Hilmi Bulunmaz, Sultanahmet'teki evinde. (Fotoğraf: Cemre Eylül Bulunmaz)
Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Şadan Karadeniz çevirisini içine pek sindiremese de, Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'in "Kolera Günlerinde Aşk" kitabını, önemli bir roman olarak değerlendirmeyi uygun gördüğünü dile getirip, Türk yazarlara roman örneği olarak sundu.
***
Gabriel García Márquez'in kaleme alırken kesinlikle böbürlenmediği "Kolera Günlerinde Aşk" romanından estetik duygu, yazınsal tat veren küçücük bir tadımlık:
Bunlar bir pazartesi günü oldu. Cuma günü, akşam saat yedide, Fermina Daza, yanına yalnızca bir sandıkla vaftiz evladı olan kızı alıp kendisine ve kocasına sorulacak sorulardan kaçınmak için yüzü bir dantel örtüyle örtülü, San Juan de la Cienaga'ya düzenli seferler yapan küçük gemiye bindi. Doktor Juvenal Urbino, Fermina Daza'nın kesin bir karara varmadan önce düşünmek için yeterli bir süre kuzini Hildebranda Sanchez'in Flores de Maria köyündeki çiftliğine gitmesini kararlaştırdıkları üç gün süren tüketici bir konuşmanın ardından, aralarında anlaştıkları gibi, limana gitmedi. Çocuklar, nedenini bilmeksizin, uzun zamandır istedikleri, birkaç kez ertelenen bir yolculuk gibi aldılar bu yolculuğu. Doktar Urbino, acımasız küçük dünyasında hiç kimsenin kötücül yorumlar yapmamasını sağlayacak biçimde düzenledi her şeyi, bunu öyle bir yaptı ki, Florentino Ariza, Fermina Daza'nın yok oluşuna ilişkin hiçbir iz bulamadıysa, bunun nedeni gerçekte hiçbir izin olmamasıydı; soruşturma yollarından yoksun olması değil. Kocası, öfkesi geçer geçmez karısının eve döneceğinden kuşku duymuyordu. Ama Fermina Daza öfkesinin hiç geçmeyeceğinden emindi.
(Kaynak: Gabriel García Márquez, "Kolera Günlerinde Aşk" Can Yayınları, 20. baskı, Mart 2011, sayfa 319)
Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, Şadan Karadeniz çevirisini içine pek sindiremese de, Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'in "Kolera Günlerinde Aşk" kitabını, önemli bir roman olarak değerlendirmeyi uygun gördüğünü dile getirip, Türk yazarlara roman örneği olarak sundu.
***
Gabriel García Márquez'in kaleme alırken kesinlikle böbürlenmediği "Kolera Günlerinde Aşk" romanından estetik duygu, yazınsal tat veren küçücük bir tadımlık:
Bunlar bir pazartesi günü oldu. Cuma günü, akşam saat yedide, Fermina Daza, yanına yalnızca bir sandıkla vaftiz evladı olan kızı alıp kendisine ve kocasına sorulacak sorulardan kaçınmak için yüzü bir dantel örtüyle örtülü, San Juan de la Cienaga'ya düzenli seferler yapan küçük gemiye bindi. Doktor Juvenal Urbino, Fermina Daza'nın kesin bir karara varmadan önce düşünmek için yeterli bir süre kuzini Hildebranda Sanchez'in Flores de Maria köyündeki çiftliğine gitmesini kararlaştırdıkları üç gün süren tüketici bir konuşmanın ardından, aralarında anlaştıkları gibi, limana gitmedi. Çocuklar, nedenini bilmeksizin, uzun zamandır istedikleri, birkaç kez ertelenen bir yolculuk gibi aldılar bu yolculuğu. Doktar Urbino, acımasız küçük dünyasında hiç kimsenin kötücül yorumlar yapmamasını sağlayacak biçimde düzenledi her şeyi, bunu öyle bir yaptı ki, Florentino Ariza, Fermina Daza'nın yok oluşuna ilişkin hiçbir iz bulamadıysa, bunun nedeni gerçekte hiçbir izin olmamasıydı; soruşturma yollarından yoksun olması değil. Kocası, öfkesi geçer geçmez karısının eve döneceğinden kuşku duymuyordu. Ama Fermina Daza öfkesinin hiç geçmeyeceğinden emindi.
(Kaynak: Gabriel García Márquez, "Kolera Günlerinde Aşk" Can Yayınları, 20. baskı, Mart 2011, sayfa 319)