Dramatik Yazarlık Kursundan İzlenimler 4
Ozan Akgül
9 Şubat 2009
Geçen Pazar günü (1 Şubat 2009), Bulunmaz Tiyatro'daki "yazarlık kursu"ndan çıktıktan sonra, İstiklâl Caddesi'ndeki kitapçılarda Coşkun Büktel'in Theope adlı oyununu aradım. Onca kitapçığa girip çıktığım hâlde, bir türlü bulamadım. Beşiktaş'tan vapura binmeden önce, Alkım Kitabevi'ne de "bakayım" dedim: Nihâyet Theope'yi orada buldum. Rafta, aralara gizlenmiş olan kitabı hemen satın aldım…
Hilmi Bulunmaz’la ilk tanıştığım gün, Theope’yi okumam gerektiğini söylemişti. Bundan, zorunlu bir "gereklilik" olarak bahsetmişti. "İyi bir dramatik kurgu görmek istiyorsan, Theope'yi okumalısın," demişti Hilmi Bulunmaz. 1 Şubat 2009 Pazar günü, oyunu bir çırpıda okudum. Coşkun Büktel'in kullandığı harikulâde dil, oyunu okurken sizi âdeta büyülüyor. Ve birbirine geçmiş olayları, okuyucuyu yormadan aktarıyor.
Pazar gecesi Theope'yi okumayı bitirdiğimde ki, yazmayı düşündüğüm, kurgu hâlinde bir hikâyem vardı; pazartesi sabahı kalkar kalkmaz bilgisayarın başına geçip o hikâyemi oyunlaştırmaya karar verdim. Hâlâ kulaklarımda Theope'nin etkileyici sesi dolaşırken, oyunumu kurgulamamda bir destek sağladı bana Coşkun Büktel'in yapıtı. Yaklaşık dört gün içerisinde Doğum adlı oyunum çıkmış oldu ortaya...
Bugün (8 Şubat 2009), hemen Doğum adlı oyunumun bilgisayardan çıktısını alıp Bulunmaz Tiyatro'ya koşarak, Hilmi Bulunmaz'a oyunumu okudum. Oyunum üzerinde tartıştık; detayların hazzına yeniden vardım. Oyunumun bilgisayardan çıktısını aldığımda, eksik yönlerinin, tamamlanması gereken bâzı noktaların olduğunun farkındaydım. Ama ilk hâlini, heyecanla sunmak istedim. Benim, oyunumu okumamdan sonra, Bulunmaz Tiyatro oyuncuları Emine Yalçın ve Kazım Şimşek'in sesinden de, birkaç gün önce yazmış olduğum oyunumu dinleyince, ayrı bir heyecan kapladı içimi. İnsanın yazdığı bir oyuna uzaktan bakıp değerlendirmesi ayrı bir haz.
Bulunmaz Tiyatro'daki yazarlık çalışmalarının yaklaşık olarak bir aydır içerisindeyim. Bir aylık süre içerisinde kendimdeki olumlu değişiklikleri görünce, bu yolda ilerlemeyi, hayâllerime yaklaşmamın bir işâreti olarak değerlendiriyorum. Geçen haftalarda bahsettiğim gibi, mekân olanakları bâzen herhangi bir şey ifâde etmeyebiliyor. Önemli olan sizin yapmak istediğinizdir. Kendinizden ödün vermeyip, birilerinin görüşlerini üstlenmeden.
"Salt tiyatro yapmak" amacıyla, yazmak amacıyla yola çıkmak gerektiğini düşünüyorum. İstişârenin bedelsiz olduğu Bulunmaz Tiyatro'da pazar günleri, "yazmak isteyenler"in, tiyatroya gönül verip söyleyecek sözleri olanların, gelip çalışmalara katılmasını öneriyorum. Paylaşmaktan kimse zararlı çıkmaz. Paylaşarak, yazdıklarınızın değerlendirmesini yapabilirsiniz. Ön yargılarından uzak ve kendimiz olarak…
***
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 1"
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 2"
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 3"
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 4"
Ozan Akgül
9 Şubat 2009
Geçen Pazar günü (1 Şubat 2009), Bulunmaz Tiyatro'daki "yazarlık kursu"ndan çıktıktan sonra, İstiklâl Caddesi'ndeki kitapçılarda Coşkun Büktel'in Theope adlı oyununu aradım. Onca kitapçığa girip çıktığım hâlde, bir türlü bulamadım. Beşiktaş'tan vapura binmeden önce, Alkım Kitabevi'ne de "bakayım" dedim: Nihâyet Theope'yi orada buldum. Rafta, aralara gizlenmiş olan kitabı hemen satın aldım…
Hilmi Bulunmaz’la ilk tanıştığım gün, Theope’yi okumam gerektiğini söylemişti. Bundan, zorunlu bir "gereklilik" olarak bahsetmişti. "İyi bir dramatik kurgu görmek istiyorsan, Theope'yi okumalısın," demişti Hilmi Bulunmaz. 1 Şubat 2009 Pazar günü, oyunu bir çırpıda okudum. Coşkun Büktel'in kullandığı harikulâde dil, oyunu okurken sizi âdeta büyülüyor. Ve birbirine geçmiş olayları, okuyucuyu yormadan aktarıyor.
Pazar gecesi Theope'yi okumayı bitirdiğimde ki, yazmayı düşündüğüm, kurgu hâlinde bir hikâyem vardı; pazartesi sabahı kalkar kalkmaz bilgisayarın başına geçip o hikâyemi oyunlaştırmaya karar verdim. Hâlâ kulaklarımda Theope'nin etkileyici sesi dolaşırken, oyunumu kurgulamamda bir destek sağladı bana Coşkun Büktel'in yapıtı. Yaklaşık dört gün içerisinde Doğum adlı oyunum çıkmış oldu ortaya...
Bugün (8 Şubat 2009), hemen Doğum adlı oyunumun bilgisayardan çıktısını alıp Bulunmaz Tiyatro'ya koşarak, Hilmi Bulunmaz'a oyunumu okudum. Oyunum üzerinde tartıştık; detayların hazzına yeniden vardım. Oyunumun bilgisayardan çıktısını aldığımda, eksik yönlerinin, tamamlanması gereken bâzı noktaların olduğunun farkındaydım. Ama ilk hâlini, heyecanla sunmak istedim. Benim, oyunumu okumamdan sonra, Bulunmaz Tiyatro oyuncuları Emine Yalçın ve Kazım Şimşek'in sesinden de, birkaç gün önce yazmış olduğum oyunumu dinleyince, ayrı bir heyecan kapladı içimi. İnsanın yazdığı bir oyuna uzaktan bakıp değerlendirmesi ayrı bir haz.
Bulunmaz Tiyatro'daki yazarlık çalışmalarının yaklaşık olarak bir aydır içerisindeyim. Bir aylık süre içerisinde kendimdeki olumlu değişiklikleri görünce, bu yolda ilerlemeyi, hayâllerime yaklaşmamın bir işâreti olarak değerlendiriyorum. Geçen haftalarda bahsettiğim gibi, mekân olanakları bâzen herhangi bir şey ifâde etmeyebiliyor. Önemli olan sizin yapmak istediğinizdir. Kendinizden ödün vermeyip, birilerinin görüşlerini üstlenmeden.
"Salt tiyatro yapmak" amacıyla, yazmak amacıyla yola çıkmak gerektiğini düşünüyorum. İstişârenin bedelsiz olduğu Bulunmaz Tiyatro'da pazar günleri, "yazmak isteyenler"in, tiyatroya gönül verip söyleyecek sözleri olanların, gelip çalışmalara katılmasını öneriyorum. Paylaşmaktan kimse zararlı çıkmaz. Paylaşarak, yazdıklarınızın değerlendirmesini yapabilirsiniz. Ön yargılarından uzak ve kendimiz olarak…
***
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 1"
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 2"
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 3"
"Yeni bir oyun yazarı yetişiyor: Ozan Akgül / 4"