21 Şubat 2012 Salı

Zamancılar, zaman zaman değil, her zaman tiyatroya bastırıyor yada LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne sadece ve yalnızca reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) vermekle yetinmeyerek, bu LİNÇÇİ dergiye koskoca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni peşkeş çekip, bu LİNÇÇİ derginin "Tiyatro Ödülleri" eğlencesine yardım ve yataklık eden Ayşenil Şamlıoğlu'nun suyu iyice ısınmaya başladı!

Halkın ezici çoğunluğundan oy alarak iktidarını pekiştiren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), sadece ve yalnızca siyasal olarak değil, kültürel olarak da toplum hayatına nüfuz edebilmek için, dört bir yana konuşlanmış "Millî Görüş" sahipleri sayesinde dört koldan toplum mühendisliği yapıyor. Kurulduğu 1914 yılından bu yana, her zaman için siyasal ve yerel iktidarın borazanı olarak çalışmak zorunda kalan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, bağımlı olduğu yerel yönetime karşıymış yanılsaması oluşturarak, sentetik olarak demokratik bir ortam havası vücuda getiriyor.


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Kadir Topbaş'ın inisiyatifiyle Muhsin Ertuğrul'un koltuğunu ısıtmaya başlayan Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu, kendisine tanınan koltuk olanağını har vurup harman savurarak, LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne, sadece reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) vermekle yetinmemiş ve bu LİNÇÇİ dergiye "Tiyatro Ödülleri" eğlencesi için koskoca Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni peşkeş çekmekten zerre kadar çekinmiştir.


Halkın ezici çoğunluğundan oy alarak iktidara gelen AKP'nin kendi kadroları ve bu siyasal yapıya yakın "Millî Görüş" kadroları, tabii ki, kendi dünya görüşleri doğrultusunda, halktan aldıkları ezici çoğunluk gücüne yaslanarak, İBBŞT yöneticisi Ayşenil Şamlıoğlu'nun da suyunun ısınmasına neden olmaya başladılar.


AKP'li Kadir Topbaş'ın emrindeki Ayşenil Şamlıoğlu, LİNÇ KAMPANYASI karşıtı kişi ve kuruluşlarla iletişime girme gereksinimi duyacağına, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsoru Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin gölgesinde serinlemeyi tercih ettikçe, tabii ki, köktendinci kumpasa göğüs geremeyecektir. Aşağıdaki yazıyı bu mantık çerçevesinde okumakta yarar var!


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


5 binden fazla oyun raflarda bekliyor


Yavuz Ulutürk
21 Şubat 2012 

Türkiye İstatistik Kurumu'nun, İstanbul'daki tiyatroların son 11 yılını incelediği araştırma sonuçları ve ortaya çıkan vahim tablo dün Zaman'da yayınlanan bir haberde dile getirilmişti.

Araştırmada, özetle "Sahnelenen oyunlar 6 katına çıkmasına rağmen seyirci azaldı." deniliyor ve istatistiklere göre tabloda en büyük pay İBB Şehir Tiyatroları'nın hissesine düşüyordu. Buna göre 7 sahnede 60'a yakın oyun sahneleyen ve 2009'da salon kapasitesi 564 bin olan Şehir Tiyatroları, 2011'de kapasitesini 685 bine yükseltmiş, fakat seyirci sayısı artmadığı için doluluk oranı yüzde 12 azalmıştı. 2011-2012 sezonunda tema olarak 'demokrasi'ye vurgu yapan oyunlara ağırlık veren Şehir Tiyatroları, 16 yeni oyunu repertuarına aldı. Bunlardan sadece ikisi yerli, geri kalan 14'ü ise çeviri ve uyarlama eserlerdi. Tüm bu veriler, "Şehir Tiyatroları'nda yerli repertuar sıkıntısı mı var?" sorusunu akıllara getiriyor. İstanbul Şehir Tiyatroları eski Repertuar Kurulu üyesi Mustafa Miyasoğlu, 5 binden fazla hiç oynanmamış oyunun raflarda beklediğini söylüyor. Deli İbrahim, IV. Murat, Fatih, Yavuz Selim, Sokrates Savunuyor gibi eserlere imza atan Türk tiyatrosunun usta ismi Turan Oflazoğlu'nun pek çok oyun gönderdiği ve kabul edildiği biliniyor. Kanuni, Sinan, Korkut Ata bunlardan sadece birkaçı... Fakat bir türlü sahneye konulmuyor. "7'den 70'e herkese tiyatro" sloganıyla hareket eden Şehir Tiyatroları'nın repertuarında aynı durum Necip Fazıl'ın oyunları için de geçerli.

Kocaeli Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik, kendi tiyatrosunda farklı bir çalışma ile 'sanattan ödün vermeden' seyircinin gönlünü kazanmayı başarmış. Göreve geldiğinde 52 bin olan seyirci sayısını iki senede 100 bine çıkarmış. Meşa Selimoviç'in Derviş ve Ölüm'ünü, Turgut Özakman'ın Resimli Osmanlı Tarihi'ni, Peter Shaffer'ın Küheylan'ını sahneye koyduklarını söylüyor. Bu sezonun iddialı oyunu ise Turan Oflazoğlu'nun Kösem Sultan'ı. Birecik, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda uzun yıllar çalıştığını, eski genel sanat yönetmeni Nurullah Tuncer'in çok iyi seyirci sayıları yakaladığını söylüyor. Birecik, Tuncer'in bunu repertuarda yerli ve klasik oyunlara da yer vererek yaptığını ifade ediyor.


Nejat Birecik (Kocaeli Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni): Üniversitenin işbirliğiyle 5 bin denek üzerinde araştırma yaptırarak seyircinin nabzını tuttuk. Bu doğrultuda hazırladığımız repertuar ile yüzde 100'lük doluluk oranına ulaştık. Sıradanlığa kaçmadan hem halkın isteklerine cevap vermeyi hem de gerçek sanata ulaşmayı başardık. 52 bin olan seyirci sayısı, 100 bine çıktı. Doluluk oranı ise yüzde 108. 600 kapasiteli sahnemize 60 tane de sandalye koyuyoruz.

Mustafa Miyasoğlu: İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda büyük bir kısır döngü olduğu göze çarpıyor. Bunun asıl sebebi, eserlerin daha çok tiyatro kökenli yönetmen ve oyuncu olan yazarlardan tercih edilmesi. Bu kadar çok tiyatro yazan şair ve yazar varken tiyatroyu tiyatroculara mahsus bir sanat eseri görmek yanlıştır. 5 binden fazla oyun raflarda bekliyor. Tercih ise tamamen genel sanat yönetmeni ve tiyatro çevresinin vizyonuna göre belirleniyor.

(Kaynak: Zaman)

***


Ayrıca bakınız: 

Prof. Dr. İskender Pala, hayatı sağdan sola doğru okutan Zaman Gazetesi'nde çok önemli ve üzerinde tartışılacak bir yazı yazdı!

tweet'i kadar yer yakan LİNÇÇİ M. Ergün Işıldar, sadece üfürüyor!

"Stanislav Stratiev’in yazdığı 'Otobüs' adlı oyunun galasından sonra Vatan Gazetesi için haber hazırlayan Bora Engin’i, Akşam Gazetesi’nden Sayit Durmaz’ı ve Sabah Gazetesi için haber yapan Ömer Karahan’ı 'zavallılar' olarak nitelendiren Üstün Akmen", kafayı yiyerek iyice saçmalamaya başladı: "Bu zavallı muhabirler tesadüfen ileri ülkelerde yaşamış olsalardı, basın karakollarında sabaha kadar ve de suları çıkartılıncaya kadar dövülürlerdi" diyecek kadar faşizan damarı kabaran dangalak yazar LİNÇÇİ Üstün Akmen, "ya sayı saymayı bilmiyor ya da dayak yememiş"...

İskender Pala'nın LİNÇÇİ Kenan Işık'a çıkışını Büktel de gördü!

Mahkeme duruşma salonlarından bir başka yerde ilgilenmek istemediğimiz LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin LİNÇÇİ yazarı Mustafa Şükrü Demirkanlı, hayatı sağdan sola doğru okutan Zaman Gazetesi yazarı ve LİNÇÇİ Kenan Işık'ın "iyi bir dostu" Prof. Dr. İskender Pala'nın yazısını, sayıklama düzeyinde, ne dediği anlaşılmaz bir biçimde değerlendirmesine karşın, tartışmanın gündemden düşmemesi için LİNÇÇİ Demirkanlı'nın yazısını yayınlamak zorunda kalıyoruz!

LİNÇÇİ TEB Başkanı Üstün Akmen iyice zırvalamaya başladı! HB