24 Mart 2008 Pazartesi
Kapalı kapılar ardında neler oluyor?
Yalan Makinesi Mustafa Demirkanlı, Sansür Makinesi Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) ve İftira Makinesi Burak Caney'le uğraşırken, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nin bültenlerini bile okumaktan yoksun kaldık. Hoş okumadığımız için hiçbir şey yitirmediğimizi, aşağıdaki yazıyı okuyunca anladık; ama yine de kapalı kapılar ardında birşeylerin gizlendiğini duyumsamaya başladık. Aşağıdaki yazıda; Nesrin Kazankaya, Mustafa Demirkanlı, Yusuf Eradam adları geçiyor. Ne var ki, bu adların neden olduğu durumu anlayabilmek için "ÖZEL" mektupların da yayımlanması gerekir. OYÇED'in Ku Klux Klan gibi çalışmasına öykünen TEB, "ÖZEL"in dışına çıkıp, kamulaşmaya niyetlenmiyor. Okurlara da, bir çuval pirinçten bir iki taşı ayıklamak düşüyor. Okuyunuz:
TEB ŞUBAT 2008 BÜLTENİ
Saygıdeğer üyeler, Merhaba!
Geçen ay, Tiyatro Pera (Nesrin Kazankaya) ile iki değerli üyemizin bir çekişmesine sahne olduk. Üyelerimiz, Tiyatro Pera’nın “Profesör ve Hulahop” başlıklı oyununun galasına girmezden önce yetkililerden birine, bir başka etkinliğe yetişmek üzere oyundan erken ayrılmak zorunda olduklarını bildirmiş ve oyunun bitimine kısa bir süre kala salonu terk etmiş.
Nesrin Kazankaya, yeni oyunları “Venedik Taciri”nin galası için “tiyatro… tiyatro…” dergisine gönderdiği davet mektubunda, derginin yazarı olan bu iki üyemizi galaya özel olarak davet etmediğini, oyunu dilerlerse gala dışında diledikleri gün ve saatte izleyebileceklerini belirtmiş.
Eee… Olay doğal olarak buradan patladı. Derginin editörü Mustafa Demirkanlı, Kazankaya’ya suretini Birliğimize de ulaştırdığı sert bir mektup yazdı. Ben de, “şunun şurasında kaç kişiyiz, gelin birbirimizle çekişmeyelim, hoşgörülü olalım” falan kabilinden “ÖZEL” bir mektup gönderdim. Kazankaya çok kırgın olduğunu belirtti ve direndi. Yönetim Kurulumuz da, Tiyatro Pera’nın salonunun konumu açısından iki eleştirmenin oyun sonuna doğru salonu terk etmelerinin oyuncular ve izleyiciler tarafından “protesto” olarak algılanabileceği hususunda karar birliğine varınca Mustafa Demirkanlı’nın eleştirmenlerin “Venedik Taciri”nin galasına katılmamaları önerisine sıcak bakmadık.
Yönetim Kurulumuzun bu yönde davranışı, anılan iki üyemizden Prof. Dr. Yusuf Eradam’ı rahatsız etmiş olacak ki, Birliğin üyesini korumadığını gerekçe göstererek istifa etti. Dernekçiliğin elbette sığınılan, koruyucu, hatta kayırıcı bir güç oluşturmayı amaçladığını, ancak bir sendika gibi çalışmasının da olanaksız olduğunu anlattık, ama istifasında direndi, dolayısıyla tek taraflı bir “müessese” sayılan istifasını kabul etmek zorunda kaldık.
Devamı için TIKLAYINIZ