24 Eylül 2013 Salı günü, üç sivil polis memuru gelip, Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği'ne gitmemiz gerektiğini söylediğinde, incitici ve sert davrandım!... Savcının, "mevcutlu" götürülmem yönünde talimat verdiğini sandığım için direndim. Ben direnç gösterince, üç polis birden, dilersem kendi olanaklarımla da gidebileceğimi, ancak, yakında işleri bulunduğunu, bu nedenle birlikte gitmenin herhangi bir sakıncası olmadığını dile getirdiler... Ben diklendikçe, onlar daha yumuşak duruş sergilediler... Olağanüstü kibar davrandıkları, kimliklerini gösterdikleri, savcılık talimatı bulunmadığı ortaya çıkınca da kendi gönül rızamla yola koyulduk... Ancak, gidiş nedenimizin bir dilekçe bile yazmaktan yoksun Eyyüp Fırat Kuyurtar'ın müvekkilleri ve de mutlaka "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" imzacıları Fırat Güllü ile Ömer Faruk Kurhan olduğunu öğrendiğimde sesimi birden olağanüstü düzeyde yükselttim.
Efendi hâllerini sürdüren üç sivil polis, beni teskin edebilmek için âdeta fısıltıyla konuşup, neredeyse pantomim yapıyorlardı. Bir daha benimle ilgili bir durum olduğunda telefon edip, benim müsait olduğum zaman ifade alacaklarını belirten üç sivil polis, Asayiş Büro Amirliği'nden girer germez, olağanüstü büyük bir misafirperverlik gösterdiler... Çayın biri gidip diğeri geliyor ve izinden yeni dönmüş genç bir polisin ikrâm ettiği lokumlardan tadımlık sunuluyordu... Zorunlulukları bulunmamasına karşın, bana karşı bu kadar insancıl davranmalarını asla anlayamadım. İfademin bitiminde özür diler gibi davranıp, devletin aracıyla beni geri bırakmaları ise düşündürücüydü. Gerekçeleri hazırdı; orada işimiz var.
Benim, ikide bir "avukatları asla ve kesinlikle sevmiyorum" sözlerimin bu davranış biçimine yol açabileceğini bile düşündüm. Onların böyle bir ifadeleri bulunmamasına karşın, benim böyle bir düşünceye saplanmış olmam, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde acemi avukatların, dilekçe bile yazamamasına karşın, burun büyüklüğüdür!...
İki gün önce gittiğim Fatih Asayiş Büro Amirliği'nde görev yapan polis memurlarıyla bugün yine uzun uzun sohbet ederek güle eğlene ifademi verdim. "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı "DÂVÂ VE ŞİKÂYET" ettiğim dosyayı ciddîye alarak işleme de koyan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Halil Sezgin'in hazırladığı "soruşturma belgesi" öyle tahmin ediyorum ki "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı hakkında yeni "KAMU DÂVÂSI" açılmasının önsözü gibi okunabilir!
Şüpheli Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yepyeni bir "KAMU DÂVÂSI" daha olursa, bu kadar yoğunluklu dâvâ trafiğinden nasıl kurtulabilecek acaba? Bunu anlamak mümkün değil. Şöyle söylenebilir: "Sen, onlarca, neredeyse yüzlerce dâvâdan yılmayıp yıkılmadığına göre, Demirkanlı da yılmayıp yıkılmayabilir!" Bence bu olanaksız... Çünkü ben sosyalist bir sanatçıyım, o kapitalist bir yayıncı!... Sosyalist sanatçıların devlete, halka, emekçilere, işçilere, tüyü bitmemiş yetime karşı sorumlulukları vardır... Kapitalist yayıncıların sadece ve yalnızcı devletin makamlarını ellerine geçiren genel müdürlere ve genel sanat yönetmenlerine karşı sorumlulukları vardır. Sosyalist sanatçılar, polis memurlarıyla bile çay içip lokum yiyebilirler... Kapitalist yayıncılar, genel müdürlerin ve genel sanat yönetmenlerinin düzenledikleri yapay galalarda fink atarak, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle alınmış insan kanı renkli şarapları, şarap fıçısına dönüşmüş ülserli midelerine lıkır lıkır lıkır indirebilirler...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Ayrıca bakınız:
Ömer Faruk Kurhan'ın vekili acemi avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar öfkeli...
Fırat Güllü'nün vekili acemi avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar yine çok öfkeli!
Bulunmaz, Eyyüp Fırat Kuyurtar'ın müvekkili Fırat Güllü'ye ders verdi!...
Bulunmaz, bugün Üsküdar Emniyet Müdürlüğü ve PEN/TEB bürodaydı!
Bulunmaz, Fırat Güllü ile Eyyüp Fırat Kuyurtar'a karakolda ders verdi!...
Bulunmaz, karakola gitmeden Demirkanlı hakkında savcılığa not yazdı!
Asılsız ihbarcı Mustafa Şükrü Demirkanlı için yeni "KAMU DÂVÂSI" mı?
Efendi hâllerini sürdüren üç sivil polis, beni teskin edebilmek için âdeta fısıltıyla konuşup, neredeyse pantomim yapıyorlardı. Bir daha benimle ilgili bir durum olduğunda telefon edip, benim müsait olduğum zaman ifade alacaklarını belirten üç sivil polis, Asayiş Büro Amirliği'nden girer germez, olağanüstü büyük bir misafirperverlik gösterdiler... Çayın biri gidip diğeri geliyor ve izinden yeni dönmüş genç bir polisin ikrâm ettiği lokumlardan tadımlık sunuluyordu... Zorunlulukları bulunmamasına karşın, bana karşı bu kadar insancıl davranmalarını asla anlayamadım. İfademin bitiminde özür diler gibi davranıp, devletin aracıyla beni geri bırakmaları ise düşündürücüydü. Gerekçeleri hazırdı; orada işimiz var.
Benim, ikide bir "avukatları asla ve kesinlikle sevmiyorum" sözlerimin bu davranış biçimine yol açabileceğini bile düşündüm. Onların böyle bir ifadeleri bulunmamasına karşın, benim böyle bir düşünceye saplanmış olmam, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" sürecinde acemi avukatların, dilekçe bile yazamamasına karşın, burun büyüklüğüdür!...
İki gün önce gittiğim Fatih Asayiş Büro Amirliği'nde görev yapan polis memurlarıyla bugün yine uzun uzun sohbet ederek güle eğlene ifademi verdim. "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı "DÂVÂ VE ŞİKÂYET" ettiğim dosyayı ciddîye alarak işleme de koyan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Halil Sezgin'in hazırladığı "soruşturma belgesi" öyle tahmin ediyorum ki "ASILSIZ İHBARCI" Mustafa Şükrü Demirkanlı hakkında yeni "KAMU DÂVÂSI" açılmasının önsözü gibi okunabilir!
Şüpheli Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın yepyeni bir "KAMU DÂVÂSI" daha olursa, bu kadar yoğunluklu dâvâ trafiğinden nasıl kurtulabilecek acaba? Bunu anlamak mümkün değil. Şöyle söylenebilir: "Sen, onlarca, neredeyse yüzlerce dâvâdan yılmayıp yıkılmadığına göre, Demirkanlı da yılmayıp yıkılmayabilir!" Bence bu olanaksız... Çünkü ben sosyalist bir sanatçıyım, o kapitalist bir yayıncı!... Sosyalist sanatçıların devlete, halka, emekçilere, işçilere, tüyü bitmemiş yetime karşı sorumlulukları vardır... Kapitalist yayıncıların sadece ve yalnızcı devletin makamlarını ellerine geçiren genel müdürlere ve genel sanat yönetmenlerine karşı sorumlulukları vardır. Sosyalist sanatçılar, polis memurlarıyla bile çay içip lokum yiyebilirler... Kapitalist yayıncılar, genel müdürlerin ve genel sanat yönetmenlerinin düzenledikleri yapay galalarda fink atarak, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle alınmış insan kanı renkli şarapları, şarap fıçısına dönüşmüş ülserli midelerine lıkır lıkır lıkır indirebilirler...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Ayrıca bakınız:
Ömer Faruk Kurhan'ın vekili acemi avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar öfkeli...
Fırat Güllü'nün vekili acemi avukat Eyyüp Fırat Kuyurtar yine çok öfkeli!
Bulunmaz, Eyyüp Fırat Kuyurtar'ın müvekkili Fırat Güllü'ye ders verdi!...
Bulunmaz, bugün Üsküdar Emniyet Müdürlüğü ve PEN/TEB bürodaydı!
Bulunmaz, Fırat Güllü ile Eyyüp Fırat Kuyurtar'a karakolda ders verdi!...
Bulunmaz, karakola gitmeden Demirkanlı hakkında savcılığa not yazdı!
Asılsız ihbarcı Mustafa Şükrü Demirkanlı için yeni "KAMU DÂVÂSI" mı?