29 Eylül 2010 Çarşamba

Okuru yoracak denli dizgi yanlışı içermesine karşın keyifle okunan kitap!

Hilmi Bulunmaz
30 Eylül 2010

Bu haftanın ilk günü okumaya başlayıp, son noktasına kadar okuyup dün bitirdiğim "Kör Okur Sadık Hidayet Üzerine Kör Baykuş Merkezli Okuma Denemesi", benim yazınsal dağarcığıma pek önemli bir katkıda bulunmadı. Sıradan bir edebiyatseverin, heveskâr bir yazarın bile çok rahatça yazabileceği denli yüzeysel bir dille kaleme alınmış bu kitap, tüm yazınsal handikaplarına karşın, okunup üzerinde düşünülmeyi hak ediyor.

Bu hak ediş, kitabın yazarı Oğuz Demiralp'ten çok/öte, bu kitabın konu edindiği Sâdık Hidâyet'in kişiliğinden, karakterinden ve tabii ki, Hidâyet'in estirdiği yazınsal rüzgârdan kaynaklanıyor.

Sâdık Hidâyet, hemen yanı başımızdaki ülke İran'da doğup, ilk gençlik yıllarını burada geçirmesi, dolayısıyla, düşünsel altyapısını, komşumuzda edinmesine karşın, bu yazarla yeteri denli ilgilendiğimizi söyleyemem; üstelik, bu yazar, Kemalizm'in dayatması sonucu, devlet eliyle burjuva oluşturma politikası ve bu politikanın uzantısı olarak, Batı hayranlığının dayatması biçiminde "roman sanatı" ile ilgilenmemizin izdüşümü olan Batı edebiyatıyla içli dışlı olmasına karşın..

Sâdık Hidayet'in yaşamak zorunda kaldığı yoksunlukları, çektiği enteletüel sıkıntıları bildiğim ve bu yoksunlukların ve sıkıntıların, başta Kör Baykuş romanı olmak üzere, Türkçeye çevrildiği kadarıyla, yapıtlarına sindirilmişliğine tanık olmam olduğum bu yazarın başyapıtını okurlara önerirken, şöyle bir sunuşta bulunmuştum: Tiyatral kostüm giymiş faşistler tarafından LİNÇ edilmek istenen sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz diyor ki: Kör olmayan okurlar, Kör Baykuş'u okurlar!

Yukarıya aktarmış olduğum gibi, "kör okur" betimlemesini kullanırken, Oğuz Demiralp'ın "Kör Okur" adlı bir kitabı bulunduğunu ve bu kitabın, "Kör Baykuş" başta olmak üzere, Sâdık Hidâyet'in dünyasını anlatma derdinde olduğunu bilmiyordum. Sağ olsun Oğuzcan Önver, geçen cumartesi günkü oyunculuk ve yazarlık çalışması yaptığımız süreçte, "Kör Okur"u elime tutuşturdu da, bu kitabı okuyabilme "şansı" yakalamış oldum. Oğuzcan Önver'in bu kitabın başlığını bana belirtmesine karşın, bir de "kendi gözümle" görünce, "kör okur" betimlemesini, "aklın yolu bir" bağlamında değerlendirdim.

Oğuz Demiralp'in kaleme aldığı "Kör Okur" adlı kitabı okurken, meltem tadında bir keyif alsam da, insanı çileden çıkaracak denli bol dizgi yanlışının yanı sıra, yazardan kaynaklanan tümce içerisindeki eksik sözcükler ve fazla sözcükler (yanlışlıktan kaynaklanan gereksiz yinelemeler), kitabın içerdiği önemli ve sancılı konunun sakatlanmasına neden olmuş. Bu durum, bende, "yazmak için yazılmış, yazılmak için yazılmış" bir kitap izlenimi uyandırdı.

Zâten finans kapital yayınevleri, örneğimizde görüldüğü gibi Yapı Kredi Yayınları, emekçilerin dünyasına hizmet etmek için kurulmuş kuruluşlar değildir. Bu yayınevleri, "haklı olarak", içinden çıktıkları, kapitalizmin çıkarları için hareket etmek zorundadırlar.

Oğuz Demiralp, Kör Okur kitabında, her ne kadar, sosyalist terminolojiden ödünç aldığı sözcükleri de kullanmaya yeltenmiş olsa da, o kadar sinik ve o kadar fısıltı hâlinde dile getiriyor ki bu ödünç sözcükleri, bu sözcüklerin okurun gözünde hiçbir kalıcılığı olmuyor, hiçbir inandırıcılığı kalmıyor. Hattâ, biraz daha ileri gidelim; bu sözcükleri ilk kez Kör Okur'da okuyan okurlar, daha sonra Marksist düşünceye hizmet etmek ve proleteryanın mutluluğu için yazılmış herhangi bir kitapta bu sözcüklerle karşılaştıklarında, dağarcıklarındaki mücadeleye hazır olmak zorunda kalacaklardır.

***

Sâdık Hidâyet adını Google'a yazıp arama yaptığımızda, 957.000 sonuçtan ilk sırada Vikipedi çıkıyor. Sâdık Hidâyet'in dünyasını biraz olsun soluyabilmek için, lütfen, okuyunuz:
Sadık Hidayet (Farsça صادق هدایت) ‎ (17 Şubat 1903 Tahran - 9 Nisan 1951 Paris), Modern İran Edebiyatı'nın önde gelen düzyazı ve kısa hikâye yazarı.

Hayatı
17 Şubat 1903 tarihinde Tahran'da dünyaya geldi ve bu kentteki Fransız Lisesi'nde eğitim gördü. 1925 yılında eğitimini sürdürmek amacıyla Avrupa'ya gitti. Bir süre diş hekimliğine ilgi duyduysa da mühendislik okumak için diş hekimliğinden vazgeçti. Fransa ve Belçika'da geçirdiği dört yılın ardından İran'a döndü ve kısa sürelerle çeşitli işlerde çalştı.

İlk hikâyelerini Paris'teyken yazdı. 1936'da Hindistan'a giderek Sanskritçe öğrendi. Buradayken Budizm'i inceledi ve Buda'nın kimi yazılarını Farsça'ya çevirdi.

Sadık Hidayet sonunda tüm hayatını Batı Edebiyatı çalışmalarına ve İran tarihi ile folklorunu araştırmaya adadı. En çok, Guy de Maupassant, Çehov, Rilke, E.A. Poe ve Kafka'nın eserleriyle ilgilendi. Hidayet birçok hikâye, kısa roman, iki tarihi dram, bir oyun, bir seyahatname ile bir dizi yergili komedi ve taslak kaleme aldı. Yazıları arasında ayrıca birçok edebiyat eleştirisi, İran folkloru ile ilgili araştırmalar ve Orta Farsça ile Fransızcadan yapılmış çeviriler yer alır. Sadık Hidayet, İran Dili ve Edebiyatını uluslararası çağdaş edebiyatın bir parçası haline getiren yazar olarak kabul edilir.

Sonraki yıllarda, zamanın sosyo-politik problemlerinin de etkisiyle, İran'ın gerilemesinin sebebi olarak gördüğü monarşiye ve ruhban sınıfına yoğun eleştiriler yöneltmeye başladı. Eserleri aracılığıyla bu iki kurumun su-i istimallerinin İran milletinin sağırlığının ve körlüğünün sebebi olduğunu gösterme çabasına girdi. Çevresine, özellikle de, çağdaşlarına yabancılaşan Hidayet, son eseri Kafka'nın Mesajı'nda ancak ayrımcılık ve baskı sonucunda yaşanabilecek bir melankoli, umutsuzluk ve ölüm halinden bahseder.

Sadık Hidayet'in en tanınmış eseri 1937 yılında Bombay'da yayımlanan Kör Baykuş'tur.

Beethoven ve Çaykovski dinlemeyi seven ve afyon tiryakiliği bilinen Sadık Hidayet, resimle de uğraştı. Günümüze kalabilen resimleri Hassan Qa'emian tarafından bir araya getirildi. Kimileri bu eserlerde sanatsal bir değer bulmazken, kimilerine göre de bunlar geleceğin resimleridir.

Ölümünü yirmi beş yıllık arkadaşı Bozorg Alevi şöyle anlatır: "Paris'te günlerce, havagazlı bir apartman aradı, Championnet caddesinde buldu aradığını. 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu. Tertemiz giyinmiş, güzelce tıraş olmuştu ve cebinde parası vardı. Yakılmış müsveddelerin kalıntıları, yanıbaşında yerde duruyordu."

Yılmaz Güney'in de yattığı Père Lachaise (okunuşu: per laşez) mezarlığında gömülüdür.

Sansürlenmesi
Sadık Hidayet'in eserleri günümüzde Avrupa'daki politik İslamcı çevrelerden yoğun eleştiriler almaktadır ve birçok romanı (özellikle de Hacı Ağa) artık Fransa'daki kitapçılarda ve kütüphanelerde bulunamamaktadır. Kör Baykuş ve Hacı Ağa adlı romanları 2005 yılında düzenlenen 18. Uluslararası Tahran Kitap Fuarı'nda yasaklanmıştır.

Kasım 2006 itibariyle Sadık Hidayet'in tüm eserleri geniş çaplı bir tasfiye politikası kapsamında İran'da yasaklı durumdadır.

Eserleri

Öykü
Diri Gömülen (Zindeh be-gur) 1930
Moğol Gölgesi (Sayeh-ye Moghol) 1931
Üç Damla Kan (Seh qatreh khun) 1932
Alacakaranlık (Sayeh Rushan ), Aleviye Hanım (Alaviyeh Khanum), Bay Hav Hav (Vagh Vagh Sahab) 1933
Kör Baykuş (Bûf-i kûr) 1937
Aylak Köpek (Sag-e Velgard) 1942
Hacı Ağa (Haji Aqa) 1945

Oyun
Sâsân Kızı Pervin (Parvin dokhtar-e Sasan) 1930
Mâzyâr (Maziyar) 1933

Seyahatname
Isfahan: Cihan'ın Yarısı (Esfahan nesf-e Jahan) 1931
Islak Yol Üzerinde (yayınlanmamış) (Ru-ye Jadeh-ye Namnak) 1935

İnceleme-Araştırma
Hayyam'ın Terâneleri (Rubaiyat-e Hakim Omar-el Khayyam) 1923
İnsan ve Hayvan (Ensan va Hayvan) 1924
Ölüm (Marg) 1927
Vejetaryenliğin Yararları (Favayed-e Giyahkhari) 1957
Kafka'nın Mesajı 1948 (Taranehha-ye Khayyam)

Kaynaklar
Modern Persian Prose Literature (Modern İran Düzyazı Edebiyatı) yaz. Hassan Kamshad.
Yapı Kredi Yayınları [1]

***

Sitemizin içindeki "kör baykuş" sözü geçen linkler:

GENÇ BİR OYUNCUNUN ANI DEFTERİ / 16

Tiyatral kostüm giymiş faşistler tarafından LİNÇ edilmek istenen sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz diyor ki: Kör olmayan okurlar, Kör Baykuş'u okurlar!

bu yorgun dünyadan bir sâdık hidâyet geçti

Kahramanmaraş halkı çok cömert, Kahramanmaraş'ta hayat çok rahat!

Halk ağzında "bit yavrusu, sirke"; argoda "geveze, yılışık kimse" anlamına gelen YAVŞAK sözcüğünü yanlış yorumlayan TODER, Bilginer'e cevap verememiş!

"Sâsân Kızı Pervin" ve "Mâzyâr" oyunlarıyla "Kör Baykuş" romanının yazarı Sâdık Hidâyet'in yapıtlarına sansür koyan İran, Sakine'yi idam edecek!