16 Nisan 2008 Çarşamba

Petersburg nedir?... / 2

Hilmi Bulunmaz
16 Nisan 2008


Yazının başlığını gören herkes, "Rusya'da bir kent" diyecek. Ne var ki, yanıt hiç de öyle değil.(!) En azından Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı'nın sahibi olduğu Tiyatro… Tiyatro… dergisi için öyle değil!...

"Yazar" Pınar Erol’un, Tiyatro… Tiyatro… dergisinde sunduğu "Alganlar, Tiyatro ve Aşk" başlıklı söyleşi, tam bir cehalet belgesi!... Neresinden tutsanız lime lime dökülen söyleşi için Demirkanlı'nın yazdığı editoryal tümceyi sunalım:

"Pınar Erol, bir süredir ara verdiği Ustalara Saygı dizisinde bu ay Ayla ve Beklan Algan'ı konuk etti, iki ustanın doyumsuz sohbeti sizi bekliyor."

Şimdi de Pınar Erol’un, Ayla Algan’a sorduğu ilk soruyu aktaralım:

“Ayla Hanım, Beklan Bey ile evleniyorsunuz ve ardından Amerika’ya gidiyorsunuz. Sonra yolunuz nasıl tiyatroya çıkıyor?”

Ayla Algan yanıt verirken, bir yerde şöyle söylüyor:

“…Bugün Beklan’ın yaptığı tiyatronun içinde Grotowskiler var, Meyerhold var, ortaoyunu var, seyirlik oyun var, seyirci önünde tipe girmek var. Bütün o teknikleri Beklan oyunlarında kurmuştur. Yani hakikaten de Petersburg’un oyunculara ‘boş alanları boş bırakmayın’ dediği…”

“Rusya’da bir kent” konuşup tiyatro kuramı oluşturmadığına göre; Ayla Algan, “Peter Brook” demiştir. Benim de uzun yıllardır tanıdığım ve bir dönem birlikte tiyatro yaptığım Ayla Algan’ın "Peter Brook" yerine "Petersburg" diyeceğine hiçbir olasılık vermiyorum. Eğer öyle bir durum varsa, yani Ayla Algan "Peter Brook" diyeceğine "Petersburg" dediyse, yani katır doğurduysa, yani güneş Batı’dan doğduysa; hem Pınar Erol’dan ve hem de Demirkanlı’dan özür dilemeye hazırım!!!

Bu arada, Pınar Erol'u tanımıyorum. Adını ilk kez duydum. Pınar Erol, "Peter Brook"* adıyla "Petersburg" adını karıştıracak denli tiyatro sanatından uzak biri. Bu durumu doğal karşılıyorum. Mustafa Demirkanlı gibi tiyatro karşıtı birinin, "tiyatro" dergisi çıkarabildiği bir ülkede, böyle bir durumla karşılaşmak son derecede doğal!... Hiç olmazsa Pınar Erol, hata yapıyor. Bilmediği bir alanda kalem oynatma cesaretinin kurbanı oluyor. Bile bile yalan söylemiyor. Ne var ki Mustafa Demirkanlı, bile bile yalan söylüyor. Her kullandığı söze yalanla başlayan Demirkanlı, yalanla başladığı sözünü yalanla sürdürüyor ve yalanla bitiriyor. (Bakınız: Demirkanlı yalanları)…

Yalanla beslediği ve yalan söyleyerek pazarladığı dergisini; T.C. Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın çömezi Lemi Bilgin'le İstanbul Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın has adamı Orhan Alkaya'ya kakalayan Demirkanlı, doğal olarak Pınar Erol'un devirdiği çamın ayrımına varmıyor, varamıyor. Zaten yazınsal ve tiyatral bir titizlik içerisinde bulunmayıp, böyle bir niyeti olmadığından, uyarmamıza karşın (Bakınız: "Petersburg nedir?... / 1"), durumu düzeltme cihetine gitmiyor. Onun tek bir derdi var: Ertuğrul Günay'ın çömezi Lemi Bilgin ve Kadir Topbaş’ın has adamı Orhan Alkaya'dan sayfalar dolusu reklam almak!...

Sansür Makinesi Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) ile birlikte yoktan var ettikleri İftira Makinesi Burak Caney (hela kapısı gibi çift “oo”lu site “sahibi”) sayesinde bizlere (Coşkun Büktel ile Hilmi Bulunmaz’a) her türlü linç girişiminde bulunan Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı, dergisinin ne denli pespaye bir yayın yaptığını deşifre ettiğimizi ayrımsadıkça çileden çıkıyor…

Yazma yeteneğinden nasibini almamak için adeta direnen Levent Çağlayan, Demirkanlı’nın ruh ikizi Burak Caney'in hela kapısı gibi çift “oo”lu sitesinde; bizi "...sanat dünyasından çık"ın diye tehdit ediyor. Levent Çağlayan’ın hangi mantıkla hareket ettiği kendiliğinden ortaya çıkıveriyor: Biz (Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz) “…sanat dünyasından çık”ınca, başta Demirkanlı olmak üzere, tüm tiyatro esnafı, eskiden olduğu gibi, cehaletleriyle baş başa kalacaklar. Ancak biz, cahilleri bile cehaletleriyle baş başa bırakmayacağız!...

Tiyatro dünyasının başına akbabalar gibi üşüşen yalancılar, sansürcüler, iftiracılar tiyatro dünyasını terk edinceye dek savaşımımızı sürdüreceğiz. Biz “…sanat dünyasından çık”mayacak, sanat dünyasından çıkması gerekenleri kovalayacağız. Hem de sıçtıkları yere dek!!!

(Bakınız: Pınar Erol, "Alganlar, Tiyatro ve Aşk", Tiyatro... Tiyatro... dergisi Nisan/2008)


*Peter Brook 1927’de Londra’da doğdu. Oxford Üniversitesi’nde okudu. Tiyatro, sinema ve opera alanlarında pek çok eser verdi. 1971’de, Paris’te Uluslararası Tiyatro Araştırmaları Merkezi’ni kurdu. Konstantin Stanislavski, Vsevolod Meyerhold, Bertolt Brecht, Antonin Artaud ve Jerzy Grotowski’den etkilendi. Açık sahne anlayışını geliştirdi. Çalışmalarını İngiltere’de Royal Shakespeare Company’de, Fransa’da Bouffes du Nord tiyatrosunda sürdürdü.

Önemli not: Dünyanın her yerinde; "yaşayan tiyatro yönetmeni" denilince, akla gelen ilk kişi Peter Brook'tur. HB