7 Mart 2013 Perşembe

Ali Sürmeli'nin, Sultan Ertuğrul'a yumruklu ve yumurtalı saldırısını, bakalım hangi tiyatro dergileri ciddiye alıp sayfalarına taşıyacak?!

Nasreddin Hoca bir gün ağaçtan düştüğü için oflayıp puflamaya başlamış. Hoca'nın yanına gelenler; "Azıcık sabırlı ol Hoca! Sanki ne olmuş da bu kadar oflayıp puflarsın?" demişler. Hoca, şöyle bir bakmış ve sonra da, "Siz hiç ağaçtan düştünüz mü?" diye sormuş. Hepsi birden; "Hayır, düşmedik!" demişler. Hoca da; "Öyleyse siz gidin de, ağaçtan düşen birileri gelsin yanıma..." deyivermiş.

***

Hilmi Bulunmaz
7 Mart 2013

Yukarıda attığımız başlıktaki "Ali Sürmeli'nin, Sultan Ertuğrul'a yumruklu ve yumurtalı saldırısını, bakalım hangi tiyatro dergileri ciddiye alıp sayfalarına taşıyacak?!" sorusuna, ikirciklenmeden, üzerinde hiç düşünmeden hemen yanıt vermeliyim: Hiçbir tiyatro dergisi, bu ciddi olayı sayfalarına asla ve kesinlikle taşımayacak!.. 

Hiçbir tiyatro dergisinin, "yumruk ve yumurta atma" olayını sayfalarına taşımayacağına nasıl bu kadar net emin olabiliyorum? 

Çünkü, olay yargıya taşındı. Yargıya taşınan olay tabu hâline gelir! 

Türk tiyatro dergilerinin yöneticileri, yargıya taşınan herhangi bir olayı dergilerinin bembeyaz sayfalarına taşıyıp, kapkara duygular oluşmasına, tiyatrocuların ruhlarının kararmasına, okurların iç karartan bir dergiyle karşı karşıya gelmelerini asla arzu etmezler!...

Resmî kurumlardan sürekli olarak aldıkları reklâmlarla beslenen bütün "resmî" tiyatro dergileri, hiçbir zaman için, "İstanbul Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin'den, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü K. Lemi Bilgin'den, Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Veysel Sami Berikan'dan ve benzerlerinden aldıkları reklâmları asla riske etmek istemezler!... 

Hoş, resmî tiyatro kurumlarının yöneticileri, yargıya taşınmış bir olaydan, herhangi bir kişisel zarar görmeyi düşünmüş olmasalar da, Ali Sürmeli'nin Sultan Ertuğrul'a attığı iddia edilen "yumruk ve yumurta" konusu, tiyatro dergilerinin sayfalarına taşınırsa, beni LİNÇ etmek için düzenlenen LİNÇ KAMPANYASI ile 
HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI bile gündeme gelebilir!... 


Uzun yıllardır resmî tiyatro kurumlarının estetik, etik, sanatsal ve elbette tiyatral yanlışlarını (Örnekse "Özdemir Nutku Skandalı") eleştirdiğim için, (Yeni Tiyatro Dergisi hariç) tiyatro dergileri başta olmak üzere, tiyatro kuruluşları, tiyatro profesörleri, tüm tiyatro İnternet siteleri, Mitos Boyut Yayınevi ve bir de tam tamına 1100 
KİŞİLİK KİŞİLİKSİZ KİŞİ tarafından örgütlenen bir LİNÇ KAMPANYASI ve hemen ardından gelen HUKUKSAL LİNÇ
KAMPANYASI ile susturulmak istenmemin ifade edilebileceği herhangi bir haber, herhangi bir yorum, "tatsız" ifadeyi sayfalarına taşıyan tiyatro dergilerinin hiç hoş karşılanacağını sanmıyorum!... 

Benimle, "Hilmi Bulunmaz'la 'Beraat' Tartışmaları!..." 
başlıklı bir söyleşi yapan (LİNÇ KAMPANYASI için asla imza atmayacak kadar dik, onurlu davranabilmiş) Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş, söyleşi sırasında kendimi ifade etmeme sonsuz özgürlük tanımadığı gibi, benimle yaptığı söyleşiyi de dergisine SANSÜRLÜ olarak koydu... Ben, benimle yapılan bu söyleşinin SANSÜRLÜ biçimde yayınlanmasını, Yeni Tiyatro Dergisi'nin, resmî tiyatro kurumlarından alacağı reklâmı riske etmeme kaygısıyla hayatiyet kazandığı kanısı içerisindeyim. 

Bana şimdiye kadar defalarca noter onaylı ihtarname gönderilip, benim hakkımda onlarca defa savcılık nezdinde suç duyurusunda bulunulmakla birlikte, bana karşı defalarca tazminat davası açıldı. Sayfa kaldırtma ve yayın durdurtma şikâyet ve davaları da cabası...

Bana noter onaylı ihtarname gönderenlerden aklımda kalanlar: Kemal Aydoğan, Nihat Haluk Bilginer, Oyun Atölyesi, Seval Deniz Karahaliloğlu, Uğur Demirci Tosun...

Benim hakkımda savcılıklara suç duyurusunda bulunanlardan aklımda kalanlar: Burhan Gün, Gülhan Avşar Demirkanlı, Kemal Aydoğan, Levent Çağlayan, Mehmet Bozkır, Mustafa Şükrü Demirkanlı, Nihat Haluk Bilginer, Prof. Dr. Nurhan Tekerek, Oyun Atölyesi, Ömer Faruk Kurhan, Seval Deniz Karahaliloğlu, Süleyman Anıl...

Bana tazminat davası açanlar: Mustafa Şükrü Demirkanlı, Ömer Faruk Kurhan...

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulduğu 1299 yılından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılından bu yana, kendilerine tiyatrocu süsü verenlerce, hakkında en çok şikâyetçi ve davacı olunan bir tiyatro sanatçısıyım. Ben, kendilerine tiyatrocu süsü verenlerce en çok yargılanan biri olmama karşın, hiçbir tiyatro dergisi, benim bu ciddi davalarımı SANSÜRSÜZ bir biçimde asla yayınlamadığı gibi, hiçbir tiyatro esnafı da, benim hiçbir davamın duruşmasına gelmeyi asla ve kesinlikle akıllarından hiç geçmiyor. 

Ben, bu durumdan şikâyetçi miyim? Hayır, değilim! Ben, sadece ve yalnızca tarihsel bir durum saptaması yapıyorum. İşte o kadar!

Evet, büyük bir HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI sürecinden geçen biri ortalık yerde çok net bir biçimde dururken, hiçbir tiyatro dergisi, Ali Sürmeli hakkında yapılan suç duyurusunu sayfalarıaa asla taşımaz, kesinlikle taşıyamaz, taşıttırmazlar, ta-şı-ma-ya-cak!

***

Ayrıca bakınız:

H. Bulunmaz diyor ki: "'Avukatların çoğu güvenilmezdir genellikle...' diye düşünsem bile, Av. S. Sera Kadıgil'in iddiasını sunuyorum!..."