LİNÇÇİ Genco Erkal da, 5 Nisan Kararları'nın mimarı Tansu Çiller, 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman, LİNÇÇİ tiyatro profesörü Özdemir Nutku, LİNÇÇİ Kerem Kurdoğlu, LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan'ın okuduğu Boğaziçi Üniversitesi'nde (Robert Kolej)* okudu! (HB)
***
Gizlenen ha sağlık raporu, ha Nâzım'ın dizeleri... Ne farkeder?
Koray Düzgören
10 Haziran 2002
Herhalde gizli kapaklılığın, gerçeklerden korkmanın devlet politikası olduğu bir ülkenin aydınları, sanatçıları, yazar-çizerleri de aynı havada oluyor. Oto sansür dediğimiz hastalığın nedeni, böyle bir havayı solumak, böyle bir toprakta kök salmakla ilgili olmalı.
Derin devlet ve medya Ecevit'i gözden çıkardıktan sonra, Ecevit'in sağlık durumu ile ilgili geçmişe yönelik açıklamalar yapan bazı gazetecilerin itiraflarını ilgi ve hayretle izliyoruz...
Biliyoruz ki, Başbakan Ecevit'in hastalıkları gözle görülür bir hâl aldığı halde, üç yıl boyunca, hatta daha uzun bir süredir, onun sağlığının ne kadar iyi olduğunu, ne kadar dirayetli kararlar aldığını ve ne kadar başarılı olduğunu yazıp çizenler, köşelerini ve olanaklarını korudular. Bu nedenle mesele, oto sansür olayını aşmaktadır,
Ya şimdi vereceğim örneğe ne demeli?
Ülkenin iki seçkin sanatçısı Fazıl Say ve LİNÇÇİ Genco Erkal'ın, ülkenin bir başka büyük sanatçısı Nâzım Hikmet'in dizelerini sansür ettiği iddialarına?
Avrupa'da yaşayan değerli gazeteci Doğan Özgüden'den aldığım bir e-mail mesajı ilginç bir olayı gözler önüne seriyor. Mesaj, "Nâzım Hikmet'e büyük saygısızlık" diye başlıyor.
"Kültür Bakanlığı, en büyük Türk ozanının ünlü bir şiirini 'FazılSay: Nâzım' CD'sinde LİNÇÇİ Genco Erkal'a sansürlettirdi" diye devam ediyor.
Özgüden'in, daha sonra çok sayıda adrese gönderdiğini öğrendiğim mesajı devam ediyor:
"T.C. Kültür Bakanlığı, 2001 yılında, 'Türk bestecilerinin eser üretimlerini teşvik projesi' kapsamında, teknik olarak çok iyi hazırlanmış bir CD yayınlamış, elimize yeni geçti. Kapağı: FAZIL SAY:NAZIM. Aynı kapakta Nâzım'ı seslendiren iki sanatçının daha adı yer alıyor: LİNÇÇİ Genco Erkal ve Sertab Erener. Seslendirmeye ayrıca Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu'nun katıldığı belirtiliyor. Eser ilk kez 5 Ekim 2001'de Ankara'da seslendirildiğinde olduğu gibi, CD'sinin yayınlanmasından sonra da medyada büyük övgüler aldı. Yankıları Nâzım'ın 100. doğum yıldönümü etkinlikleri nedeniyle hâlâ sürüyor."
Özgüden mesajının bu bölümünde, Franko'nun, iç savaş sırasında katlettirdiği ünlü şair Federico Garcia Lorca'yı, demokratik imaj uğruna 60'lı yıllarda nasıl ön plana çıkardığını anlatarak, Türkiye'de de Nâzım'a aynı şeyin yapıldığını ve şairin bu iki sanatçıya sansür ettirildiğini ileri sürüyor. Özgüden şöyle devam ediyor:
"Nâzım'ın en ünlü şiirlerinden biri, Türkiye'nin en büyük orkestrasının ve en tanınmış piyanistinin eşliğinde, en başarılı Nâzım yorumcusu olarak tanınan saygın tiyatro sanatçısı LİNÇÇİ Genco Erkal'a sansürlenerek okutturuluyor. Bu sansür CD'de ve Fazıl Say'ın babası Ahmet Say'ın içeriğini hazırladığı CD'nin kitapçığında belgeleniyor. Nâzım, 1950'de hapisten çıktıktan sonra yazdığı 'Akşam Gezintisi' şiirinde büyük bir coşkuyla mahallesini anlatır. Kasabın kapısına üşüşen kedilerden çamaşırcı Huriye'nin işsiz oğluna, mahallenin veremlilerine, Rahmi beylerin radyosundan polis jipine, sütçü Yorgi'nin kızından bakkal Karabet'e kadar, tüm sosyal, kültürel, siyasal ve etnik zenginligiyle... FAZIL SAY: NAZIM'da bu şiir de vardır, eksiksiz tüm tipleriyle... Ermeni bakkal Karabet de dahil. Bakkal Karabet'in ışıkları yanmış... Ne ki, LİNÇÇİ Genco Erkal'ın seslendirdigi şiirde bu dizeden hemen sonra, inanılmaz bir biçimde, tam beş dize atlanmakta ve 'Mahallenin veremlileri'ne geçilmektedir. CD kitapçığında da bu beş dize yoktur. İşte sansürlenen dizeler:
..........Affetmedi bu Ermeni vatandaş
..........Kürt dağlarında babasının kesilmesini
..........Fakat seviyor seni
..........Çünkü sen de affetmedin
..........Bu karayı sürenleri Türk halkının alnına
Nâzım Hikmet, faşizan bir yönetim tarafından yıllarca hapislerde çürütüldükten sonra görece özgürlüğünün daha ilk günlerinde, korkmadan, çekinmeden bu tarihsel gerçeği haykırabilmiştir. Üzerinden tam yarım yüzyıl geçtikten sonra, Nâzım'ın dizelerinin ve bu dizelerde dile getirilen gerçeğin, üstelik de Türkiye'nin en ünlü sanatçıları aracılığıyla sansür edilmesi, tek kelimeyle utanç vericidir. Bu, Türk halkının alnına sürülmüş yeni bir karadır. MGK'nin emrinde kültür adına her türlü ikiyüzlülüğü yapan bir bakanlığın bu yeni 'kara'dan rahatsızlık duyacağı kuşkuludur. Ama şovenizmin sansürüne bilinçli ya da bilinçsiz alet olan kültür ve sanat adamları, hem Nâzım Hikmet'ten, hem de Ermeni ve Türk halklarından mutlaka özür dilemelidirler. Hemen şimdi..."
Doğan Özgüden'in tepkilerine hak vermemek mümkün değil. Uygun görmedilerse şiirin tamamını almayabilirlerdi. Bu, o zaman bir tercih meselesi olurdu. Ama yukardaki dizelerin atlanması, siyasi bir tavrı yansıtması açısından düşündürücüdür. Bu, sadece bir oto sansür refleksi midir? Yoksa işin içinde başka bir neden mi vardır? Sanırım değerli sanatçılar bu konuya açıklık getireceklerdir.
(Kaynak: tumgazeteler.com)
***
* Robert Koleji (Boğaziçi Üniversitesi)Robert Kolej, Amerika Birleşik Devletleri sınırları dışında kurulan ilk Amerikan okuludur¹. Okul, Christopher Robert tarafından 1863'te kurulmuştur. Okul hala Arnavutköy kampüsünde eğitim vermeye devam etmektedir.
(Kaynak: TÜRKÇEBİLGİ)
Oyun'un notu: Yukarıdaki metinde bulunan LİNÇÇİ ada biz link verip, bu adı biz kırmızı renkle belirginleştirdik.
Ayrıca bakınız:
"'Sansüre uğradım' demek için sansüre karşı olmak gerek"
"Fazıl Say'ı Çıldırtan Sansür"
Sansürcü Fazıl Say/Genco Erkal
Say konuşuyor; Büktel değerlendiriyor / 2
Sol sansürcü Fazıl Say, sağ sansürcü AKP'li Ertuğrul Günay'dan hesap sorarken, sanatçı onuruyla değil, pazar payını yitirme korkusuyla hareket ediyor!
Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!
Linç imzacıları listesi