27 Ekim 2010 Çarşamba

Bulunmaz'ı, Burhan Gün ile şikâyet eden Mustafa Demirkanlı üfürüyor!

                                               Coşkun Büktel

Büktel’in İki Yüzü…

Mustafa Demirkanlı
24 Ekim 2010

Coşkun Büktel tarihi boyunca “gerçekçi” olarak lanse etmeye çalıştı kendisini, Büktel tarihi boyunca “dürüst” olarak tanıtmaya çalıştı kendisini… Büktel, tarihi boyunca sadece “göz boyadı”, hiçbiri gerçek değildi.

Çünkü, takke düştü kel göründü…

Sayfalarca, “Ölüleri Gömün” skandalı yazılarıyla insanları dezenforme etmeye çalıştı, Şakir Gürzumar çevirisini sahneledi, -bana göre olağanüstü bir sahnelemeydi- Büktel muradına erdi ve sustu, iyi de oldu, şimdi -sanırım- gişe gelirlerini kontrol etmek için İstanbul D.T. çalışanlarını canından bezdiriyordur, alacağı % 20’leri (Çeviri eserlerde telif oranı)hesaplamak için. Artık, Bulunmaz’ın daha önce yazdığı gibi Büktel ilkelerinden taviz vermemek için sürünmeyi göze almıyor, artık Boğaz manzaralı Cihangir evlerinden birinde oturuyor, iyi kazandı Fox TV’den. Allah daha çok versin (!)

Büktel, kendisine rağmen, kendisini savunan Bulunmaz’a hiç acımadı… "Aşil topuğum" diyerek harcadı, "gayri insani" diyerek karaladı… ama Bulunmaz, çevirisinin yapıldığı galada dramaturgun -yani metni sahneye taşınacak hale getiren kişinin- bile sahneye davet edildiği galada unutulduğunu sanmadı, soru sordu. Ya Büktel?!

Ne olduğunu ben de bilmiyorum -Gala gecesi Şakir Gürzumar’a soracaktım ama unuttum, sonra da bu kadar önemsiz bir konu için aramak istemedim- ama aklıma iki seçenek geliyor.

..........1. Çeviri aslında o kadar kötüydü ki ancak sıkı bir dramaturgiyle sahneye taşıyabildik…

..........2. Her oyunumuzda eğer çevirmen salondaysa mutlaka sahneye davet ettik, zaten künyede de ikinci sırada çevirmen vardır, Büktel’e güvenemedik, sahneye çıkınca kendini gündeme getirmek için galayı kullanabilir, gala gecesini dağıtır endişesi yaşadık…

Üçüncü bir olasılık da tabii ki olabilir ama benim aklıma gelmedi.

Peki bu durumdan kim rahatsız oldu? Sadece Hilmi Bulunmaz. Büktel’den tık yok. İşine geldiği zaman Bulunmaz’ın yazdıklarını sitesine taşıyan Büktel, bu kez, hem de kendisi ile ilgili bir konuda hem sessiz hem de üç maymunu oynadı.

Sizce neden?

Bu sorunun yanıtını Bulunmaz bile bulamaz.

Ama bu sorunun tek yanıtı var; “Theope”yi sahneleyecek tek rejisör Şakir Gürzumar’dır Büktel için, Gürzumar ne yaparsa yapsın Büktel alır, kabul eder, -şimdilik- Bulunmaz’ı rahatsız eden durum o gece beni de rahatsız etti ama nedense Büktel’i rahatsız etmedi. Refüze edilmesine rağmen sesi çıkamadı, sitesinin tepesinde hâlâ Gürzumar’ın Yücel Erten’in küfürlerine verdiği tepkisi var, Gürzumar’ın çevirmene, yani kendisine yaptığı yok saymayla ilgili tek çıtı yok.

İşte Coşkun Büktel budur… anlatmakla anlaşılmaz, yaşanarak öğrenilir… Ben yaşayarak öğrendim, ona inanan, oportünizmini görmemeye direnenler de eninde sonunda yaşayarak öğrenecek.

Büktel, TV’leri de kullanır, reytingleri de, amacı Boğaz manzaralı bir evdi, kavuştu, şimdi kaybetmemek için her şeyi yapacak, yaparken de göz boyamaya devam edecek. Yakınındakileri kandırmaya çalışmaya devam edecek.

Facebook’unda kendisini eleştirenleri Demirkan’lı sanan, sanmasından sonra şahsıma hakaretler yağdıran, hiçbir karinesi bile olmadan bana "iftira" atabilen Büktel, sanırım sitesinin başındaki şu ilkesi ile: "İnsanları suç belgesi göstermeden ya da suç belgesinin orijinal kaynağını belirtmeden (orijinal kaynağa link vermeden) suçlayacak kadar alçak değilim." Sadece 2-3 destekçisini kandırabilir -biri Bulunmaz mı acaba?-. Bugüne kadar kendini gerçekçi, sosyalist, kimseye amanı olmayan olarak tanıtan Bulunmaz’ın bu soruyu Büktel’e sormasını bekledim ama boşuna beklemişim, o da sormadı ya da soramadı; "Coşkun Abi, hani kanıt, hani belge, hani orijinal kaynağa link…" diyemedi, diyemediği noktada da kendine karşı bile güvenilirliğini kaybetmeye başladı, oysa ben "Aşil topuğu" konusunda, "kim kimin Aşil topuğu" acaba sorusunu da gündeme getirmiştim ama Bulunmaz, işin içinden sıyrılmak, anlamamazlıktan gelmek ya da Coşkun Abisini korumak için beni komik bir biçimde, "Devlet Tiyatroları’nın Aşil topuğu" diye tanımlayarak işin içinden sıyrıldığını sandı. Büktel’e hiçbir yerde, hiçbir zaman mahlas isimle tek satır yazmadım, yazmam da, ama Büktel yalan söyleyerek beni suçladı, bir tekini kanıtlarsa tamamını kabul ederim, kanıtlamak için benden talep edeceği ne varsa vermeye hazırım; IP numaram ya da aklıma gelmeyen ama talep edilecek başka bir şey. Ama ben kendisinin adresini savcılığa suç duyurusunda bulunmak için istememe rağmen vermedi, veremedi… Arkadaşı Bulunmaz’ın her adresini açık açık yayınlamasına, söylediklerinin arkasında olmasına rağmen hep kaçağı oynadı, napalım adresini de yargı bulsun, nasıl bulacaksa öyle bulsun. Nasıl olsa Büktel “gerçekçi” (!), açık, mert ve dürüst!

Ya şimdi noluyor? Bulunmaz, Coşkun Abisi’ne yapılan muameleden rahatsız oluyor, ama abisinde çıt yok. Neden acaba? Neden?!

Hadi eski soruyu bir daha sorayım; Kim kimin Aşil topuğu?
Her şeyi sorgulayan Bulunmaz, bu tepkisizliği algılayamadı mı acaba? Her şeye tepki veren Büktel’in Gürzumar’ın adeta ve resmen aşağılamasına tepkisiz kalmasını anlayamadı mı?

Boğaz manzaralı evinde yaşamaya devam edebilmesi için, çeviriden alacağı çeviri eserlere uygulanan % 20 telif oranı yetersiz kalacağı için, örneğin "Theope" sahnelenirse alacağı yerli yazarlara ödenen yüzdesi % 40 telif hatırına mı sustuğunu hâlâ mı sorgulayamıyor dersiniz? (*) Bulunmaz, Büktel olmadan kendini çok mu güvensiz hissediyor? Bunun için mi “Aşil topuğum”, “gayri insani” diyen birine sesini çıkaramıyor, yazacağım deyip unutuyor ya da unutturduğunu sanıyor… zamanlamalara bakmak aklına geliyor mu sizce? Ne zaman Büktel’e karşı çıkmaya kalksa, durup dururken -bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?- diye Bulunmaz'ı parlattığının farkında değil mi acaba? Sanırım değil, Büktel’i önemsediği için, o parlatmaların zamanlamasına dikkat etmiyordur, ama ben Bulunmaz gibi düşünmediğim için o parlatmaları hemen fark ediyor ve gülümsüyorum, Bulunmaz'ın da aklında bir soru kalmışsa, dönsün baksın, ne zaman kendisini parlattıysa Büktel, kendi bloğuna dönsün, aynı tarihte ne demiş Büktel için? Sanırım benim gördüğümü görecektir.

Ama Bulunmaz kolayını yapar, bana küfrederek kendini rahatlatır… ama bu hiçbir zaman gerçek olamaz, gerçeğe gözlerini kapatarak "Aşil topuğu" olur, sesi çıkamaz, "gayri insani" yani "insanlık dışı" olarak tanımlanır Büktel tarafından ve sesi çıkamaz, özellikle "gayri insani" tanımlamasına tek laf edemediğini okurlar nasıl olsa unutmuştur deyip rahatır kendisini, rahatlatsın tabii, ama nasıl bunu içine sindirerek rahatladığını anlamam mümkün değil, sanırım Büktel'in tüm yazdıkları Bulumaz'ı ifade etmiyordur, ama sanırım Bulunmaz kendisiyle yüzleşemeden, o tanımlananların sadece insanların unutacağı umuduyla yaşıyor ya da sadece kendine inanan gençleri ikna etmeyi amaçlıyordur. Yani aslında farkındadır ama ya unutulur ya da birilerini ikna ediyoruma inanıyordur.

Büktel, galasında refüze edilmiş, Bulunmaz rahatsız olmuş ama Büktel olmamış!

Büktel Bulunmaz'a; "Aşil topuğum" demiş, bunu gündeme getiren bana, Bulunmaz: "D.T.’nin Aşil topuğu" deyip kendini rahatlatmışsa, yazacağım dediğin yazıyı yazamamışsa, desin ki ben dediği gibi D.T.’nin Aşil topuğuyum, ya kendisi? Büktel, Bulunmaz'ı, kendisinin Aşil topuğu olarak suçladı, benimle ne ilgisi var, beni kendine göre tanımlayarak, kendini rahatlattı mı? Ya okurlar?! Hepsi mi salak?!!

Bulunmaz'a Büktel, "Gayri insani" dedi, gıkı çıkamadı, gerçekten öyle mi? Kızıp da bana küfretti, küfretse de altından kalkamadığı bu sorular bizim dışımızda kamuya mal olmadı mı?: Büktel’in "gayri insani" diye tanımladığı Hilmi Bulunmaz bu tarihe kadar bu tanıma itiraz etmedi ya da edemedi.
Yanıt veremediği zaman küfrediyor, konuyu saptırıyor, yanlış yapıyor…

Bulunmaz "gayri insani" mi? Ben "gayri insani" desem karşı çıkar mı? Yoksa Bulunmaz'a, sadece Coşkun Büktel mi "gayri insani" diyebilir?

Sanırım, Büktel ne derse kabulü… Yolu açık olsun Hilmi Bulunmaz'ın, bu kadar ağır bir yazıya vereceği yanıtın bana yeni sıfatlar takmak olacaktır, kendisi de biliyor ki vereceği yanıt yok. Sadece hakaret edecek. Dün olduğu gibi, yarın olacağı gibi.

Ama gerçekten dürüstse, gerçekten gerçekçiyse, gerçekten sosyalistse, gücü de yetiyorsa üstelik, küfretmeden, sıfat takmadan, konuyu dağıtmadan sadece uygar bir insan olarak yanıt vermesini beklerim sorularıma, tespitlerime ama bunun mümkün olmadığını da bilerek istiyorum, yüzleşmeye, çırılçıplak soyunmaya gücü olmadığını bilerek... Büktel'in de diyeceği birşey varsa ondan da bekleriz, küfürsüz olma kaydıyla.

Bir daha sorayım: Kim kimin Aşil topuğu?
Not: (*) Cümlenin daha anlaşılır olması, bilmeyenler için %20 ve % 40'ın açıklaması eklenmiştir.

(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)


***


Ayrıca bakınız:

Irwin Shaw'un yazdığı, Şakir Gürzumar tarafından yönetilmiş "Ölüleri Gömün" oyununu çeviren Coşkun Büktel'in "gala"da sahneye çağrılması unutuldu mu?

İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü ve "Ölüleri Gömün"ün yönetmeni Şakir Gürzumar'ın aşağıdaki açıklamasını hiç samimi bulmuyoruz!

Herhangi bir tiyatral konunun facebook bataklığında tartışılmasına karşı olsak da, "Ölüleri Gömün" oyununun yüzü suyu hürmetine bu haberi sunuyoruz!!!