8 Kasım 2010 Pazartesi

LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı'nın önce iftira atıp sonra gizlediği belgeler 4


LİNÇÇİ, iftiracı ve alçak www.tiyatrodergisi.com.tr sitesinden alınmış LİNÇÇİ, iftiracı ve alçak Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın fotoğrafını, bir yarasa gibi baş aşağı yayınlamadığımız için, okurlarımızdan özür dileriz. Bunun bir tek nedeni var: fotoğrafa iliştirilmiş "Internet kirliliği, hakaretler ve gerçekler... Editör'den" yazısının okunmasını kolaylaştırmak!

***

Oyun'un notu: Aşağıdaki belge, Hüseyin Hilmi Bulunmaz tarafından, İSTANBUL 3. SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NE, 17 Mart 2008 tarihinde tespit ettirilmiştir!

***

İnternet kirliliği, hakaretler ve gerçekler...

Mustafa Demirkanlı

İnternet… evet, çok gerekli ve de yararlı, hayatı çok da kolaylaştırdı, ancak, bir o kadar da kirlenmeye neden oldu. Bu yazıda detaylarını aktarmayacağım, ama meraklı okur için ayrı linklerle, bütün dibe vurmuşluğu sunacağım. Coşkun Büktel, Hilmi Bulunmaz ve Burak Caney (sanal adam) arasında oluşan yayıncılığa bir göz atmanızı ve bu kişileri tanımıyorsanız tanımanızı öneririm. Özellikle Coşkun Büktel'in böylesine kirlenmiş bir üçgenin içinde yer almasına gerçekten üzüldüm. Şahsıma her türlü hakareti yapıyorlar, birlikte oluşturduklarını da (Büktel ve kuyumcu arkadaşı) açıklamaktan erinmiyorlar, daha doğrusu Büktel utanmıyor, bu yapının içinde olduğunu kendi satırlarıyla da ifade ediyor.

(Demirkanlı, olayın (Büktel'in verdiği bilgiye uygun olarak) bizim anlattığımız gibi değil de, kendi anlattığı gibi gerçekleştiğini kanıtlasın,…H.B.) http://tiyatrooyun.blogspot.com derken Büktel de kendi sitesinden şu açıklamayı yapıyor: "Mustafa Demirkanlı'nın yalanları sergisi yeni yeni yalanlarla her gün biraz daha zenginleşiyor.", " Hilmi Bulunmaz, sergiye konmak üzere şimdiden 25 yalan saptadığını, okurları mide fesadına uğratmamak için, hepsini birden gündeme getirmek yerine, yalanları teker teker gündeme getirmekte olduğunu, rakamı 25'in üzerine çıkarmak için, araştırmalarını sürdürdüğünü söylüyor." http://www.coskunbuktel.com

(Tamamını, ayrı bir linkte sunacağım, meraklı ve ilgilenen okur ayrıca oradan okur, burada aktarmaya ve irdelemeye gerek görmüyorum.)

Layığını Bulmak başlıklı yazımda, (linki aşağıda, merak eden, ilgili okur okuyabilir.) zorunlu söylenmesi gerekenleri söyledim, ama burada şu kadarını ileteyim ki: "Böyle bir seviyesizlik, çıtanın bu kadar aşağıya çekildiği tiyatro ile ilgili, belki de her anlamda, sanırım başka 5 site daha yoktur. Sırasıyla:
hilmibulunmaz.blogspot.com/ ,
www.coskunbuktel.com ,
http: //tiyatrooyun.blogspot.com/ ,
http://www.tiyatroyun.blogspot.com ,
http://www.bulunmaztiyatro.blogspot.com/ yan yana geldikleri zaman, arka arkaya tıkladığınız zaman, sanırım siz de hak vereceksinizdir." Sabırlı okurların, hiç değilse hızlı bir biçimde göz atmalarını öneririm, her üç blog sahibini de daha yakından tanımaları için.

Özellikle, Büktel'in kuyumcu arkadaşının sitesine bakarsanız –ki Büktel de kendi sitesinden zaman zaman linkler verir- seviyeyi çok daha net görürsünüz. Hayvan resimleri, kendi kendine çektiği videolar, Mehmet Akan ve Lale Oraloğlu ölüm döşeğindeyken ettiği küfürler, her dizi çekene, reklam alana (özellikle bize) hakaretlerinin bini bin paradır. Sanki kendisi altın ve zümrüt ticaretiyle uğraşmıyor da, sanki kendisi düğün salonlarında komiklik yapmamış da, sanki kendisi kendi yalanını sonrasında kendi düzeltmek zorunda bıraktırılmamışta, bir huri melek! (Tüm bunların detayları, öteki arkadaşları, Burak Caney'in sitesinde mevcut.) Büktel'in kuyumcu arkadaşının yaptıkları hiç önemli değil, ciddiye alınacak biri de değil, değil çünkü kendisi ciddi biri değil, blog'larının her satırı dökülüyor, her sayfası çelişkiler yumağı, asıl bu kirlenmişlik içinde kalan Coşkun Büktel'e iki çift lafım var: Değer mi? Sadece seni pohpohluyor diye, her yanıyla lime lime dökülen birinden medet ummak sana yakışıyor mu? Nasıl da böylesine bir hızla, kalan prestijini de yitirdiğini görmüyor musun? Bu kadar mı kör etti gözlerini "Theope", bu kadar mı kolay altını çaldırmak, hele senin gibi biri için; titizlenen, titizlenmeyi öneren, bu konularda acımasızca eleştiren bir insana yakışıyor mu, kuyumcu arkadaşını taşımak veya kendini ona taşıtmak? Şöyle arkana yaslan ve gözlerini kapatarak düşün… Açıklama, yazma ama düşün… Nasıl bir üçgenin içinde kaldın? Her geçen gün nasıl bir batağa saplandın farkında değil misin? Yazık, çok yazık.

Kuyumcu arkadaşının siteleri, Burak Caney denen adamın sitesi ve aralarında Coşkun Büktel… Resmi görüyor musun? Bu resim içinde kendini nasıl rahat hissediyorsun? Kuyumcu arkadaşının yaptığı saçmalıkları izlediğinde, o blog'da sürekli "Theope" için söylenmiş sözlerin yayımlanması seni rahatsız etmiyor mu? Böylesi abuk sabuk resimlerin, küfürlü yazıların yer aldığı bir site, bilmeyenler için adeta senin resmi siten gibi görünen, her sayfası seninle ve "Theope"nle doluyken, nasıl oluyor da bunlara izin veriyorsun, yılların emeğini bir çırpıda, hurdalığa gömüyorsun?

Theope'yi güya öven bu adamın bu çöplük içindeki övgülerinin Theope'ye en ağır zararı verdiğini göremiyor musun?

Ben söylemiştim demek hiç hoş değil ama, ben söylemiştim sana, bu adama dikkat et Büktel diye, seni o zaman gerçekten samimi olarak ikaz etmiştim.

İşte geldiğin nokta… yukarıdaki sayfaların sahibi kuyumcu arkadaşın, senin özenle savunduğun kuyumcu arkadaşın ve sen, geldiğin yer işte o üçgenin içi, berbat ötesi bir durum. Elimde değil üzülüyorum, yakıştıramıyorum da sana. Çok yazık.

Yazık ettin kendine, kavgana kızanlar bile saygı duyardı, ama o saygıyı da sıfırladın, kavgana yenildin, layığını buldun Coşkun Büktel.

(Kaynak: http://www.tiyatrodergisi.com.tr/Public/default.aspx?nid=3526)

***

Bakınız:

LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı'nın önce iftira atıp sonra gizlediği belgeler 1

LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı'nın önce iftira atıp sonra gizlediği belgeler 2

LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı'nın önce iftira atıp sonra gizlediği belgeler 3

LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı'nın, önce iftira atıp sonra gizlediği belgeler 4