Ertuğrul Timur'un bize gönderdiği tüm yazılarını yayınlamamıza karşın, bize iftira atan bir yazısını özür dileme koşuluna bağlamıştık. Aşağıda sunduğumuz yazıya baktığımızda, Timur'un özür dileme erdemine yöneldiğini görüyoruz. Bu yönelim nedeniyle, Timur'un biz gönderdiği ve iftira içeren yazısını da okurlarımızın dikkatine sunuyoruz. (Bakınız: "'Timur'un yazısını YORUMSUZ sunuyoruz!' başlığı yetersiz kaldığı için, yeni bir başlık: Timur'un yazısını eklenen küçük yorumlarla sunuyoruz!")
Konuyla ilgili olarak Coşkun Büktel, geniş bir değerlendirme yazısını yakında yayınlayacak.
Timur'un, Atak'tan özür dileyen yazısını okuyunuz. (HB)
***
Sayın Mehmet Atak'a Yanıt
A. Ertuğrul Timur
7 Mart 2009
Sayın Mehmet Atak,
Öncelikle Eftal Gülbudak’la ilgili düzeltmenize teşekkür ederek bu hatadan dolayı da okurlardan özür dilerim. Fakat sizin de dile getirdiğiniz gibi yazımda da yer alan Ümran İnceoğlu ve daha pek çok DTCF Tiyatro mezunu gerçekten oldukça verimli çalışmalar ve farklı projeler içerisinde bulunmuştur, bulunmaktadır. Yakından tanıma fırsatı bulamadığım için isminiz ilk anda aklıma gelenlerden olmasanız da siz de buna bir örneksiniz mutlaka.
Bu maddi hatanın düzeltilmesinin ardından asıl konumuza geçersek;
Tiyatrom’u yayınlamaya başladığımda bir tek profesyonel hatta amatör tiyatrocu tanımayan biriydim. (Elbette burada madem öyle bu alana neden girdim, girdimse ne kadar girmemin yükümlülüklerini sırtlanabildim uzun uzadıya yazıyı bunlara boğacak değilim) Fakat yayında kaldığım sürece sürekli yeni tiyatro insanları tanıdım, sürekli sayfalarımıza yeni adlar eklendi, ve bütün Türkiye Tiyatrosu ve tiyatrocuları yayın alanımıza zaman zaman dahil olup çıktı. Onlarca tiyatro olayı etraflıca tartışıldı, binlerce tiyatro haberi, etkinliği, duyurusu yer aldı. Dolaysıyla kim ne zaman hangi olayla nasıl yer almıştı, kimlerin adı ne şekilde geçmişti bu 40 bin sayfanın üzerinde arşive ulaşmış bir yayın için tümünü ayrıntılarıyla ve kronolojik olarak hafızamda saklamam, takip etmem takdir edersiniz ki çok zor hatta imkansız olsa gerek.
Bu şartlar dahilinde Mehmet Atak bende neler çağrıştırıyor hafızamı zorladığımda anımsadıklarımı yazacağım ama hata yapmam da muhtemel olabilir, düzeltmenizi rica edeceğim.
Önce yanlış hatırlamıyorsam siz tiyatro gündemimize daha çok İBBŞT ile yaşadığınız sorunlarla, size yapılan haksızlıklarla, işten haksız çıkarılmanızla ve açtığınız davalarla gündeme gelmiştiniz yanılıyorsam lütfen düzeltin. Siz üye olarak serbest yazılabilen forum alanlarından bahsetmişsiniz ama (Bu forum alanlarının sağlıklı işleyişi konusu da hep tartışılmıştır ve zaten çok fazla okunmamızı sağlasa da sırf insanların kendi adını yazmak yerine sahte adlar kullandıkları için kaldırılmıştı, bunu Sayın Ulvi Alacakaptan doğrulayacaktır)
Fakat sanıyorum ki sadece gayri resmi forum sayfaları değil, bizim asıl sayfalarımızda da bu konuda tiyatrom’da sizin durumunuza, yazdıklarınıza, resmi belgelerle zenginleştirilmiş gönderilerinize yer vermiştik. Zaten her dönem İBBŞT yönetimlerine (En son Orhan Alkaya dönemi dahil) muhalif olmak zorunda kalan bir yayın olduk ve bu bağlamda da sizin de durumunuz, uğradığınız haksızlıklar tiyatrom sayfalarında haber olarak ve gelişmelerle yer bulmuştu. Net hatırlayamıyorum bilgiler sizden mi gelmişti. Ama sizden değilse dahi İBBŞT konusunda bizi düzenli bilgilendiren, tabiri caizse bilgi sızdıran o dönem muhalif olan (maalesef bugün iktidar olan) dostlarımız sayesinde İBBŞT yönetimine karşı olan en ufak bilginin gönderildiği gibi sizinle de ilgili ciddi ve sizden yana taraf olarak (aksi düşünülemezdi bile) yayınlar yaptığımızı hatırlıyorum. Bilemiyorum belki yurtdışındaydınız göremediniz, ama görmüşseniz yayınlanmadığımızı belirttiğiniz yazınız dışında bu tutumumuzu da dile getirmenizi dilerdim tabi. Evet, Mehmet Atak ismi benim önce aklıma bunları getiriyor.
Ve tabi Okuma Tiyatrosu konusunda yazdığınız uyarınızı da çok net olmasa da hatırlıyorum. (Bakın siz elbette Mehmet Atak’la ilgili konuları Mehmet Atak olarak çok daha net hatırlarsınız, fakat benim için hiç tanışmadığım yüzlerce tiyatro insanından ve bana iletilmiş yüzlerce tiyatro haberindeki isimlerden biriydi bu nedenle çok net yazamadığım konularda peşinen özür dilerim.) Benim okuma tiyatrosu konusunda hatırladığım kadar olay şöyle gelişmiştir.Sibel Aslan Yeşilay bize bu konuyla ilgili haberi iletti. Dolaysıyla sizi rahatsız eden satırlar da bizim tarafımızdan imal edilmedi, bize gelen haber bilgileri gönderildiği şekilde aynen yayınlandı diğer yüzlerce haber gibi. Sonra sizden bir açıklama geldiğini bunu yayınladığımızı, karşılığında Sibel Aslan’dan da karşı bir açıklama geldiğini ve bunu da yayınladığımızı hatırlıyorum. Fakat en başta yazdığım gibi yanılıyor olabilirim, bu konuyu Sayın Sibel Aslan Yeşilay’a da sormakta yarar var belki o bize anımsamamızda katkı sağlayabilir.
Bildiğim kadarıyla Sayın Sibel aslan Yeşilay bu Okuma tiyatrolarını daha sonraki yıllarda da sürdürdü. Bir defasında benim de izleyici olarak katılma şansı bulduğum ve izlenimlerimi de yazdığım bu Okuma Tiyatrosu etkinliklerini sadece o yıl değil sonraki yıllarda da Devlet Tiyatroları ile, Bakırköy Belediye Tiyatroları ile de sürdürmüştü.. Hatta bu sene dahi yaptı bildiğim kadar. Yani ilk başlangıçta proje size ait olsa da bir hayli sahiplendi sanırım. Şu anda da Sibel aslan Yeşilay’ın kendi kişisel sitesine bir daha girip göz attığımda halen aşağıdaki bilgileri görmekteyim: 2004 yılı Şubat-Mart aylarında İstanbul Devlet Tiyatrosu ile Goethe Enstitüsü’nün işbirliği çerçevesinde düzenlenen ve genç Alman oyun yazarlarının metinlerini tanıtan “Dört Kadın Dört Dünya” başlıklı okuma tiyatrosu etkinliklerinin çeviri ve organizasyonunu gerçekleştirdi. (Tamamı için alıntıya tıklayabilirsiniz)
Sayın Atak, Sibel Aslan Yeşilay ile benim Mehmet atak’dan daha yakın olmamı gerektiren hiçbir neden yoktur.
Tarafgir olmama da neden yoktur.
Tersine bugüne kadar sizinle ters düştüğümüz hiçbir konu da olmamış ama Sayın Sibel Aslan Yeşilay geçtiğimiz yıllarda beni çok ağır bir dille ve hatta haddi olmadığı halde azarlarcasına(!) eleştirmiştir, ters düştüğümüz durumlar olmuştur ki bunun da en yakın şahidi Sayın Hilmi Bulunmaz’dır.
Zira sayın Bulunmaz Sibel Aslan Yeşilay’ı beni azarlarcasına ve çok ağır dille eleştirdiği yazısından dolayı beni desteklemiş, beni benden daha kararlı bir şekilde savunup, Sibel aslan Yeşilay’ı ise gerici ilan etmiştir.
Kısaca benim için sadece tiyatro dünyasından iki tiyatro insanı olan Sibel Aslan Yeşilay ile Mehmet Atak arasında birini diğerinden üstte tutmamı gerektirecek hiçbir neden yoktur. Polemiklerden kaçınan, yaşanan sorunları görmezden gelen değil tam tersi üzerine giden bir yayın olduğumuza da tiyatro dünyası tanıktır. Dolaysıyla bize gelen bir haberin içeriğindeki bilgilerin yanlışlığını, yanıltıcılığını ve kendi projesinin bir anlamda gasp edildiğini dile getiren birisinin açıklamasına seve seve yer veren bir tutumumuz vardı ve sizin yada Sibel Aslan Yeşilay’ın açıklamalarına yer vermememiz için de hiçbir nedenimiz yoktu.
Dolaysıyla ortada bir hata olduğunu düşünüyorum. Ben yukarıda da aktardığım gibi sizden bu konuda uyarı geldiğini, bunu yayınlamamızın ardından da Sibel Aslan Yeşilay’dan da bir karşı yazı geldiğini hatırlıyorum. Sizin yazınıza yer vermemiş olsak Sibel Aslan Yeşilay görmez ve yanıt vermezdi mantıken. Bu durumda sadece ihtimal olarak aklıma gelenleri sıralıyorum
a)Siz sizin yazınıza ve Sibel Aslan Yeşilay’ın karşı yazısına yer verdiğimizi gözden kaçırmış olabilirsiniz.
b)Siz bunun üzerine ikinci bir yanıt vermişseniz bunun yayınlanmadığından söz ediyor olabilirsiniz (Ama sanırım böyle bir durum olsa ayrıntılarıyla yazdığınız olayı o şekilde aktarırdınız, ikinci bir yanıttan söz etmiyorsunuz)
c) Tamamen ben yanlış hatırlıyorum…
Bu arada yayıncılık adına bir özeleştiri de diyebilirsiniz ama Forntpage ile hazırladığım sitemde zaman zaman geriye dönük sayfalarda yeniden düzeltme yapmak yada o sayfaya ilişkin yeni durumları aynı sayfanın altına eklemek oldukça güç olduğu için bunu zaman zaman ihmal ettiğim olabilmekteydi. Fakat bir konuya, olaya ilişkin yeni bir veri gelmişse bunu ana sayfamızdan yeni bir yazı, yeni bir haber olarak mutlaka yayınlamaktaydık.
Bu nedenle de siz sitemizi gecikmeli incelemiş ve sizin söz konusu yazınızı ve Sibel aslan Yeşilay’ın karşı yazısını yayınlandığı sürede görmemiş daha sonra haberin ilgili eski sayfasında düzeltme aramış olabilirsiniz. (yayın periyodumuz haftalıktı ve her yeni haber en az bir hafta ana sayfada, ardından arşivde yayınlanmaya devam ederdi)
Ben her halükarda sizi mağdur duruma düşüren bu durumdan dolayı özür diliyor ve yukarıda da değindiğim gibi Sibel aslan Yeşilay ve Mehmet Atak benim için aynı mesafede kişiler, iki saygın tiyatro insanı konumundayken tarafgir olmamı gerektirecek nedenim yokken, eğer böyle bir mağduriyet yaşanmışsa dahi bunun bilinçli bir tercih olmadığını bilmenizi isterim.
Elbette bir ürününüzün, projenizin gaspı çok önemlidir ve buna neden olduğunu düşündüğünüz yayını da, yayıncıyı da eleştirmekte son derece haklısınız. Bunu da bugün o tiyatro yayını sorgulanırken uygun yayın bulup dile getirmeniz de son derece doğaldır.
Her ne kadar bugün alabildiğine ters düşmüş olsak da, zaman zaman bunun ölçüsü kaçmış olsa da Sayın Hilmi Bulunmaz ile kişisel husumetim olmadığına ve önünde sonunda ortak pek çok kaygıları, duyguları ve muhalif ruhu barındıran iki kişi olarak süreç içerisinde birbirimizi daha iyi anlayabileceğimize inanıyorum. Buna en gergin olduğumuz durumda da hep inandım yine de inanmak istiyorum. Sayın Bulunmaz da kendisine gönderdiğiniz bu yazıyı yayınlamakta son derece haklıdır. Ben de olsam yayınlardım. Fakat ortada bir mağduriyet varsa dahi bunun sansür amaçlı bir girişim olmadığını, ki olması için benim hiçbir nedenim yok, bunun sizin yada benim yanlış hatırlamama dayalı bir sorun yoksa da ancak bir hata, bir noksan olabileceğini içtenlikle bilmenizi diler, var ise bu noksandan, hatadan dolayı utanç duyduğumu bilmenizi rica ederim. Zira sizin için emeğinizin gaspı son derece önemlidir ve bir hata, noksan da olsa bağışlanmaz olabilir.
Sayın Hilmi Bulunmaz’a özel not: Sayın Bulunmaz, bu açıklamamı Sayın Mehmet Akan’la birlikte kamuoyuna da duyurmanız elbette beni mutlu eder, lakin yayınlamayı düşünmezseniz, ki dünden bu yana açıklamalarımı yayınlamamaktasınız, bu durumda sizden lütfen en azından Sayın Mehmet Atak’a iletmenizi rica ediyorum. Sayın Mehmet Atak'ın email adresi bende bulunmadığı için eğer yayınlanmaz ise o takdirde diğer yayıncılardan bu ricada bulunacağım fakat bir yayıncıyla tartışma halindeyken diğer yayıncıları tartışmama almış olmak, cepheleşme gibi bir durum yansıtmak da beni son derece rahatsız etmektedir, fakat açıklamalarım bir şekilde kamuoyuna ve muhatablarına ulaşmak zorundadır, bilginize.
Saygıyla
Ertuğrul Timur
***
EKLENTİ
Sayın Mehmet Atak'a yanıtıma küçük bir eklenti.
Size yazdığım yanıtın ardından yaptığım araştırma sonucu Sayın Sibel Aslan yeşilay'ın kendi kişisel sitesinde halen konseptin sizinle birlikte kendisine de ait olduğu şeklindeki haber yer almaya devam etmektedir. Sayın sibel Aslan Yeşilay'ın bu haberi bizimle birlikte sanıyorum diğer tüm yayınlara da benzer şekilde ilettiği ve Cumhuriyet ve Evrensel gazetelerinde de yayımlandığı (malesef ölü linkler olduğu için erişilemiyor) Tüm yayınları kendi savunduğu doğru şeklinde bilgilendirdiği ve bugün de bu didiasında ısrarcı olduğu halen bu satırları yayınlamasından anlaşılmaktadır.
Aşağıdaki kısa alıntıyı ve Sayın Sibel aslan Yeşilay'ın ilgili sayfasının linkine yer vererek sanıyorum bu konuyu öncelikle Sibel aslan yeşilayla karşılıklı müzakere etmeniz de yarar olacağını belirtmek istiyorum
GENÇ ALMAN OYUN YAZARLARI ŞEHİR TİYATROLARI’NDA!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Goethe Enstitüsü işbirliğiyle “Okuma Tiyatrosu-Çağdaş Alman Yazarları” başlıklı etkinlikler dizisi düzenliyor. Şubat-Mayıs 2002 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan etkinlikler, Alman tiyatro edebiyatının son dönemde öne çıkan, ödüllü dört genç yazarının ilk kez türkçeye çevrilen oyunlarını kapsıyor. Okuma Tiyatrosu kalıpları içinde yapılacak olan dört performans Şehir Tiyatrosu sanatçıları tarafından gerçekleştirilecek. Ortak bir konsept içinde sergilenecek olan performanslar, Alman yazarların farklı dil ve üsluplarda kurdukları dünyalarla tanışmak ve buluşmak için bir ilk adım niteliği taşıyor.“Okuma Tiyatrosu” performansları, düz bir okuma yerine, ışık, müzik, efekt, dekor, kostüm, koreografi gibi unsurlarla desteklenerek seyircinin imgelemini özgür ve yaratıcı kılmak adına seyir zevki verecek somut imgelerle sunulacak.Etkinliğin bir diğer özelliği de performansların ardından gerçekleştirecekleri söyleşi için oyun yazarlarının Türkiye’ye gelecek olmaları. Böylece bir yandan ülkemizde pek yaygın olmayan bu türün tanıtımı ve seyircinin okuma tiyatrosuna alıştırılması hedeflenirken, bir yandan da yazarlarının katılımıyla ülkemizde tanınmayan yeni oyunların Alman tiyatro edebiyatı bağlamında yeni yönelimleri, yazarların tiyatro sanatına yaklaşımları irdelenebilecek. Şubat ayından başlayarak her ay bir oyunun okuma tiyatrosu formunda sergileneceği etkinlikte, ortak konsept dahilinde sabit bir tasarım ekibi yer alacak. Konsept tasarımı Mehmet Atak ile Bakırköy Belediye Tiyatroları dramaturgu Sibel Arslan Yeşilay tarafından gerçekleştirilen projede yer alacak oyunlar:
(...)
Tamamı için : http://www.sibelarslanyesilay.com/index.php?option=com_content&view=article&id=206:genc-alman-oyun-yazarlar&catid=14:okuma-tiyatrosu&Itemid=7
***
Oyun'un notu: Timur'un yanıt verdiği Mehmet Atak yazısını okumak için, bizim attığımız başlığa tıklayınız: "Sansürün kanıksandığı tiyatromuzda, SS (Hitler'i müdafaa tümeni) mantığıyla hareket eden sansürcüleri SS (Sıfır Sansür) anlayışımızla deşifre ediyoruz"
***
Timur'un çöp kutusunu ziyaret etmek için TIKLAYINIZ!