15 Ağustos 2010 Pazar

Feridun Çetinkaya gibi su katılmamış bir demokrata göz göre göre iftira atıp, onu, ırkçılığın avukatlığına soyunmakla suçlayan bön Kurhan'dan inciler!

Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıyı, Sayın LİNÇÇİ Gülhan Avşar'ın sahibi, Sayın LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Sayın LİNÇÇİ Ayşe Nalân Özübek'in Yazı İşleri Müdürü olduğu ve AKP'li Sayın Ertuğrul Günay'ın yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı emrinde çalışan Sayın Lemi Bilgin'in yönettiği Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün verdiği reklamlarla beslenen LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin yan kuruluşu, gölgesi gibi hareket eden LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık! Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik!

Yazının hiçbir müdahaleye uğramamış, "tertemiz" ve özgün hâlini okumak isteyenler, aşağıda verdiğimiz linki tıklayabilirler...


***


Feridun Çetinkaya’nın Irkçılığın Avukatlığına Soyunması Neyi İma Ediyor?


LİNÇÇİ Ömer F. Kurhan
19 Kasım 2009


Bildiğim kadarıyla oyun yazarlığı eğitimi almış, sonrasında kendisini reklam sanatına adamış Feridun Çetinkaya ile geçen sene muhatap olmak durumunda kalmıştım. Sinirceli bir saldırganlıkla efendisi olarak bellediği Coşkun Büktel’in “Theope” davasının irrasyonel savunucuları arasında yer alıyor. Feridun Çetinkaya’nın da içinde yer aldığı çevre, tiyatro alanında küfür, hakaret ve sistemli aşağılamaya dayalı bir yayıncılık anlayışını karşısına alan ve kısa bir zaman dilimi içinde imzaların yağmaya başladığı TEMİZ YAYINCILIK kampanyasını silmek için aylardır uğraşıyor, ama bir türlü beceremiyorlar.

Feridun Çetinkaya’nın bugüne kadar açık bir küfür ya da hakarete başvurduğuna tanık olmadım. Küfür ve hakaretin sınırında dolaşıyor dolaşmasına, ama genelde kendi yarattığı kusmuk havuzunda boğulup bir süre ortadan kayboluyor. Bu kusmuk havuzunda bir sızıntı olmalı ki, daha sonra yine ortaya çıkıyor yeniden kusmaya, daha kibar ifadeyle yeniden zırvalamaya devam ediyor.

Son olarak “Türkiye Tiyatrolar Birliği değil ‘Türkiye Tiyatrolar Çiğliği’: Türkiye Tiyatro Kurultayı değil ‘Türkiye Linçsever Tiyatrolar Kurultayı’” başlıklı yazısında yine kusmuş, yine zırvalamış.

Okurlar haklı olarak soracaktır: Mademki bunlar kusmuktur, zırvadır diyorsun, öyleyse niçin bulaşıyorsun? Sen de pisliğe bulaşmıyor musun?

Soru gayet mantıklı. Yanıtlayayım: Yazıda benim ilgimi çeken şu veya bu konuda dezenformasyon yapmalar, tashihçi başı olmaya soyunmalar ve sinirceli saldırganlığa dayalı atıp tutmalar değil. Söz konusu Feridun Çetinkaya olduğunda bunlar sıradan vakalar. Öte yandan, ardından hemen zırvalayacağı kesin olsa da, zaman zaman Feridun Çetinkaya’nın doğru bir şeylere temas ettiğini biliyorum. Bu nedenle yeni bir şey yazmış mı, ne yazmış diye arada sırada kişisel bloguna bakarım. Yeni yazısında dikkatimi çeken, itiraf etmeliyim ki hiç de beklemediğim bir ifade oldu:

“Örgütlü Bir Tiyatro İçin Türkiye Tiyatro Kurultayı Koordinasyon Komitesi\"nin tiyatrocu Tuncay Özinel\'i bir çeşit yargısız infaz yaparak \"ırkçı\" ilan eden, \"Tiyatroda Irkçılığa Son\" başlıklı, 17 Kasım 2009 tarihli bildirisi …”

Bu tür ifadelerle karşılaştığımda önce gözlerime inanamıyorum. Irkçılık, küfür, hakaret ya da sistemli aşağılama eyleminin sıradan bir parçası değildir. Irkçılık bir insanlık suçudur. Irkçılığa destek de bir insanlık suçudur. Aynı şekilde, bir insanı ırkçılıkla suçlamak küfür, hakaret ve sistemli aşağılama ötesi bir saldırganlığa işaret eder.

Feridun Çetnkaya’ya göre Türkiye Tiyatro Kurultayı Koordinasyon Komitesi tam da böyle bir suç işlemiş ve LİNÇÇİ Tuncay Özinel'e bir çeşit yargısız infaz yapmış. Bildiğim kadarıyla LİNÇÇİ Tuncay Özinel'in ırkçılığı ima eden iki tane yazısı var. Bu yazılardan birincisinde şu ifadeler yer alıyor:

"… beni ve tiyatromda çalışan onca tiyatro duayenini Türk halkı bu güne getirdi. Tiyatro seyircisi düzeysiz bir tiyatroyu 30 yıl yaşatmaz. Üstelik arkasında Musevi cemaati de yoksa!"

Bu ifadeler LİNÇÇİ Türkiye Tiyatro Kurultayı Koordinasyon Komitesi tarafından ele alındı ve açık ırkçılık içerdiği sonucuna ulaşıldı. Bu da bir bildiriyle kamuoyuna duyuruldu.

Feridun Çetinkaya ben böyle düşünmüyorum demiyor; bir çeşit yargısız infaz yapıldığını söylüyor. Ben de bu ırkçılığa açıkça destek vermektir diyorum. Feridun Çetinkaya’nın zekâsını kullanma ve akıl yürütme kapasitesinden şüphe etmek için pek çok neden var; bunu biliyorum. Fakat imanın ötesine geçilerek söylenmiş sözler karşısında LİNÇÇİ Tuncay Özinel'i mağdur gösterme çabası, ancak tiyatro alanındaki ırkçı bir şebekenin varlığıyla açıklanabilir düşüncesindeyim.

Son aylarda tiyatroda ırkçılık bağlamında benim dikkatimi çeken ve yazılarımda da gündeme getirdiğim bazı olgular şunlar:

1. Ankara Ekin Tiyatrosu’nun yönetmeni olarak tanıtılan kişinin, bir organizasyon toplantısında Nedim Saban hakkında "Siyonist" nitelemesini de içeren ırkçı bir söylem kurmuş olması. Bu iddia Ankara Ekin Tiyatrosu tarafından yanıtlanmadı. Oysa LİNÇÇİ Tiyatro Dergisi Editörü LİNÇÇİ Mustafa Demirkanlı bu iddiaya yer verileceğini Ankara Ekin Tiyatrosu yöneticilerine bildirmişti.

2. LİNÇÇİ Tuncay Özinel Nedim Saban’la polemik yaparken kamusal dolaşıma soktuğu en az iki yazısında ırkçı imalarda bulunmakla kalmadı; yukarda alıntıladığım ifadelerle açıkça ırkçı bir söylem kurdu. Sonrasında meseleyi ele alan LİNÇÇİ Tiyatro Yayıncıları Birliği, nedeni her ne olursa olsun bu türden ırkçı ifadelerin yayınlanmaması konusunda görüş birliğine ulaştı.

3. Feridun Çetinkaya çıkıp LİNÇÇİ Tuncay Özinel'e yargısız infaz yapıldığını iddia ederek, ırkçılık karşıtlarını hedef tahtasına oturtmayı denedi. Bu tavrıyla ırkçı yayınların yanında saf tutma derecesinde alçalabileceğini göstermekle kalmadı; tiyatro alanında ırkçılığın avukatlığına da soyundu.

Irkçı söylem kuranları ve ırkçılığın avukatlığına soyunanları aslında kimler övüp yüceltmekte? Bu ayrıca araştırılmaya değer bir husus. LİNÇÇİ Tuncay Özinel'in yeri geldiğinde feda edilecek bir piyon olarak öne sürüldüğüne kuşku yok. O şimdilik misyonunu tamamlamış görünüyor. Feridun Çetinkaya’nın yapıp yapabildiği sadece bayrağı LİNÇÇİ Özinel'den devralmak.

Asıl mesele tiyatro alanında ırkçı bir şebekenin varlığını kabullenmek ve onun üzerine gidebilmek. Irkçılar kimler, ırkçılığa destek verenler kimler, dolaylı dolaysız ırkçılık övücüleri kimler? Galiba biz buzdağının sadece görünen bir kısmına tanıklık edebiliyoruz. Tiyatromuz Kafka’nın Şatosu’na dönmüş demek abartılı olur mu? Bunun üzerinde hep beraber düşünelim.

(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi