1 Haziran 2009 Pazartesi

Anamur, Demirbaş, Demirkanlı, Güner ve Yalaz, dergilerinin tirajını açıklamak için matbaalardan aldıkları gerçek faturalarını beyan etmek zorundalar!

Hilmi Bulunmaz
1 Haziran 2009


Türkiye'de, diğer çalışma alanlarında olduğundan daha farklı ve daha fazla olarak, tiyatro yayıncılığı alanında müthiş bir sömürü çarkı işliyor. Nasıl olsa T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın emrindeki Lemi Bilgin tarafından yönetilen(!) Devlet Tiyatroları (DT) ve Şehir Tiyatroları (sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları değil; tüm "şehir tiyatroları"), halka şirin görünmek ve gelecek seçimlerde iktidarlarını sürdürebilmek için, "reklam vermek zorunda olduklarından", tiyatro yayıncılığı yapanlar; bu popülist, pragmatist, makyavelist durumdan yararlanarak, halktan alınan vergilerle iyice şişen politikacıların enselerine birer Kırım Kongo Kenesi (KKK) gibi yapışıp, DT ve ŞT'lerin kasalarına daha farklı ve daha fazla göz dikebiliyorlar. Halktan alınan vergilerle şişinmelerine karşın; halkı bilinçlendirmek, yaşamı estetize etmek, gelecek kuşaklara kültürel beslenme mirası bırakmak, emekçilerin iktidara yürümesi için yönseme oluşturmak… için değil; sadece ve sadece reklam alıp günlerini gün etmek, yani KKK gibi yaşayabilmek için yayın yapan tiyatro yayıncılarından hesap sorma vakti geldi, geçiyor bile. Benim ve halkımın verdiği vergileri, devletin kıyağıyla kasalarına boca eden KKK gibi yaşayan tiyatro yayıncıları, bırakınız aldıkları avantanın nerede ve nasıl kullanıldığını, gerçek, sadece gerçek matbaa faturalarını bile açıklamaya asla yanaşmayıp sırtına bindikleri halkı eşek yerine koymak istiyorlar!

Neden?

Çünkü, bu avantacılara hesap sorabilecek cesarete sahip olan hiç kimse, hiçbir merci yok. Hiçbir tiyatrocu yada tiyatro yayıncısı, hiçbir tiyatro yayıncısına (her birinin ayrı ayrı yada benzer avantaları bulunduğundan), hesap sormayı aklının ucundan bile geçirmiyor, geçiremiyor, geçirmek istemiyor. Tiyatro esnafı, KKK olmaktan son derecede hoşnut. Örnekse, Tiyatro… Tiyatro… dergisinin patronu Mustafa Demirkanlı, 300 olduğunu sandığımız tirajının 3000 olduğunu iddia edebilme kurnazlığı gösterirken, TEB OYUN dergisi patronu Hasan Anamur’dan; Mimesis dergisi patronu Cüneyt Yalaz, Sahne dergisi patronu T. Murat Demirbaş’tan yada Kavuklu dergisi patroniçesi Zehra Güner diğerlerinden hesap sorma cesaretine asla sahip olamıyorlar!

Çünkü bu KKK kılıklıların hiçbiri diğerinden daha farklı, daha fazla değil. Çünkü hepsinin altı aynı derecede ve aynı oranda ıslak. Çünkü hepsi birbirinden daha farksız, daha az. Çünkü hiçbirinde hesap verebilecek niyet ve halkın yüzüne bakabilecek yüz yok!

Hiçbir tiyatrocu ve tiyatro yayıncısının, hiçbir tiyatro yayıncısından hesap sorma niyeti ve cesareti bulunmadığından, biz, bir tiyatro yayıncısı olarak, bu işi de seve seve üzerimize alıp, söke söke hesap sorduk, soruyoruz, soracağız!

Örnekse, 11 Nisan 2009 tarihinde, sitemiz aracılığıyla, KKK kılıklı tiyatro yayıncılarına, küçük bir hesap sorma girişiminde bulunduk:


Halka ve tiyatro kamuoyuna gerçeği, sadece gerçeği söylemek zorunda olan tiyatro dergilerinin yöneticilerini ve matbaa sahiplerini göreve çağırıyoruz!

DİKKAT, GERÇEK ARANIYOR!

Bütün tiyatro dergilerinin gerçek, sadece gerçek tirajlarını açıklamalarını bekliyoruz. Bunun için, matbaadan alınan gerçek, sadece gerçek faturaları beyan etmelerini istiyoruz. Sahte ve şişirilmiş (T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın çömezi, T.C. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'le, AKP'li "artist başkan" Kadir Topbaş'ın Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın başına atadığı Kazmacıbaşı Örhan Alkaya gibi reklam verenleri kafaya alıp, okuru eşek yerine koymak isteyen), matbaa sahiplerini zan altında bırakacak faturalar için önlem almayı planlıyoruz. Evet bayanlar ve baylar, gerçek, sadece gerçek tirajlar lütfen!...


Yukarıdaki uyarımızı, gayet alçakgönüllü ve iyi niyetli bir anlayışla kaleme almış; tüm düzeysizliklerine karşın, KKK kılıklı tiyatro yayıncılarından olumlu yanıt gelebileceği kanısıyla beklemeye başlamıştık. Ancak aradan haftalar geçtikten sonra, dergi patronları, bize ve üzerinden çöplendikleri halka hesap vereceklerine, yavuz hırsız misali, bizden hesap sorma yüzsüzlüğünde bulunup, bizi (Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz) linç etme operasyonuna başladılar. "KINIYORUZ!" başlıklı linç kampanyası başlatıp yüzlerce insanı da kuyruklarına takan bu kuyruk acılıların tavırlarını okurlarımıza duyurmak için, aşağıdaki güncellemeyi yapmak zorunda kaldık:


Tiyatro yayın sahipleri, tirajlarının gerçek olduğunu kanıtlamak için, matbaalardan aldıkları gerçek, sadece gerçek faturaları beyan etmek zorundalar!

Güncelleme 9 Mayıs 2009: Biz, aşağıda linkini verdiğimiz açıklama isteğimizi dile getirdikten haftalar sonra, MİMESİS dergisi sorumlu yazı işleri müdürü Cüneyt Yalaz , SAHNE dergisi yayın yönetmeni T. Murat Demirbaş, Tiyatro... Tiyatro... dergisi sahibi yalan makinesi, küfürbaz, linç çağrıcısı Mustafa Demirkanlı, TEB OYUN dergisi yayın yönetmeni Hasan Anamur, KAVUKLU dergisi sahibesi Zehra Güner, yanıt olarak Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel için linç kampanyası başlattılar! Böylece, tirajları şaibeli duruma gelen (Örnekse Tiyatro... Tiyatro... dergisi tirajının 3000 olduğunu iddia ediyor ve biz sadece 300 olduğunu tahmin ediyoruz!) dergilere, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Müdürlüğü ilan ve reklam verirken, son derecede dikkatli davranmak zorundalar. Benim ve halkımın verdiği vergileri, hiç kimsenin çarçur etmeye hakkı yoktur. Hem, sade vatandaş olarak ve hem de profesyonel tiyatro sahibi olarak, reklam verenleri, bu konuda özenli davranmaya davet ediyorum.

(Bulunmaz Tiyatro Yönetmeni Hilmi Bulunmaz)

Çağrımıza, sadece Yeni Tiyatro dergisi genel yayın yönetmeni Erbil Göktaş yanıt verdi:

"Ne olduğu ortada, bugün 1000 basılan 10. sayısıyla İstanbul’un gözde kitapçılarının ve bayilerinin çoğunda dalgalanıyor Yeni Tiyatro bayrağı!.."

(Bakınız: "YENİ TİYATRO DERGİSİ’NE 'TEHDİTLER' VE KAMUOYUNA ZORUNLU BİR AÇIKLAMA")


Erbil Göktaş, bu beyanını, sadece Internet ortamında bırakmayıp genel yayın yönetmeni olduğu Yeni Tiyatro dergisinin Mayıs-Haziran 2009 tarihli 11. sayısının 64. sayfasında da yayınladı.

Biz de gerçek ve sosyalist OYUN dergisi olarak, bugün matbaadan faturamızı alır almaz, her dürüst yayıncı gibi sitemizde yayınladık:


OYUN dergisi, faturasını sunar!

6. sayısı satışa sunulan OYUN dergisinin faturasını, okurlarımızın incelemesi için sunuyoruz.

OYUN dergisi, KAYHAN Matbacılık Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'nde 1000 adet olarak basılmaktadır.

Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları, AKBANK gibi kuruluşlardan reklam almayı hedeflemeyen OYUN dergisi, sadece ve sadece okurlarına hesap vermek zorunda olduğu için, tirajını ve matbaasını açıklıyor.


Biz, OYUN dergisinin matbaadan aldığımız faturasını yayınladığımızı anlatırken, inanın çok utanıyoruz; yüzümüz kızarıyor. Her yayıncının gayet doğal olarak yapmak zorunda olduğu bir işi, neredeyse övünerek anlatıyormuş havasına girmek, bizi çok üzüyor. Çünkü, yaptığımız son derecede normal ve zorunlu bir iş. Hem de DT'den ve ŞT'lerden reklam almayı hedeflemememize, dolaylı ve dolaysız vergilerle halkı canından bezdiren yönetimlerden pay almayı planlamamamıza, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyi düşünmememize karşın. Ancak, KKK kılıklı dergi patronları, halkın yaşayış biçimine göre değil, reklam verenlerin yaşayış biçimine göre hareket ettiklerinden, halkın önünde değil; reklam verenlerin önünde yerlere dek eğildiklerinden, bizim yaptığımızı yapmıyor, yapamıyor, yapmayı akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar. Yayıncı patronlar için, varsa yoksa reklam verenlere şirin görünmek: Devlet Tiyatroları'nın "patronu" Lemi Bilgin'e şirin görünmek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın "patroniçesi" Ayşe Nil Şamlıoğlu'na şirin görünmek, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın "patronu" Nejat Birecik'e şirin görünmek…

Tiyatro yayıncıları içerisinde en büyük ve en önemli Kırım Kongo Kenesi olan Mustafa Demirkanlı, Rahmi Dilligil'in tiyatral iktidardan uzaklaşması döneminde, "Rahmi Dilligil yolsuzluğu"nun üzerine, "göğsünü gere gere" ve "yiğitçe" gitmişti. (Örnekse bakınız: Ayça Atikoğlu, milliyet.com.tr, "Dilligil’i kim OYNATTI?") Gelgelelim günümüzde, kendisinden fatura beyanı istenildiğinde, değil "göğsünü gere gere", değil "yiğitçe", bir sincap ürkekliğiyle beyanda bulunmaktan ısrarla kaçınmış ve peşine taktığı diğer karanlıksever yayıncılar; Anamur, Demirbaş, Güner ve Yalaz'la birlikte "KINIYORUZ!" başlıklı aldatıcı bir linç kampanyası başlatarak, suç işlemiş küçük bir çocuk gibi karanlıkların derininde kaybolmayı yeğlemiştir!

Tiyatro yayıncısı patron kardeşlerim; size reklam verdiği için sizden daha büyük olduğunu sandığınız patron ve patroniçelerinize şirin görünün; onların önünde yerlere dek eğilip bütün düğmelerinizi sıkı sıkı ilikleyin; fakat en temel zorunlu işinizi, yani matbaadan aldığınız gerçek, sadece gerçek faturalarınızı lütfen beyan edin. Sizlere, sizden daha büyük olduğunu sandığınız patron yada patroniçeleriniz hesap sormayabilir; onlar da sizleri kendilerinden daha büyük sanıp, tıpkı sizler gibi, halktan alınan vergilerle günlerini gün edebilirler. Ancak biz hesap soruyoruz ve hesap sormayı sürdüreceğiz. Sizlerden daha büyük olduğunu sandığınız patron ve patroniçeleriniz sizlere hesap sormaz yada sormayı düşünmezlerse, sizlere hesap sormaları hiçbir zaman işlerine gelmezse, onlara da hesap sormayı düşünürüz. Bizim hesabımız çok kuvvetli. Bizim işlerimizden biri de bu; hesap sormak! Çünkü biz, hiç kimseyi kendimizden ve halktan daha büyük görmüyoruz!