13 Temmuz 2011 Çarşamba

Ben, Özdemir Nutku skandalını, Talât Halman skandalını, Sümeyye Erdoğan skandalını derhal gördüğüm gibi LİNÇÇİ Üstün Akmen skandalını da hemen gördüm!

Hilmi Bulunmaz
13 Temmuz 2011


Yorgunum... Çok yorgunum...

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, Türkiye tiyatrosuna zarar verebilecek o kadar çok alçak ve o kadar çok LİNÇÇİ var ki, bir an durup dinlenmek, onlara meydanı terk etmek anlamına geleceğinden, yorulmamak mümkün değil!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, Türkiye tiyatrosunun kanını emebilecek o kadar çok asalak ve o kadar çok Kırım Kongo Kenesi kılıklı tiyatro esnafı var ki ve bunlar, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin kanını öylesine acımasızca emiyorlar, bizi öyle bir sömürüyorlar ki, bunların karşısında bir saniye bile ikirciklenmek mümkün değil!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, o kadar çok avantacı ve o kadar çok dilenci var ki, onlar, sadece düşünsel atıklarıyla değil, aynı zamanda, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerin kuruş kuruş birikmesi sonucu oluşan Kültür Bakanlığı çanağını yalamak için, birbirlerinin enselerinde boza pişiriyorlar!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, o kadar çok sarhoş ruhlu ve o kadar çok alkolizm batağına batmış düzeysiz tiyatro patronu var ki, onlar, Efes Pilsen tezgâhtarlığı yapmak için, tiyatro izleyicisinin "içki kültürü"ne alışması için, çükleriyle trampet, götleriyle borazan çalıyorlar!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, ilk kez olarak Amerikan Emperyalizmi tarafından, tam da Lenin ve yoldaşlarının Sovyetler Birliği'ni kurdukları yıl, yani 1917 yılında kurulan Lions Clubs International'ın ülkemizdeki uzantısı olan kişilerden Lions Ödülleri almak için öyle bir mücadele veriyorlar ve bu ödüllerden bir kırıntı elde edebilmek için öyle bir ter döküyorlar ki, onlar, bu ödüllerden minicik bir kıymık koparabilmek için, en yakın arkadaşlarını bile kıtır kıtır çiğniyorlar!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, sürekli olarak durup çürüyen ve böylelikle, halkın da durup çürümesi için tiyatro tarlasında birer korkuluk gibi fotoğraf çektiren o kadar çok yeteneksiz, o kadar çok dangalak var ki, onlar, kapitalist ideolojiye teslim olmuş insanlar olduğundan ve bu ideolojinin, kendilerini ne kadar aşağılık birer varlık hâline getirdiğini bile algılamaktan yoksun olduklarından, şişkin egolarının rüzgârıyla, kendileri bir bok sanıyorlar!

Yorgunum... Çok yorgunum...

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, Türkiye tiyatrosu mensubu olmamak için öyle bir ayak diretenler var ki, onlar, Hürriyet Gazetesi'ndeki logonun ayrılmaz bir parçası olarak vitrin süsleyen "Türkiye Türklerindir" sloganını atan "Beyaz Türler"e bile taş çıkarıyorlar!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, emekçilerin dünyasına, işçilerin yaşayış biçimine, köylülerin davranışlarına o kadar uzak ve kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için öyle bir beton ruhlu sarımtırak büstlere teslim olmuş sanat tüccarları var ki, onların her biri "alnımda ışığı ilk hisseden ben olacağım" narasını atarak, birbirlerinin ayaklarına çelme takıp, şaklabanlar gibi bağırışlarıyla hızla, hem de şimşek hızıyla çürüyorlar!

Türk tiyatrosu mensupları içerisinde, 400 yıldır dünya tiyatro sahnelerini kirleten sahte duygular mimarı Shakespeare'in tuvalet taşında yarış hâlindeki bok böceklerini andıran o kadar çok anlamsız mahlûk-ı zâif var ki, onlar değil aydın, değil entelektüel, değil münevver, insan olabilmek için bile hiçbir çaba göstermiyor ve asla gayret etmiyorlar!

Yorgunum... Çok yorgunum...

***

Bugün, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından İsmail Can Törtop'un sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrodunyasi.com sitesinde, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Üstün Akmen'in kedi çükü kadar küçük bir yazısını okur okumaz, hemen yayınladım:

"Tiyatroda oyunculuk ve yönetmenlik yapmakta olan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları kadrosunda bulunan, benim mücadeleci karakterini pek sevdiğim Hülya Karakaş, 'twitter'da 'Üstün Akmen'in ‘eleştiriden’ magazine geçişinin hazin hikâyesini Tiyatro Dünyası sitesinden okuyabilirsiniz' diye bir not düşmüş.

Karakaş’ın sözünü ettiği yazı, sanırım Tiyatro Dünyası sitesinin Evrensel’den alıntıladığı 'Kız Hande, Bu Öfke Bu Kin Niye (15.06.2011)' başlıklı yazım olmalı. Sevgili Hülya, benim de en az kendisi kadar 'taciz' eylemine karşı olduğumu elbette bilir, bilir bilmesine de neden böyle bir kelâm eder anlamam pek mümkün olmadı. Her 'tacize uğradım' diyeni 'zavallı kadın' çerçevesi içine dâhil ederek gözüm kapalı savunamam ki! İki tiyatrocu arasında gelişen olayı değerlendirirken, bakış açımı özgürce ifade edince magazinci mi oluyorum? Böyle bir mantık yürütme karşısında şaşırmamam olası değil!

Hande Ataizi’nin Cihan Ünal’a olan öfke ve kinini anlayamadığım gibi, ne yalan söyleyeyim Hülya Karakaş’ın da bana olan öfke ve kinini çakamadığımı itiraf etmeliyim.

Bana sorarsa, bir sanatçı eleştiriye açık olmalı, kin tutmamalı, ota çoka bulaşmamalı, akil olmalı.

Dahası ehil olmalı ehil!"

***

Ve...

LİNÇÇİ Üstün Akmen'in vurdumduymaz bir dil kullanarak, duygu ve düşünceleri ters çevirmeye yönelik bir mantık ve aksam-ı kelam ile kaleme aldığı yazıyı okumakla yetinip, Hülya Karakaş'ın ne demek istediğini öğrenme gereksinimi duymazlarsa, LİNÇÇİ Üstün Akmen'in doğru dürüst bir şey söylediğini sanabilirler.

LİNÇÇİ Üstün Akmen'in, Hülya Karakaş sanki kendisini eleştirirken, bulanık bir dil kullanmış gibi yaparak kaleme aldığı bu yazısını okuduktan sonra, ivedilikle, Hülya Karakaş'ın twitter'daki yazısının kaynağına ulaştım ve durumun hiç de LiNÇÇİ Üstün Akmen'in göstermek istediği gibi "sanırım" sözcüğünü hak etmiyor:

"Kız Hande, Bu Öfke Bu Kin Niye - Üstün Akmen www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1808

Hayatımda bundan daha saçma bir yazı görmedim. Tiyatro eleştirmeni misiniz yoksa magazin müdürü mü?

Üstün Akmen'in 'eleştiriden' magazine geçişinin hazin hikayesini Tiyatro Dünyası sitesinden okuyabilirsiniz.

Beyefendi 'Mobbing' davamda da taraf olmuştu ve avukatımı aramıştı. Birileri artık dur desin, yazılsın, çizilsin.

H. Ataizi'ni bel altından vurmaya çalışanların arasına tiyatro eleştirmeni beyler de karıştı. 'Sus sus kimseler duymasın.'

Sahnede bir kadın erkek oyuncuya bunu yapsaydı siz o zaman görseydiniz infazı. Yapmıştır, yapılmıştır, sustukça yapılacaktır.

H. Uluç'un seksist diline karşı çıkan kendisi, bir başka kadın için aynı dili kulanan da kendisi."


***

Ancak, LİNÇÇİ Üstün Akmen'in çalakalem yazdığı yazısını okur okumaz, (henüz Hülya Karakaş'ın yazısını okumadan önce, yani Hülya Karakaş'ın ne yazdığını öğrenmeden önce, Hülya Karakaş'ın ne yazdığı konusunda kırıntı hâlinde bile herhangi bir bilgiye sahip olmadan önce) LİNÇÇİ Üstün Akmen'in yazısını okurlarıma aktarırken, bu yazıya bir de "önsöz" yazdım. Bu "önsöz" yazısındaki en önemli sezgimin şu olduğunu, Hülya Karakaş'ın yazısını okuduktan sonra hemen fark ettim:

"Hülya Karakaş, iğne deliğinden güneşi geçirir gibi, Kazmacıbaşı ve/ya Balıkçı Orhan Alkaya'ya karşı bir 'mobbing zaferi' kazanmak üzereyken, alnında LİNÇ lekesini ilk hissedenlerden biri olduğunu unutan LİNÇÇİ Üstün Akmen, Hülya Karakaş'ın 'mobbing zaferi'ni neredeyse engellenmek ister gibi dangalakça bir tavır geliştiriyor!"


Şurası çok net: Türkiye'deki tiyatronun toplumsal topoğrafyasını anlayabilmek için, öncelikle LİNÇ KAMPANYASINA imza verenlerin listesini incelemek gerekir. Eğer bir tiyatrocu, LİNÇ KAMPANYASI için imza vermemişse, o kişi, dürüst ve ahlâklı biridir ve bu kişi, hiçbir zaman için, Türkiye tiyatrosuna asla ve kesinlikle ihanet etmez. Ancak, bir kişi LİNÇ KAMPANYASI için imza vermişse, o kişi, dürüst biri olamayacağı gibi, ahlâklı bir kişi mertebesine de asla ve kesinlikle yükselemez.

Hülya Karakaş, yukarıdaki yazısından da anlaşılabileceği gibi, son derecede net bir ifade kullanmış olsa da, LİNÇÇİ Üstün Akmen, hiç utanıp sıkılmadan şöyle söyleyebiliyor:

"Karakaş’ın sözünü ettiği yazı, sanırım Tiyatro Dünyası sitesinin Evrensel’den alıntıladığı 'Kız Hande, Bu Öfke Bu Kin Niye (15.06.2011)' başlıklı yazım olmalı."

Hülya Karakaş, LİNÇÇİ Üstün Akmen'i tanımlarken, onu tarif ederken, "'Mobbing' davamda da taraf olmuştu ve avukatımı aramıştı." sözlerini hiç çekinmeden söyleyip, onun ne kadar utanmaz biri olduğunu anlatırken, (twitter'ın belli harf sayısıyla sınırlandırılmış yapısından kaynaklanan nedenle) yazısını, ister istemez birazcık dağınık yazmak zorunda kalmış. Ben, bu dağınıklığı gidermek için, Hülya Karakaş'ın yazısını, kendi sitemizde şöyle bir "kolaj"la yayınlamıştım:

"Üstün Akmen, tiyatro eleştirmeni misiniz yoksa magazin müdürü mü? H. Ataizi'ni bel altından vurmaya çalışanların arasına tiyatro eleştirmeni beyler de karıştı. Üstün Akmen'in 'eleştiriden' magazine geçişinin hazin hikayesini Tiyatro Dünyası sitesinden okuyabilirsiniz. Beyefendi 'Mobbing' davamda da taraf olmuştu ve avukatımı aramıştı."


Bu "kolaj" yazıdan da anlaşılacağı gibi, LİNÇÇİ Üstün Akmen, Hülya Karakaş'ın haklı "mobbing davası"ndan bile vazgeçmesini istemiş. Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi, ben, zâten bu durumu sezmiştim:

"LİNÇÇİ Üstün Akmen, Hülya Karakaş'ın 'mobbing zaferi'ni neredeyse engellenmek ister gibi dangalakça bir tavır geliştiriyor!"

Evet...

Bir kez daha yineliyorum; her kim ki LİNÇ KAMPANYASI için imza vermemişse, o kişi, zâten dürüst ve ahlâklı biridir; her kim ki LİNÇ KAMPANYASI için imza vermişse, o kişi, zâten dürüst olmayan ahlâksız biridir!


***


Ayrıca bakınız:

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, LİNÇÇİ Üstün Akmen'i eleştirdi!

Hilmi Bulunmaz, LİNÇ KAMPANYACISI Metin Boran, Orhan Aydın ve Üstün Akmen'e olanak tanıyan EMEP ile TKP'yi eleştiriyor!

LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nin kravatlı, losyonlu ve erkek erkil başkanı LİNÇÇİ Üstün Akmen, boru boru ötüyor!

Hülya Karakaş'ın twitter'ını okumak, DA VINCI ŞİFRESİ'ni çözmekten kolay; yada Karakaş'ın yazdığı mektubu almak istemeyen dangalak LİNÇÇİ Üstün Akmen!

Hülya Karakaş, çok açık bir dille dangalak LİNÇÇİ Üstün Akmen'i ciğerine dek tarif etmesine karşın, LİNÇÇİ Üstün Akmen kıvırma payı arayışına giriyor!