31 Ocak 2011 Pazartesi

Eşek hoşaftan ne anlıyorsa, Mehmet Altan tiyatrodan onu anlıyor!

Oyun'un notu: Mehmet Altan, tiyatroya yön vermiş önemli kişilerden biri olan Bertolt Brecht üzerine, onun hakkında yazı yazmaya çalışıp, saçma sapan ve (ç)alıntı bir metin kaleme almış(?!). Mehmet Altan'ın kaleme aldığı(?!) bu düzeneksiz, bu düzensiz, bu düzeysiz ve bu (ç)alıntı metin dikkatimizi çekti. Mehmet Altan'ın bu saçma sapan, bu facebook bataklığı düzeyini bir milim bile aşma becerisi gösteremeyen ve bu (ç)alıntı metnini, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından LİNÇÇİ Mimesis sitesinden alıp, olduğu gibi yayınladık.

Ancak...

Yukarıdaki "Eşek hoşaftan ne anlıyorsa, Mehmet Altan tiyatrodan onu anlıyor!" başlığını biz atıp, Mehmet Altan'ın, (Tıpkı Yeni Tiyatro Dergisi'nin eski, LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin yeni yazarı Başak Sakızlıoğlu'nun yaptığı gibi: Yeni Tiyatro Dergisi yazarlarından Başak Sakızlıoğlu, LİNÇÇİ Genco Erkal'ı göklere çıkarıp melekleştirmek için kaleme aldığı yazıda yanlışlar yapıyor!) kaynak göstermeyi ipine bile takmayarak VİKİPEDİ / Özgür Ansiklopedi sitesinden (ç)aldığı bölümleri, yazıya biz ekledik!


***


Brecht’in Peşinde Dolaşıyorum


(Mehmet Altan’ın Bertolt Brecht hakkındaki yazısını yayınlıyoruz.)

Mehmet Altan diyor ki:

"Dulce et decorum est pro patria mori”. Ne demek? Söyleyeyim: Anavatan için ölmek hoş ve onurludur. Birinci Dünya Savaşı patlak verirken, size Horatius’un sözünü kompozisyon ödevi olarak verseler, ne yazardınız?

VİKİPEDİ demişti ki:

(Brecht) Savaş çığlıklarının atılmaya başladığı zaman, daha okulda iken Horatius'un "Dulce et decorum est pro patria mori" ("Anavatan için ölmek hoş ve onurludur") sözü üzerine yazdığı bir kompozisyonda "Anavatan için ölmek hoş ve onurludur" sözü yalnızca boş kafalıların rağbet ettiği bir propaganda sloganıdır” cümlesi ile savaşa karşı tavrını net bir şekilde koymuştur.

Mehmet Altan diyor ki:

20. yüzyılın en etkili Alman şairi…

VİKİPEDİ demişti ki:

20. yüzyılın en etkili Alman şairi

Mehmet Altan diyor ki:

Oyun yazarı…

VİKİPEDİ demişti ki:

oyun yazarı

Mehmet Altan diyor ki:

Ve tiyatro yönetmeni Bertolt Brecht, "anavatan için ölmek hoş ve onurludur sözü yalnızca boş kafalıların rağbet ettiği bir propaganda sloganıdır" diye yazmış… Okuldan atılması gündeme gelmiş… Babasının hatırı ve din dersi öğretmeninin araya girmesi ile bu cezadan kurtulmuş.

VİKİPEDİ demişti ki:

(Brecht) "Anavatan için ölmek hoş ve onurludur" sözü yalnızca boş kafalıların rağbet ettiği bir propaganda sloganıdır” cümlesi ile savaşa karşı tavrını net bir şekilde koymuştur. Bu nedenle okuldan atılmakla cezalandırılması gündeme gelmişti. Babasının hatırı ve din dersi öğretmeninin araya girmesi ile bu cezadan kurtuldu. [3]

Mehmet Altan diyor ki:

Bavyera Eyaleti’nin güney batısında Augsburg’dayım…

VİKİPEDİ demişti ki:

Augsburg, Bavyera eyâletinin güney-batısında yer almaktadır.

Mehmet Altan diyor ki:

M.Ö. 15. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus’un kurduğu Augsburg, Almanya’nın en eski şehirlerinden biri.

VİKİPEDİ demişti ki:

Şehrin adı M.Ö. 15. yüzyıl Roma imparatoru Augustus'un askeri üst olarak kullandığı yerleşim merkezi olan Augusta Vindelicorum'dan gelir.

Mehmet Altan diyor ki:

Brecht bu kentte doğmuş.

VİKİPEDİ demişti ki:

Brecht, Augsburg'da dünyaya geldi.

Mehmet Altan diyor ki:

Doğduğu yer bugün müze. Brecht Evi olarak anılan müzeye giriyorum…

VİKİPEDİ demişti ki:

Şairin Augsburg'daki doğduğu ev, bugün Brecht Evi (Brechthaus) adı altında müze olarak kullanılmaktadır.

Mehmet Altan diyor ki:

Bertolt Brecht, Almanya’da kısaca Bert Brecht olarak anılıyor… Babası, Berthold Friedrich Brecht, daha sonra müdürü olduğu Haindlsch Kâğıt Fabrikası’nda çalışıyormuş… Annesi Sophie Brecht, Brezing doğumluymuş… Gençliğinde Eugen olarak tanınan Brecht, daha sonra Berthold veya Bertolt adını seçmiş…

VİKİPEDİ demişti ki:

Eugen Berthold Friedrich Brecht 10 Şubat 1898'de Augsburg'da dünyaya geldi. Achern doğumlu olan babası Berthold Friedrich Brecht, daha sonra müdürü olduğu Haindlsch Kağıt Fabrikası’nda yönetici olarak çalışıyordu. Annesi Sophie Brecht, Brezing doğumluydu. Gençliğinde Eugen olarak tanınan Brecht, daha sonra Berthold veya Bertolt adını seçti.

Mehmet Altan diyor ki:

Annesi, gençliğinde utangaç ve kolay hastalanan Brecht’i sürekli kollamak zorunda kalmış…

VİKİPEDİ demişti ki:

Annesi, gençliğinde utangaç ve kolay hastalanan Brecht’i sürekli kollamak zorundaydı.

Mehmet Altan diyor ki:

İlkokuldan sonra, 1908-1917 yılları arasında Peutinger Lisesi’ne gitmiş… Liseyi, savaş nedeni ile uygulamaya konulan kolaylaştırılmış sınav sonucu bitirmiş…

VİKİPEDİ demişti ki:

Liseyi, savaş nedeni ile uygulamaya konulan, kolaylaştırılmış sınav sonucu bitirdi.

***

Mehmet Altan diyor ki:

Kendisini "komünist" olarak tanımlayan Brecht,

VİKİPEDİ demişti ki:

Brecht kendisini (Walter Benjamin'e söylediği gibi) "Komünist" olarak tanımlar. [2]

Mehmet Altan diyor ki:

daha önce Erwin Piscator tarafından adı konulan epik tiyatronun, diğer bir deyişle “Diyalektik Tiyatro”nun kurucusu…

VİKİPEDİ demişti ki:

Daha önce Erwin Piscator tarafından adı konulan epik tiyatronun[1], diğer bir deyişle "Diyalektik Tiyatro"nun kurucusudur.

Mehmet Altan diyor ki:

Epik tiyatro, siyasal amaçlı bir tiyatro düşüncesi… Bertolt Brecht’in doğrudan Marksizm-Leninizm etkilenimiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş bir kuram… Asıl amacı ise tiyatroyu bir lüks olarak elit kesimlerin tekelinden çıkararak, tiyatronun sıradan halkın gündelik sorunlarına indirmek…

***

Mehmet Altan diyor ki:

Brecht’in bir atölyenin ikinci katı olan doğduğu mütevazı ev… Yatak odası dışındaki odalar, Brecht’in tüm dünyada sahnelenen eserlerinin metinleri, afişleri ve resimleriyle dolu…

Mehmet Altan diyor ki:

21 yaşında yazdığı Gecede Trampet Sesleri…

VİKİPEDİ demişti ki:

1919’da, (21 yaşında / HB) eleştirel bir oyun olan Gecede Trampet Sesleri

Mehmet Altan diyor ki:

31 yaşında yazdığı ve büyük başarı sağladığı Üç Kuruşluk Opera…

VİKİPEDİ demişti ki:

En büyük başarısı, Üç Kuruşluk Opera 1928 yılında (30 yaşında / HB) ortaya çıktı.

Mehmet Altan diyor ki:

1930 yılında yazdığı Mahagonny Şehrinin Yükselişi ve Çöküşü oyunu… Bu oyun Leipzig’de izleyicilerin karşısına çıktığında, büyük bir ihtimalle politik karşıtlarının kışkırtmaları sonucu ayaklanma benzeri gösterilere neden olmuş…

VİKİPEDİ demişti ki:

1930 yılında Mahagonny Şehrinin Yükselişi ve Çöküşü oyunu Leipzig’de izleyicilerin karşısına çıktığında, büyük bir ihtimalle politik karşıtlarının kışkırtmaları sonucu yapılan ayaklanma benzeri gösteriler yüzünden...

Mehmet Altan diyor ki:

Gelişmeler Almanya’nın en büyük tiyatro skandallarından birisi olarak kabul edilmekte… Bir anlamda “boş kafalıların” rövanşı gibi olmuş.

VİKİPEDİ demişti ki:

Almanya’nın en büyük tiyatro skandallarından birisi ortaya çıktı.

***

Mehmet Altan diyor ki:

Brechtlerin daha sonra taşındığını biliyorum… Doğduğu evin yakınındaki o evin yolunu tutuyorum… Eve geldiğimde, o dönem kısa biyografisine geri dönüyorum:

Mehmet Altan diyor ki:

"1917’den 1918’e kadar Münih’deki Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde doğa bilimi, tıp ve edebiyat okudu. 1918 yılında Augsburg askeri hastanesinde sıhhiye askeri olarak görevlendirilmesinden dolayı öğrenimini yarıda kesmek zorunda kaldı. 1921-22 yıllarında Berlin felsefe fakültesine kayıtlıydı; fakat öğrenime başlamadı."

VİKİPEDİ demişti ki:

1917 den 1918 e kadar Münih’deki Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde doğa bilimi, tıp ve edebiyat okudu. 1918 yılında Augsburg askeri hastanesinde sıhhıye askeri olarak görevlendirilmesinden dolayı öğrenimini yarıda kesmek zorunda kaldı. 1921-22 yıllarında Berlin felsefe fakültesine kayıtlıydı; fakat öğrenime başlamadı.

Mehmet Altan diyor ki:

Evin karşısında kestane ağaçları ve akan bir nehir var… Bunlar Brecht’in eserlerindeki kestane ağaçları

İlk aşkı da önünde bulunduğum evin duvarındaki tabelada vurgulanacak kadar önemli:

“1916 yılında, büyük gençlik aşkı ‘Bi’ diye çağırdığı, Paula Banholzer’le tanıştı. Bu ilişkiden 3 Nisan 1919 yılında oğlu Frank Banholzer dünyaya geldi. Çocuğa, Brecht’in çok önem verdiği şair Frank Wedekind’in adını verdiler. Küçük Frank ilk üç yılını Kimratshofen’de geçirdi. Sonraları değişimli olarak büyükanne, Brecht’in yeni sevgilileri Marianne Zoff ve Helene Weigel çocukla ilgilendiler. Brecht’in oğlu II. Dünya Savaşı’nda diğer cephelerin yanı sıra doğu cephesinde görevlendirildi. Frank Banholzer 13 Kasım 1943 tarihinde Rusya Porchow’da, ordu sinemasına yapılan bir bombardıman sonucu öldü.”

VİKİPEDİ demişti ki:

1916 yılında, büyük gençlik aşkı "Bi" diye çağırdığı, Paula Banholzer’le tanıştı. Bu ilişkiden 3 Nisan 1919 yılında oğlu Frank Banholzer, Kimratshofen’da dünyaya geldi. Çocuğa, Brecht’in çok önem verdiği şair Frank Wedekind’in adını verdiler. Küçük Frank ilk üç yılını Kimratshofen’de geçirdi. Sonraları değişimli olarak büyükanne, Brecht’in yeni sevgilileri Marianne Zoff ve Helene Weigel çocukla ilgilendiler. Brecht’in oğlu II. Dünya Savaşı'nda diğer cephelerin yanı sıra doğu cephesinde görevlendirildi. Frank Banholzer 13 Kasım 1943 tarihinde Rusya Porchow’da, ordu sinemasına yapılan bir bombardıman sonucu öldü. [4]

Mehmet Altan diyor ki:

İlk önceleri Berlin’de tiyatrosunu görmüştüm…

Doğduğu yerleri görmek çok sonralara rastladı.

Bu Pazar…

Dünyayı ve Türkiye’yi bir kenara bırakıp ben Brecht’in peşinde dolaşıyorum…

Siz de peşime düşün istedim…

Samanyolu Haber

(Kaynak: Mimesis)