'Oyun Yazarları Sempozyumu' yapıldı
OYÇED Başkanı Sema Göktaş, 2. Sempozyumun hazırlıklarına şimdiden başladıklarını belirterek, "Çok yararlı oluyor, özellikle yetişmekte olan öğrencilerimiz için, ayrıca tüm oyun yazarlarının bir araya gelip sorunlarını tartışmaları da çok iyi oldu" dedi.
Cumhuriyet
Elif Bereketli- Şinasi’nin 1860 yılında kaleme aldığı ‘Şair Evlenmesi’ ile başladığı kabul edilen Türk oyun yazarlığı serüveni geçen hafta Kocaeli’de bir ilki daha yaşadı: Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği ile Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü’nün düzenlediği ‘1. Ulusal Oyun Yazarlığı Sempozyumu’. ‘Oyun Yazarı ve Sorumluluğu’, ‘Dün, Bugün, Yarın’, ‘Yazarın Eğitimi’ ve ‘Oyun Yazarlığı Mesleği’ ana başlıkları altında düzenlenen etkinliğe aralarında Yılmaz Onay, Sündüz Haşar, Tuncer Cücenoğlu, Yrd. Doç. Erbil Göktaş, Dr. Selen Korad Birkiye, Prof. Hülya Nutku, Prof. Hasan Erkek ve Doç. Sema Göktaş’ın da olduğu birçok konuşmacı bildirileriyle; Coşkun Irmak, Haşmet Zeybek, Yılmaz Onay, Orhan Alkaya, Yeşim Özsoy Gülan, Özen Yula ve Mehmet Ergen gibi adlarsa yorumlarıyla katıldı.
Sempozyumda Isparta, Erzurum ve Kocaeli'den gelen ilgili bölümün akademik personel ve öğrencilerinin de katılımıyla heyecanlı bir tartışma ortamı yaratıldı... ‘Batı dram sanatı tarihiyle karşılaştırıldığında kısa, ancak kendi başına uzun sayılabilecek Türk oyun yazarlığı sürecinin sonunda bugün geldiğimiz noktada tiyatromuzun, hele de yazarlarımızın durumu hiç de parlak değil' düşüncesiyle ve 'Oyun yazarı kim?', 'Oyun yazarlığı gelişmiş toplumlarda saygın ve kazançlı bir meslekken bizde neden hala ikincil bir iş, hatta bir hobi olarak görülüyor' sorularıyla yola çıkan etkinlikte, özellikle postmodernizm, 12 Eylül sonrası Türk tiyatrosu ve oyun yazarlığında eğitimin yeri söz konusu olduğunda Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tansiyon yükseldi.
Prof. Hülya Nutku’nun yönetimindeki dördüncü oturumda yaptığı ‘Türk Tiyatrosu’nda Oyun Yazarlığı’ başlıklı konuşmada “karakter- tip ayrımının iyi yapılması gerektiğini” söyleyen Tuncer Cücenoğlu, Samuel Beckett’in ‘Godot’yu Beklerken’ adlı yapıtının bir tiyatro oyunu olmadığını söyleyince salondan tepkiler yükseldi.
Bunun üzerine Nutku’nun Cücenoğlu’nu destekleyerek “Bizde filozof yok; bu yüzden karakter yaratamıyoruz. Oyun dediğiniz evrensel bir söz söylemeli” demesi ve Orhan Alkaya’nın tepkisini “Tüm bu metinler yayımlanmadan önce bilimsel bir denetimden geçmeli. Bırakın oyun mu değil mi tartışmasını, ‘Godot’yu Beklerken’, 20. yy’da yazılmış en büyük oyundur.” sözleriyle dile getirmesi ise tartışmayı iyice alevlendirdi. İlk günkü oturumlar sonrasında yapılan forumda “Oyun yazarlığında seviye bu kadar düşmesin” diyen oyun yazarı Özen Yula’ya ise salondan birçok eleştiri geldi.
Devlet Tiyatroları dramaturgu Dr. Selen Korad Birkiye’nin altıncı oturumda DT’de oyunların neden repertuara alınmadığını ve son yıllarda gelen oyunların niteliğini açıklayan istatistiki çalışması ile Funda Özşener’in manifesto özellikleri taşıyan ‘Batı Standardında bir Türk Tiyatrosu Olabilir Mi?’ başlıklı bildirisi ise alkış aldı. Türk Tiyatrosunda oyun yazarlığı adlı oturumda, edebi heyetin gereksizliği üzerine konuşulduğu sırada söz alan Tamer Levent: “Devlet Tiyatrosunda edebi heyetin kalkması için çok uğraştım. Ama olmadı” dedi. Levent, Yönetmen ve yazarın arasına girilmemesi gerektiğini, sanatın hâlâ tanımlanamamasındaki yetersizliğin oyun yazarlığını sekteye uğrattığını ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.
Çağdaş oyun yazarlığının kaynakları adlı bildirisinde Hasan Erkek, “20.yy yazarlardan ziyade yönetmenin baş tacı edildiği bir zamandı” dedi. Rönesans’tan sonra yazara olan saygının bittiğini belirterek oyun yazarlığının ciddiye alınmasının önemini ifade etti. Doç Dr. Sema Göktaş, ödenekli tiyatroların gereken önemi özellikle yerli yazarlara karşı göstermediğini ve genç yazarların oyunlarını sahneletemediğini veriler üzerinden açıklaması salonda tartışma ortamı yarattı. Hemen sonrasında devlet tiyatroları dramaturgu Birkiye'nin özellikle son yıllarda gelen oyunların niteliğine ilişkin söylediği çarpıcı açıklamalar tansiyonu epey yükseltti.
Erbil Göktaş, örgütlülüğün öneminden bahseden konuşmasının ardından salondaki OYÇED üyelerince ayakta alkışlandı. Erbil Göktaş’ın “oyun yazarlığında postmodernizm” başlıklı bildirisi verdiği örnekler ilgiyle dinlendi. İki gün boyunca sabah saat 10.00'dan gece saat 23.00'e kadar süren yoğun tiyatro ortamında oyun yazarlığı/ eleştirmenliği ve dramaturji bölümlerinden öğrencilerin de katılımıyla zengin bir tartışma ortamı yaratıldığı sempozyum ülkemizde ilk kez yapıldı ve cumartesi gece katılımcılara sertifika ve katılım belgelerinin verilmesinin ardından sona erdi.
Beş üniversiteden farklı akademik unvanlara sahip imzaların oluşturduğu bilim kurulunun onayladığı bildiriler, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde kitaplaşacağı ifade edildi. OYUN YAZARLIĞI SEMPOZYUMU, 27-28 Şubat'ta Kocaeli Üniversitesi Derbent Oteli'nde yapıldı.
OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği ve Kocaeli Üniversitesi GSF SAhne Sanatları Bölümü'nün işbirliğiyle gerçekleşen panele, oyun yazarları, bilim insanları ve dramatik yazarlık öğrencileri büyük ilgi gösterdi. Oyun yazarlı ve sorunlarının tartışıldığı Ulusal Sempozyumun tüm bildirileri kitap olarak da basılacak.
2 Mart 2009
(Kaynak: Cumhuriyet)