4 Nisan 2010 Pazar

Afyonkarahisar Belediye Şehir Tiyatrosu'nun tragedyasını Afyon'a dürbünün tersiyle bakan LİNÇÇİLERDEN değil, Afyon'daki tiyatro emekçilerinden okuyun!

SUÇ KİMDE?


Aziz Örek


Son zamanlarda, kapatılan Afyonkarahisar Belediye Şehir Tiyatrosu hakkında yalan yanlış birçok yorum ve yazı yayınlandı. Ben 2 yılı aşkın bir süre tiyatroda gönüllü olarak çalışan ve hiçbir çıkarı olmayan, tiyatroya gönül vermiş bir birey olarak, bu olaya objektif bir yorum getirmek istiyorum. Tiyatroda bulunduğum süre zarfında, birçok olaya şahit oldum; gelişen tüm olaylardan hemen hemen haberim oldu. Bu yazıyı yazmamdaki neden ise, "kim haklı kim haksız" gibi herkesin kafasında oluşan soru işaretleridir…

Ben, 4 yıldır Afyonda'yım ve okulumun bitmesine 2 ay var. 2 ay sonra, büyüdüğüm İstanbul’a geri döneceğim. 3 yıldır da Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Afyon Eğitim Parkı'nda tiyatro gönüllüsü olarak, bu toplumun çocuklarına hizmet vermekteyim. Dolayısıyla Afyon'da bir çıkar ilişkimin olmadığına ve yazdıklarımın tarafsız olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.

Öncelikle Belediye Şehir Tiyatrosu kapatıldı mı? Sorusunu yorumlamak isterim. Aslında
bu sorunun alternatifli bir cevabı var. Eğer Belediye Şehir Tiyatrosu'nu tiyatro yapan, başta Genel Sanat Yönetmeni Ali Çakalgöz olmak üzere, oyuncularıyla yollarınızı ayırırsanız, Belediye Şehir Tiyatrosu'nu kapatmış olursunuz.

Yok, siz "Ben, gönüllüler ile orada burada, salonsuz bir şekilde, derme çatma bir tiyatro yapmak istiyorum" diyorsanız ve bunun adına da Belediye Şehir Tiyatrosu demek istiyorsanız, evet, gerçekten öyle bir tiyatro şu an var ve bu durumda tiyatro kapatılmamış oluyor.

Aslında biz tiyatronun, yeni belediye yönetiminin öncelikli sorunlarından biri olduğunu öncelerden haber almıştık. Bazen tiyatronun kapatılacağı, bazen de tiyatronun pasifize edileceği haberleri ciddi kaynaklardan bize kadar geliyordu. Ama nedense belediye yönetimi bu karar için 5 Ocak'a kadar bekledi ve kararlarının gerekçesi bir resmi yazıyla Yönetmen Ali Çakalgöz'e ve oyunculara bildirildi. Gerekçe şuydu: "Tiyatro binasının yıkılacağından dolayı, tiyatro faaliyetlerine ara vermek durumundayız, bu nedenle iş akidleriniz fesh edilmişti."

Bundan sonra oluşan durum, daha vahim sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Ve yönetime şu soru sorulmalıdır:

"Madem ki tiyatroyu Halk Eğitim Merkezi binasında devam ettirecektiniz, neden oyuncuların iş fesihlerinin gerekçesini 'tiyatro binasının yıkılacak olmasından dolayı, tiyatro faaliyetlerine ara verilmiştir' diye açıkladınız ve bu oyuncularla yollarınızı ayırdınız? Yoksa söz verdiğiniz birileri mi vardı?"

Bu operasyonun, bir "Ali Çakalgöz operasyonu" olduğunu düşündüğümden (çünkü özel hayatı ve fikirleri bazı insanları rahatsız etmiş olacak ki, muhaliflerinin çok olduğunu gördüm), yönetime şöyle bir soru sorasım geliyor:

"Madem ki Ali Çakalgöz'ü beğenmiyordunuz, yerine daha iyisini getiremez miydiniz?"

Kimseye de tartışmak için malzeme bırakmazdınız. Ama olayın bununla da sınırlı kaldığını düşünmüyorum. Eğer bu girişim, aklıselim bir girişim olsaydı, bu karar alınırken yıllardır orada çalışan gönüllü oyuncuların fikirleri sorulurdu ve bunlar küstürülmezdi.

Tiyatro binasının yıkılması konusu başlı başına bir tartışma zaten. İnsanlar modern çalışmalar doğrultusunda bina yıkabilirler; ancak yerine ya yenisini ya da önceden bu ihtiyacı giderecek binaları yapmak şartıyla bunu yapmalıdırlar. Ancak sizin yeni bir salonunuz yok ve siz kalkıp elinizdeki tek salonu meydan yapmak için yıkıyorsunuz. Bu halkın, meydanlardan önce tiyatro salonlarına ihtiyacı var. Zaten 10 yıldır bitirilemeyen bir kültür binasının bulunduğu bir ilin sorumlularının bu olaya karşı gösterdiği tutum insanları şaşırtmamalı.

Bir paragraf da, sözde Türkiye Tiyatrolar Birliğine açmak istiyorum. Sağ olsunlar geldiler; burada sorunlarımızı dinlediler. Ama nedense İstanbul'a döndüklerinde başka şeylere dikkat çektiler. Malum bildiriyi bu sitenin takipçileri okumuşlardır ve bildirinin doğru yönleri de vardır ancak bir tiyatro binasının yıkılıp meydan yapılacağı ve yerine yenisinin düşünülmediği bir zamanda, profesyonel tiyatrocularının kapı dışı edildiği ve yerlerine tümünün gönüllü olan bir ekibin getirildiği bir zamanda böyle bir bildiri yayınlamak, ister istemez insanın aklına başka sorular getirmektedir. Zira böyle bir bildiri yayınlamak için bilmem kaç kilometre yol gitmeye gerek yoktur. Takınılacak tek tavır "Bir tiyatro yok ediliyor, bize masal anlatmayın!" olmalıdır. Ama hâlâ ortada, bu konuda tavır takınacak üç beş insandan başka kimse yoktur.

Özellikle biz eski gönüllüleri üzen başka söylemler de, belediye yönetimince dile getirilmiştir. Özellikle Belediye Başkanı Sayın Burhanettin Çoban ın "29 Marttan bu yana oyun çıkaramadılar" söylemine bir cevap hakkımızın olduğunu düşünüyorum. Kendileri göreve geldiklerinde "Çılgın Türkler" adlı oyunumuz sahnedeydi ve turneler ile temmuzun başına kadar bu oyun devam etti. Daha sonrasında, gönüllü oyunculardan bazılarının memleketlerine gitmelerinden dolayı, temmuz ayı ara ile geçilmiş, ağustos ayından itibaren yeni hazırlıklara başlanmış ve "Ali Ayşe'yi Seviyor" oyunuyla provalara başlanmıştır. Uzun bir süre sonra provaların sonuna doğru, oyunu değerlendirmeye gelen Kültür Müdürü Gökhan Güzeltaş, daha sonra bu oyunun yönetimin onayından geçmediğini bize bildirmiştir. Tabi bu arada "Çılgın Türkler" oyununa turne talepleri artmış ve turnelerden dolayı yeni oyun çalışmaları ara ara askıya alınmıştır. Sonrasında yeni bir oyun hazırlığı başlanmış ve "Salak Oğlum" oyunu sahneleme aşamasına gelirken, tiyatronun kapatıldığı haberi resmi olarak elimize ulaşmıştır.

Şimdi kimse bu durumda, bize, "oyun çıkarmadı" deme hakkına sahip değildir. Onlarca gönüllü çalışanınız olacak ve onlar tüm olumsuzluklara rağmen müthiş bir özveri gösterecek ve siz onlara haksızlık edeceksiniz. Bunu hiçbir vicdan kabul etmez.

Vicdanların kabul etmeyeceği başka bir olay da, 2 yılı aşkın bir süreyle Şehir Tiyatrosu'nda gönüllü olarak çalışan, emek veren bir oyuncuya, yanlarında yer almadığı için, sırf ezdirmek adına, kaydının tutulmadığının belirtildiği aşağılayıcı bir üslup ile yazılmış bir cv yazısı verilmesidir.

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi, 2 ay sonra bu ilden ayrılacağım. Kimseyle bir çıkar ilişkim yok. Dolayısıyla hiçbir kaygım olmadan, doğruları yansıttığımı düşünüyorum. Suçluyu bulmak da okuyuculara kalıyor. Afyon'da ciddi anlamda tiyatro yapılmasına destek veren herkese, benimle aynı fikirde olsun ya da olmasın şimdiden şükranlarımı sunuyorum.

(Kaynak: tiyatrom.com)


***


Ayrıca bakınız: LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Ahmet Ertuğrul Timur'un yazısını, öznesiz tümcelerle dolu olmasına karşın, anlamlı bulduğumuz için yayınlıyoruz!

LİNÇ KAMPANYASININ "BİR NO'LU SANIĞI" A. ERTUĞRUL TİMUR'UN HEDEF TAHTASINA YERLEŞTİRDİĞİ LİNÇÇİ TÜRKİYE TİYATROLAR BİRLİĞİ'NİN İLGİNÇ BİR AÇIKLAMASI!

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi