habervaktim.com sitesinde kendini "araştırmacı" olarak tanıtan Mustafa Yakutcan, uzun uzun bir yazı yazmış... Sanki, bir insan, adının önüne bir "araştırmacı" sıfatı ekleyip, upuzun bir yazı yazdığında, o yazı, kılı kırka yararak işlenmiş duygusu verirmiş gibi, kendinden çok emin bir bağlam oluşturan Mustafa Yakutcan, İslâm peygamberinden bir alıntıyla süslediği yazısının içeriğinde birçok gazete kaynağı gösterince, zurnanın zırt dediği yeri ("Resmi olmayan rakamlara göre Stalin yönetiminde uygulanan baskılardan dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 20 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.") fark etmeyeceğimizi yada "bu kadar kusur kadı kızında da olur" deyip geçeceğimizi sanıyor gibi.
Oysa, söz konusu olan, dünyanın toplumsal yazgısını değiştiren insanlardan biri Stalin olunca, biz, ilgili yazıyı okurken çok dikkatli davranıyoruz. Ayrıca, bildiğimiz kadarıyla Yahudilikle hiçbir ilintisi bulunmayan Stalin ile ilgili bir yazı yazarken, "Bunların çoğunun kökeni de Yahudi olması şaşırtıcı değildir." tümcesinin bağlamını da gayet merak ediyoruz. Bunun yanı sıra, "Deccal'ın mühim kuvveti Yahudi'dir." sözünün Stalin ile ilgili yazıda ne işe var? Bu sorunun yanıtını vermek zor! "Yahudi kötü=Stalin kötü" mü?
Ayrıca, Yahudi olarak doğmak çok büyük bir suç mu acaba?!...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Stalin Nasıl Öldü?
Mustafa Yakutcan
7 Mart 2013
19. yy, dünyanın başına dert olan felsefi akımları başlatanların, deccallerin, zalim ve acımasız diktatörlerin doğduğu yüzyıldır. Bunların çoğunun kökeni de Yahudi olması şaşırtıcı değildir.
Peygamberimizin Hadislerinde vardır ki: "Deccal'ın mühim kuvveti Yahudi’dir. Yahudiler severek tabi olurlar."
İşte 19. yy dehşetli eşhaslarından birisi de Josef Stalin’dir.
Ölümü üzerinden şimdi 60 yıl geçti. Birkaç gündür özellikte baktığım basında ve internet medyasında bir zamanlar dünyayı titreten Stalin’le ilgili gözüme çarpan yalnızca kibrit kutusu kadar limon haberi vardı. Gerçi ölümünün üzerinden henüz 10 yıl geçmeden unutulduğu gazetelere haber olmuştu.
Rusya’nın tarihinde önemli rol oynayan ve tarihin gördüğü en acımasız kişilerden birisi olarak suçlanan Stalin (D.l879-Ö.l953), annesinin ısrarıyla yazdırıldığı Tiflis'teki dini okulda papaz olarak kalsaydı, 20. yüzyılın tarihi belki de çok farklı olacaktı. Okuldan, ''ateist ve sosyalist'' eğilimli ''Mesame Dasi'' grubunun lideri olduğu için kovulduğu söylenir.
Stalin denilince zihinlere ölümle birlikte tel örgülerle çevrilmiş kamplar, hayvan vagonlarında sürgünler, toplu mezarlıklar, nutuklar, devasa heykeller gelir.
Diktatör Stalin’i yakınlarının anlattıklarından okuyalım:
Kızı Svetlana: Pisliğinde boğuldu
Babasını, "ahlaki ve ruhani bir canavar" olarak tanımlayan ve üç kez soyadı değiştiren 85 yaşındaki Alliluyeva Svetlana, ABD’ye iltica etmişti.
Milyonlarca insanı öldüren Stalin, korkunç bir şekildi öldüğünü kızı Svetlana şöyle tarif ediyordu: "Belden aşağısı ve sağ tarafı felç oldu. Konuşamıyordu. İhtiyaçlarını kontrol edemiyor ve kendi pisliği içinde yatıyordu. Şiddetli acı içindeydi. Yanına doktor yaklaştırılmadı. Hepimiz onu boğulurken izledik."
Doktoru Miyasnikov;
Stalin’in doktorlarından Aleksander Miyasnikov, kısa bir süre önce ortaya çıkarılan günlüklerinde Sovyetler Birliği’nin eski liderinin acımasız ve paranoyak kişiliğini tetikleyebilecek bir beyin hastalığı olduğuna kanaat getirmiş. "Ülke hasta bir adam tarafından yönetiliyordu" diye yazan doktora göre, Stalin’in beynindeki büyük çaplı damar sertleşmesi “sağlığını, karakterini ve eylemlerini” etkiliyordu. (23.4.2011-Taraf)
Lenin'in Kızkardeşi Mariya Ulyanova:
Lenin'in (D. l870 - Ö. l924) en küçük kızkardeşi Mariya Ulyanova'nın 1922 yılında yazdığı belirtilen günlüğünde, aynı yıl ağır şekilde felç olan Lenin'in Stalin'den kendisine zehir getirmesini istediğini belirterek, "Kendisi bu talebini yerine getirmesi için rastgele Stalin'i seçmiş değil. O Stalin'in kararlı bir Bolşevik, her türlü duygusallıktan arınmış doğru bir yoldaş olduğuna inanıyordu. Başka kim Lenin'in hayatını sona erdirmeye cüret edebilirdi?" ifadesine yer veriyor.
Kruşçev: Stalin dönemini bir "facia"dır
Eski SSCB'nin liderlerinden Nikita Kruşçev'in, Stalin dönemini bir "facia" olarak adlandıran Kruşçev, özellikle birçok parti yöneticisinin Stalin tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden öldürülmesini kınayarak, "Stalin olmasaydı 2. dünya savaşı da olmazdı" görüşünü savunmuş. (21.2.2006-Gazeteler)
Sürgüne Gönderilen Ahıska Türkleri
14 Kasım 1944'te Alman-Rus Harbi sırasında Stalin yönetimindeki Rus ordusuna alınan genç Ahıska erkekleri, cephede Kızıl Ordu saflarında çarpışırken, yaşlı, kadın ve çocuklar, 2 saat içerisinde hayvan vagonlarında aylar süren tren yolculuğuyla sürgüne gönderilmiş. Sürgün sırasında birçoğu açlıktan, hastalıktan ve soğuktan yaşamını yitirmiş. Ölenler, Rus askerleri tarafından trenden aşağı atılmıştı. (9.4.2011-Hürriyet)
Resmi rakamlara göre 52 milyon kişiyi siyasi suçlardan yargılayan Stalin, 6 milyon kişiyi de herhangi bir yargılama yapmadan sürgüne göndermiş. Resmi olmayan rakamlara göre Stalin yönetiminde uygulanan baskılardan dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 20 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Evet, o ve onun gibi diktatörler hep kendi yönetimlerinin en mükemmel ve kutsal olduğuna inanmışlar, hem kendi halklarına, hem de başka milletlere büyük acılar yaşatarak unutulup gittiler. Akıbetleriyse hep aynı oldu. Ya ülkelerinden kaçtılar, ya acınacak bir halde öldüler, ya idam edildiler, ya da fareler gibi bir delikte yakalanıp öldürüldüler.
Stalin’in akıbetinden günümüz diktatörlerinin de alacakları çok ibretler var.
Araştırmacı Mustafa YAKUTCAN / Habervaktim.com
(Kaynak: HABER VAKTİM)
Oysa, söz konusu olan, dünyanın toplumsal yazgısını değiştiren insanlardan biri Stalin olunca, biz, ilgili yazıyı okurken çok dikkatli davranıyoruz. Ayrıca, bildiğimiz kadarıyla Yahudilikle hiçbir ilintisi bulunmayan Stalin ile ilgili bir yazı yazarken, "Bunların çoğunun kökeni de Yahudi olması şaşırtıcı değildir." tümcesinin bağlamını da gayet merak ediyoruz. Bunun yanı sıra, "Deccal'ın mühim kuvveti Yahudi'dir." sözünün Stalin ile ilgili yazıda ne işe var? Bu sorunun yanıtını vermek zor! "Yahudi kötü=Stalin kötü" mü?
Ayrıca, Yahudi olarak doğmak çok büyük bir suç mu acaba?!...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Stalin Nasıl Öldü?
Mustafa Yakutcan
7 Mart 2013
19. yy, dünyanın başına dert olan felsefi akımları başlatanların, deccallerin, zalim ve acımasız diktatörlerin doğduğu yüzyıldır. Bunların çoğunun kökeni de Yahudi olması şaşırtıcı değildir.
Peygamberimizin Hadislerinde vardır ki: "Deccal'ın mühim kuvveti Yahudi’dir. Yahudiler severek tabi olurlar."
İşte 19. yy dehşetli eşhaslarından birisi de Josef Stalin’dir.
Ölümü üzerinden şimdi 60 yıl geçti. Birkaç gündür özellikte baktığım basında ve internet medyasında bir zamanlar dünyayı titreten Stalin’le ilgili gözüme çarpan yalnızca kibrit kutusu kadar limon haberi vardı. Gerçi ölümünün üzerinden henüz 10 yıl geçmeden unutulduğu gazetelere haber olmuştu.
Rusya’nın tarihinde önemli rol oynayan ve tarihin gördüğü en acımasız kişilerden birisi olarak suçlanan Stalin (D.l879-Ö.l953), annesinin ısrarıyla yazdırıldığı Tiflis'teki dini okulda papaz olarak kalsaydı, 20. yüzyılın tarihi belki de çok farklı olacaktı. Okuldan, ''ateist ve sosyalist'' eğilimli ''Mesame Dasi'' grubunun lideri olduğu için kovulduğu söylenir.
Stalin denilince zihinlere ölümle birlikte tel örgülerle çevrilmiş kamplar, hayvan vagonlarında sürgünler, toplu mezarlıklar, nutuklar, devasa heykeller gelir.
Diktatör Stalin’i yakınlarının anlattıklarından okuyalım:
Kızı Svetlana: Pisliğinde boğuldu
Babasını, "ahlaki ve ruhani bir canavar" olarak tanımlayan ve üç kez soyadı değiştiren 85 yaşındaki Alliluyeva Svetlana, ABD’ye iltica etmişti.
Milyonlarca insanı öldüren Stalin, korkunç bir şekildi öldüğünü kızı Svetlana şöyle tarif ediyordu: "Belden aşağısı ve sağ tarafı felç oldu. Konuşamıyordu. İhtiyaçlarını kontrol edemiyor ve kendi pisliği içinde yatıyordu. Şiddetli acı içindeydi. Yanına doktor yaklaştırılmadı. Hepimiz onu boğulurken izledik."
Doktoru Miyasnikov;
Stalin’in doktorlarından Aleksander Miyasnikov, kısa bir süre önce ortaya çıkarılan günlüklerinde Sovyetler Birliği’nin eski liderinin acımasız ve paranoyak kişiliğini tetikleyebilecek bir beyin hastalığı olduğuna kanaat getirmiş. "Ülke hasta bir adam tarafından yönetiliyordu" diye yazan doktora göre, Stalin’in beynindeki büyük çaplı damar sertleşmesi “sağlığını, karakterini ve eylemlerini” etkiliyordu. (23.4.2011-Taraf)
Lenin'in Kızkardeşi Mariya Ulyanova:
Lenin'in (D. l870 - Ö. l924) en küçük kızkardeşi Mariya Ulyanova'nın 1922 yılında yazdığı belirtilen günlüğünde, aynı yıl ağır şekilde felç olan Lenin'in Stalin'den kendisine zehir getirmesini istediğini belirterek, "Kendisi bu talebini yerine getirmesi için rastgele Stalin'i seçmiş değil. O Stalin'in kararlı bir Bolşevik, her türlü duygusallıktan arınmış doğru bir yoldaş olduğuna inanıyordu. Başka kim Lenin'in hayatını sona erdirmeye cüret edebilirdi?" ifadesine yer veriyor.
Kruşçev: Stalin dönemini bir "facia"dır
Eski SSCB'nin liderlerinden Nikita Kruşçev'in, Stalin dönemini bir "facia" olarak adlandıran Kruşçev, özellikle birçok parti yöneticisinin Stalin tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden öldürülmesini kınayarak, "Stalin olmasaydı 2. dünya savaşı da olmazdı" görüşünü savunmuş. (21.2.2006-Gazeteler)
Sürgüne Gönderilen Ahıska Türkleri
14 Kasım 1944'te Alman-Rus Harbi sırasında Stalin yönetimindeki Rus ordusuna alınan genç Ahıska erkekleri, cephede Kızıl Ordu saflarında çarpışırken, yaşlı, kadın ve çocuklar, 2 saat içerisinde hayvan vagonlarında aylar süren tren yolculuğuyla sürgüne gönderilmiş. Sürgün sırasında birçoğu açlıktan, hastalıktan ve soğuktan yaşamını yitirmiş. Ölenler, Rus askerleri tarafından trenden aşağı atılmıştı. (9.4.2011-Hürriyet)
Resmi rakamlara göre 52 milyon kişiyi siyasi suçlardan yargılayan Stalin, 6 milyon kişiyi de herhangi bir yargılama yapmadan sürgüne göndermiş. Resmi olmayan rakamlara göre Stalin yönetiminde uygulanan baskılardan dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 20 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Evet, o ve onun gibi diktatörler hep kendi yönetimlerinin en mükemmel ve kutsal olduğuna inanmışlar, hem kendi halklarına, hem de başka milletlere büyük acılar yaşatarak unutulup gittiler. Akıbetleriyse hep aynı oldu. Ya ülkelerinden kaçtılar, ya acınacak bir halde öldüler, ya idam edildiler, ya da fareler gibi bir delikte yakalanıp öldürüldüler.
Stalin’in akıbetinden günümüz diktatörlerinin de alacakları çok ibretler var.
Araştırmacı Mustafa YAKUTCAN / Habervaktim.com
(Kaynak: HABER VAKTİM)