Sağdan sola: Mustafa Demirkanlı, Lemi Bilgin, Osman Wöber
Soldan sağa: Osman Wöber, Lemi Bilgin, Mustafa Demirkanlı
(Lemi Bilgin, her koşul ve her durumda tam ortada görünüyor)
Zaman gazetesinden alıp aşağıya aktardığımız
"Tiyatro dünyasında yerli oyun tartışması"
başlıklı haberde görüş belirtenler şunlar; Ayşe Nil Şamlıoğlu, Dikmen Gürün, LİNÇ KARGASI ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) Başkanı Üstün Akmen, LİNÇ KARGASI ve TEB OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Anamur, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin.
Aşağıdaki haberin ilgimizi çekmesinin en önemli nedeni, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in de bu konuda görüş belirtmiş olması.
Peki, Lemi Bilgin, neden ilgimizi çekiyor?
Lemi Bilgin, Türkiye'de hâlâ yayınını sürdürebilen en eski tiyatro dergisi Mustafa Demirkanlı'nın sahibi olduğu Tiyatro... Tiyatro...'dan hiçbir koşul ve durumda desteğini esirgememiş olduğundan, zâten her zaman için dikkatimizi çeken bir şahıs. Tiyatro... Tiyatro... dergisi, hemen hemen her ay çıkması gereken zamandan daha geç bir zamanda çıkıyor; yani reklam aldığı diğer kuruluş ve kurumların programlarını geç yayınlamasının yanı sıra, Devlet Tiyatroları'nın programını da çok geç yayınlıyor. Tiyatro... Tiyatro... dergisi, bu olumsuzluğuna karşın, Lemi Bilgin'in yönettiği(!) Devlet Tiyatroları'ndan banko reklam almayı sürdürebiliyor. Lemi Bilgin, Demirkanlı'ya yaptığı bu kıyak karşılığında olsa gerek, Demirkanlı'yla aynı kadraja girebilmenin mutluluğunu tadıyor. Bilgin, Demirkanlı'nın dergisinde "konu mankeni" olmanın hazzını yaşayıp, genel müdürlük koltuğunu işgal etmeyi sürdürebiliyor.
Benim, halkımın ve tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Lemi Bilgin, Tiyatro... Tiyatro...'ya verdiği reklamlarla, derginin sahibi Demirkanlı'yı besliyor. Lemi Bilgin, LİNÇ KARGASI ve Kurtlar Vadisi oyuncusu Osman Wöber'le LİNÇ KARGASI Mustafa Demirkanlı'nın arasında poz vermekten son derecede mutlu görünüyor! (HB)
***
Tiyatro dünyasında yerli oyun tartışması
Ali Pektaş
4 Temmuz 2009
Yıl içinde tiyatro dünyasında İstanbul Şehir Tiyatroları'nın "Yedi Tepeli Aşk" oyununun 'sansürü', Şişli Belediyesi'nin verdiği Muhsin Ertuğrul Ödülleri, Kültür Bakanlığı'nın özel tiyatro ödenekleri gibi birçok konu uzun süre tartışıldı. Sezon bitti ortalık duruldu, derken Sanat Kurumu'ndan gelen 2008-2009 ödül açıklaması yeni bir tartışmayı başlattı.
Ödül jürisi, yaptığı değerlendirme sonucunda, "En İyi Oyun Yazarı'' dalında ödüle değer bir çalışma bulamadı ve bu durum için yaptığı açıklamada, "(En İyi Yazar) ödülünün 2003 yılından bu yana verilmemiş olması, dramaturg kadrosu olan ödenekli tiyatro kurumlarımızın, yerli oyun yazarlarının çabalarını destekleme yönünde yetersiz kaldığını ve genel olarak tiyatroların yazılan ve hatta basılan oyunların sahneye aktarımında yeterli çabayı göstermediği düşünülmektedir.'' ifadelerini kullandı.
Bu değerlendirme de tiyatro dünyasında farklı görüşlerin dillendirilmesine zemin hazırladı. Çoğu tiyatrocu, Sanat Kurumu jürisinin bu değerlendirmesini eleştirdi. Özellikle ödenekli tiyatroların yöneticileri bu görüşe katılmadı. Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Lemi Bilgin, bu gerekçeyi saçma olarak değerlendirerek, her sezon en az on yerli ve yeni oyunu repertuara aldıklarını söylüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşe Nil Şamlıoğlu da bu değerlendirmeye katılmayarak, en iyi yazar ödülünün verilememiş olmasının faturasının ödenekli tiyatrolara kesilemeyeceğini ifade ederek, sayıları zaten az olan bu tiyatroların bu şekilde yıpratılmaması gerektiğini vurguladı. Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi başkanı ve tiyatro eleştirmeni Üstün Akmen ise bu değerlendirmeyi doğru bulduğunu belirterek, özellikle ödenekli tiyatroların her yıl repertuarlarında mutlaka belli bir kontenjanı yerli yazarların eserlerine ayırması gerektiğinin altını çiziyor. İşte tiyatro dünyasının son tartışmasında tiyatro dünyasının önemli isimlerinin düşünceleri.
Saçma bir gerekçe
LEMİ BİLGİN: Katılabileceğim bir görüş değil. Devlet Tiyatroları'nda her sezon en az 10 tane yerli yazarlar tarafından kaleme alınan yeni oyun oynanır. Saçma bir gerekçe olmuş bu. Yeni sezonda Devlet Tiyatroları perdelerini bugüne kadar hiç oynanmamış yerli yazarların eserleri ile açacak. Bu, kurumumuzun görevini ne kadar fazlasıyla yaptığının da bir göstergesi aslında.
Tiyatrolar yıpranmasın
A. NİL ŞAMLIOĞLU: Yerli yazarların ödül alamamasını, ödenekli tiyatroların dramaturglarına bağlamak haksızlık olur. Dramaturglar gelen oyunları dikkate alır. Pek çok oyun yeterlilik göstermediğinde bile, uygun bir dramaturgi çalışmasıyla hayata geçirilebilir diyerek repertuar kuruluna sevk ediliyor. Çok az ödenekli tiyatromuz var, onları da yıpratmayalım.
Birçok oyun oynandı
DİKMEN GÜRÜN: Bu, Sanat Kurumu'ndaki jüri üyelerinin kararıdır, ben aynı şekilde düşünmüyorum. Pek çok yerli ve yeni yazarın oyunları geçtiğimiz sezon oynandı. Bu oyunlar arasında değerlendirmeye değer oyun bulamamış olabilir Sanat Kurumu. Jürinin kararını eleştirmek istemiyorum; ama yerli yazarın, genç yazarların mevcut olduğunu söylemek istiyorum.
Kontenjan ayrılmalı
ÜSTÜN AKMEN: Sanat Kurumu'nun yorumu doğrudur. Türkiye'de oyun yazarı yetişiyor, eserleri kısıtlı imkânlar içinde yayımlanıyor, ama repertuar kurulundan geçmiyor. Ödenekli tiyatrolar, oynanacak oyunların bir kısmını yerli yazarların eserlerine ayırmalı. Yeni yazarların yetişmesi ve mevcut yazarların daha verimli olmaları için daha fazla çaba göstermeliler.
Olumsuz tutum yok
HASAN ANAMUR: Zaman zaman bir kuraklık olsa da genel olarak tiyatrolarımız yerli oyun yazarlarımıza karşı olumsuz bir tutumda değil. Sanat anlayışına göre bir seçim yapıyorlar, bazı yıllar daha çok oluyor, bazı yıllar az olabiliyor. Afife, Sadri Alışık gibi ödüllerde her yıl bu alanda ödüller veriliyor. Bu, Sanat Kurumu'nun kendi değerlendirmesi.
(Kaynak: Zaman)