21 Eylül 2010 Salı

bu yorgun dünyadan bir sâdık hidâyet geçti

bu dünya böyle paramparça
ve kör bir baykuş gibi suskunsa
sâdık hidâyet'in değerini bilmediğindendir

bu yorgun dünyadan bir sâdık hidâyet geçti

bu dünya muradınca dönmüyor
ve genç ölülerin ezik iskeletlerine takılıyorsa
sâdık hidâyet'in değerini bilmediğindendir

bu yorgun dünyadan bir sâdık hidâyet geçti

bu dünya ıssız bir mezârlığın derin sessizliğinde yaşıyorsa
ve kendi türküsünü bile dinleyecek dermanı bulamıyorsa
sâdık hidâyet'in değerini bilmediğindendir

bu yorgun dünyadan bir sâdık hidâyet geçti


bu şiiri yazarken dağarcığıma sâdık hidâyet'in "rakipsiz" romanı kör baykuş'u nakşettikten hemen sonra simurg'un kanadına binip sina dağı'na indim ve bu şiiri çok zor bitirdim çünkü ben bu yorgun dünyadan bir sâdık hidâyet geçtiğini bildiğimden sâdık hidâyet'in değerini de "es" geçemezdim


hilmi bulunmaz
yirmi bir eylül iki bin on
kahramanmaraş