareketlilik bizlere de “nasıl bir örgütlenme” sorusu (sorusunu) sormak için doğru zamanda olduğumuzu hatırlatıyor.
Bizler “nasıl bir tiyatro örgütlülüğü” tartışmasını başlatırken kuralların en baştan koyulmaması taraftarıyız. Geçmiş deneyimlerden hareketle örgütlenmeye örgütü kurarak değil nasıl bir örgüte ihtiyacımız olduğunu tüm boyutlarıyla tartışarak başlamamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu tartışmayı fiziksel zorunluluklar nedeniyle öncelikli olarak bizler gibi İstanbul’da faaliyet gösteren gruplarla sınırandırmayı uygun görüyoruz. Ancak diğer şehir ve bölgelerde oluşacak ve benzeri duyarlılıklara sahip farklı inisyatiflerle (inisiyatiflerle) ilişkilenmeye açık olduğumuzu da bildiriyoruz. Sahne sanatları ile uğraşan ve benzer bir arayış içerisinde olan tüm amatör ya da profesyonel grup ve bireyleri demokratik, özgürlükçü ve katılımcı temayüllerle ilerlemesine büyük önem verdiğimiz bu tartışmaya katılmaya davet ediyoruz. Sonuçta böyle bir tartışmanın kendisi bile, sonuçları ne olursa olsun sahne sanatları alanına önemli bir katkı sağlayacaktır.
LİNÇÇİ Atölye
LİNÇÇİ Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü
LİNÇÇİ Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları
LİNÇÇİ Deneysel Sahne
LİNÇÇİ İTÜ Taşkışla Sahnesi
İÜ Fen Fakültesi Tiyatro Kulübü
LİNÇÇİ Tiyatro Boğaziçi
(Kaynak: Mimesis)
***
Ayrıca bakınız:
LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!
Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!
Linç imzacıları listesi