T.C.
İSTANBUL
10. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA
DOSYA NO: 2012/1758
KONU: 23 yıldır yayınladığı Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'yle tüm Türkiye tiyatrosunu dezenforme edip, 7 dâvâdan yargılattığımız Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Türkiye hukukunu dezenforme ettiğini anlatma çabası!
Mustafa Şükrü Demirkanlı, dezenformasyon yöntemlerini sürekli olarak alışkanlık hâline getirebilmiş biridir. Kurucusu olduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne reklâm vermeyen yada verilmesinin usûlsüzlüğünü kanıtlayabilen kişilere karşı müthiş derecede acımasız davranan biridir. Her türlü olanağı kullanıp, resmî tiyatro kurumlarından mütemadiyen reklâm (PARA) alabilen Demirkanlı, kendisine karşı çıkarak, devletin, halkın, tüyü bitmemiş yetimin hakkına savunup, asla gereksiz reklâm (PARA) vermek istemeyen zamanın Devlet Tiyatroları Genel Müdürü İ. Rahmi Dilligil'e karşı her türlü hukuksuzluğu denemeye çalışmıştır...
Mustafa Şükrü Demirkanlı, BİRGün Gazetesi'nde köşe yazısı da yazabilme ayrıcalığına sahip olduğu için, bu gazetenin tüm olanaklarını kullanarak, İ. Rahmi Dilligil'e şantaj düzeyinde bile düşünülebilecek bir bağlam ve söylemle olağanüstü düşündürücü şöyle bir rol de biçmiştir:
"Aylar önce dikkat çekmiştim!
Son birkaç gündür İ. Rahmi Dilligil ve Sayın Bakan Atilla Koç yan yana anılmaya başladı. Oysa, bu tehlikeyi sezmiş ve aylar öncesinden başlayarak Sayın Bakan'ı uyarmaya çalışmıştım.
30 Mayıs tarihli BİRGün Gazetesi'ndeki köşemde 'Testi Kırılmadan' başlıklı yazımda Sayın Bakan'a şunları aktarmaya çalışmıştım:
'Devlet Tiyatroları Başrejisörü yaş haddinden emekliye ayrıldı ya, ricacılar bakanlık koridorlarına üşüşecektir, yakında sanatçı alım sınavları var, 'aman benim şu yakınım Devlet Tiyatroları sınavını kazansın' ricaları art arda geliyordur Bakan Koç'a. Aman ha, sakın ha Sayın Bakan, hiçbirine yüz vermeyin, her gelen ricacıya; 'Seni severim, çok da yardımcı olmak isterim ama sanatta torpil olmaz, olursa sanat olmaz.' deyin, hatta, gerek Başrejisör'lük ataması için gerekse sanatçı alım sınavlarında birilerinin birilerine ricacı olduğunu duyarsanız, kamuoyu önünde deşifre edin, 'Böyle sanatçı olmaz.' deyiverin. Sakın ha, sakın sanat yönetimine karışmayın, sizi karıştırmak isteyenleri de tersleyin gitsin.'
Ardından 4 Temmuz tarihinde yine BİRGün Gazetesi'nde, 'Bakan Koç'a Açık Mektup' başlıklı yazımda ise daha somut açıklamalarda bulunuyordum:
'Sorularım şunlar: İ. Rahmi Dilligil ile kaç kez görüştünüz? Sizden Devlet Tiyatroları ile ilgili atama talebinde bulundu mu? Örneğin eski eşini Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü yapmanızı istedi mi? Başrejisörlük için öneride bulundu mu? İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü için Altan Günbay'ın oğlu Tunç Günbay adına bir taleple geldi mi? İ. Rahmi Dilligil ile yaptığınız konuşmalarınız banda alınmış olabilir mi? İ. Rahmi Dilligil ile bu veya benzeri konularda konuştu iseniz, konuştuğunuz sırada Bakanlığınıza bağlı kuruluş olan Devlet Tiyatroları'nı, Genel Müdür iken dolandırdı iddiasıyla yargılanmasının devam ettiğini biliyor muydunuz? Yine Bakanlığınızın kararı ile aynı suçtan devlet memurluğundan atıldığından bilgi sahibi miydiniz?'
Tüm bunlar kamuya yansıdığına göre Sayın Bakan'a da yansımıştır, artık bilmiyordum, tanımıyordum demesinin pek bir anlamı yok, o zaman İ. Rahmi Dilligil ilişkisi nereden kaynaklanıyor ve neden? Sayın Bakan bu soruların yanıtını kamuoyuna vermek zorundadır. Bu ülke, Japonya olsa idi, ilgili bakan intihar ederdi, bir Batı ülkesi olsak, ilgili Bakan çoktan istifa etmişti bile. Biz Sayın Bakan'dan sadece açıklama bekliyoruz.
Kendi Bakanlığınız tarafından zimmet suçundan dolayı memuriyetten atılan bir şahısla neden görüştünüz, neyi görüştünüz, bu atamalarda ve görevden almalarda İ. Rahmi Dilligil’in payı var mı? Varsa ne ve neden?
29.8.2005
MUSTAFA DEMİRKANLI
mdemirkanli@tiyatrodergisi.com.tr"
(Ortak Haber, www.ortakhaber.com/v2//haberler/templates/haber.asp?articleid=1049&zoneid=9&y=29)
Mustafa Şükrü Demirkanlı, hiç hukukî donanımı bulunmamasına karşın, kendisine reklâm (PARA) vermeyen, usûlsüz reklâm (PARA) verilmesini engelleyen kişilere yaptığı gibi, Sayın İ. Rahmi Dilligil'e de çeşitli entrikalı eylemler yapmıştır... Yukarıdaki yazının içeriğinden çok rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'a, İ. Rahmi Dilligil hakkında küçük düşürücü sözler edebilmiştir. Bu sözleri, basit bir İnternet ortamında değil, günlük olarak yayınlanan BİRGün Gazetesi'nde dile getirebilmiştir. İşte bu somut nedenle, Sayın İ. Rahmi Dilligil, Demirkanlı'ya karşı yasa yoluna başvurmak zorunda kalmıştır:
"Dilligil'den dava
DEVLET Tiyatroları Genel Müdürü Rahmi Dilligil, Tiyatro... Tiyatro... isimli dergide yayımlanan yazılarında kendisine hakaret ettiğini ileri sürdüğü Mustafa Demirkanlı aleyhine iki milyar liralık manevi tazminat davası açtı. Dilligil, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni çıkaran Demirkanlı'nın yazılarında kişilik haklarına tecavüz ettiğini belirtti.
İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi'ne avukatı aracılığıyla başvuran Rahmi Dilligil, Mustafa Demirkanlı'nın çıkardığı Tiyatro... Tiyatro... adlı dergideki yazılarında kendisine hakaret ettiğini ve yargısız infaz yaptığını ileri sürdü. Dilligil dilekçesinde, dergideki yazılarda hırsızlıkla suçlandığını da iddia etti. Ayrıca Mustafa Demirkanlı'nın yazılarıyla sürmekte olan bir davaya müdahale ettiğini kaydeden Rahmi Dilligil, kişilik haklarına tecavüz olduğunu belirtti."
(Hürriyet Gazetesi, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/10/10/248748.asp)
Mustafa Şükrü Demirkanlı, iki yazıyla açıklanacak kadar az, seyrek dezenformasyon yapan yüzeysel bir şahıs değil. Onlarca, belki yüzlerce dezenformatif yazısı bulunan Demirkanlı, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ni hiçbir zaman için 3.000 adet basmamasına karşın, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt'u, İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin'i, Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Çevik'i etkilemek için şişirme tiraj uydurmaktadır. Benim, halkın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle ayakta duran resmî tiyatro kurumlarının aldatılması, devleti, halkı, tüyü bitmemiş yetimi düşünen bir insan olarak beni son derecede rahatsız ettiği için bu rahatsızlığımı sürekli bir biçimde okurlarıma yansıtıyorum. Bunun yanı sıra, hiçbir zaman ayın tam birinde yayınlanmayan, günler, bâzen haftalar, hattâ aylar gecikerek de yayınlanan Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, resmî tiyatro kurumlarından alabildiği reklâm (PARA) karşılığını asla vermemektedir. Sürekli geç yayınlanan bu dergi, böylece resmî tiyatro kurumlarının programlarının olağanüstü geç duyurulmasına da neden olmakta, izleyici gelmeyen yada az gelen resmî tiyatro kurumları, bilet satamadığı için hep zarar etmektedir. Ben, devleti, halkı, tüyü bitmemiş yetimi düşünen bir insan olarak, bu duruma üzülmekle yetinmeyerek, bu aldatılmışlık hâlini gündemde tutmaktayım. Tutmak zorundayım!...
Mustafa Şükrü Demirkanlı, Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü İ. Rahmi Dilligil'i dize getirebilecek kadar güçlü olduğu kanısına sahip olduktan sonra, kurucusu da bulunduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin haksız, usûle aykırı bir biçimde reklâm (PARA) almasını engellemeye çalışan kişilere karşı düşmanca, hasımca davranıp intikam duygusunun rüzgârına kapılarak saldırılar düzenlemiştir. Başta tiyatro yazarı Coşkun Büktel olmak üzere, birçok kişiye karşı saldırı düzenleyen Demirkanlı, bana karşı acımasız saldırılarda bulunabilmiştir. Bu nedenle de, hemen aşağıdaki maddeleri ve bu maddelerin altındaki linkleri sunabiliyorum:
Mustafa Şükrü Demirkanlı, takma adı sandığım Burak Caney,
"BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" başlattı.
http://tiyatroyun.blogspot.com/2008/03/bir-iftirann-bataklk-anatomisi.html
Mustafa Şükrü Demirkanlı, kendi adıyla, bana karşı olağanüstü
ilginç "İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" başlattı.
www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm
Mustafa Şükrü Demirkanlı, bununla yetinmeyip, bana karşı "ÜÇÜNCÜ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" başlattı.
http://tiyatroyun.blogspot.com/search?q=HUKUKSAL+L%C4%B0N%C3%87+KAMPANYASI&max-results=20&by-date=true
Mustafa Şükrü Demirkanlı, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu" makamında bana karşı asılsız ihbar yaptı.
http://tiyatroyun.blogspot.com/2013/07/aslsz-ihbarc-lincci-demirkanl-bulunmaz.html
Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim hem bir tiyatro, hem bir tiyatro dergisi, hem bir yayınevi, hem de bir şirket sahibi olduğumu bildiği için, yani toplum tarafından bilinip tanınan ve böylelikle toplumu etkileme gücü bulunan biri olduğum ortada dururken, bu durumdan "ZARAR" görmektedir. Zararını kapatmak için, bana sürekli "HAKARET" edip, daima "İFTİRA" atan Demirkanlı, saldırılarını bu düzeyde bırakmayıp, "TEHDİT" suçu işleme eğilimi bile gösterdiği için de yargılanmaktadır.
Mustafa Şükrü Demirkanlı, şu dâvâlardan yargılanıyor:
2. Sulh Ceza Mahkemesi - 2012/663 HAKARET
12. Sulh Ceza Mahkemesi - 2013/664 HAKARET
22. Sulh Ceza Mahkemesi - 2013/551 HAKARET
27. Sulh Ceza Mahkemesi - 2012/943 HAKARET
40. Asliye Ceza Mahkemesi - 2013/399 HAKARET, İFTİRA, TEHDİT
6. Asliye Hukuk Mahkemesi - 2012/481 MANEVÎ TAZMİNAT
23. Asliye Hukuk Mahkemesi - 2013/205 MANEVİ TAZMİNAT
Mustafa Şükrü Demirkanlı, Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü Lemi Bilgin döneminde, olağanüstü haksız biçimde reklâm (PARA) ile desteklenebilmiştir. Mevzuat elverirse, Demirkanlı'nın aldığı reklâm (PARA) miktarı sorgulanmalı ve bu nedenle Lemi Bilgin'in ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt'un ifadelerine başvurulmalıdır.
Mustafa Şükrü Demirkanlı, sadece bana karşı değil, birçok kişiye karşı kötü davranmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Bunun için Coşkun Büktel ve Mehmet Cemalettin Bulunmaz, TANIK sıfatıyla dinlenebilir.
SONUÇ VE İSTEM: "BERAAT" etmek istediğimi dile getiriyorum... Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim... 25.10.2013
HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ