Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıyı, LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur'un (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrom.com sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık. Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ adlara biz link verip, bu adları kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık!
Yazının hiçbir müdahaleye uğramamış, "tertemiz" ve özgün hâlini okumak isteyenler, aşağıda verdiğimiz linki tıklayabilirler...
***
LİNÇÇİ KAAN ERKAM VE ONUN SAHİBİ OLDUĞU LİNÇÇİ ODA TİYATROSU ELEMANLARI, ALİ KIRAN BAŞ KESEN Mİ, ARAKÇI MI, BAL TUTAN PARMAĞINI YALARCI MI, BANKER Mİ, ÇETE Mİ, DEVEYİ HAVUDUYLA YUTUCU MU, DOLANDIRICI MI, EŞKIYA MI, GASPÇI MI, HAYDUT MU, HIRSIZ MI, KABADAYI MI, KÜLHANBEYİ Mİ, MAFYA MI, OCAĞA İNCİR AĞACI DİKİCİ Mİ, SERSERİ Mİ, OCAK SÖNDÜRÜCÜ MÜ, SOYGUNCU MU, ŞAKİ Mİ, ŞEBEKE Mİ, SUÇ ÖRGÜTÜ MÜ, TALANCI MI, TEFECİ Mİ, TEŞKİLATÇI MI, UĞRU MU, ÜÇKAĞITÇI MI, YALANCI MI, YANKESİCİ Mİ, YOLKESEN Mİ?
BİZE BU SORUYU SORDURAN AŞAĞIDAKİ YAZIYI ÇOK DİKKATLE VE LİNÇÇİLERİN NELER YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNEREK OKUYUNUZ!
LİNÇÇİ olma alçaklığını, LİNÇ KAMPANYASI için imza verme şerefsizliğini asla gösterme girişiminde bulunmayan Kemal Oruç'un kaleme aldığı ve aşağıda yayınladığımız yazının en önemli ve en can alıcı iki paragrafını, yazının içerisinde okuyacak olsanız bile, mutlaka bir an önce, hemen, şimdi okuyunuz:
"Çalışma dışı bir diğer sorunsa sponsordan alınan paranın aktarılmasında aracı (yardımcı) olan LİNÇÇİ Kaan Erkam'ın sahibi olduğu LİNÇÇİ Oda Tiyatrosu'nun parayı türlü bahanelerle geç ve eksik vermesi olmuştur. Bu nedenle kostüm ve dekor provası yapılamamıştır. Paranın bir kısmı eksik verilmiş; muhasebe konusunda hiçbir şekilde bilgi verilmemiştir. Yaklaşık bir buçuk ay boyunca paraya da LİNÇÇİ Kaan Erkam'a da ulaşılamamıştır. Sekreteri Çağla Hanım ise hiçbir şekilde doğru bilgi vermemiştir. Sonunda “Maliye hesaplarımıza el koydu.” denmiş ve ödeme hiçbir şekilde yapılmamıştır.
LİNÇÇİ Kaan Erkam'ın LİNÇÇİ Oda Tiyatrosu mutlaka bu duruma bir açıklık getirmek zorundadır. Aksi takdirde bu kurum tarafımızca karalanmıştır."
***
SAHNEDEN ORGAN BAĞIŞI KAMPANYASI
Kemal Oruç
kemal.oruc@yahoo.com
-Sahneden Destek Kampanyası 1-
Drama Kumpanya’nın, “Sahneden Destek Kampanyası” adıyla başlattığı ve sahne hayatına son verene kadar sürdüreceği ana projenin ilk bölümü olan “Sahneden Organ Bağışı Kampanyası” Ata Diyaliz Merkezi’ndeki diyaliz hastası gençlerle birlikte gerçekleştirilmiştir.
Projenin ana amacı diyalize bağlı yaşayan kişilerin hayatlarına, üretim içinde bulunarak, daha sıkı bağlanmalarını sağlamaktı. Diğer iki amaç ise; ülkemizde organ bağışı konusunda insanların daha duyarlı olmasını sağlamak, ayrıca, herkesin tiyatro yapabileceğini gösterebilmekti.
Proje, diyaliz merkezinden gelen altı gençle birlikte yürütüldü. Çalışma yeri olarak Koşuyolu Mahalle Evi seçildi. Haftada iki gün diyalizden hemen önce yapılan çalışmalar toplam üç ay sürdü ve çalışmalar sonunda bir oyun sahnelendi.
Kurumda daha önce de oyun sergileme girişiminde bulunulmuş; ama yapılan keyifsiz, teknik çalışmalar ve yönetimin ilgisizliği katılımcıların tiyatrodan soğumasına neden olmuş; bu nedenle kişilerin öncelikle kalıcı olmalarını ve çalışmalardan keyif almalarını sağlamak gerekmiştir.
Ana amaca bağlı olarak yapılan ilk çalışmalar katılımcıların kişisel gelişimine yönelikti. Bedensel kontrol, dikkat ve odaklanma, empati, iletişim becerileri vb. konuların işlendiği çalışmalarda yaratıcı drama yöntemi kullanılmış; kişilerin keyif alarak öğrenmesi sağlanmıştır.
Bu çalışmaları duyan iki kişinin daha katılmasıyla toplam sayı sekize ulaşmıştır.
Diyaliz hastası gençler haftada üç gün(değişebilmekte) diyalize girmektedir. Diyalize girmediği takdirde vücudu şişmekte, özellikle damar şişmeleri belirgin olarak görülmektedir.
Bu dönemlerde katılımcılar yorgun olmaktadır. Eğitmenin bu zamanlarda oldukça anlayışlı olması, çalışmanın temposunu katılımcıların durumuna göre ayarlaması gerekmektedir.
Çalışmaların başlarında küçük başarısızlıkların büyütüldüğü ve pes etmelerin çok olduğu görüldü. Burada motivasyon çok önemlidir. Bu gibi durumlarda, eğitmenin, başarılabileceğini kanıtlaması gerekebilir.
Çoğu zaman ortaya çıkan tartışmaları sağlıklı bir şekilde sonlandırmak da yine eğitmene düşmektedir. Kontrolsüz yapılan tartışmalar fiziksel kavgalara kadar gidebilir; bu gibi durumlarda eğitmeninin (eğitmenin) mutlaka bir toplantı yapması ve fiziksel kavgadan sözlü, ama kontrollü, tartışmaya geri dönülmesini sağlaması gerekir. Bu sözlü tartışmalar eğitmenin aracılığıyla sağlıklı bir şekilde sonlandırılmalıdır. Burada eğitmenin çok iyi psikoloji, sosyoloji ve felsefe bilmesi gerekmektedir. Hiçbir tartışma yarım kalmamalıdır; çünkü bir sonraki sefere daha da büyüyerek yeniden ortaya çıkacaktır.
Bir örnek vermek gerekirse;
Çalışmalar süresince en çok takım tutma tartışmaları yapılmıştır. Erkek olan çoğunluk X takımını, bayan olan azınlık ise Y takımını desteklemekteydi. Her hafta maçlarla ilgili küçük şakalar zamanla söz düellosuna dönüştü ve bu iki takımın maçının olduğu hafta Y takımı maçı kazandı. Bayanlardan birinin Y takımının formasını giyip gelmesi çalışma öncesinde büyük bir tartışmaya neden oldu. Çalışma sırasında erkeklerin bayanlara olan baskısı görülmekteydi ve çalışmanın ortasında büyük bir fiziksel kavga başladı. Eğitmenin tepkisi sonucu zorla sakinleşen taraflar toplantıya alındı ve konuşuldu.
Birşeylerin (Bir şeylerin) eksik olduğu hissedildiği için yaratıcı çözüme geçildi. Bir hafta sonra eğitmen elinde bir topla çalışma salonuna geldi ve şöyle dedi: “Maça var mısınız? X takımını destekleyenlere karşı Y takımını destekleyenler. Yani kızlara karşı erkekler.” Bayanların takımına eğitmen ve Drama Kumpanya’dan bir oyuncu daha katıldı. Eğitmen maça başlamadan önce şunu söyledi: “Eğer kız takımı erkek takımını yenerse çalışmalarda bir daha asla takım konusu açılmayacak. Eğer kız erkek takımı yenerse kızlar X takımı forması giyecek ve çalışmaya öyle gelecek.” Maçı kız takımı farklı kazandı ve takım konusu bir daha hiç açılmadı.
Bu gibi durumlar çalışma sürecinde zaman alıcı görülse de katılımcıların eğitimi açısından oldukça önemlidir.
Diyaliz hastalarının, rahatsızlıkları nedeniyle, fiziksel gelişimi yavaştır; ama diyalize girdiği sürece hareketleri gayet normaldir.
Diyaliz hastaları erken yaşta diyalize bağlı yaşamaya başladıysa, enfeksiyon kapma riski olduğu için ve sosyal baskı nedeniyle okula gidemez; dolayısıyla sosyal ve kültürel anlamda yaşıtlarına göre daha geride kalır. Bu nedenle okuma yazma konusunda gençlerin zorluk çektiği görülür.
Bu gibi durumlarda tiyatro eğitmeninin çok dikkatli olması gerekmektedir. Eğer yazılmış bir oyun çalışılacaksa eğitmenin mutlaka öncelikle sabırlı olması ve ezber konusunda herkese birebir (bire bir) destek olması gerekir. Dinleterek ezber yaptırmanın bu durumda en iyi yöntem olduğu görüldü.
Kana üre karışması dolayısıyla da beynin yorulması sonucu unutmalar sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle aynı çalışmaların her gün tekrar edilmesi ve sonrasında yeni çalışmaların eklenmesi daha doğru olur.
Ezber zorluğu nedeniyle ya kısa oyun metinleri seçilmeli ya da var olan metin kısaltılmalı, cümleler sadeleştirilmelidir.
Bu projede çalışılan üç saatlik Yedi Kocalı Hürmüz oyunu bir saate indirilmiş; öykü ve kurgu bozulmadan metin içeriği oldukça sadeleştirilmiştir.
Oyun gösterisi 6 Haziran 2010’da saat 13.00’da Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde yapılmıştır. Oyunun teknik ekibi Drama Kumpanya oyuncularından oluşmuştur.
Sahne arkasında oldukça heyecanlı görülen oyuncular sahnede büyük bir keyifle oyunlarını sahnelediler. Seyircinin olumlu tepkisiyle daha da istekle oyuna devam eden oyuncular selamlamaya başarmış olmanın mutluluğuyla çıktılar.
Proje boyunca yaşanılan olumsuz dış etkenler de olmuş; ama bu zorluklar oyuncuların birbirlerine daha da kenetlenmesine ve takım ruhunun oluşmasına neden olmuştur. Burada yine eğitmenin motivasyonu ve yaşanılan zorlukları gruba yansıtma biçimi çok önemlidir.
Diyaliz merkezi yönetiminin motivasyonda yetersiz kalması ve katılımcılara verdiği sözleri yerine getirmekte geç kalması yaşanılan zorlukların başında gelmiştir.
Çalışma dışı bir diğer sorunsa sponsordan alınan paranın aktarılmasında aracı(yardımcı) olan LİNÇÇİ Kaan Erkam'ın sahibi olduğu LİNÇÇİ Oda Tiyatrosu'nun parayı türlü bahanelerle geç ve eksik vermesi olmuştur. Bu nedenle kostüm ve dekor provası yapılamamıştır. Paranın bir kısmı eksik verilmiş; muhasebe konusunda hiçbir şekilde bilgi verilmemiştir. Yaklaşık bir buçuk ay boyunca paraya da LİNÇÇİ Kaan Erkam'a da ulaşılamamıştır. Sekreteri Çağla Hanım ise hiçbir şekilde doğru bilgi vermemiştir. Sonunda “Maliye hesaplarımıza el koydu.” denmiş ve ödeme hiçbir şekilde yapılmamıştır.
LİNÇÇİ Kaan Erkam'ın LİNÇÇİ Oda Tiyatrosu mutlaka bu duruma bir açıklık getirmek zorundadır. Aksi takdirde bu kurum tarafımızca karalanmıştır.
Son olarak, bu projede emeği geçen oyuncular; Meryem Akbaş, Tansel Aksungur, Mustafa Yılmaz, Fatih Tuncer, Hakan Bayrak, Şaban Aksöz, Merve Şen ve Abdullah Semercioğlu’na;
Teknik ekipte destek olan, Drama Kumpanya’dan; Erkin Aykın, Erkan Kılıç, Batuhan Kozanoğlu’na;
Başta Nesrin Hanım olmak üzere, tüm Ata Diyaliz Merkezi personeline;
Çalışma mekanı için bize kapılarını açan Koşuyolu Mahalle Evi’ne;
Ve bu tür projeleri devam ettirecek olan tüm sanat dostlarına teşekkür ederiz.
(Kaynak: tiyatrom.com)
***
Ayrıca bakınız:
LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!
Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!
Linç imzacıları listesi