27 Aralık 2012 Perşembe

Hilmi Bulunmaz'ın yaklaşık olarak 5 yıl önce yazdığı yazı korkunç!

Hilmi Bulunmaz
20 Nisan 2008 

Demirkanlı'nın "zifiri cehaletine" karşı uyarı tabelamız:

DİKKAT YALAN VAR!

Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı ve Sansür Makinesi Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) gibi (hiçbir kutsalı kalmamış) ruhsuzlar tarafından yaratılıp üstümüze salınan İftira Makinesi Burak Caney (hela kapısı gibi çift "oo"lu site "sahibi"), kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyor!…

Coşkun Büktel ile Hilmi Bulunmaz'ın, Türkiye tiyatrosunun yalandan arınması için yaptıkları müdahaleyi anlamsız kılmak adına yaratılan ve Demirkanlı'nın ruh ikizi olan Burak Caney, adeta Demirkanlı gibi düşünüp, Demirkanlı gibi yazıyor. Biz, ne zaman Demirkanlı'ya bir eleştiri getirsek, Burak Caney, anında yeni iftiraları ve yalanlarıyla Demirkanlı'yı "savunuyor". Biz, ne zaman Burak Caney'le ilgili bir iftirayı deşifre etsek, Demirkanlı, dayanamayıp ilk fırsatta bize saldırıyor!...

***

İmdi, genellemeyi bir yana bırakıp, asal konuya gelelim:

Ben, Tiyatro… Tiyatro… dergisinde yapılan bir yanlışı gündeme getirdim: Pınar Erol'un, Ayla ve Beklan Algan'la yaptığı "Alganlar, Tiyatro ve Aşk" (Tiyatro... Tiyatro... dergisi / Nisan 2008) başlıklı söyleşisindeki bir gafı açıkladım. Türkiye tiyatrosunda önemli yeri olan Ayla ve Beklan Algan'la yapılan söyleşiyi önemsediğimden, ilk önce bu söyleşiyi okumak istedim. Ne var ki daha söyleşinin başında büyük bir çam devrildiğini gördüm. Mustafa Demirkanlı'nın sahibi ve editörü olduğu Tiyatro… Tiyatro… dergisinden beklenebilecek bir "çam devirme olayı" olsa da, hayretimi gizleyemedim. Söyleşiyi yapan Pınar Erol nasıl bir çam deviriyordu?...

Ayla Algan, söyleşinin hemen başında, birtakım tiyatro adamlarını sayarken, "Peter Brook"un da adını anıyordu. Ne var ki Pınar Erol, "Peter Brook"u "Petersburg" anlıyor ve öyle yazıyordu. Pınar Erol, tiyatro sanatına çok uzak olduğunu sandığım biri. Bu sanata uzak olan birinin, "Peter Brook"u, "Petersburg" olarak anlaması, bir yanlış değil, bir hatadır. Her hata gibi, bu durum da yerden yere vurulabilecek bir eleştiriye neden olmayabilir...

Ne var ki Tiyatro… Tiyatro… dergisinin bir sahibi ve aynı zamanda bir editörü var: Her iki sıfatı da kişiliğinde birleştiren Mustafa Demirkanlı… Bir tiyatro dergisi sahibi ve editörü olan bir şahıs için, “Boş Alan” adlı eserinin adı da anıldığı halde, Peter Brook ile Petersburg arasındaki ayrımı fark edememek, tam bir kepazelik, tam bir skandaldır. Ama Mustafa Demirkanlı, (tiyatro dergisi çıkarmaktaki tek amacı, Lemi Bilgin ve Orhan Alkaya’dan reklam alabilmek yani devlet içindeki uzantıları sayesinde devlet sırtından geçinebilmek olduğu için) aslında tiyatroyu bilmeye de, sevmeye de gerek duymayan bir vandaldır. O nedenle Peter Brook yerine Petersburg yazılmasındaki gafın ayrımına bile varmamış; böylelikle, yalnızca kendi zifiri cehaletini değil, ülkemizdeki tiyatro yayıncılığının yürekler acısı düzeysizliğini de bir kez daha gözler önüne seren ibret verici bir skandala imza atmış. 

(Bakınız: Pınar Erol, "Alganlar, Tiyatro ve Aşk" Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, Nisan 2008. Derginin sahibi ve editörü: Mustafa Şükrü Demirkanlı.)

Yazının tamamını okumak için ısrarla ve mutlaka tıklayınız: "Petersburg skandalı"