4 Ocak 2014 Cumartesi

Meta estetiğine değil Marksist estetiğe yaslanan Mesut Alptekin yazıyor

Mesut Alptekin'in yazım aşamasındaki "Karanlığın İçinden" romanı masaya yatırıldı!

Mesut Alptekin'in romanından küçük bir tadımlık okuyunuz

Burada bulunmamızın sebebi, alaturka müzik dinlemek değildi elbette. Sadece gidecek daha uygun bir ortam bulamadığımızdan, bu gürültüye katlanmaya çalışıyorduk. Kalabalık yerlerden hoşlanmadığımı defalarca dile getirdiğim hâlde bir kadeh içki için onu böyle bir yere getirmemdeki sebebin, çelişki değil de, mecburiyet olduğunu anlayabiliyordu. Yine de huzursuz değildi. Tam da aksine yanımda olmaktan mutluluk duyduğu gün gibi ortadaydı. İçkisini yudumlarken, yorgun bakışlarının üzerimde gezdiğini hissedebiliyordum. Konuşmak yerine hep beni izlemeyi tercih ediyordu. Ben ise, bu yoğun kalabalığı, kendi kuru gürültülerinin içinde boğulmaya terk etmiş, bakışlarımı, sol yanımda kalmış Haliç’in gecenin koyu karanlığında usulca gidip gelen dalgalarının, o avaz avaz sustuğu, ürkütücü görselliğine kilitlemiştim. Bir şeyler söylememesi için, dönüp gözlerine bakmıyordum. Beni daha yakından tanımak isteyişini, hiçbir nedene sığdıramıyordum. Kendimden bahsetmemek için, koşar adımla uzaklaşma isteğine kapılsam bile, hiç değilse bu gece karanlığımdan uzaklaşabilir, onunla aynı kadehte sarhoşluğu tadıp, keşfetmekten zevk duyacağım bir başka karanlık dünyanın kapılarını hızla aralayabilirdim!




Bir roman yazmak için, sürekli ana izleğin peşinde sürüklenmek gerekir!

Bulunmaz Tiyatro'daki yazarlık çalışmasında konu roman yazarlığıydı...